sex bağımlılığı olan komşu kızı

önceden korkak, özgüvensiz amcığın tekiydim. bırakın kadınlardan yana şanslı olmayı, erkeklerin yanında bile ezilmiş hissediyordum. çevremde benden zengin, yakışıklı, tipsiz ama ortamı güzel huur çocukları dolanıyordu. üstelik bu gavatlar nedense benle aralarını iyi tutmaya çalışıyorlardı. ailelerini ortamlarını gördükçe özenmiyor değildim. kız arkadaşlarım (normal arkadaşlarım) "yakışıklı değilsin ama sempatiksin" derdi. friendzone dedikleri
olay bu. anlattıklarımda kendimi övüyor gibi gözükebilirim, kusura bakmayın. mütevaziliğin hiçbir gibime yaramadığını öğrendiğimde, bunu karakterime oturttum.
artık doğal olarak yapıyorum. zaten yapmacık olsam bu kadar adam oturup okumazsınız, insan doğasına aykırı.

avukat bir arkadaşım, okumak çok önemli derdi. 50-60 yaşında geldiğinde bir sürü tecrüben oluyor, ama o yaştan sonra zütüne mi sokacaksın? derdi. yaşamış insanların hayatlarını, tecrübeleri oku ki hayatına şekil ver, bir taka yarasın diyordu. adam haklıydı beyler.

ilk başlarda utangaçlığımdan, güzel kızlara saati soruyordum. bir zaman sonra yaşını sormaya başladım. terslediler tabi, yaş sorulmazmışmış. ama terslemeyenler de vardı? gayet sıcak kanlı insanlar vardı.. artık iltifatlara geçmiştim, bazen daha önce iltifat ettiğim kızlara rastlayıp utanıyordum. eee güzele güzel demek suçmu sayın seyirciler? böyle acemiliklerim, karşımdakinin de sonuçta bir insan evladı olduğunu farkedene kadar sürdü.

bir zaman sonra, artık yaptığım şeye alıştım. hafiften muhabbete girebiliyordum. üstümdeki çekingenlik gitmişti her açıdan. her gören farkediyordu. "özgüven gelmiş vay goçum göğüs kası da yapmış" diye sataşan bıyıklı pekekentler de bunun kanıtıydııı ,, konuşurken gözleri parlayan güzel kızlar da..
ama birgün bişey farkettim, okuduğum kitaplar bir konuda haklıydı.

kendini kanıtlama çabası! bir kıza soru sorarsanız, tanımaya çalışırsanız samimi olarak, kendini önemli biri gibi hissetmeye başlıyor. size öyle şeyler söylemeli ki, çok hoşunuza gitmeli. tabi soruyu samimi sorduğunuz sürece. peki bi insan kime kendini kanıtlar? kendinden daha yüksek
birine. işte bu noktada üstünlüğümü kabul etmiş oluyorlardı. beğenilme duygusu onları benim kölem haline getiriyordu. önceden ben de bu duygunun kölesi değilmiydim?

soruları ben sorduğum halde, kızlar benden çok konuşur hâle gelmişti. bu sadece ayak üstünde değil, buluşup konuşurken de. tanımaya çalıştıkça, farklı hikayeler. farklı huurluklar görüyorsunuz. dışardan sizi izleyenler, özgüveninize hayranlıkla bakanlar da cabası. düşünün bak, binin biri alev alev yanan bi hatuna yaklaşıyor. ayak üstü
konuşup gülüşmeye başlıyorlar. elini kızın beline atıp yürüyerek uzaklaşıyor. ne dersiniz? tabiki huur çocuğu..

yavaştan konuya dönelim. melisi gibebileceğime inanıyordum açıkçası. ben inanmazsam o da inanmazdı çünkü. seziyorlar arkadaş. gibinizin kalktığını daha bakmadan seziyolar. ama yanımdaki eleman iyice huysuzlanmıştı, bu kızı seviyordu herhalde. çekip vurabilirdi beni. ama çavuşun hatrına sabrediyordu..

küçük adımlarla selinin yanına gidiyorum, daha beni görmedi etrafa bakınıyor. içimden de düşünüyorum
ulan diyorum melis de gelicek şimdi, içeri girsem kız arayıp durcak nerdesin diye. selini başımdan savsam kendimi affedemem bidaha.
baksana kızla aramız kötüydü, geldi ona rağmen. belki barışacaz?

bu arada gelen geçen de kıza bakıyor sağdan soldan. az daha bekletsem gel yenge diyip zütürüp gibecekler. bu da kendine hakim olamaz,
koca yannanlı kürtlerin eline bırakıverir süt gibi vücudunu. anasını giberim o zaman dünyanın. neyse selin beni gördü, hafiften
gülerek bekliyor. yanına gittim tatlım naber diye girdim, muah muah. "iyiyim skh senden?" gülüyordu ama bi terslik vardı sanki.

+iyiyim ben de

+girelim mi

-arkadaşlar gelsin de

+ne arkadaşı

-arkadaşları bekliyorum işte..

+nası ya sen benle buluşmaya gelmedin mi

-haha :d hayır canım büşralar gelicek ( böyle söylerken yüzüme bakmıyor, uzağa bakıyor ha )

vay huur vay, mesajı gördü, ama inadına köşede bekliyor gıcıklık olsun diye. sen görürsün, meliiis nerde kaldın melis!!!
azıcık uzaklaşıp kenarda beklemeye başladım ben de.

-birini mi bekliyosun?

+evet

-hani benle buluşmaya gelmiştin :d

hiiç sesimi çıkarmadım. ulan huur sen kimsin? yannanımın tadını aldın bikere, yalvarmayacaksın sanki.. böyle teselli
ediyordum kendimi.

-büşralar gelmiycek galiba ... istersen girebiliriz beraber.. ( bana iyilik yapıyor bide )

erkeklerin yaptığı en büyük yanlış, kızların güzelliğine aldanmaktır. sırf güzel olduğu için, bu huurluklarına rağmen
kızla içeri girebilirdim. ama kusura bakmayın, kendime herkesten daha çok saygı duyarım. daha ben ağzımı açmadan
melis ufukta göründü, öpüştük merhabalaştık. çaktırmadan seline baktım, ağzı açıktı kapattı. gözlerini önüne eğdi,
tam karnının oralarda iğrenç bi his oluşmuştu tahminen. kıskançlık deniyor. hahahahaaaaa gibik kevaşe seni.
giberken bu kadar zevk almamıştım lan! yeni manitamla yavaş yavaş yürüyüp bara girdik.

kıza ayarımı da verdim ya, çok mutluyum lan. egom tavan yapmış durumda, heryerimden enerji akıyor. taa ki
büşraların karşıda içtiklerini görene kadar. büşralar selini davet etmemişti bile. ee bu kimi bekliyordu?

davet edilse haberleşirlerdi. ulan dedim bu aklınca beni cezalandırıyordu dışarda. zaten demedi mi "gel girelim" diye.
ne yaptım lan ben? o an biraz duraksadım ... karnıma girdi bir ağrı. bitanemi dışarda bırakıp başka bi kızla içeri girmiştim... yine herşeyi mahvediyordum kazanovalığım yüzünden.. ne yaptım ulan ben!

şimdi yol ikiye ayrılıyordu. bir ; kızı gibtiret edicekt, arkasından koşucaktım. iki ; geceyi kızla geçiricek,
belki melisin yanında bürşaların ekipten birini daha gibicektim. o an ikisi de mantıklı geliyordu.

ama büşraların yanında olsaydık, melisi bırakıp selinin arkasından koşsaydım daha bi havam olurdu, hem kızı kalabalıkta
bulamasam bile anlatırlardı eve gidince. neyse bu mallığı düşünecek vaktim yoktu fazla.

+melis ben 5 dakkaya gelicem acil bi durum var,
-ne oldu
+anlatırıım.. koşarak çıktım dışarı. sokağı indim, selin gitmişti. dönüş yolundan jog temposunda koşarak etrafıma bakınıyorum.
gelen geçen mal mı lan bu diyor. kızların da hepsinin saçları güzel, hepsi birbirine benziyor hocam. arkadan anlaşılmıyo ki.
az daha gidince siyah elbiseli olanı buldum, selin olmalıydı. koşup omzundan tuttum önüne geçtim.

selindi, ve gözleri dolmuuştu. yanaklarından yaşlar damlıyordu... .. çok masumdu. güçsüzdü, bana ihtiyacı vardı. seviyordu belkide.
"selin" dedim. "bırak git başımdan" diye ağlamaklı sesiyle bağırdı. iyi tamam deyip uzaklaştım.

yok lan, çekilip yürümeye devam etti, yine durdurdum, "niye ağlıyosun!" dedim. ne kadar yüzsüzüm dimi. ama o an karnımda kelebekler
uçuşuyor, seviyor herhalde o yüzden ağlıyor diyorum. ulan kız ağlıyor düşündüğüm şeye bak.

-- ya sen nası bi şerefsizsin be
+ büşralar içerdeydi seni çağırmamışlar
-- salak senin için gelmiştim ben, ühü ühühhüü
-- seni varya, görmek bile istemiyorum ( yine yürümeye çalıştı )
+ bana sadece seviyorum desen yeticekti. herşey çözülürdü selin.
-- ya seni seviyorum desem nolucak, gelmezsem diye yedek sevgilini çağırmışsıın

şimdi gel çık işin içinden. haklı kız, ben seni yanlışlıkla mı çağırdım diyecem? millet de bize bakıyor ha, yarak kafalılar
sizin kız arkadaşınız yok ki kavga edesiniz, alışık değilsiniz tabi huur çocukları.

+ ben onu davet etmedim, gidiceğim yeri biliyordu. kendi gelmiş
+ ulan ne yapıyım şimdi ben? karşımda sevdiğim kız ağlıyosun, ben de seni seviyorum.
+ ama çıkamıyoruz işin içinden. tamam şerefsizim ben.
-- şerefsiz!
+ ama ne zaman düzeliyim desem beni giben yine sen oluyosun selin.
+ hiç mi acımıyon lan bana ( artık ağlamaklı oldum, görmesin diye mecbur sarıldım kıza )

- ne acıycam sana ha ne acıycaamm, ühü ühü ( sırtımı yumrukluyor sonra sarıldı o da )

yolun ortasında mal gibi ağlıyoruz, millet bize bakıyor. gibimde bile değil. bi süre sımsıkı sarılıp ağlaştık mal gibi.
sonra bunu öpeyim dedim, öpüşürken malın ağlayacağı tuttu yine sarıldık başladı zırlamaya :D içimden gülesim geliyor. bi gün
basacam olur olmadık yerde kahkahayı. siz gülmeyin lan çok duygusaldı, arada lazım böyle şeyler hep ciks hep ciks olmuyor.

herneyse evden çıktık, gopa yürüyoruz, 1 saatimi çalmıştı düsturunu gibtiğim. ulan bu bin kurusu tarikate girse nolurdu lan? bunun ablası
bütün mahalleliyle gibişmişti, esmer diye hoşuna gidiyordu milletin, biz bile hayal ediyorduk arada çekerken. babası geceleri birayla geliyordu poşet poşet, evine ekmek getirmez çulsuz huur çocuğu kahveden kazandığı parayı biraya harcıyordu. şaftını gibtiğim ne insanlar var lan.

neyse can alıcı yere geliyorum, çocuk dedi ki riyazet diye bişey var. 40 gün hayvansal gıda almıyorsun, az konuşup az uyuyorsun,
cinleri melekleri hepsini görüyorsun, işte karşıdakinin aklını okuyorsun falan. dedim bu yannanım ne diyor? "gibişince bozuluyor mu"
dedim kahkaha atarak, çocuğun suratı düştü.

-ben yapıyorum 1 ay oldu
+bişey görüyon mu bari :d hahaha
-evet, cenabet olduğun belli oluyor
+lan duydun hocadan sen de gib beni

niyeyse bu bine gülesim geliyordu. yanında am züt muhabbeti yapıyordum, istifini bozmuyordu. daha da gülesim geliyordu. her eve
lazım ulan. bunu eve getirdim, aklımda da şeytanlık var, bu evdeyken eve kız atacaktım, bakalım çıplak görünce dayanabilecekmiydi.
neyse o gün selin akşam üstü bize geldi. çocuk işkillendi hemen. yazık, abazaydı alışık değildi
amlılarla aynı havayı solumaya. pes attık selin de iyi oynuyor ha. fatih huzursuz oluyor ama, namaz falan kıldı seccade bulamadı evde.
heryer döldü annemle babam gideli, kabul olmaz kılma dedimse de dinletemedim. o halının üstünde selinimin vücudundan boncuk boncuk
terler akmıştı. ulan az huur çocuğu değilim ha. neyse bu olay o hafta yaşadığım en enteresan olay beyler iyi dinleyin.
ertesi sabah kalktım, bu salonda yatıyordu. odaya girdim, duvarlar komple kan. heryer ulan, televziyon, koltuklar, duvar heryer kan.
çocuk halının üstünde yatıyor, ağzı gözü yarılmış, uyuyor gibi ama inliyor acıdan. eli yüzü şişmiş, yara olmuş. hırsız mı girmiş lan?

lcd yerinde duruyor, telefonu yokladım, o da yerinde. dehşete düşmüştüm, heryer kan ulan heryer. evin içinde savaş çıkmış sanki. tavan da
bile kan lekeleri var. sanki 20 tane bakire bozmuş fatih gece. bi yandan da bu çocuk büyüyle falan uğraşıyor diye yusufluyorum, hafiften
titremeye başladım. hastaneye zütürmeliydi bunu. ne oldu fatih dedim. ne dedi biliyormusunuz, "zikir çekiyordum, cinler duvardan duvara çarptı". gece gece daha yazamıyorum kusura bakmayın, şu an hatırladıkça ürperiyorum.