/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1851.
    +5
    Her zamanki gibi sabah içtimamızdan sonra kahvaltımızı yaptık, bölüğün önüne getirdiler bizi ve koğuş koğuş sırayla cephaneliğe zütürdüler, en soldan başladılar bu kez, o yüzden en son biz gidecektik silahlarımızı almaya. Tabi aramızda Call of Duty, Battlefield ve benzer FPS oyunlarının içinden geçmiş kişiler vardı ve şöyle vururum böyle vururum muhabbeti dönüyordu, sıra bize geldi tabi diğer koğuşların başlarında birer tane usta asker dedikleri acemiliklerini bitirmiş askerler bir şeyler anlatıyordu silahla ilgili. Aldık silahlarımızı, bizim başımıza da geldi bir tane asker ve başladı anlatmaya silah böyle sıfırlanır böyle temizlenir diye, o kadar oyun oynadığını iddia eden adamlar G3'ün hangi silah olduğunu sordular, iyi taşak geçtik onlarla tabi. Silahlarımızı başımızdaki askerin tarif ettiği şekilde parçaladık, temizledik ve sıfırlamış olduk. Atışın nasıl bir şey olacağını sorduğumuzda bize 25 metre dedi, sadece 3 mermi kullanacakmışız. Biz silahlarımızla ilgilenirken diğer bölükten atışa gidenler geliyordu geliyordu ve bizim yan tarafımızdaki bölük sıradaydı, onlar gitmeye başladı, onları gördükçe tabi sıra bize geldiği için heyecanımız arttıkça arttı. Sanırım yarım saat geçmiştir, geri geldiler ve bizi zütürdüler alana, birinci koğuştan başlayacaktı atışlar ve o an bulunduğumuz ikili sırayı 3lü yaptırdılar, en önden aldılar 3 kişi, attılar çekildiler, kontrol ettiler bir tanesi tek mermi kaçırmıştı diğerleri 3/3 yapmış, geldiler başka tarafta yine ayakta beklemeye başladılar, bizim önümüzdekilerde aynı şekilde attılar çekildiler kenara, biri 3/3 diğerleri 1er tane tutturmuş. Bizi aldılar yanımda Osman ve Deniz vardı, yattık yere başımdaki asker bana silahı sıfırlarken yaptığı hatırlatmaları tekrar yaptı işte şurası otomatiğe alır ama buna dokunma, gez göz arpacık nefes tutma ayak kırma falan filan, ben acaba ne olacak diye tekli atıştan otomatiğe çevirdim, başımızdaki astsubay "Ateş" diye bağırdı yanımdakilerden tek tek ses gelirken ben önce iyice gözetledim nişangahı, nişanı aldım derin bir nefes aldım ve tetiği çektim, benim silahtan pırrrrr diye bir ses çıktı, tetiğe tekrar basıyorum çıt çıt ses geliyor mermilerin hepsi gitmiş, herkes ne oluyor diye bakmaya başladı bende içimden "Ulan dıbına koyim oyunlarda tek dokunma ile 3 mermi atmıyor otomatik silahlar burada nasıl 3 mermi atabilir tek tetikle" diyordum, astsubay baktı ben otomatikte sıktım, geldi başıma diğerlerinin mermilerini bitirmelerini bekledi, bitirdiklerinde tuttu beni kaldırdı ayağa

    A: Asker, ne yaptın sen az önce
    K: Ne yaptım komutanım
    A: Neden otomatikte sıktın evladım deli misin sen
    K: Dokunmadım bile komutanım, belki bana geldiğinde otomatikteydi
    A: Sana söylemediler mi silahın otomatikte olmaması gerektiğini ve ayrıca kontrol etmedin mi
    K: Söylediler komutanım ama sanırım en son silahımı kontrol eden kişi otomatiğe almış olsa gerek
    A: UĞUR
    U: Emredin komutanım
    A: Bu askerin silahını en son kim kurcaladı, otomatikte kalmış silah
    U: Bilmiyorum komutanım
    A: Acemi askersiniz diye bir şey demiyorum, Uğurlar gibi usta bir asker yapmış olsa aynı hatayı şu an şınav çekiyordu
    A: Geç yerine hadi

    Atışını yapan ilk 2 sıradaki kişilerin yanına geldim, astsubay dik dik bana bakıyordu, o bize doğru baktığı için yanımdakiler gülemiyordu.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 1852.
    +6
    ilk part da geldiğine bi rez alayım.
    ···
  3. 1853.
    +7
    Bizden sonra atışlarını yapan Hüsnüler de geldi yanımıza.

    H: Lan ne yaptın sen orada niye otomatiğe aldın olum silahı
    K: Ben ne bileyim amk böyle bir şey olacağını, csdeki gibi olacak sandım bas çek yapınca tek tek atıyor ya, ben de otomatikte bas çek yaptım tüm mermileri attı amk
    D: Acemiyiz diye bir şey demediler ama eğer usta birliğine gittiğimizde de eline silah alırsan otomatiğe almazsın artık emir gelmedikçe
    K: Böyle olacaksa almam amk, ne güzel kırık bacak nişanımı aldım, nefesimi aldım tuttum mis gibi 12den vuracaktım kim bilir nereye gitti mermiler benim hedef bomboştu çünkü
    D: Dağa taşa sıktın amk nereye sıkacan otomatikte
    H: Ben 3te 3ümü yaptım kafam rahat valla sizi bilemem

    Eren uzman geldi yanımıza, durumu sordu nasıl olduğunu falan söyledim benim almadığımı ama halbuki ben almıştım, muhtemelen de öğrenmeyeceklerdi o yüzden içim rahattı bu konuda. Baya kişi atışını yaptı, ikinci koğuştan bir çocuğun silahı tam oturtamamış omzunu çıkardı ilk mermisini sıktıktan sonra, halbuki o kadar tepmesi yoktu onun neden olduğuna da kimse anlam verememişti o an. Atışımızı bitirdik bölük halinde geri döndük, silahlarımızı tekrar temizlettiler ve topladılar silahları, daha doğrusu biz kendimiz zütürdük aldığımız yere. Bize öğlen yemeğinden sonra serbest olduğumuzu söylediler, saati sorduğumuzda öğlen yemeğine birazdan gideceğimizi söylediler, yemeğimizi yedikten sonra bildiğin kimse bize neden oturuyorsunuz, neden yatıyorsunuz demedi basbaya serbest kalmıştık bugün. Sanırım atıştan sonra özellikle yapılıyordu bu dinlenilmesi için belki, sebebini öğrenememiştim. Bugün 9. gün ve ben elimi ankesörlü telefona sürmedim bile, Hüsnü ve Erhanla birlikte bölük binasının yan tarafında oturuyorduk ankesörlü telefonları gördüğümüz tarafında.

    K: Olum biz konuşamadık lan bir türlü, ne var bu kadar konuşacak anlamadım ki
    E: Sen konuşamadın mı daha arayamadın mı kimseyi
    K: Yook be nerde, ne zaman baksam sıra var ve dolu amk ya, valla sıkıldım
    H: Sen söylesene bize biz ayarlayalım sana orayı, niye söylemiyorsun
    K: Gerek var mı sence söylemeye
    H: Sıkılıyorum diyorsun, konuşamıyorum diyorsun söyleseydin ayarlardık yani konuşman için
    K: Ya çok değil, sadece 1 saatimi harcasam orada ailemle konuşsam, arkadaşlarımı arasam yetecek bana
    E: Gel benimle
    ···
  4. 1854.
    +5
    Ben de bi rez alıp kaybolayım yine

    R E Z

    ···
  5. 1855.
    +6
    Erhan birileriyle bir şeyler konuştu orada ben arkada bekliyordum, yanıma gelip şu an konuşan çocuktan sonra benim geçeceğimi söyledi, şaşırdım nasıl yaptın ne dedin diye sorduğumda orasını boşver sen hallet işini dedi ve Hüsnü'nün yanına döndü. Çocuk konuştuktan sonra çağırdı beni yanına, ismi Diyarmış. "Olum gelip söylesene sen biz konuşan olmaz diye kullanıyoruz hep telefonu" dedi sonra bıraktı telefonu, ilk işim babamı aradım, sonrasında annemi aradım, atış yaptığımızı söyledim ama tabiki otomatikte sıktığımı söylemedim, Burağı aradım gelmiş olmaları gerekiyordu açmadı, Aylin açmadı "Acaba ben mi tarihi yanlış hatırlıyorum" diye söylendim, Ahmetcan'ı aradım açtı.

    K: Laan King ben, nabıyosun
    Ah: Vaaaaaay askeer iyidir sen nabıyosun ya nasıl gidiyo askerlik
    K: Hem yarak gibi hem çok eğlenceli
    Ah: O nasıl oluyor lan
    K: Öyle oluyor aga burada böyle
    Ah: Vay amk, sıkıldın mı orada
    K: istediğim zaman rahat takılamadığım için sıkıldım tabi biraz
    Ah: Yarın ne günlerden Cumartesi dimi
    K: Aynen Cumartesi, niye sordun
    Ah: Hiç merak ettim
    K: Bu arada Burak ve Aylin geldi mi ya Bursaya, 24ünde mi ne geleceklerdi sanki onlar veya o civarda bir tarihte
    Ah: Geldiler geldiler baya oldu onlar geleli, belki bir hafta bilmiyorum ama
    K: Arıyorum ikisi de açmıyor amk
    Ah: Belki işleri vardır bilmiyorum ki neden açmadılar, neyse ben şimdi kapatıyorum görüşürüz sonra yine, müsait olunca ararsın
    K: Tamam aga, dikkat et kendine görüşürüz

    Kapattım, bir tek Cansu kaldı aramadığım, onu aradım daha ilk çalma sesi bitmeden açıldı telefon.

    C: KiNG
    K: Nerden anladın ben olduğumu
    C: izmir alan koduyla senden başka kimse aramaz beni
    K: Hadi ya, tüh bi sürpriz yapayım dedim de olmadı neyse, nabıyosun nasıl gidiyo
    C: iyi gidiyor nasıl gitsin ilk yılı bitirdik üniversitede, tatil için geri geldim buraya, senin dışında herkes burada
    K: Ben varmışım gibi takılın olur mu
    C: Yerini tutmaz ama olur, ankesörlüden mi arıyorsun
    K: Evet ve herkesi aradığım için ne zaman kapanacağını bilmiyorum telefonun
    C: Sesini duymak bile yetti ya, senin nasıl gidiyor askerlik
    K: Sıkıcı ve eğlenceli ikisi bir arada, karışık ve garip bir yer
    C: Tahmin edebiliyorum.

    "Şimdiden özledim lan hepinizi" diyecektim ki, şimdiden özl... dedim kapandı telefon, kartın içindeki dakika mı kontör mü artık her neyse o bitmişti muhtemelen, söve söve geri çekildim.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 1856.
    +6
    Burak ve Aylinle konuşamamış olmak biraz üzmüştü beni ama olsun, en azından iyi olduklarını öğrenmiştim ve bu yeterdi bana, geçtim Hüsnülerin yanına oturdum, bir sigara yaktım.

    H: Hallettin mi bro işini
    K: Hallettim hallettim, kart için sağ ol bu arada yeni bitirebildim, komple bitti konuşamadım tam
    H: Benimkinin içinde var biraz istersen al devam et konuşmana
    K: Yok yok gerek yok

    O an aklıma günlerdir hatırlamadığım Sena geldi.

    K: Hagibtir, Sena'yı aramadım ben
    H: Sena kim
    K: Sevgilim
    H: Al kartı gibtir git konuş, onu aramamış geliyor buraya amk
    K: Sonra ararım aga, nereden baksan 40 dakikamı geçirdim orada haksızlık olmasın şimdi tekrar gitmek
    H: iyi peki sen bilirsin
    E: Harbi baya konuştun sen ha orada
    K: Öyle oldu ya, 9 günün acısını çıkarttım diyebilirim
    E: Bu arada yarın ziyaretçi gelebilir, haberi var dimi ailelerinizin
    H: Benim var ve muhtemelen gelecekler
    K: Ben söylemedim, gerek yok ziyarete telefon var ya
    E: Söyleseydin ya olum en azından yüzlerini görürdün
    K: Orası öyle ama ne bileyim, aklıma mı geldi sanki

    Atış esnasında başımızda duran astsubay beni arıyormuş, Şahan çavuş söyledi bunu bana yanıma gelerek. Nerede olduğunu sorduğumda beni zütüreceğini söyledi, elimdeki sigarayı söndürdüm kalktım yerimden, bir süre yürüdükten sonra astsubayı gördüm sigara yakmış oturuyordu, Şahan'ı gönderdi geri beni oturttu yanına.

    A: Sendin dimi otomatikte sıkan
    K: Evet komutanım bendim
    A: Nasıl hissettiriyor otomatikte sıkmak
    K: Garip, oynadığım oyunlarda böyle değildi
    A: Ama şu an oyun oynamıyorsun dimi
    K: Evet komutanım
    A: Bunun farkında olman güzel bir şey, bak o silah atışlarının raporlarını bizzat ben verdim binbaşıya ve rapor içeriğini binbaşı ile benden başka bilen olmayacak, senin başının yanmaması için atışı tek olarak yazdım, oto değil
    K: Sağ olun komutanım
    A: Dua et acemi askersin, yoksa tutanak tutulmuştu çoktan sana
    K: Usta askerler böyle bir hata yapınca ne olur peki komutanım sorabilir miyim izniniz olursa
    A: ilkinde tutanak tutulur, sonrasında ceza verilmeye başlanır
    ···
  7. 1857.
    +5
    Nasıl biri olduğuna anlam verememiştim adamın, konuşması iyi biri gibi duruyordu ama hal ve hareketleri tam tersini söylüyordu sanki ve adamın tiki var gibi hareketleri vardı, kafayı sıyırmış olabilirdi emin değildim. Bir süre sonra geri gönderdi beni, baktım Hüsnü ve Erhan yoklar, sordum onları koğuşa yatmaya gitmişler, iyi dedim tamam. Baktım etrafıma, Ramazan ve Ahmeti gördüm gittim yanlarına oturdum.

    R: Gel gel otur King
    K: Nabıyonuz
    A: Takılıyoruz öyle işte
    K: Yemin töreni 11 Temmuz muydu bizim
    A: Evet öyle, Pazartesi günü provalar başlayacakmış yavaş yavaş, önce bu kamuflajlarla sonrasında resmi yemin töreni kıyafetiyle prova, marşı falan ezberleyecekmişiz
    R: Yani o bize verilen beyaz şapkayı ve üniformayı falan takacaz provada, bu iyi gibi ne diyosunuz
    K: Yemin töreninde giyeceğimizi biliyordum da, provalarda giyeceğimizi bilmiyordum bak bunu öğrendiğim iyi oldu
    R: Bu arada King sen nasıl orada otomatikte sıktın amk hazır denk gelmişken sorayım
    K: Denemek için otomatiğe aldım amk nasıl sıkabilirim başka türlü
    R: Deli mi gibti seni ilk kez eline silah alıyorsun otomatiği ne yapacaksın
    K: Tam olarak ilk kez denmez ama denedim işte oldu bitti amk ne bu tatava ya
    A: Kahkaha atmamak için zor tuttum ben orada kendimi, o çıkan sesten sonra özellikle
    K: Muhtemelen komutanlar da gülecekti ama ciddiyet bozulmasın diye gülmediler, orada kim olsa basardı kahkahayı normalde
    R: Sen kendini görmedin ama senin otomatikte ateş ettikten sonra yerinden sıçraman mı diyim titremen mi diyim dillere destandı
    K: Öyle mi oldu
    A: Ohoo ne diyosun sen bir de görseydin kendini

    ismini bilmediğimiz bir sürü rütbeli asker geçip gidiyordu yanımızdan, bizde yayıla yayıla oturuyorduk ve hiç kimse bize ne yapıyorsunuz siz demiyordu o kadar rahattık ki.
    ···
  8. 1858.
    +4
    Bir ara bir usta asker geldi yanımıza, bize ihtiyacımız olup olmadığını sordu, hayırdır dediğimizde büyük kantine gidileceğini söyledi, merkez kantinmiş. Herkes 3-5 sipariş verip parasını verdi çocuğa çocuk gitti, yaklaşık 1 saat sonra falan istediklerimiz geldi bize, benim sigara sıkıntım vardı 4 paket sigara aldırdım sadece. Uzun eşek oynadık saatlerce, kimsenin sakatlanmamış olması çok büyük mucizeydi orada, saatin 5 olduğunu nöbetçiler hariç diğer komutanların sivil kıyafetle dışarı gittiğini görünce anladık ve hiç bizi iplemeyen bir uzman çavuş nöbetçiydi, arada bir yanımıza gelip bakıp gidiyordu sadece, sürekli odasındaydı adam. Bende bir ara koğuşa çıktım uzanmak için, baktım Hüsnü hala uyuyor, uyandırdım onu.

    K: La akşam oldu gece uyuyamayacaksın sonra amk
    H: Niye uyandırıyon lan
    K: Olum saatlerdir yatıyorsun, gece uyuyamayacaksın sonra sabah uykun geldiğinde mal gibi olacaksın yarın
    H: Doğru diyosun aslında, saate bakayım bi, 5 buçuğa geliyor çüş kış uykusuna yatmışım herhalde
    K: Ben yatacam şimdi 1 saat sonra uyandırsana beni, saat 7de falan kaldır işte 10-11 gibi tekrar uyuyabileyim sonra
    H: Tamam aga kaldırırım yat sen
    K: Bi sigara içeyim de öyle yatayım

    Yangın çıkışına normalde çıkmamız yasaktı koğuştayken ama biz çıkıyorduk oraya sigara içmeye, çıktım oraya oturdum metal merdivene sigaramı içtim bir güzel, izmariti tam aşağı atacaktım ki hiç normal bir yerde olmadığımı hatırlayıp ezerek söndürdüm. Geçtim içeri, uyumak için yatağa uzandım ama uyuyamadım uzunca bir süre, Uğur gelip bize bu akşam içtima olmayacağını söyledi yani rahat rahat uyuyabilirmişiz, bunu duyan Hüsnü hala beni uyandırıp uyandırmayacağını sordu "Uyandırırsan giberim belanı" dedim. Kaç gündür 10-11 arası uyuyup 6da kalkmaktan yorulmuştum, lise bittikten sonra o kadar salmıştım ki kendimi uyku konusunda, sabahın köründe kalkmak çok koyuyordu bana.
    ···
  9. 1859.
    +6
    "10 günü çoktan geride bıraktım, kaldı 355 gün. Vay ananı gibeyim nasıl geçecek bu ya" diye söylendim sabah uyandığımda. Hafta sonu hiç bir üst rütbeli komutan yoktu burada, sadece nöbetçi uzman veya astsubaylar oluyordu ama yine de her sabah olduğu gibi sakallarımı kestim. Hafta sonları sabah içtiması yoktu, saat 7 buçuğa kadar kahvaltıya gitme hakkın vardı ama yine de 6da kalkmak zorundaydın. Gittim kahvaltımı yaptım, bölüğün önüne geldiğimde baktım bizimkiler bir yerden top bulmuşlar, çekmişler onlara verilen eşofmanları maç yapıyorlar 2 bina arasında, daldım aralarına üstümde kamuflajla, en son saati sorduğumda ziyaretçi isimleri söylenmeye başlarsa bil ki 10 olmuştur saat dediler, iyi dedim tamam. Kenara geçtim bir sigara yaktım, bir kaç isim söylendi "Nizamiyede ziyaretçiniz var" diye, Hüsnünün falan da ismi okundu, biraz aralıklarla sürekli isimler okunuyordu "Ne güzel lan ziyaretçisi var herkesin" diye düşünürken benim adım soyadım söylendi "Yok canım isim benzerliğidir ben kimseyi çağırmadım ki" dedim ve gitmedim, bir süre sonra Şahan beni aradığını söyleyip koşa koşa geldi yanıma "Lan King ziyaretçin var niye gitmiyorsun deli misin sen" dedi "Nasıl ya" dedim tuttu kolumdan nizamiyeye doğru zütürmeye başladı, iyi de ben kimseyi çağırmamıştım ki nasıl ziyaretçim oluyor amk diye söylendim yolda, demek ki seni seven birileri gelmiş annen baban falandır dedi. Olabilirdi evet mantıklı gelmişti onların veya onlardan birinin gelmesi, nizamiyede ziyaretçim olduğunu söyledim bahçeye geçebilirsin dediler, o kadar kalabalıktı ki kimseyi göremiyordum neredeyse, bir ara birisi bana seslendi, o yöne doğru baktığımda Burağı gördüm, yanında Ahmetcan, Cansu, Aylinle birlikte, dondum kaldım, gözlerim doldu yanlarına gittiğimde, öyle bir sarıldım ki hepsine orada, sanki hapishanedeymişim de yıllardır görmemişim gibi mutlu olmuştum onları gördüğüme

    B: Niye ağlıyorsun amk
    K: Duygulandım olum ne yapayım, hiç beklemiyordum hele sizin gelmenizi
    B: Biz boşuna mı varız at kafası, seni yalnız bırakacağımızı falan mı sandın askerdeyken
    K: Sanmadım da işte
    C: Askerlik yaramış sana kilo vermişsin şimdiden
    K: Yok be ne kilo vermesi saçmalama, kimin fikriydi buraya gelmek bunu sorabilir miyim acaba
    C: Ahmetcan'ın, aslında ben de gelmeyi istiyordum ama bilmiyordum nasıl işlediğini, Ahmetcan öğrenmiş bize söyledi gidelim diye, bizim biletlerimizi bile Ahmetcan aldı yani öyle söyleyeyim sana

    Kalktım oturduğum yerden "Ya sen nasıl bir şeysin böyle" diyip sarıldım Ahmetcan'a, hiç beklemiyordum bunu, söyleseler bile inanmazdım.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 1860.
    +6
    Geçtim oturdum yerime.

    K: Hepinize teşekkür ederim geldiğiniz için ama hiç gerek yoktu gelmenize
    A: Zaten aylardır göremedik seni biz Almanyada olduğumuz için, çok iyi oldu gelmemiz boşversene sen
    C: Sen olsan Burağın veya Ahmetcan'ın ziyaretine gitmeyecektin sanki, gerek yoktu diyor bir de
    K: Her ziyaret gününde yanlarında olurum, gitmek ne kelime
    B: Keşke her zaman gelebilsek ama sadece hafta sonları olması kötü
    K: Bir şey soracam ne zaman geldiniz siz
    Ah: Dün gece 12de bindik otobüse, uyku sorunu olmasın diye otobüse biner binmez uyuduk hepimiz, 5 gibi falan buraya geldik işte, Erdem aldı bizi gezdirdi biraz sonra birliğin önüne kadar getirdi ziyaret saati başladığında
    K: O nerede
    Ah: Gitti ama bir ihtiyacın olduğunda bana söyleyeceksin, ben ona söyleyecem o da sana getirecek ihtiyacın olan şeyi ziyaret gününde
    K: Sağ olun be, valla bak
    C: Anlat bakalım nasıl gidiyor askerlik
    K: Ben ne diyeceğimi, ne anlatacağımı bile unuttum şu an biliyor musun
    B: Hala şoku atlatamamış bu
    K: Yani. Lan Burak bu arada bizim Hüsnü de burada, badim benim hatta dur bekle bakınayım bi

    Kalktım ayağa, baktım Hüsnü oturuyor annesi, babası ve abisiyle. Gittim yanlarına, Hüsnü'ye Burağın burada olduğunu söyledim "Aga çağır gelsin beraber oturalım işte" dedi, tek kişi olmadığını söyledim abisi "Olsun kaç kişilerse söyle gelsinler alan kocaman, masa kocaman" dedi, iyi dedim tamam gittim söyledim bizimkilere, geçtik Hüsnü ve ailesinin yanına.

    B: Hüsnü
    H: Kardeşim benim nabıyosun ya
    B: Sizi gördüm daha iyi oldum, bakıyorum bizimkiyle aynı yerdesin
    H: Sorma, aynı koğuş aynı ranza o altta ben üstte yatıyorum
    B: Ne kadar güzel be
    H.B: Siz Hüsnü'nün ilkokul arkadaşlarısınız dimi
    K: Evet abi
    H.B: Ne kadar şans, ilkokul arkadaşıyla aynı yere düşmesi, bakalım usta birliğiniz nasıl olacak
    K: Görecez bakalım
    H: King, kanka anlatsana otomatikte sıkmayı
    K: Ya anlattırma şimdi bana onu
    Ah: Ne otomatikte sıkması lan
    H: Bu var ya dün yaptığımız ilk atışımızda silahı otomatiğe almış
    K: HÜSNÜ
    ···
  11. 1861.
    +4
    Ne kadar anlatmayacam dediysem de o kadar ısrar ettilerki Cansular, kıramadım onları başladım anlatmaya, nasıl otomatiğe aldığımı, silahı nasıl sıktığımı falan Hüsnünün babası bir gülmeye başladı, o da benzer bir olay yaşamış onu anlattı bize ama onunki 16 mermili haliymiş ve sıkan çocuk hedefte dümdüz çizgi çıkartmış ortasından yukarı doğru.

    Ah: Kendini csde sandın ha
    K: Sorma sorma, güzel tecrübe oldu bir daha otomatikte sıkmam
    B: Peki komutanlar bir şey demedi mi olum otomatikte sıkmana
    K: Demedi ama acemi olduğum için, usta olsam atlarlardı ebeme büyük ihtimal ki öyle de söyledi o astsubay bana
    C: Keşke görebilseydik o anı ya çok merak ettim şimdi
    H: Keşke görseydiniz keşke
    H.Ab: Bizde hiç olmadı öyle otomatikte sıkmalar falan, yalnız pırrrr baya iyiymiş ya
    H: Dimi dimi, o tam yapamıyor sesi ama çok komikti ya, silah neredeyse amuda kalkıyordu elindeyken
    K: O kadar da değil
    B: Var mı sizin gibi Bursalı olan
    K: Bizim bölükte sadece 5 kişi var galiba dimi Hüsnü, sen ben Ramazan Ahmet ve diğeri kimdi
    H: Onur olması lazım, diğer bölüklerde de vardır mutlaka
    Ah: Eğitim falan yapıyor musunuz siz yoksa ustada mı olacak onlar
    H: Yok tek yaptığımız eğitim tekmil vermek, selam durmak, sağ sol, nizami yürüyüş falan tipik askeri eğitim öyle şınavdır mekiktir yok 3-5 spor hareketi yaptırıyorlar sadece
    H.B: Denizcilerin öyle gidip karacı havacı veya jandarmalar gibi eğitim aldığını ben duymadım, sizin buradan gideceğini yerlerin sayısı belli 4-5 yer var
    K: Az mı o kadar
    H.B: Tabi, bir burası var, Hatay var, istanbul Deniz Harp Okulu var, Çanakkalede bir Subay Ordu Evi var, Nara Deniz Komutanlığı var, bir de sanırım Aksaz mıydı neydi Marmariste orası var, tabi Ankara'ya Genel Kurmay Başkanlığına gidenler de olabilir içinizde
    K: O da iyiymiş

    Cansu elimi tuttu ve bir şey verdi bana, baktım telefonum elimde.
    ···
  12. 1862.
    +5
    C: Özlemişsindir en azından kısa bir süre de olsa kullan, Ahmetcan planı yapınca ben de gittim aldım telefonu evinden söyledim yanına geleceğimizi, geri döndüğümüzde de eve geri bırakacam
    K: Ne diyeceğimi bilemiyorum, çok ama çok teşekkür ederim bir tanesin sen
    C: Sen de öylesin
    B: Onu ben yapacaktım da Cansu benden önce davranmış
    C: Ee hızlı olan her zaman kazanır dimi Burakcım
    H: Bak dün diyordun ya Senayı aramadım diye, ararsın şimdi hazır buradayken
    C: Senayı aramadın mı sen
    K: Hayır unuttum bile ben onun varlığını, düşün yani ikinci şansı verdim ama o kadar isteksizim işte

    Açtım telefonu kapalıydı çünkü bana verdiğinde, kalktım oradan biraz uzaklaşıp Sena'yı aradım, açtı telefonu anında.

    S: King nasıl telefonundan arayabiliyorsun
    K: Cansular geldi yanıma, evden telefonu almışlar bir kaç saat bende dursun diye, öyle arayabiliyorum
    S: Aa yanındalar mı şu an
    K: Evet hepsi hem de, ziyaretime gelmişler
    S: Hadi ya, keşke haber verselerdi bana ben de gelirdim, nasılsın çok özledim seni
    K: Ben de. Nasıl olayım 10 günü geçirdik işte kaldı 355 gün
    S: Geçer geçer merak etme, zorlanıyor musun orada
    K: Hayır zorlanmıyorum
    S: Ne güzel rahatsın yani
    K: Evet rahatım, ben kapatayım şimdi biraz Cansularla ilgileneyim gelmişler buraya kadar, tamam ben seni ankesörlüden falan ararım yine
    S: Tamam sevgilim, hoşçakal seni seviyorum
    K: Ben de, görüşürüz Sena

    Yerime oturmadan önce annemle babamı aradım, babam işleri yoğun olduğu için gelemediğini söyleyip özür diledi, annemse haberinin olmadığını söyledi, haberinin olmaması normaldi çünkü yormamak için söylememiştim.
    ···
  13. 1863.
    +5
    H.B: Yemin töreni provalarına başladınız mı
    H: Yok baba başlamadık, Pazartesi günü başlıyoruz
    H.B: iyi iyi, yemin töreninde gelecez bir dahakine, haberin olsun da
    H: Geleceksiniz tabi kaçar mı o gün
    K: Şşş bana bakın o gün geleyim falan demeyin ha, hiç masraf etmeyin kendinize nasıl olsa o günün akşamında Bursada olacam 7 günlük izinim olacağı için
    C: Gelip gelmeyeceğimizi bilemezsin King
    K: Ya güzelim diyorum ya boşuna yorulursunuz ve yol masrafı yaparsınız, nasıl olsa bol bol fotoğraf çekilecek görürsünüz geldiğimde fotoğrafları
    Ah: Tamam amk gelmeyiz ne uzattın yav
    K: Hah şöyle ya

    Kapattım telefonumu komple verdim Cansu'ya, o da çantasına koydu geri. Saatlerce muhabbet ettik, Hüsnünün babası askerlik anılarını anlattı, abisi anlattı bazen duygulandık bazen kahkaha attık herkes bize baktı, yedik içtik gırgır şamata falan derken saat olmuş 4, uzman çavuşlar yavaş yavaş ziyaretçilerin gitmesini rica etti, el mahkum gitmek zorundalardı, keşke beni de alıp zütürselerdi o an, o kadar ihtiyacım vardı ki ona, hele bir de hepsini bir ara gördükten sonra nasıl izini bekleyecektim hiç bir fikrim yoktu. Tek tek sarıldım hepsine tekrardan, Hüsnü de ailesine sarıldı. Hüsnüyle beraber gidişlerini izledik sadece, onlarla beraber çıkamadık oradan.

    H: Fareyi de gördüm ya, daha ne diyeyim ki
    K: Fare hala fare dimi hiç değişmemiş
    H: Evet, ilkokulda nasıl fareydi hala fare bizim Burak, vay amk, bu arada diğerlerini soramadım hiç konusu açılmadı kim onlar King
    K: Hepsi benim lise arkadaşım, mahşerin atlıları
    H: Mahşerin atlıları, af buyur
    K: Ya onun özeti şu, lise 1in ilk gününden beri ben Cansu Ahmetcan Aylin ve Burak beraber takılıyorduk, tabi yanımızda bir ara Furkan, Okan ve Gözdenur isimli kişiler de vardı ama ikisi taşındı biri gitti yanımızdan kendi isteyerek. Bir hocamız bize mahşerin atlıları gibisiniz mi ne demişti, o günden sonra bize mahşerin atlıları demeye başladılar, öyle yani
    H: Ha anladım siz sürekli beraberdiniz yani
    K: Aynen, gördüğün gibi burada da beraberiz

    Onlar gözden kaybolduktan sonra biz de bölüğe geri döndük, herkesin yüzü gülüyordu, suratı asık, hiç bir şeye mimik bile oynatmayan bazı kişilerin bile yüzü gülüyordu ziyaretçileri geldiği için. Tabi ziyaretçisi olmayanlar da vardı. Hiç kimsenin bir şey yapası yoktu o kadar muhabbetten sonra, akşam içtimasından sonra serbesttik, koğuşa geçtik Hüsnüyle, biraz bugünün nasıl güzel bir gün olduğundan bahsettik, bir ara ben kendi kendime anlattım anlattım "Öyle sanırım dimi Hüsnü" dedim baktım cevap yok, kafayı üst ranzaya bir kaldırdım, Hüsnü çoktan uyumuş ben kendi kendime konuşmuşum deli gibi, neyseki koğuşta bizden başka kimse yoktu da duymadılar beni, yangın çıkışında 2-3 tane sigara içtikten sonra ben de kafayı koydum yatağa, 10. günü de böyle geçirdik umarım bundan sonrası da aynı güzellikte geçer.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 1864.
    +6
    Bugünü bitireyim, yarın yemin törenine geçiyorum, aradaki günlerde sabah 7:30 öğlen 2 full yemin töreni provasıyla dolu, anlatmanın bir esprisi yok yani zaten öyle anlatmaya değecek bir şeyi de olmadı o günlerin, sadece resmi denizci üniformasının ne kadar küçük olduğuna dair sövmelerimiz var kayda değer.

    Askere gidecek olanlar varsa burada onlara şunu söyleyeyim, ziyaretçi günlerinizi değerlendirin, 1 kişi bile gelse o kaç günse artık onun stresini öyle bir çekip alıyor ki sizden, aklınız şaşar.

    iyi geceler hepinize.
    ···
    1. 1.
      +4
      iyi geceler panpa, bir şey soracağım. Ejderha dövmeli kız serisinin devam kitaplarının tamdıbını okudun mu? 3. Kitaptan sonra yazar değiştiği( vefat ettiği)için bozdu diyorlar. Hepsini okuduysan son 2 kitap okumaya değer mi sence?
      ···
      1. 1.
        +3
        Hayır, ejderha dövmeli ve ateşle oynayan kızı okudum sadece 3. ve sonrasını okumadım
        ···
    2. 2.
      +4
      iyi geceler kral
      ···
    3. 3.
      +4
      iyi geceler panpam
      ···
    4. diğerleri 1
  15. 1865.
    +4
    Rez askerlik anıları eğlenceli geçiyor
    ···
  16. 1866.
    +4
    King panpa hiç var mı lise yıllarından kalma hep beraber fotonuz cansu olsun burak olsun varsa bulabilirsen özelden atarmısın
    ···
  17. 1867.
    +6
    Yemin töreni dedim ama arada bir günü atlamışım, 4 Temmuz yani usta birliklerinin açıklandığı gün, onu tek partta halledeyim bir sonraki parttan itibaren yemin töreni gününden devam ederim.

    ---

    Sabah kahvaltıdan sonra Metin uzman bölüğün önüne geldi bize bugün usta birliklerimizin açıklanacağını söyledi, hepimize bol şans ve başarılar dileyip gitti yanımızdan.

    K: Neyine bol şans diliyor lan bu Hakkariye falan mı gidiyoruz acaba
    H: Görecez, bilemiyorum. Şahan falan elinde kağıtlarla dolanıyodu etrafta zaten, demek ki o yüzdenmiş
    D: Neresi çıksa beğenirsiniz lan
    K: Gidebileceğimiz pek bir yer yokmuş ki, yani Çanakkale olabilir, istanbul olabilir hiç fark etmiyor bana
    D: Çanakkalede çok devrecilik dönüyor diyorlardı ya
    K: Bilmiyorum artık dönüyor mu dönmüyor mu, görecez
    H: Ben Marmaris çıksın isterim birader, çarşı izinlerinde karı kızla takılır ederiz falan off
    K: Biz ne diyoz bu adam ne diyo ya

    Uğur geldi karşımıza, bugün prova olmayacağını söyledi, birazdan Şahan gelecek ve tek tek gideceğiniz yerleri söyleyecek dedi, dedik tamam. Biz ayakta kendi aramızda sırayı bozmadan konuşurken Emrah yüzbaşı ve Şahan birlikte geldiler karşımıza, Emrah yüzbaşı oturmamızı söyledi, oturduk bulunduğumuz yere, ismi okunan ayağa kalkacaktı, yerini öğrenince oturacaktı. Koğuş koğuş isimleri alfabetik sıraya göre okudular, istanbul'a, Çanakkale'ye çıkanlar oldu, bana geldi sıra, marmaris aksaz deniz üs komutanlığı dedi, iyi dedim güzel marmaris iyidir. Hüsnüye marmaris çıktı, Ahmet ve Ramazana da marmaris çıktı, aynı yer mi peki diye sorduk evet aynı yer dediler, 4 bursalı aynı usta birliğine gidecektik ve bu büyük bir avantaj olacaktı, hiç kimseyi tanımadan geçirdiğim o ilk zamanları kolay atlatacaktım, gerçi nasıl olacağını bilmiyordum belki isim olarak aynıydı, belki aynı koğuşta bile kalmayacaktık. Bizim bölük bitti 5-6 kişi Aksaza çıktık, baya bir kişi Çanakkaleye, bir o kadar istanbul'a çıktı, sadece bir kişi, koskocaman bölükte bir kişi Ankara Genel Kurmay Başkanlığı'na çıktı ve bir kaç kişi de burada kalacaktı usta birliği olarak. Emrah yüzbaşı kaldırdı bizi ayağa "Hayırlı olsun hepinize" dedi ve yan bölüğe gitti, oranın çavuşu ile bize uyguladığı tarifeyi oraya uyguladı. Ben Şahan'ın yanına gittim

    K: Şahan, bu Aksaz nasıl bir yer biliyor musun
    Ş: Ben bilmiyorum da, bekle Uğur gelir şimdi ona sorarsın onun devresi orada
    K: Tamam, bekliyorum

    Bir kaç dakika sonra geldi Uğur, Şahan ona bir şey soracağımı söyledi, o da beni çağırdı yanına.

    U: Buyur sor
    K: Aksaz nasıl bir yer, Marmaristeki
    U: Askeri kamp, askeri yazlık kamp daha doğrusu, Nisan ayında sezonu başlayan Ekim ayında sezonu kapatan bir askeri kamp
    K: Ha askeri kamp yani, nasıl işliyor orası ben oraya gidecem de merak ettim
    U: Arkadaşımdan bildiğim kadarıyla garsonluk yeri var yani alakart diyordu lokanta mı artık neyse, havuzu var, havuzun can kurtaranı, deniz var denizin can kurtaranı falan, tatil köyü gibi düşünebilirsin. Tabi genel hizmet niyetine bölüklerde kalanlarda varmış, herkes öyle kamp alanında değilmiş şansınıza neresi gelirse artık, hangi komutan alırsa sizi.
    K: Tatil köyü, askeriyede
    U: Evet, arkadaş öyle anlatıyor hatta çocuğun fotoğraflarını gördüm ben sadece şortla fotoğrafı var diğer askerlerle deniz kenarında
    K: Hadi ya, iyiymiş. Neyse biri görmeden ben yerime geçeyim şimdi, sağ ol bilgiler için.
    U: Eyvallah

    Geçtim yerime Hüsnüye anlattım nasıl bir yer olduğunu, iyice sevindi çocuk istediği yerin güzel bir yer olduğunu öğrenince.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 1868.
    +4
    Çok yorgunum rez alıp kaçayım

    R E Z

    ···
  19. 1869.
    +5
    11 Temmuz 2014, yemin töreni.

    Oradayken annemin çektiği bir fotoğraf https://i.imgyukle.com/2021/03/26/N0faSA.jpg
    Umarım paylaştım diye zütüme bir şeyler kaçmaz.

    ---

    Bizi sabahın 4ünde uyandırdılar, karanlık havada ışık altında son kez yemin töreni provamızı yaptık saatlerce, artık marşı ezberlemiştik ve söylerken kimse zorluk çekmiyordu. Kahvaltı yaptırmadılar, saat 9 gibi baktık arka taraftan insanlar yemin töreni alanına doğru gidiyorlardı, bize de bir saat dinlenme payı bıraktılar tören öncesinde, gayet serbesttik yani komutanlar önümüzdeyken aramızda konuşabiliyorduk. Etrafıma bakıyorum herkeste aynı kıyafet, beyaz üst beyaz pantolon, TCB yazan bir şapka, boynumuzda beyaz çizgili lacivert mendil gibi bir şey, herkesin aynı kıyafette olması biraz pgiboloji bozuyordu ama yapacak bir şey yoktu. Saat 10a gelirken en sondaki bölük başladı yürümeye nizami şekilde, bir yandan marşı söylüyorlardı başlarında da bölük çavuşları ve komutanları, öteki gitti, yanımızdaki gitti ve sıra bize geldi başımızda Şahan ve Eren uzmanla birlikte marşı söyleye söyleye geldik yemin töreni alanına, bir kaç gün öncesinden burayı biz hazırlamıştık, yemekhanedeki tüm masalar buradaydı, koğuş sayısına göre yan yana dizilmiş, en önünde Türk bayrağı, bembeyaz bir örtüyle uzunlamasına bir masa, üstlerinde silahlar vardı. Yaptığımız provalarda yemin ederken söyleyeceğimiz şeyi bir kez söyletmişlerdi bize ve tören esnasında istiklal marşı okunduktan sonra oradaki Amiral söyledikten sonra biz de tekrar edecektik. istiklal marşı okundu, rahat, hazır ol, selam dur sonrasında eller koyuldu silahların üstüne, başladı Amiral konuşmaya, o konuştu biz de arkasından tekrar ettik avazımız çıktığı kadar bağıra bağıra.

    Barışta ve savaşta
    Karada, denizde ve havada
    Her zaman ve her yerde
    Milletime ve cumhuriyetime
    Doğruluk ve muhabbetle hizmet
    Kanunlara ve nizamlara ve amirlerime
    itaat edeceğime
    Ve askerliğin namusunu
    Türk sancağının şanını canımdan aziz bilip
    icabında vatan
    Cumhuriyet ve vazife uğrunda
    Seve seve hayatımı feda eyleyeceğime
    Namusum üzerine and içerim

    Yemin edildi, en son biz gelmiştik bu sefer ilk biz ayrıldık oradan, binbaşısı, yüzbaşısı, amirali, onların arkasında da velilerin bulunduğu tribünün önünden selam vermiş pozisyonda nizami bir şekilde yürüyerek bölüğe geri döndük, Eren uzman geldi yanımıza

    E: Harikaydınız hepiniz, bu saatten sonra serbestsiniz, isterseniz üstünüzü başınızı değiştirip valizinizi alarak gidebilirsiniz ailenizin yanına, usta birliğinizde başarılar diliyorum hepinize

    Dedi ve gitti, o da bizim gibi resmi üniforma giymişti ve ilk kez onu öyle görmüştüm.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Panpa bu link de ölmüş ya
      ···
  20. 1870.
    +5
    Babam şehir dışında olduğu için gelemeyeceğini söylemişti ama annem, ikinci teyzem, kuzenim, kardeşi, eniştem ve anneannem gelecekti yemin törenine, acaba geldiler mi diye düşünüyordum. Hüsnü üstünü değiştirdi bense henüz değiştirmemiştim, bana değiştiriyorsan değiştir yoksa gel gidelim dedi tamam değiştirmiyorum gidelim dedim, koğuşun kapısına geldiğimizde son bir kez dönüp baktık koğuşa.

    H: Kaç gün geçirdik burada 23 mü
    K: Öyle bir şey
    H: Bursaya gidince haberleşelim, beraber gidelim Marmarise
    K: Öyle olacak zaten başka seçenek yok, hatta istersen Ahmet ve Ramazanı da yakalayalım onlarla da anlaşalım numaralarını falan alalım hep beraber gidelim nasıl olsa aynı otogardan bineriz
    H: Olur olur güzel olur
    K: Gidelim hadi daha durursak gidemicez ama önce Ramazanların koğuşa bir bakalım

    Ramazanların koğuşuna gittik, hala üstlerini değiştiriyorlardı onlar. Onlarla da konuştuk ve anlaştık, haftaya Perşembe günü geceden otobüsle 4ümüz Marmarise gidecektik Bursadan. Onların giyinmesini bekledik, onlarla birlikte nizamiyenin oraya geldik Hüsnü ve diğerleri buldu ailesini bense hala etrafıma bakıyordum. Çok geçmeden buldum, tamda bana söyledikleri şekilde gelmişler, gittim sarıldım onlara, dağıtım iznini kullanacağımı söyledim yani bir hafta Bursada olacaktım, haftaya Perşembe günü geceden Marmaris otobüsüne binecektim. Eniştemin arabasına bindik, çok fazla soru sordular nasıl geçti neler yaptın ettin falan, bir bir anlattım hepsini tabi konuşmayı kısa kesmek istiyordum çünkü müzik dinlemem gerekiyordu 3 haftadır müzik dinleyememiş olmanın vermiş olduğu bir burukluk vardı içimde, anneme kulaklığımı getirmesini söylemiştim telefonumla birlikte, o da öyle yapmış taktım kulaklığı son ses Bursaya gelene kadar müzik dinledim hiç konuşmadan. Arabadan indiğimizde annem birini aradı "Geldik geldik evdeyiz şimdi" dedi kapattı, kim o diye sordum boşver dedi.
    ···