Mount Massive Asylum'dan sağ çıkan biri daha vardı o bendim. işsizlik kapıdaydı o dönemler, benim de amcam zengin adamdı ama beni sevmezdi şerefsiz yanına almak yerine sana akıl hastanesinde iş buldum dedi. Ee ne yapacam ki orda dedim gidince görürsün özel hizmet vereceksin büyüklere dedi. E iyi dedim tamam zaten maaşı da iyiymiş ama 50 sayfa sözleşme imzalattılar amk hepsinde farklı şey yazıyor okumadım bile. Pazartesi gidip başladım işe, amcam kapıya kadar bıraktı.
Bundan sonra yolu öğrendin kendin geleceksin dedi. Bagajdan 21 vites bigibleti çıkardı bıraktı.
Amca taşak mı geçiyorsun 250 kilometreyi bigibletle mi geleyim amk? dedim.
Yarram dağın çıkışında park yeri var hemen orada spor bir araba bıraktım mavi renk onunla geleceksin deyince yumuşadım hemen.

Neyse ürkütücü bir binaydı ne yalan söyleyeyim, korku filmi çekilse çekilir içeride demiştim o sıralar ama o korku filminin en büyük oyuncularından olacağımı nereden bilebilirdim ki?

Yemeğimi yedim öğlen oldu zaten. Kalk dedi iş zamanı. Taktı yine peşine nereye gidiyoruz da diyemiyorum. Tuvalete soktu beni paspasla kovayı gösterdi tertemiz olacak buralar dedi.
Abi ne diyo
Sussana evladım hemen asıl işle başlayacağını mı sandın bir süreliğine tuvaletleri temizleyip kendini kanıtlayacaksın dedi gibtir oldu gitti.
Kendini kanıtlamakmış sanki Dark Brotherhood'a alıyor pekekent.
Neyse açtım tuvaletleri her yer tak pislik içinde. Delik haricinde her yere sıçılmış, kapının kolunda bile tak silüeti var. Allah belanı versin amca. Maske falan da yok koku sardı her yeri. Çıkardım üstümdekini sardım yüzüme çölde ki mecnun gibi oldum başladım temizlemeye. Bir yarım saat temizledikten sonra mola vermeye karar verdim çıkıp bir sigara içeyim belki açık hava sahası vardır diye düşündüm. Ama üstümdekini yüzüme bağladığımı unutmuşum üstüm olduğu gibi çıplak çıktım dışarı. Lan bir yerlerden rüzgar esiyor ama neden acaba diye düşünürken 2 güvenlik bu kim lan yakalayın diye bağırdı. 5 kişi üstüme çullandılar huur çocukları. Aralarında Richard abi (Bana yemek yediren, tuvalete getiren gavat) de vardı. Yüzümdekini çıkarınca Richard abi tanıdı bırakın lan bizim yeni eleman bu dedi uzaklaştılar.

Her yer bembeyaz ama öyle bir beyaz değil bir an Salihle yanındaki dedenin çıkacağını düşünmedim değil. Adam hiç geliyor mu diye arkasına bile bakmıyor boyu da 1.90 yetişemiyorum muallakye. Abi bir yavaş dedim kaale bile almadı. Soyunma odasına soktu Üstünü değiştir kirlenebilir dedi. Ne kirlenmesi amk anlamadım bir şey. Üstümü giyince amcamı arayacaktım olmazdı böyle. Ayda 7200 tl için bilmediğim şeylere bulaşamazdım. Aslında şimdi 7200'ü duyunca bulaşadabilirim. Çıkardım telefonu amcamı çaldırıyorum güvenlik birden daldı içeri kaptı telefonu. Telefon yasak kimi arıyordun muallak dedi.
Abi valla pizzacıyı arıyordum karnım aç kahvaltı yapmadım dedim inandı salak. Gel yemekhane bu tarafta dedi telefonu da sekretere bıraktı çıkarken alırsın dedi.

Girmeden önce açtım Maltepeyi çıkardım bir dal yakıyorum. O ara da güvenlik görevlisi tip tip bakıyor. Böyle kalıplı ama kel Johhny Sinsi andırıyor. Saygılar abi deyip gittim ağacın dibine orada içtim. Yere atıp sol ayağımla söndürdüm. O ara başka bir güvenlik görevlisi enseme patlattı Çöp kutusu diye bir şey var huur çocuğu diyerek. Özür dileyip aldım yerden malum ilk iş günü kötü imaj bırakmamak lazım. Daha ne iş yapacağım onu bile bilmiyorum. Özel hizmet ne kucak dansı falan mı yapacağım erkek erkeğe amk.

Telefonu alıp üst başı toparladıktan sonra eve doğru yola çıkmak üzere kapıya yöneldim. Kapı büyük bir gicirtiyla açıldı yağlamak lazımdı bunu. Guvenliklere hayırlı akşamlar dedikten sonra Richard abiyle asansörle yukarı çıktık. O nöbetçi olduğu için gitmeyecekmiş. Bigibletime atlayıp yola koyuldum hafif yokuş olduğu için pedal bile cevirmiyorum. 2 gün sonra yine iş var bugün bir tak yapmadım aslında yaptım üstüm başım tak içinde kaldı bu hepsine bedel bence. ilk gün olduğu içindir deyip geciştirdim ve Amcamın dediği otoparkı gördüm sonunda. Araba harbiden spormus ben taşak geçiyor sanmıştım on numara araba artık bunla gider gelirdim ama muallak buraya kadar bigibletle getirtti.

Ulan salak herif bu kılık ne
Abi açıklayabilirim
gibtir git çalışmaya devam et yoksa seni bu hastanenin delilerine gibtiririm
Bu laf beni çok korkuttu delilerden oldum olası korkarım hani bir laf vardır ya Delidir ne yapsa yeridir diye. Hiç belli olmaz ne yapacakları. Koşar adımlarla tuvalete geri döndüm. burnumu tıkayarak tek elle temizlemeye çalıştım olmadı. Bende nefesimi tuttum en az 4 dakika tutarım kapalı havuzlarda can kurtaranlık yaptım zamanında.
öyle böyle bitirmem tam 2 saatimi aldı saatte 2 buçuğu geçiyordu. Üstüm başım tak pislik içinde kaldı. Hemen çıktım Richard abiyi aradım bu arada gözden uzak gidiyorum bu kılıkla yine yakalarlarsa işe topal olarak devam ederim.
Sonra koridordan sağa dönünde aynı anda Richard abi diğer taraftan dönüyormuş çarpıştık.
Bu koku ne dıbına koyduğum
Abi işi veren sendin git bak tertemiz, ama pisliği olduğu gibi çektim üstüme
''Tamam haklısın bak şu ilerden devam et orada banyo var git yıkan güzelce.
Tamam abi sağol deyip banyoya doğru ilerledim. Harbiden klozet gibi kokuyordum amk bu basit işse zor iş nasıl olurdu acaba?

Yürüdük yine sırlar dünyasından kaçma beyaz koridorlardan o kapıdan gir bu kapıdan çık geldik yemekhaneye. Aşçıya Usta bize bir şeyler atıver dedi. Geç şöyle dedi karşı karşıya oturduk. Bu adam niye dibimden ayrılmıyor ki amk?
Abi senin iş güç vardı yukarıda ben tutmayayım seni şimdi?
Yok be oğlum ne tutması, amcan sıkı tembihledi göz kulak ol diye ama zütün kalkmasın eti senin kemiği benim de dedi uslu dur giberim vallaha dedi.
Yok abi estafirullah dedim ne diyeyim amk.
Ulan amca nereye soktun beni. Ama bir yandan da hoşuma gitti 1.90 adam arkamı kolluyor daha ne olsun. Telefonumu almasaydı keşke inci sözlükte takılırdım ne güzel. Yeni tasarım falanda yoktu o zaman. Şu halimi görseler kim bilir ne kadar endişelenirlerdi. Yok lan taşağa alırlardı ne endişelenmesi.
Yemek geldi en sonunda kuru fasülye pilav demek isterdim de değil işte. Lazanya yanında su. Bildiğin su.

Mobil olduğum icin yazmakta güçlük çekiyorum kusuruma bakmayın beyler yarın devam edelim partlar hazır olacağından pat pat yapistiririm hadi iyi geceler sukulayan da cugulayan da elleriniz dert görmesin

Bu sorular eşliğinde uyuyakalmışım öğlen 1 de babam uyandırdı kalk lan ben gidiyorum diye. Tamam dedim araba olayını duydu ya eve bıraktıracak. Neyse bıraktım eve geri döndüm sıradan bir gundu erkenden yattım yarın işe gidecektim.
Sabahın 5inde alarm çaldı elimin tersini telefona bir koydum kapının oraya uçtu hala ötüyor amk. Neyse kapattım alarmı kahvaltı yapmadan yola çıktım 8 e kadar orada olmam lazım. Yolda radyo dinledim boş boş konuşuyor adam amk.
Yolun yarısında durup 2 su aldım birini içip diğerini kafamdan aşağı boşalttim o derece bunaldım. Neyse 8i 1 geçe vardım oraya arabayı park edip koşar adımlarla personel girişinden daldım içeri. Geç kaldığımı fark etmediler bile Richard abiye baktım ordaydı selamlaştık falan. iyi haber tuvaleti temizlemeyeceğim kötü haber mutfakta bulaşık yıkayacağım.

Ağır adımlarla ilerledim, demir kapıyı açtım tırsa tırsa yürüyorum. Her tarafta güvenlik görevlisi volta atıyor. Hayırdır Cumhurbaşkanı ziyarete falan mı geldi anlamadım ki. Madem boş kadro var beni de güvenlik yapsaydınız volta atıp enseye şaplak dışında bir icraatleri yok.
Ana kapıdan girdim içeri epey eski bina. Her tarafta bilgisayar, başında oturan adamlarla dolu. ileride tam ortada oturan güvenliğe anlattım durumu. Sen gel benle ufaklık dedi.
Ufaklık seni gibsin ense kıllarını gibtiğim.
Asansöre bindik beraber yukarı çıkarız diye düşündüm de aşağıya bastı herhalde alt kat var falan diye düşündüm. Aşağıya indiğimizde alt kat olduğunu değil çok daha fazlasının olduğunu gördüm.

Banyoya geldim içeri boştu iyi rahat rahat yıkanabilirdim. Ama içeride sabun yok amk sadece su var. Neyse geçtim fiskiyenin altına su buz gibi. Doğal gaz yok mu bu dış cephesini gibtiğimin binasında ya faranjit olacağım bunun yüzünden. Üzerimde ki taktan arınmış olsam da hala ölü gergedan gibi kokuyordum. Sonra soyunma odasından birinin parfümünü yürütürüm diye düşünüp oraya gitmeye karar verdim. Tam çıkacaktım ki boğazının yarısı kesilmiş kurbanlık dana çığlığını andıran bir ses duydum noluyo dıbına koyim burada diye bağırıp tahta kapıyı hızla çarpıp ciktim ve güvenliğin birinin koşarak bana çarpmasıyla yere düşüp kafamı vurdum gözlerim karardı o an gittim ben. Gözlerimi bir açtım içi yatak dolu bir odadayım. Personeller için herhalde saate bir baktım 6.30 çıkış saatim gelmiş lan. Yatağın sağında telefonumu gördüm sağolsun Richard abi getirdi herhalde.

Eve girdim bir de ne göreyim evin kapısı değişmiş amk çelik kapı yapmışlar kesin babamın işidir deyip girdim eve aynen de öyleymiş babam evde takserla tv izliyor. Sanki kendi evi anasını satayım. Dedim baba bu kapı ne iş. Yeni işin için hediye. Bende çok sağol hep bir çelik kapım olsun istemiştim diye yapıştırınca gibtir git hıyar diye sitem etti. Biraz tvye baktıktan sonra yatağıma geçtim gözlerimi yumdum ve geçirdiğim günü değerlendirdim. Sanki birşeyler dönüyor orada. Akıl hastanesi ama tek bir deli bile görmedim daha. Birde o çığlık sesi neydi güvenlikler neden koşturuyordu neden tuvaleti tak zütürüyordu neden telefon etmem istenmedi neden banyoda sabun yoktu neden?

Nasıl kaçılacağını sizden öğrenecek değiliz !

Uzun bir konuşmadan sonra geri döndük sırlar dünyasına. Sekretere gittim terfi aldın dedi. Ne terfisi dedim devriyeli olarak güvenlikçi olacaksın dedi. Kim dedi bunu diye sorduğumda patron dedi. Kim o patron gelsin de ağzını yüzünü gibeyim diyemedim ki. Bugünlük tuvaletleri temizleyeceksin yarın güvenlikçi olarak başlarsın dedi tamam dedim ne diyeyim.
Tam giderken üst katta erkekler koğuşunun tuvaleti deyince Ananı gibeyim dedim duyabileceği şekilde. Ama tepki vermedi otomatik mesaja bağlamış çalışmaktan huur.
Çaresiz gittim yukarı başladım temizliğe. Aynalar da hep kan var hep 31 çekmekten malafattan kan fışkırmış herhalde amk o derece.
Neyse bi yarım saat sonra tabureye çöküp sigara yaktım. O esnada kapı açıldı içeri güvenlikle beraber bi tane deli girdi amk. Şu sevgilim diye bağıran gavat. Beni görür görmez güvenlikten kurtulup üzerime atlamasın mı? Yere düştüm üzerime çıkmaya çalışıyor. Elimle çenesini yakaladım elimi ısırdı huur çocuğu. Güvenlik bile kaldıramıyor o derece. Ulan dedim sen kaşındın sigarayı tuttum bunun bileğinde bir güzel söndürdüm sonra tekmeyi koyduğum gibi fırlattım diğer tarafa yetmedi deli gibi yumrukluyorum o deli gibi gülüyor ben yumrukluyorum. Ettiğim küfürlerin haddi hesabı yok güvenlik zor aldı elimden. Lan dedim nasıl güvenliksin niye eli kelepçeli değil bunun.
Ne bileyim amk seni bu kadar seveceğini deyince iyice delirdim bir tane de ona koyacaktım da frenledim kendimi.

Hemen bir köşeye saklandım ve izlemeye başladım. Delinin birini iki güvenlik kollarından tutmuş, karşısında ki takım elbiseli adam da ölümüne jopla vuruyordu. Olaya öylesine adapte olmuşum ki omzuma değen elle irkildim. Richard abiydi bu.
"Sakın seni görmesinler başın yanar in aşağı" dedi.
"Abi ne demek başım yanar ne haltlar dönüyor burada"
"Ulan muallak çok soru sorma in hadi aşağı" deyince çaresiz gittim bende. Neden başım yansın ki? Hem deli biri neden dövülür ki? Aklı başında olmayan bir adamdan ne öğrenmek istiyorsunuz.
Bu kadar soru kafamı zonklattı bende gidip tuvalette bir sigara yaktım. Her duman yeni bir soru ve pişmanlık olarak geliyordu bana. Evet pişmandım böyle bir işe kalkıştığım için. Richard abi beni kollamaya çalışsa da açıklama yapmıyordu.

Kadın değildi ne yazık ki ama uzaktan kendine güveni olan dik duruşlu biri gibi görünüyordu. Yaklaştıkça yüzünde ki tedirginliği fark ettim.
Yanına geldik ve tokalastik. O Park, Bay Waylon Park. Yazılım mühendisiymiş yani bu Walrider projesi her neyse onun içinde yer alıyormuş.
Ve bundan son derece rahatsız olmaya başlamış.
Çaresiz dediklerini yapmak zorunda. Ne yazık ki.
Başladı konuşmaya.
"Ajanlık işine girmen son derece cesurca. Burada çok kötü şeyler dönüyor adamlar yıllardır bunu planlıyorlar ve yavaş yavaş icraate geçmeye başladılar bile. "
Daha sonra Anna atladı lafa.
"Walrider projesi insanlara tanrısal güçler vermek için hazırlanmış bir deney. Ve bunu denemek ve test etmek için kimsenin arayıp sormayacagi delileri seçtiler. Delilerin üzerinde daha denemelere başlamadılar ama yavaş yavaş hazırlıyorlar. Ve bu onları daha da delirtti. Bu yapılan şeyin nasıl bir sonuç vereceğini bilemeyiz. Ve işte bizde bunu ortaya çıkarmak için buradayız." Dedi Anna.

Bende karıştım lafa
"Deliler üzerinde tanrısal güçler mi? Bunun sonuçları korkunç olur. Burada ki herkes deli bu işi planyanlar o koğuşlarda yatan delilerden çok daha deli. Ben bunların anasını si.."
Cümlemi bitirmeden Anna ağzımı kapattı ve bağırma herkesi buraya toplayacaksın dedi.
Haklıydı. Öfke kontrol problemim bu olayla daha şiddetlenmişti. Ve kim bilir belki bu öfke kontrol problemi bir gün hayatımı kurtaracaktı.

Evet benim de onunla çok işim vardı. Ve bakışlarından bana olan bakışının değiştiğini görebiliyordum. Bu iyiye işaretti. Çok eşli hayatıma bir kız daha eklendi. Yani ben o zaman öyle düşünüyordum.
Ama yanimda olmasından son derece memnundum. Yarın iş başı olduğu için burada kalacaktım. O kadar yolu gidip gelmeye gerek yok.
Anna ile ayrıldık, ağır adımlarla ilerlerken seslendi arkamdan.
Döndüm ve "Kendine dikkat et olur mu?" dedi.
"Aynı şey senin için de geçerli" dedim gülümsedim.
Richard abinin yanına gidip az muhabbet ettik sonra da yatmaya gittik yatakhaneye. Onun da nöbet yokmuş zaten.

Richard abi alt katta değildi herhalde üst kattadır diye düşünüp asansöre ilerledim. Personel olduğum için anahtarı verdiler bana asansör anahtarla çalışıyor amk. Neyse çıktım yukarı sesler duymaya başladım çıktıkça. "Bırakın lan beni onun da rızası vardı, hayır lan yok öyle değil" gibi anlamsız bir cümle duydum. Yukarı ulaştım ve gördüğüm manzara hiçte hoşuma gitmedi.

Asıl merak ettiğim bu hastanede hiç kadın personel yok mu amk zaman geçmiyor akşama kadar az kafa dağıtırdım. Telefon da yasak zaten.
indik aşağı çalışmaya devam et dedi. Sahte sözleşmeyi nasıl fark etmesinler amk adamların laboratuvarı var fizikçileri kimyacıları var.
Şöyle yemekhaneye göz gezdirdim kadın çalışanla doluydu hay kafamı gibeyim o kadar stresten dikkat etmedim ki.
Bulaşıkları yıkayıp bir kadın grubunun arasına daldım.
Ağzım da iyi laf yapar. Övünmek gibi olmasın yakışıklıyımda.
Oturdum hemen yanlarına
"Selam kızlar ben yeniyim burada adaptasyon güçlüğü çekiyorum buradaki insanlarla tanışırsam belki daha iyi adapte olurum diye düşündüm" dedim.
Gülümsediler. Bir tanesi " Ya sen şu güvenliklerin çarpıp bayılttığı adam değil misin?" Dedi. Vay amk karizma gitti nerden görmüş bu.
"Evet bendim"
"Çok geçmiş olsun da cidden çok komikti yani olay yemekhanede duymayan kalmadı."
O an bütün gözlerin üzerimde olduğunu fark ettim.
"Benim canım acıyor ve siz bunu komik buluyorsunuz hiç kibarca degil özellikle sizin gibi asil bayanlar için hiç değil" dedim
Hoşlarına gitmiş olacak ki "Ya ajijagakus" tarzı tiz bir ses çıkardılar.
Konuşmaya devam edecektim ki Aşçı çağırdı burada da 7 24 yemek mi yeniyor amk anlamadım gitti.

Geziyorum öyle çığlık sesi duydum anasını satayım. Hemen sesin kaynağına doğru yardirdim. Sağda ki kapıdan geliyordu. Kapıyı hafif araladım ve kafayı daldırdım içeri. Gördüğüm manzara kısa sureli şok geçirmeme neden oldu.
Beyaz önlüklü bir adam büyük olasılıkla doktor delinin birinin bacağını diri diri kesiyordu.
Ortalık kan revan adam acıdan kıvranıyor. Doktor yüzünü bu tarafa çevirdiğinde onu tanıdım. Rick Trager.
Her şeyi anladım da neden adamı kesip biçtin lan?
Birde bacağı almış eline oynuyor amk sadisti.
Adam acıdan bayılacak az kaldı hemen enjektörden bir şey vurdu kesildi bağırması. Morfindi herhalde. Kapıyı çekip koşar adımlarla kaçtım oradan.
Asansöre attım kendimi. ilk defa kopuk bir uzuv görmüştüm.
Çığlıklar ve kan beni biraz tutmuş, başımı döndurmüştü. Asansörden indim başım giderek daha fazla dönüyordu. Annayi görmeliydim, Richard abiyi. Hayır dayanmalıyım.
Sonunda Annaya ulaştım ve ne oldu demesiyle beraber kollarında bayıldım.