/i/Bilim

"hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. ilimin ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir".
M.K ATATÜRK
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +1
    Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Gerçekten Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (insan Suresi, 30)

    California Üniversitesi nörofizyologlarından Prof. Benjamin Libet, 1973 yılında yaptığı deneyler sonucunda tüm kararlarımızın, seçimlerimizin önceden belirlendiğini, bilincin ise herşey olup bittikten yarım saniye sonra devreye girdiğini ortaya koymuştur. Bu durum diğer nörofizyologlarca da, hep geçmişte yaşadığımız ve bilincimizin tüm yaşananları yarım saniye sonra gösteren bir “monitör” gibi olduğu şeklinde yorumlanmaktadır.47

    Dolayısıyla algıladığımız deneyimlerin hiçbiri gerçek zamanda değildir, fakat gerçek olaylardan yarım saniye kadar gecikmelidir. Benjamin Libet, çalışmalarını beyin ameliyatlarının narkoz verilmeden, yani hastanın bilinci tamamen yerindeyken yapılabilmesinden yararlanarak gerçekleştirmiştir. Libet, deneklerin beyinlerini düşük elektrik akımlarıyla uyararak, ellerine dokunulduğu algısı oluştururken, denekler bu “dokunuşu” neredeyse yarım saniye önce hissettiklerini söylüyorlar. Benjamin Libet yaptığı ölçümler sonucunda şöyle bir sonuca varmıştır: Normalde tüm algılar beyne iletiliyor. Burada bilinçaltında değerlendirilip yorumlanırken, ben(lik) hiçbir şeyin farkında değil. Zihnimizde canlanan, yani farkına varabildiğimiz bilgilerse epeyce uzun bir gecikmeden sonra, kortekse -bilincin bulunduğu bölgeye- gönderiliyor.48

    Ortaya çıkan sonucu şöyle özetlemek mümkündür: Bir kas hareketini gerçekleştirme kararı, bu kararın şuuruna varmadan önce gerçekleşir. Her zaman nörolojik ya da algısal bir süreç ile, bizim onu temsil eden düşüncenin, hissin, algının ya da hareketin şuurunda olmamız arasında bir gecikme vardır. Diğer bir deyişle, biz ancak bir karar zaten alındıktan sonra o kararın şuurunda olabiliriz.

    Prof. Benjamin Libet’in deneylerinde bu gecikme 350 milisaniye ile 500 milisaniye arasında değişmektedir, fakat ortaya çıkan sonuç bu rakamlardaki kesinliğe bağlı değildir. Çünkü Libet’e göre bu gecikme olduğu sürece -ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun, bir saat ya da bir mikro saniye olması fark etmeksizin- bizim maddesel olan şu anı yaşamamız, her zaman geçmiştedir. Bu her düşüncenin, duygunun, algının ya da hareketin, biz şuuruna varmadan önce gerçekleştiğini gösterir ki, bu da geleceğin tamamıyla bizim kontrolümüz dışında olduğunu ispatlamaktadır.49

    Prof. Benjamin Libet, diğer bazı deneylerinde parmaklarını ne zaman hareket ettireceklerinin seçimini deneklere bırakmıştır. Parmaklarını hareket ettirme anı beyinlerinden izlenen deneklerin bu kararı almadan evvel, ilgili beyin hücrelerinin faaliyete geçtiği görülmüştür. Diğer bir deyişle kişiye “yap” emri gelmekte, hareketi yapmak üzere beyin hazırlanmaktadır; kişi ise ancak 0,5 saniye sonra bunun bilincine varmaktadır. Bir hareketi yapmaya karar verip de sonra yapmakta değildir, kendisi için önceden belirlenen hareketleri yapmaktadır. Fakat beyin, bir zaman ayarlaması yaparak insanın aslında geçmişte yaşadığı hissini ortadan kaldırmaktadır. Dolayısıyla şu an dediğimizde, geçmişte belirlenmiş bir olayı yaşıyoruz. Görüldüğü gibi bu çalışmalar, insan Suresi’nin 30. ayetinde bildirildiği gibi, herşeyin Allah’ın dilemesiyle gerçekleştiğini tasdik etmektedir.

    47. Benjamin Libet, “Unconscious cerebral initiative and the role of conscious will in voluntary action”, The Behavioral and Brain Sciences, 1985, ss. 529-566.
    48. http://www.genetikbilimi....m/bilincbeyninkuklasi.htm
    49. http://faculty.virginia.e...sness/new_page_8.htm#5.10 .
    %20Free%20will%20as%20the%20possibility%20of%20alternative%20action
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    Ya amk beyninizi gibim ya ne mal adamlarsiniz madem Tanrı geleceği görüyor ozaman niye bizi bir sınava tabi tutuyor.
    ···
  3. 3.
    +1 -1
    bak güzel kardeşim,
    senin bilinç dediğin şeyin alınan kararı şukadar milisaniye geç algılamasıyla kaderin ne alakası var?
    beyin mi karar alıyor yoksa olaylar ilahi çizgide mi yön buluyor bunu açıklaman gerekirken saçma salak ispatlara girmişsin.
    veya şöyle anlatayım : sana dokundum dediğimde beni oluşturan maddelerle seni oluşturan maddeler birbirine değiyor mu? dokunmak, bizim ona verdiğimiz bir isim. ama maddelerin elektronları veya protonları birbirine geçmiyor, değmiyor hadron şeysindeki gibi çarpışmıyor o dokunuş anında. önce türkçeni düzelt sonra kafa gib.
    ha, ben kadere inanıyorum ve ispatlayabilirim de bilimsel ve ilahiyat olarak ama banane?
    herkes kendisi bulsun yönünü, tamam da hedefi yanıltmayın, saptırmayın kelimeleri.
    ···
    1. 1.
      0
      Sen daha bir harekete karar vermeden önce ilgili hücreler harekete geçiyor.Sen ise o karar neticesinde o eylemi yaptığını zannediyorsun. Senden önce bu kararı alan kim?Sen önceden çekilmiş kader filmini izliyorsun. Allah senin kaderde ne yapıp yapmayacağını bilip ona göre kaderini takdir etti. Bizi kendi amellerimize karşı şahit tutuyor. Cehenneme giden neden gittiğini, Cennete giden neden Cennette olduğunu bilip öğrenmesi için..
      ···
      1. 1.
        0
        sen Allah'a şirk koştuğunun farkında olmayacak kadar cahilsin kardeşim. külli ve cüzi irade hakkında biraz bilgi edin cahil cahil yanıtlar verme bana. hepimiz robotuz ve belli programa uyan varlıklarız öyle mi? kimse eylemlerinden sorumlu değil o zaman, ben yaptım çünkü kaderimde vardı öyle mi? tekrar ediyorum külli ve cüzi irade nedir ne değildir öğren. saçmalama, beni de saçmalıklarınla oyalama. sana başka cevap yok, hem cahil hem tembelsin galiba.
        şimdi sakinim.
        ···
      2. 2.
        0
        Cüzi irade?Biz Allah'tan bağımsız irade sahibi miyiz? Asıl şirk cüzi irade var denilince olur.
        ···