/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +1
    Eğer bu kitabı okumaya niyetliyseniz vazgeçin. Kendinizi kurtarın. Televizyonda mutlaka daha iyi bir şeyler vardır.”

    Chuck Palahniuk, Tıkanma
    veda eder gibiydim. hayatımın bu son noktasında bir şeyleri anlatmak istiyordum aynı zamanda yaşadığım bu çeyrek asırlık ömürde bir şeyleri anlamak da istiyordum. sanırım bunu başaramayacağım. sanırım yapacağım tek iş arkamda taktan bir yazı bırakmak olacak ve sizin o mükemmel hayatlarınızdan bu yazıyla bir kaç dakikanızı boşa harcamış olacağım. bunun için üzgünüm. bunun için gerçekten üzgünüm sevgili okur. chuck amcanın uyarısını dikkate alın ve gerçekten televizyonunuzu açın. burada yazanlar sizlere hayatın sırrını vermeyecek, düşünmenizi bile sağlamayacak sıkılarak okuyacaksınız her cümleyi bunu hissediyorum.
    ···
  2. 2.
    0
    ruhumun çevresine sarılmış bir çemberin etrafında dolanıyordum. tek düşüncem bu zehirlenmiş ruhumu kaç yerinden bıçaklayabileceğimdi. hayatımın en taktan yaşındayım. ergenlikten çoktan çıkmam gerekiyordu ama bu melankoli hala içimde dolanıp duruyor. duvarlara yazı yazmakla geçiyor ömrüm, odamın içinde bira kokusu ve sigara dumanı dışında onlarca ses var. yalnızlığımın getirdiği sesler. onlarca konuşan ağız susun dedikçe yükselen lanet olası sesler. bazen pes ediyorum “konuşun lan diyorum tek tek konuşun allah belamı versin dinleyeceğim hepinizi”. o zaman susuyordu bütün bu sesler işte o zaman daha kötü bir ruh haline bürünüyordum. ölümün bir aydınlama anı olduğuna böyle zamanlarda inanmaya başladım. bu zamanlarda büyük bir ölüm anını bekliyordum. kıyametin kopması, herkesin o telaş içinde olacağı anda aydınlanmayı bekliyordum. ve onunla tanıştım. ismini burada açıklamayacağım. bunu beklemeyin benden.
    ···
  3. 3.
    0
    onun yalnızlığı, benim yalnızlığımı büyütüyordu. onun bir beyin tümörü vardı ve ölüme benden daha yakındı. bu büyük aydınlanmanın farkında mıydı yoksa bunun farkında olmayıp korkuyla mı bekliyordu bunu bilmiyorum. ilk konuştuğumuz gece saat 01:00 veya 02:00 civarıydı şuan net olarak hatırlamıyorum. ne konuştuğumuzu da ayrıntılarıyla anlatmayacağım. gustave flaubert’in de dediği gibi ‘gece yarısından sonra yapılan herşey edebe aykırıdır’. o gece sabaha kadar konuştuk. sonraki gece ben müsait değildim sonrasında o müsait değildi. bir kaç gece sonra yine konuştuk aynı tat yoktu. belki de o gece bitirmeliydik bu işi, bu aydınlanma anına o gece varabilmeliydik.
    ···
  4. 4.
    0
    sonra başka bir şey oldu. ölmeden önce son bir şey istediğini söyledi. ne olduğunu sordum. ölmeden önce çocuk sahibi olmak istediğini söyledi. bu fikri bir tümör gibi beynime yerleştirdi. bu hayata bir kız çocuğu getirmek istiyordum artık. bu kız çocuğunun dünyaya yeni bir medeniyet getirmesini istiyordum. sanırım bunu da başaramayacağım. çünkü artık uzaklaştık birbirimizden. mesajlarıma cevap vermiyordu. beni aramıyordu. başka bir sevdiği vardı ve beni unutuyordu. yine aynı melankoli başlıyordu, o gibtiğimin sesleri tekrar yükselmeye başladı ve ben artık yazmaya yeniden başlıyordum. ne zaman duracağım bilmiyorum. bu aydınlanma anını onunla yaşamak istiyordum fakat bunu tek başıma üstleneceğim sanırım. bu anı bekliyorum.
    ···