/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1876.
    +4
    Hala mal gibi asker kıyafeti vardı üstümde, sıkmaya da başlamıştı artık, tam eve girmeye hazırlanıyordum Mehmet geldi yanıma.

    M: Vaay bitirdin mi acemiliği, hoşgeldin
    K: Aynen aga bitirdim
    M: Nasıl gitti güzel miydi
    K: Güzeldi ya baya baya güzeldi
    M: iyi bakalım, ben şimdi işimin başına döneyim, gelirim yine tamam
    K: Tamam aga kolay gelsin

    Annemler çoktan içeri girmişlerdi, Mehmet gittikten sonra ben de girdim. Üstümü değiştirdim, mutfağa geçtim bir sigara içtim bir yandan teyzemlerle muhabbet ettim ve bir kaç dakika sonra kendimi direkt yatağıma attım, anneme uyuyacağımı söyledim haftalardır erken kalkıyordum bir de üstüne bugün sabahın 4ünde dikmişlerdi bizi ayağa ve felaket uykum vardı. Kapattım gözlerimi, tam uykuya daldım dalacam zil çaldı. Annem bana ısrarla kapıya bak diye bağırıyordu, söylene söylene kalktım yataktan pencereden kim diye baktım Burak gelmiş yanında Cansuyla, indim aşağıya açtım kapıyı, tek tek sarıldım ikisine de, Aylinle Ahmetcanı sordum Ahmetcan Balıkesirdeymiş, Aylin de bir kaç saate gelecekmiş. Geldiler içeri, anneme ve teyzemlere selam verdiler odama aldım onları.

    B: Vay be, şaka maka artık askersin ha
    K: Tabi olum ne sandın da başka gelecek vakit kalmadı mı ne güzel uyuyacaktım ben
    B: Uyu istersen biz bekleriz yani burada sıkıntı değil
    K: Saçmalama, şaka yapıyorum
    C: Çok özledik seni be
    K: Ben de sizi çok özledim, yarın hep beraber çıkalım dışarı gezelim biraz olur mu, bugün çıkamam baya yorgunum çünkü yemin töreni falan yordu beni çok fazla
    C: Olur olur tabi, nereye gideceğini söylemiştin sen usta birliğinde Bodrum muydu
    B: Marmaris değil miydi o
    C: Marmaris miydi, doğru tabi Marmaristi
    K: Aynen Marmaris, yarın ben Hüsnüyü ve iki arkadaşı daha çağıracam bilet alalım diye, sonrasında takılırız uyarsa size
    B: Her türlü uyar sen orasını düşünme, biz her şeye varız
    K: Güzel

    iki dakika müsade isteyip Özgeyi aradım, onunla konuştum geldiğimi söyledim dağıtım iznine, evime gelmek istediğini söyledi, iyi dedim tamam gel.
    ···
  2. 1877.
    +5
    Aramızda konuşurken Cansu Senayı arayıp aramadığımı sordu "Anaa iyi hatırlattın ben onu unuttum, arayayım da ayrılmak istediğimi söyleyeyim" dedim. ikisi de "Ne diyon sen amk" der gibi yüzüme bakmaya başladılar ama ben çok ciddiydim, isteksizdim yani ilerletmenin bir anlamı yoktu, aradım Senayı.

    S: Aşkımmmm geldin mi eve
    K: Geldim
    S: Tamam bekle hemen geliyorum
    K: Gelme Sena
    S: Çok mu yorgunsun uyuyacak mısın
    K: Hayır, Cansu ve Burak yanımda uyuyacak falan değilim, Sena ben isteksiz şekilde ikinci kez başladım seninle ve bunu bitirmek istiyorum
    S: N-nasıl yani anlamadım
    K: Basbaya duyduğun gibi, senin tarafında durum nedir bilmiyorum ama ben isteksizim yani sana güvenemiyorum eskisi gibi
    S: Sen kendin diyordun zaten güven yoksa bir ilişki yürümez diye, neyse ne diyeyim ki teşekkür ederim
    K: Şimdi gelebilirsin eve arkadaşım olarak
    S: Gelirim belki, hoşçakal King

    Kapattı telefonu halbuki ben daha konuşacaktım.

    C: Ayrıldın yani öyle mi
    K: Evet öyle
    C: Hayırlısı olsun
    K: Neyse Aylin nerde ve Ahmetcan ne arıyor Balıkesirde
    B: Aylinin evde işi var ailesiyle, Ahmetcan da tatile gitti
    K: Vay amk neyse tamam, birazdan Özge gelecek buraya biliyorsunuz Özgeyi
    C: Gelsin gelsin, o da arkadaşın sonuçta
    K: Öyle tabi, hatta ben bugün, o geldiğinde alayım onu Zeliha'nın mezarlığına gideyim, ona anlatacağım çok şey var çünkü
    B: O zaman ben Aylin'e söyleyeyim buraya gelmesin, biz üçümüz şurda parkta oturalım sen mezarlıktan sonra ister Özgeyle ister tek başına yanımıza gelirsin olur mu
    K: Tamam aga olur, sen ara söyle şimdiden parka gelsin hiç eve gelmesin Özge geldiğinde çıkarım çünkü ben onunla
    B: Tamam aga
    C: Eğer kötü olacaksan yanında olma amacıyla biz de gelelim
    K: Bir tanesin sen ama gerek yok, kötü olacağımı hiç sanmıyorum
    C: iyi peki nasıl istersen canım benim
    ···
  3. 1878.
    +6
    Aslında yarın da gidebilirdim mezarlığa, bugün dinlenmem daha iyi olabilirdi, Burak tam Aylini aradı "Söyle eve gelsin, yarın giderim mezarlığa dinlenmem daha iyi olur" dedim, farklı bir şey söyleyip kapattı telefonu, o arada teyzemler gidiyormuş kapıya kadar çıktım onlarla birlikte, onları gönderdikten sonra geri odama geldim, Özge aradı ve bana evi hatırlamadığını söyledi, nerede olduğunu sorduğumda 3 durak falan kaldı dedi, Gizem Marketin önünde inmesini söyledim, onu çıkıp alacaktım duraktan. Burakla Cansuya söyledim çıktım evden, çok geçmeden geldi Özge aldım onu eve geldim.

    Ö: Hoşgeldin King tekrardan
    K: Hoşbuldum, nasılsın Özge görüşmeyeli
    Ö: iyiyim valla nasıl olayım, seni gördüm daha iyi oldum
    C: Naber Özge
    Ö: iyiyim senden naber
    C: iyi bende, geldi bizim çocuk sonunda
    Ö: Dimi ya
    K: Cansucum çocuk falan ayıp oluyor ama şimdi
    C: Çocuk değil misin sanki(Güldü)
    Ö: Nasıl geçti 3 hafta
    K: Güzeldi ya, eğlenceliydi baya
    B: Çok şanslı bu puşt, bizim ilkokul arkadaşımızla denk gelmiş orda beraber yapmışlar askerliğin acemiliğini üstüne usta birliğine de aynı yere gidiyorlar
    Ö: Vaay iyiymiş
    C: Bir tek kız konusunda şansı gülmedi benim Kingimin, onun dışında çok şanslı birisi olduğu doğru
    Ö: O da güler be, gün gelir birisini görür ömür boyu onunla yaşar sonra
    K: Ben ona hiç ihtimal vermiyorum da neyse

    Annem bir şeyler hazırlamış onları getirdi, yedik içtik konuşurken, ben bir ara müzik açtım bilgisayardan, o arada Aylin geldi. Ona da diğerlerine söylediğim şeyleri tekrar etmek zorunda kaldım, aynı şeyleri sordu çünkü. Bir süre sonra Özge gideceğini söyledi, otobüse kadar zütürdüm onu sonra geri geldim, Burak ve Aylin de yaklaşık 40-45 dakika sonra gittiler bir tek Cansu kaldı benimle.
    ···
  4. 1879.
    +4
    Ben de gelmişken bir rez alayım.
    ···
  5. 1880.
    +3
    Ben her zaman buradayım king panpam reze gerek yok
    ···
  6. 1881.
    +5
    C: Demek o yüzden onu hiç hatırlamadın bile izmirdeyken öyle mi
    K: Kimi
    C: Senayı tabiki
    K: Ha evet, biliyorsun çok isteksizdim onunla tekrar başladığımda, bugün de zaten pimi çekilmiş olan bomba patladı bitti
    C: Anladım, umarım pişman olmazsın demek istemiyorum bu pişman olacağın bir karar değil, çok iyi tanıyorum çünkü seni
    K: Pişman olacağımı hiç sanmıyorum
    C: Ben de onu diyorum işte, pişman olacağın bir karar değil bu.
    K: Sen ne yaptın anlat bakalım biraz hazır baş başa kalmışız, var mı hiç hoşlandığın biri Antalyada
    C: Yok be kimden hoşlanayım ben, kim bakar bana ayrıca
    K: Niye öyle diyorsun anlamadım
    C: Benim huyumu suyumu biliyorsun King, herkes katlanamaz bana
    K: Bir gün katlanabilecek birisi çıkar karşına ya dert etme, hani böyle samimiyetimiz olmasa derdim ben katlanırım sana diye ama

    Tam gülmeye başlamıştım Cansu arkasındaki yastığı kafama attı.

    K: Yav şaka da yapılmıyor sana he
    C: Kaşınıyosun ben ne yapayım(Güldü)
    K: Neyse şaka bir yana, mutlu musun orada iyi geçiyor mu hayatın
    C: Çok iyi diyemem ama çok kötü de diyemem, ortalama gidiyor işte ama lise ile kıyaslarsan tabi ki lise hayatıma kusursuz diyebilirim Antalyadaki üniversite hayatımın yanında
    K: Vay be, ne diyeyim ki

    Telefonum çaldı, babam arıyordu açtım onunla konuştum biraz, yemin törenini anlattım falan sonrasında da kapattım, anneme çektiği fotoğrafları sordum, bana attı onları Facebooktan, açtım Cansu'ya gösterdim annemin çektiği fotoğrafları, giydiğimiz kıyafeti falan çok beğendi Cansu, bir tane yakın çekim vardı kıyafet üzerimde çok net gözüküyordu onu inceledi de inceledi.

    C: Keşke gelebilseydim, tüh bunu nasıl kaçırabildim ben ya
    K: Düşünmen yeter senin, hem iyiki de gelmediniz yani hem yorulmadınız hem masraf yapmadınız, bunu diyorum diye kızma iyiliğinizi düşünüyorum ben sizin, hem sonuçta ben geldim mi geldim buraya gördünüz mü gördünüz bitti yani, oraya gelseydiniz de görecektiniz, şimdi de gördünüz aynı şey
    C: Aynı şey değil ama neyse hadi öyle olsun bakalım.

    Annem mutfağa çağırdı bizi, geçtik mutfağa annem başladı sorular sormaya, o sordu ben cevapladım o sordu ben cevapladım derken Cansu soru giydirmeye başladı bana arka arkaya, bir ara "Yavaş ya hangi birisine yetişeyim" ben diye sitem ettim, güldük eğlendik baya bi annem ben ve Cansu. Saat 10u geçmişti Cansu gideceğini söylediğinde, onu evine kadar zütürdüm yürüyerek, yarın öğlenden sonra buluşmak üzere vedalaştık kapısının önünde, bende evime döndüm. Hiç bir şey yapmadan yatağa attım kendimi artık gözlerimden uyku akıyordu çünkü.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +3
      king artık şu cansu ile sevgili ol yav sen de kurtul biz de kurtulalım.. bu hikayede sevgili olmama ihtimaliniz yok gibi geliyor bana.
      ···
      1. 1.
        +1
        Sana kötü bir haberim var, öyle bir şey hiç olmadı
        ···
      2. 2.
        +1
        oha çok acayip tease verdin ya ben ileride olur diye bekliyordum valla :(
        ···
    2. 2.
      +1
      ben katlanırım be cansu. senin huyuna da suyuna da katlanırım.
      ···
      1. 1.
        +1
        Evli mutlu çocuklu 3lüsüne sahip olmasa şu an konuşurdum inan bana :/
        ···
      2. 2.
        0
        buna da geç kaldık be. canın sağ olsun.
        ···
  7. 1882.
    +5
    Saat 11 buçukta dışarı çıkmam gerekiyor o yüzden 9 buçuk gibi yazmaya başladım, 7 part olmuş birazcık az ama yarın telafi ederim bunu fazla fazla.

    Kusura bakmayın tekrardan az partta bıraktığım için, iyi geceler hepinize.
    ···
    1. 1.
      +4
      Ne kusuru pnp her gece gelip yazmak kolay mı sanki? Eline emeğine sağlık, iyi geceler.
      ···
    2. 2.
      +3
      Estağfurullah kral ne kusuru, iyi geceler
      ···
    3. 3.
      +3
      Ne kusuru panpam estağfurullah sıkıntı yok iyi geceler
      ···
    4. diğerleri 1
  8. 1883.
    +3

    R E Z

    ···
  9. 1884.
    +6
    izinin son günü yani 17 Temmuz Perşembe.

    ---

    Bugün Bursadaki son günüm, bu akşam 11de otobüse biniyorum ve usta birliğime gidiyorum yanımda Hüsnü, Ahmet ve Ramazanla birlikte. Tabi bir yandan arkadaşlarımdan ayrılmanın hüznü vardı içimde ama 14 günlük iznim duruyordu hala, o 14 günü doğru bir zamanda kullanabilirsem Burak ve Aylin hariç herkesi görebilirdim izine geldiğimde. Öğlen 12 gibi bizimkilerle buluştum, bir kafeye gittik oturduk ama belki 1 saat belki 1 buçuk saat hiç kimsenin ağzını bıçak açmadı, en son Burak "Sessiz sinema mı oynuyoruz nedir bu sessizlik" diyince çeneler açıldı.

    K: Hadi benim keyfim yok gideceğim için, siz niye suskunsunuz onu anlamadım
    A: Sizin konuşmanızı bekliyorum, sadece birbirimize bakıyoruz uzun bir süredir
    K: Eğer böyle suskunluk olacaksa kalkalım bari yürüyelim boş boş oturmayalım
    C: Bence de yani, Burak konuşmasa kimsenin ağzını açacağı yok
    B: Sıkıldım amk, yani sessizlikten sıkıldım. Neyse King anlat bakalım ne bekliyorsun Marmaristen
    K: Ne bekleyebilirim amk, her ne kadar askeri kampta olsa ben orada asker olacam, tamam öğrendiğim kadarıyla rahatmış 10 gün süren ara sezonlardan sonraki 3-4 günlük dinlenmede denize falan girebiliyormuşsun kamp bölgesinde ama sonuçta asker olacam yani, ne beklememi istiyorsun
    B: Hayır yani ne bekliyorsundan kastım ortam olarak, ne bileyim sonuçta çarşı iznine çıktığın zaman muhtemelen tam merkezine gideceksin ben de baktım biraz oraya, o birlikten çarşıya çıkanlar böyle tam deniz kenarı, tur gemilerinin oraya falan gidiyorlarmış, beklentiden kastım bu benim
    K: Öyle bir şey varsa tabi keyfini çıkarırım amk, ben oralara hiç bakmadım sürprizi bozulmasın diye sadece Aksaza baktım
    Ah: Bak tatil yapmalık yere gidiyorsun sakın kafayı kırıp alkol alma birlikte zütünden kan çekerler şırıngayla
    K: Duruma bağlı, belki belli etmeyecek derecede içebilirim kim bilir

    Tuncay aradı beni o ara.

    K: Efendim abi
    T: King ya kusura bakma hiç fırsatım olmadı arayamadım, acemiliği bitirdin mi sen hesaplarıma göre bitirmiş olman lazım
    K: Bitirdim de dağıtım iznini de yedim, daha doğrusu yedik bugün son günü iznin
    T: Haa, nereye düştün söyle bakalım
    K: Marmaris aksaz deniz üs komutanlığına gidiyorum
    T: Marmaris aksaz mı, ooooo iyisin iyisin, yalnız Ekim ayında mı Kasım ayında mı ne dönemleri bitiyormuş tekrar başka yere gönderebilirler seni ona dikkat et
    K: Ondan haberim var Uğur diye bir onbaşı mıydı çavuş muydu her ne gibimse söylemişti izmirdeyken
    T: He öğrendiysen iyi, benim bi arkadaş orada yaptı da ondan biliyorum
    K: O da güzel, ben de orada yapacam bakalım nasıl gidecek nasıl bitecek çok merak ediyorum
    T: Kral bir yere gidiyorsun amk merak edilecek bir şey yok resmen tatil yapacaksın
    K: Hadi ya öyle mi
    T: Öyle tabi ya
    K: Güzel o zaman tekrar sevinebilirim oraya düştüğüme
    T: Sevinmelisin bence de

    Tam o an birisi ona seslendi duydum "Efendim, geliyorum geliyorum" dedi ve sonra konuşuruz yine diyip kapattı telefonu.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 1885.
    +5
    Baktım yine bir suskunluk başladı, konuyu direkt Aylinle Burağın evliliğine getirdim.

    K: Şşş bana bakın hele, siz ne zaman evleniyorsunuz
    A: Bize mi diyorsun
    K: Size baktığıma göre arkamdakilere diyorum, herhalde size diyorum
    A: Okuldan sonra tabiki, şu 3 senenin ilk senesini bitirdik, 2 senemiz kaldı 2014, 2016da döndüğümüzde ki dönersek o da evleniriz muhtemelen dimi hayatım
    B: Ufukta öyle görünüyor, o günler geldiğinde ne olacak görecez hep birlikte şimdiden peşin konuşmayalım belki çok daha erken evlenebiliriz
    Ah: Daha erken evlenebiliriz derken
    B: Kafamıza göre işte aga, ne olacağı belli olmaz hiç, Aylin okul bittikten sonra diyor ama bakarsın bir şeyler olur daha erken evleniriz okul devam ederken.
    Ah: Ne gibi şeyler onlar
    B: Konuşturma şimdi beni anladınız siz onu
    C: AYLiN HAMiLE MiSiN SEN
    A: E ÇÜŞ
    A: Ne alaka hamilelik
    C: Öyle bir söyledi ki Burak, ne bileyim aklıma direkt o geldi benim
    B: Yuh be, bir tek o mu geliyor aklınıza içiniz fesat sizin
    K: Yalan söylemicem benim de aklıma o geldi
    A: Hamilelik falan yok, hem daha çok erken çocuk sahibi olmak için
    K: Niye erkenmiş, bak bizim acemi birliğinde biri vardı eşi hamileydi ama kendisi acemi birliğindeydi
    A: Olabilir, o onların problemi hem konu neden buraya geldi ben anlamadım
    K: Burak getirdi ona söylen söyleneceksen

    Güldük ettik biraz, anında değişti konu ama Cansu'nun onu sormasından sonra bir garipleştiler, sanki bir şey saklıyor gibi bir halleri vardı, zaten acemilik zamanında gördüğümden de garip davranışları vardı dağıtım iznine geldiğimden beri. Sonra Burağın öyle bir şey olursa benden saklamayacağını düşünerek devam ettim normal şekilde konuşmaya.
    ···
  11. 1886.
    +4
    Aylin bir ara Cansu'yu aldı yanına, kalktılar masadan, onlar kalkınca Burak bize "Aylin hamile olabilir" dedi, ben hiç şaşırmadım açıkçası bunu duyduğuma ve bekliyordum böyle bir şeyi o garipliklerden sonra.

    K: Kesin değil yani ama olabilir öyle mi
    B: Aynen öyle, kesinlik yok henüz o yüzden parladı biraz Aylin kusura bakmayın
    Ah: Eh be olum, dikkatli olamadın mı
    B: Her zaman dikkatliyiz de mesele o değil, Aylin şaka mı yapıyor ciddi mi bilmiyorum eğer şakaysa ben gülüp geçerim, eğer değilse yapacak bir şey yok amca olursunuz
    Ah: Ne zaman söyledi bunu sana
    B: Neyi ne zaman söyledi
    Ah: Hamile olduğunu
    K: Hamileyim dememiş ki olum bak hamile olabilir diyor hamilelik yok daha ortalıkta
    Ah: Pardon ben yanlış söyledim, ne dedi yani sana da şaka mı ciddi mi diyorsun
    B: Doğum kontrol almadım dedi en son, 1 ay oluyor galiba
    Ah: Vay amk, ne diyeyim şimdiden allah analı babalı büyütsün kardeşim, vatana millete hayırlı bir evlat olsun
    B: Ya gibtir git sende vurcam şimdi ağzının ortasına, benim ödüm kopuyor bu züt veren şaka yapıyor
    K: Sakin ol lan celallenme bi, şaka yapıyordur olum o, Aylini bilmiyor musun sanki
    B: Ya abi bilmesine biliyorum hatta çok iyi tanıyorum ama böyle bir konuda şaka yapılır mı bilmiyorum, baya ciddi bir şey çünkü

    Tam o an Aylinle Cansu geldi konuyu birden askerliğe çevirdik, saçma sapan konuşmaya başladık.

    B: Nereye gittiniz sorabilir miyim
    C: Özel bir şey anlamazsın sen
    B: Ha özel yani peki
    A: Evet baya özel bir şey o yüzden aldım çıkardım dışarı, kızsal bir mesele
    K: Her şeyede kızsal mesele, o zaman ben de Burakla Ahmetcanı alayım çıkarayım dışarı erkeksel bir mesele görüşelim nasıl olur
    C: Özelse çıkabilirsiniz hiç dert değil benim için
    A: Benim için de
    K: züt ettiğiniz için sağ olun, gerçekten ihtiyacım vardı buna

    Cansu ara ara sırıtarak Aylin'e bakıyordu, kendi aralarında bir şey konuşuyorlardı ama anlamıyorduk ne konuştuklarını.
    ···
  12. 1887.
    +6
    Saat 4e kadar orada oturduktan sonra kalktık, beni Hüsnü aradı o arada, saat 10 gibi otogarda buluşalım dedi diğerleri ile de konuşmuş, tamam dedim. Babam hala şehir dışındaydı onun yanına gidemeyecektim görmeye ama telefonla bol bol konuşmuştum. Kafeden çıktıktan sonra beni evime kadar getirdiler sağ olsunlar, hepsiyle vedalaştım tek tek ama Burak ve Aylinle daha bir özel olarak vedalaştım çünkü ben izine geldiğimde onlar muhtemelen burada olmayacaktı ve en erken önümüzdeki Haziran ayında görebilecektim onları. Eve girdim, bilgisayarın başına geçtiğimde saatlerce Cristina ile muhabbet ettim, dertleştik ettik derken saat oldu 9, yemeğimi yedim, sigaramı içtim, annemle vedalaşıp saat 9 buçukta çıktım evden, sokakta da bir kaç kişi gördü beni onlarla da konuştum ettim, otobüse binip otogara geldiğimde saat 10 10 falandı yolda bir kaç kez Hüsnü aradı beni, yoldayım demekten dilimde tüy bitmişti sanki saat 10daydı otobüs.

    H: Hadi be olum nerede kaldın sende
    K: Geldik işte yarram uzatma, hazır mıyız önümüzdeki 11 ay için
    R: Ben hazırım kardeşim mayomu falan aldım
    A: gibik mayo almış yanına sanki tatile gidiyor
    R: Niye la, tatil köyü gibi bir yer değil mi gideceğimiz yer
    A: Lan tatil köyü ama askersin asker, giberler belanı orada mayoyla gezersen
    H: Ne boş yaptınız ya, karnı aç olan var mı varsa önce bir yemek yesin

    Hiç birimiz aç değildik

    H: Ha bir de şeyi sorayım size, otobüste uyuyacaz ya 9 saat mi ne sürecekmiş yol, uyumayacak laflayacak varsa yanıma otursun
    K: Beni beğenmiyon mu yanında amk
    H: Olum uyumazsan sohbet ederiz işte, uyuyacaksan Ahmet veya Ramazan uyumayacaksa biri gelsin yanıma sabaha kadar sohbet edelim arabada sen de rahatsız olma
    A: Sizi bilmem ama ben uykuyu severim o yüzden otobüse bindiğim gibi gömerim kafayı koltuğa
    R: Aynen ben de
    H: Peeeh, o zaman ben de uyurum ne yapayım gece tek başıma

    Her ne kadar belli etmesek de hepimizin yüzünde "Ne tak yiyecez acaba orada" ifadesi vardı. Saat 10 40 gibi otobüse bineceğimiz perona geldik, sigara içenler sigarasını yaktı içmeyen bizden uzaklaştı falan derken otobüs yanaştı, bindik otobüse valizleri yerleştirip, ben Hüsnüyle oturdum hemen arkamızda da Ahmet ve Ramazan vardı. Saat 12ye kadar falan Hüsnüyle muhabbet ettik biraz orada birbirimizi kaybetmeyelim farklı yerlere düşersek falan diye tembihledik birbirimizi, sonra ben uyumaya karar verdim.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 1888.
    +5
    Gözümü Hüsnü'nün beni dürtmesiyle açtım "Kalk la kalk geldik Marmarise" diyordu, saati sorduğumda 8 15 dedi, 9 saat 15 dakika falan sürmüş yolculuk. indik Marmariste otogarda, o kadar belli ediyor muyduk bilmiyorum ama orada adamın teki bize asker misiniz diye sordu, evet dedik tamam şu minibüse geçin dedi baktık dolu bir minibüs gösterdi, bir kısmı belki askerdi ama sivil insanlar da vardı içinde, bindik ona 5-10 dakika sonra hareket etti minibüs bizi merkezi bir yerde bıraktı ama denize sıfır merkezi bir yer. Hüsnü akşam saat 4te Aksaz'a gidecek askeri minibüslerin kalktığı yeri biliyordu, önce bize orayı gösterdi sonra oradaki bir McDonalds'a gittik sabahın köründe hamburgerle kahvaltımızı yaptık, sanki deli gibmişti bizi o saatte hamburgerle kahvaltı yapacak seviyede. Kahvaltımızı yaparken Ramazanla Ahmet etrafta gezen kimi bikinili, kimi sadece üstsüz gezen kızlara bakıp konuşuyorlardı.

    H: gibemeyeceğiniz kıza bakmayın birader anca hayalini kurarsınız
    R: Ben şunlardan birinin peşine takılsam da Aksaza gelmesem olmaz mı
    H: Hadi git takıl gelme birliğe sonra gibsinler seni
    A: Ben biraz daha etrafa bakarsam 3 bacak olarak dolaşmaya başlayacam o yüzden kesiyorum bakmayı
    K: Buraya karı kız kesmeye gelmediğimizi hepimiz biliyoruz dimi, Hüsnü akşam 4 dedin de daah erkeni var mı bunun aga
    H: 12de falan var, istiyorsanız 12de gidelim birliğe hem erkenden girersek daha iyi olabilir, etrafını falan çözmüş oluruz
    R: Gidelim bence 12de yoksa hiç iyi şeyler olmayacak burada, ben birini çekecem kenara en sonunda
    H: King, Ahmet siz ne diyorsunuz
    K: Gidelim 12de, Ramazan haklı gibi iyi şeyler dönmez burada gitmezsek az daha kalırsak
    A: Bah hele bah bize karı kız kesmeye gelmediğimizi biliyoruz dimi diyo kendisi ne diyo sonra
    K: Boş yapıyosun kanka yapma
    H: O zaman 12de gidiyoruz, yediyseniz yemeğinizi kalkalım biraz etrafı turlayalım çarşıya da buraya gelecez çünkü, internet kafe yerlerini falan öğrenelim, gidilebilecek mekanları çözelim şimdiden ilk çarşıya çıkışımızda mal gibi kalmayalım
    K: Mantıklı

    Ramazan da yemeğini bitirdikten sonra kalktık oradan, saate baktığımızda 2 saatimiz vardı askeri aracın kalkmasına, elimizde valizlerle etrafı turlamaya başladık, bir kaç tane internet kafe bulduk kafamıza kazıdık yerlerini, oturabileceğimiz güzel alkollü, alkolsüz mekanları belledik kafamıza 2 saatimizi o şekilde yedik, saat 11 45 gibi Hüsnü'nün bineceğimizi söylediği yere geldik, oradaki birine sorduk deniz üs komutanlığına buradan mı biniyoruz diye, adam direkt evet atlayın kalkacaktım şimdi zaten dedi, elimizdeki sigaraları bitirip bindik minibüse, bizden sonra bir kaç asker daha bindi.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 1889.
    +5
    Ulan merkeze bu kadar uzaklıkta askeriye mi olur, daha doğrusu askeri kamp mı olur, 40-45 dakika sürdü anasını satayım bindiğimiz yerden buraya gelmemiz, ben öyle şehrin içinde bir yer sanıyordum ama bildiğin 2-3 dağ arasında ova gibi bir yerde çıktı amk. içeri girerken kimliğimizi kontrol ettiler, çantalarımızı didik didik aradılar, hiç birimizde telefon yoktu ve çıkmadı da aykırı bir şey, girdik içeri yine aynı minibüse bineceğimizi söylediler ve 10 dakika falan da o şekilde yol çektik, yani ortalama 1 saate yakın sürüyordu askeriyeden merkeze gelmek veya merkezden askeriyeye dönmek. Tekrar aynı muameleyi gördük, arandık ettik bizi aldılar içeri, bir koğuşa soktular. Biz acemi birliğinde alıştık onbaşı ve çavuşa komutanım demeye, öyle alıştırdılar bizi koğuşa getiren onbaşıya komutanım diyince çocuk kahkahayı bastı, sizi iyi gibmişler orada biz usta askeriz olum ne komutanı hadi kolay gelsin dedi ve gitti.

    H: Vay dıbına koduklarıma bak ya, bize komutanım komutanım dedirttirdiler kendilerine
    K: Şaşkınım hiç sorma, bu arada fark ettiniz mi bize verdikleri kahverengi kamuflajı giyiyoruz artık, onu giymemiz gerekiyor yani burada
    R: Ee biz ne yapacaz şimdi hiç bir gib söylemeden gitti çocuk
    H: Bence üstümüzü giyelim, şapkamızı takalım kapıda oturalım kim ne diyebilir ki
    A: Doğru diyor, hadi sivil dolanmayalım ne olur ne olmaz

    Üstümüzü değiştirdik, verdikleri siyah şapkayı ilk kez takacaktık, taktık onu çıktık kapıda sigaramızı içiyoruz, uzaktan biri bize doğru geliyor, Hüsnü'nün "Amaan gibtir et usta askerdir yine onbaşı veya çavuştur, giblemeyin artık" demesi üzerine hiç rahatımızı bozmadan oturuyorduk yerimizde, adam yaklaştıkça kolundaki rütbenin sarı olduğunu fark etmeye başlamıştık sanki ama güneşten öyledir diye yine iplemedik, adam dibimize geldi ama Tuncay'ın ikizi gibi bir tipi vardı herifin, yani belki boy ve saç farkı olabilirdi ama onun dışında Tuncay'ın ikiziydi. Adam ilk önce insan gibi "Afiyet olsun arkadaşlar" dedi, ben de "Sağ olasın abi" dedim, bu güldü ve "KALKIN LAN AYAĞA" diye bir bağırdı, biz izmaritleri neredeyse zütümüze sokacaktık, o şekilde kalktık ayağa, adam gerçekten rütbeli bir astsubaymış yani güneş bize oyun oynamamış.

    Ast: NE YAPIYOSUNUZ LAN SiZ BURADA
    H: Sigara içiyorduk komutanım
    Ast: Ah canıım, sigara içiyordun öyle mi, siz yeni asker misiniz
    H: Evet komutanım
    Ast: Belli dıbına koyim tekmil vermeden konuşuyor benimle züt oğlanı ya, önce tekmil vereceksin aslan parçası, öğretmediler mi sana bunu acemi birliğinde
    H: Hüsnü xxxx Bursa emret komutanım
    Ast: Hah şöyle, asker ol biraz asker. Ne yapıyorsunuz siz burada
    H: Sigara içiyorduk komutanım(Yüzü ne oluyor amk der gibi bir hal aldı)
    Ast: için için de genç yaşta ebenizin dıbını tersten görün, siz kimsiniz
    K: King xxxx Bursa
    A: Ahmet xxxx Bursa
    R: Ramazan xxxx Bursa
    Ast: Vay dıbına koyim hepiniz Bursalı mısınız
    K: Evet komutanım
    Ast: Sen az önce bana sağ ol abi demiştin dimi
    K: Sanırım evet komutanım
    Ast: Alışacaksın alışacaksın, benim adım Murat, Murat astsubay derler bana burada, bu kaldığınız bölüğün komutanı benim, hepinizle daha çok görüşecez, ayrıca bir daha burada sigara içtiğinizi görürsem o sigara izmaritlerini tek tek zütünüze sokarım, duydunuz mu beni
    R: Duyduk komutanım

    Adam gitti yanımızdan, biz neye uğradığımızı şaşırmış bir şekilde birbirimize bakıyorduk sadece, hala ayaktaydık ve açıkçası o an oturmaya zütümüz yemiyordu
    Tümünü Göster
    ···
  15. 1890.
    +5
    Yanımıza bizim gibi giyinmiş bir asker geldi ama biz hala şok geçirmiş vaziyette duruyorduk, tanıştık ettik ismi Kenanmış, 32 günü kalmış askerliğini bitirmesine.

    Ke: Murat astsubayı ben çok çektim, aylarca demek siz de ona düştünüz
    H: Kaçık birine benziyor aslında
    Ke: Hem de ne kaçık, o adam ben buraya ilk geldiğimde son kademe astsubaydı, delinin teki ve yaptıklarından dolayı 3 kademe düşürüldü, tam bir ruh hastası kendisi
    K: Ee bize ne olacak peki
    Ke: Şanslıysanız birim amiriniz başkası olur sizi kurtarır bunun elinden
    R: Nasıl yani birim amiri derken
    Ke: Melih astsubay var sahil ve havuzdan sorumlu, Volkan astsubay var alakarttan sorumlu, Tarık astsubay var sinemadan sorumlu, Poyraz astsubay var eğlence merkezinden sorumlu ve bunlar buranın birim amirleri
    K: Biz nasıl oralarda bir yere gidebiliriz peki bunu söyler misin bize
    Ke: Siz 94e 2blersiniz dimi, bugün hepinizin gelmesi gerekiyor akşam bakarlar size de siz çok erken gelmişsiniz
    A: Öyle oldu ya, buraları görüp bilelim diye erkenden girdik ama gireceğimize dakika bir pişman etti bizi huur çocuğu
    Ke: Daha dur çok söveceksin ona, hele bir de onun yanında haberci niyetine takılırsan olacakları gör sen, onun yanındaki de benim gibi 32 gün sonra gidiyor sizin gelmenizi bekliyordu birinizi almak için
    K: Desene biz yarra yemişiz

    O an ne yapmamız gerektiğini sorduk, Murat astsubayın bir daha anca akşam geleceğini söyleyerek bizi koğuşa gönderdi ve az dinlenin akşam işiniz olacak dedi, iyi dedik tamam geçtik koğuşa onunla konuştuktan sonra.
    ···
  16. 1891.
    +5
    Saat 5e kadar gelmesi gereken herkes gelmişti, bizim koğuşta bizim acemi birliğinden Erol isminde biri vardı, diğerlerinin hepsi Hataydan gelmeydi, orada da var bir tane deniz er eğitim alayı, bizim koğuşta sadece yeniler yoktu, eski askerler de vardı. Saat 6da hepimizi topladılar koğuş koğuş, bizim gibi yeni gelenler olduğu kadar eski askerler de vardı yanımızda. içtimaya çıkardılar, karşımızda Murat astsubay, bir kaç tur hepimizin önünde eli arkada git gel yaptıktan sonra "ŞINAV VAZiYETi AL" diye bağırdı "Ne oluyor dıbına koyim" diye etrafıma bakıyordum ki kendimi diğerleri gibi şınav çekerken buldum, 1,2,3,4 ... 25 dedi en son artık çekiyormuş gibi yapıyordum kollarım tutmuyordu çünkü, neyseki 25 dedikten sonra kaldırdı hepimizi "Yeni gelenler, tek sıra halinde gelin benimle" dedi, arkasına takıldık. Bir ara giderken baktım 30 kişi falandık baya azdık yani, şaşırtmıştı bu durum beni. Sanırım Kenan'ın isimlerini verdiği astsubayların yanına gelmiştik, bir süre sonra onlar olduğundan emin oldum, kendi aralarında konuşuyorlardı.

    P: Murat önce biz alalım sonra sen senin yanına alırsın bir kişi
    Mu: Tamam abi sen öyle diyorsan
    Mel: Hoşgeldiniz hepiniz, aranızda yüzme bilen var mı

    Bizim koğuştan benle beraber Sefa ve Muhlis el kaldırdı, diğerlerinden de kaldıranlar oldu.

    Mel: Sen(Sefa), ımmmmm sen(ben) ve sen(Muhlis) gelin yanıma
    V: Sen(Hüsnü) ve sen(Ahmet) gelin yanıma
    P: Sen(Erol), sen, sen ve sen gelin siz de şöyle yanıma
    T: Benim baya askere ihtiyacım var, Murat sen yanına alacağını al ben kalan herkesi zütüreyim yanımda
    Mu: Tamam abi, hmm acaba Mert'in yerini kim iyi doldurabilir, şöyle bir inceliyorum da. Doğukan mıydı senin ismin
    D: Evet komutanım
    Mu: Tamam, sen benim yanıma geliyorsun Tarık, sen diğerlerini sen al tepe tepe kullan
    D: Emredersiniz komutanım

    Aramızdaki en şanssız isim Doğukan olabilirdi orada.
    ···
  17. 1892.
    +6
    Hepimizin acı dolu bakışlarının ardından Doğukan Murat astsubayın yanında tıpış tıpış gitti, biz de ne olacak diye beklerken Melih astsubay bize dönüp "Gelin çocuklar gidiyoruz" dedi, nereye zütüreceğini ben biliyordum aslında ama Sefa ve Muhlis bilmiyordu sanırım o yüzden ben gayet rahat bir şekilde yürüyordum, bizi oda gibi bir yere soktu, kafayı sola bir çevirdim plaj, şu denizde sürülen yunus bigibletleri, kanolar falan orada da bir oturma yeri.

    Me: Benim adım Melih, sizin isimleriniz nedir tekmil vermenize gerek yok
    Sırasıyla söyledik isimlerimizi
    Me: Güzel, memnun oldum. SERDAR! FATiH TUNAHAN MURAT VE SALiHi DE AL GELiN BURAYA SONRA

    Çok geçmeden oranın diğer askerleri de geldi, yani öyle olduğunu düşünüyordum.

    Me: Serdar, bu arkadaşlar beklediğimiz celpten gelenler, Muhlis'i havuza göndereceğim ama Sefa ve King sizin yanınızda olacaklar, alın arkadaşları yanınıza buranın işleyişini, neler yapıldığını bir güzel anlatın ben de Muhlisle beraber havuza gideyim olur mu
    S: Olur komutanım nasıl derseniz
    Me: Şimdiden iş kitlemeyin ama, bugün buradaki ilk günleri önce dinlensinler işi öğrensinler yarın başlarlar gerçi Pazartesi başlayacaklar dönem arası ya şimdi
    S: Doğrudur komutanım
    Me: Hadi kolay gelsin ve hayırlı olsun hepinize
    K: Sağ olun komutanım

    Melih astsubay çıkarken Serdar'a bizi alıp az önce gördüğüm yere zütürmesini söyledi, diğerlerine de orada kalmalarını ve temizlik yapmalarını söyledi.

    S: isminiz Sefa ve King mi
    K: Aynen, memnun oldum Serdar
    S: Ben de, hangi beden giyiyorsunuz altınıza
    K: Benim M beden
    Se: Benim de M
    S: Tamamdır
    S: FATiH, 2 TANE M BEDEN ŞORT AYARLASANA DEPODAN
    F: TAMAM HALLEDiYORUM
    S: Şimdi burada kamuflaj giymeyeceksiniz öncelikle onu söyleyeyim, bölüklere dönerken üstünüze tişörtünüzü giyeceksiniz sadece ki Melih astsubay size 2şer tane sarı tişört ayarlayacak. Burada sadece şortla üstsüz gezebilirsiniz
    K: Nasıl yani
    S: Bak bana, ben nasıl dolanıyorsam siz de öyle dolanacaksınız
    Se: Vay be iyiymiş
    S: Ek olarak çarşılar 10 günde bir burada haberiniz olsun, yani bir dönem 10 gün sürüyor, 10 günden sonra 2 günlük dönem arası oluyor o 2 günde buradaki ekip ikiye bölünüyor çarşı konusunda birinci gün ve ikinci gün olarak
    K: Peki çıkmasak oluyor mu
    S: Kafana göre kardeşim, eğer çarşıya çıkmak istemezsen burada takılırsın tüm gün, dönem aralarında istediğin gibi denize girebilirsin, artık senin komutanın Melih astsubay, ondan başkası isterse yüzbaşı olsun albay olsun gelip sana neden denize giriyorsun diyemez, burası Melih astsubayın himayesi altında çünkü.
    Se: Yani biz şimdi denize girebilir miyiz
    S: isterseniz girebilirsiniz tabi, gece burada kalabilirsiniz illa bölüğünüze dönmenize gerek de yok
    K: Nasıl olarak bölüğe dönmeden
    S: Bak şu arkada dolaplar var ya sarı sarı, bu akşam dönün bölüğünüze alın çarşıya çıkarken giyecek eşyalarınızı falan sokun bu dolaplara kalsınlar burada tabi burada yatacaksanız
    Tümünü Göster
    ···
  18. 1893.
    +4
    Fatih bize şortlarımızı getirdi, o arada da Serdar yapacağımız şeyi anlatıyordu aslında hiç de zor bir iş değildi. Ben ve Sefa, Fatihle beraber dönem zamanlarında gündüz Faruk abi dedikleri bir sivilin yanında şu an konuştuğumuz yerde oturacakmışız, bu yunusların, kanoların işleriyle uğraşacakmışız, bir tane jetski vardı orada, ona binebiliyor muyuz diye sordu Sefa "Hayır, o buranın değil, aslında buranın ama askerlerin binmesi yasak sadece Faruk abi kullanabiliyor onu binmek isteyenle birlikte" dedi, Faruğun kim olduğunu sorduk bize lisanslı deniz sporları eğitmeni olduğunu söyledi ve burada çalışan bir personelmiş, askeri personel değil normal personel. Salih ve Murat cankurtaranıymış buranın, gösterdi bize iskeleyi orada takılıyorlarmış ikisi. Kendisi bizim Melih astsubayla konuştuğumuz odada işte gündüzleri orada çalan müzikleri falan değiştiren kişiymiş, telefonlarla konuşan kişiymiş, yani Melih astsubaydan sonraki yöneten kişi gibi bir konumdaymış.

    S: Yani beyler hayattaki bütün şansınızı böyle bir yere düşerek harcamış olabilirsiniz
    K: Ben sanırım harcadım, peki Melih astsubay nasıl birisi
    F: Çok kral adamdır kendisi, senden tek istediği şey asker olduğunu unutmaman. Onun dışında bir derdin oldunda gidip derdini anlatabileceğin birisi, çözüm bulmaya çalışır mutlaka. izine çıkacağın zaman ona söyleyeceksin falan
    Se: Ee o zaman hoşgeldiniz muhabbetine denize girmemiz yok mu bizim
    S: Gidin arkada şortunuzu giyin, sonrada girin istiyorsanız belki biz de gireriz, biz de yeni yeni çıktık sayılır
    Se: King, gel girek la
    K: Girelim iyi gelebilir

    Gittik arkada şortumuzu giydik, ulan kendimi bir an tatile gitmiş gibi hissettim, üstüm çıplak altımda sadece şort, sorsan askeriz amk.

    F: Artık böyle dolanacaksınız burada olduğunuz müddetçe, Serdar söyledi mi bilmiyorum ama arka tarafa yani koğuşlara giderken tişört giymeniz gerekecek sadece
    Se: Söyledi söyledi biliyoruz, sanırım o tişörtleri de Melih astsubay verecekmiş bize
    F: Aynen, yarın veya en geç Pazartesi elinize verir tişörtleri 2şer tane, biri yıkanırken diğerini giymeniz için
    K: Ee peki burada yatma işi nasıl oluyor
    F: Şişme yataklar var, arkada dolapların orada yatabilirsiniz isterseniz, ben ve Murat aylardır burada yatıyoruz mesela odaya gelirken gördüyseniz yatakları
    Se: Ben gördüm sanki merdivenin az ilerisinde dimi o yukarıdan indiğimiz yerde
    F: Aynen
    K: Vay amk ya, eğer hepiniz bir oldunuz bana şaka yapıyorsanız güldük eğlendik ama tadı kaçmasın
    F: istiyorsan tokatla kendini, askersin güzel kardeşim, ha tek bir konuda uyarayım sizi buraya siviller gelemiyor tatile, subay sınıfındakiler gelebiliyor yani dönem zamanlarında göreceğiniz kişilerin en düşüğü Teğmen olacak, amiral, general, tuğamiral, tuğgeneral, binbaşı, yarbay, albay genellikle göreceğiniz rütbeler
    Tümünü Göster
    ···
  19. 1894.
    +6
    Sefayla denize girdik girmesine ama yine de ilk günden takunu çıkarmamak adına 15-20 dakika durduktan sonra çıktık denizden, kurulandık ve odaya geçtik. Melih astsubay geldi bir süre sonra, hangi beden giydiğimizi bize bakarak tahmin etmiş ve ikimize de 2şer tane M beden tişört getirmiş, doğru tahmin etmişti ben M giyiyordum, Sefa da aynı şekilde. Onları bize verdi bir kaç soru sordu gitti.

    S: Karar verdiniz mi burada mı kalacaksınız yoksa koğuşta mı
    K: Aslında onu hiç konuşmadık ha, Sefa ne yapalım ne diyorsun
    Se: Aslında bugün koğuşa gidelim yarın eşyaları getirip dolaba yerleştiririz
    K: Öyle mi yapalım
    Se: Aynen ilk gece koğuşta kalalım sonra burada kalırız artık
    Mu: O zaman benden size tavsiye, içtimadan sonra gidin koğuşa, içtimaya girmek zorunda değilsiniz soran olduğunda burada olduğunuzu söylerler Melih astsubay çoktan bildiriyi çekmiştir yüzbaşıya
    K: Kaçta içtima
    Mu: 11de
    K: ÇÜŞ 11 NE AMK
    Mu: Burada böyle, 11 buçuk gibi falan gidersiniz, yarın gelirsiniz sabah kalkınca
    Se: Öyle yaparız o zaman

    Saat 11 buçuğa kadar bol bol muhabbet ettik, biz hayatlarımızı anlattık onlar anlattı. Sadece Sefa ve ben yeniydik orada, Murat, Salih, Fatih, Tunahan ve Serdar 94e 1lermiş ve Ocak ayında terhis olacaklarmış, onların yerine de 94e 4lerden kişiler gelecekmiş artık yani taa Kasım ayında, sezon bittiği zaman. Saat 11 buçuk gibi koğuşlara geri gittik, Hüsnüyle falan baya bi muhabbet ettik, Muhlis bize havuzun işleyişini falan anlattı, içlerinde en şanslı olanlar ben ve Sefaydık sanırım, anlattıklarından bunu anlamıştım. içtimada tekrar şınav çektirmiş bunlara Murat astsubay, hep beraber sövdük ettik adama derken saat 12ye doğru Murat astsubay "Uyumayanın zütüne elimdeki telsizi sokarım" diye bağıra bağıra dolaşmaya başladı dıbına kodumunun ruh hastası.
    ···
  20. 1895.
    +3
    Bir

    R E Z

    daha
    ···