Not: Hikaye bitmiştir..

Aşk, dram,acı,sex, dostluk..

Bir çok şey yaşadım, size anlatma zamanı geldi..

sene 2012

1 sene boyunca varımı yoğumu koyup çalıştığım YGS sınavından iyi bir puan almayı başardım ve istediğim yeri kazandım.

Tüm arkadaşlarımı, ailemi, tanıdıklarımı, Karabük ü bırakıp yeni bir hayata atılmak amacıyla geldim bu şehire. Ama içimde küçük pişmanlık ve biraz da olsa sevinç vardı.

Lisede çevrem oldukça genişti. Arkadaşlarımla aram oldukça iyiydi, daha doğrusu arkadaş değilde dostlarımdı onlar benim.

Bir çoğumuz farklı şehirlere gitti ben de monotonlaşmış hayatımdan kaçmak için bazılarınızın tahmin ettiği yere geldim.

Ama bu şehrin beni nasıl karşılayacağından haberdar değildim..

Üniversitenin başlamasından 1 hafta önce ailemle geldik bu şehre.

Ailemden bahsetmek gerekirse, babam ve annem memur yani durumumuz o kadarda kötü değil. Bir de ablam var, ismi Duygu. Başka bir şehirde tarih öğretmenliği son sınıfa geçti. O da geldi bizimle kardeşinin 4 sene olacağı şehri merak etti...

Otobüsten inince direk hatlarla kalacağım yurda doğru yol aldık.

Önceden ayarlanmıştı orada kalacağım. Neyse yurda gelip gerekli belgeleri verip kaydımı yaptırdık.

O sıra hem oda arkadaşım, hem sınıf arkadaşım hem de kardeşim diyebileceğim kişiyle tanıştım, Ahmetle.

O da ailesiyle gelmiş Sakaryadan. ikimizin aynı odada kalacağını öğrendiğimde yanına gittim tanışmak amaçlı, öyle çekingen biri değilimdir.

Bu olayın özgüvenle alakası da yoktur. Bir insanın çekingen olması farklı, özgüveni fazla ya da az olması farklıdır.

Girdim odaya, ailesi dışarı çıkmıştı,

- Selamunaleyküm dostum, dedim.

Gülmeyin, ikilemde kaldım. Kız olsaydı merhaba derdim ama sade selam demekte yumuşak kaçtı amk, yeni bir tarz oldu ama..

+Aleykümselam, aynı odada kalıyormuşuz.
- Öyle olucak, Teleri ben.
+ Ahmet, memnun oldum.
- Bende kardeşim. Nerelisin?
+ Sakarya sen?
- Karabük.
+ Karabük mü ora nere? dedi. Sonra gülerek " hee tamam tamam hatırladım (: " dedi.
- Bir şey demiyorum, bu arada Sakarya aşağılarda takılıyor tutunamadı yükseklere (;
+ Sorma ya merdiven yetmiyor çıkmaya
- ahaha memnun oldum kardeşim tekrardan,
+ Bende, bu arada ben gitmiyorum Sakaryaya, istersen sende kal takılırız buralarda,
- Bilmiyorum ki olabilir aslında sen telefon numaranı ver haber veririm öğlen,
+ tamamdır, yaz 0543***
- Kaydettim, görüşürüz sonra.
+ Eyvallah, görüşürüz.

Ailem dışarıdaydı o sıra, tanışmam için dışarı çıkmışlardı. Çıktım odadan Yanlarına vardım,
sonra yurttan çıkıp kordona gittik.

Benim gibi ailesiyle olan çocuklar görüyordum. Acaba ne düşünüyorlardı, hayatlarını geride bırakıp tanımadıkları bir şehre, tanımadıkları insanlarla tanışmaya gelmişlerdi, tanışmalıydılar da.

Fakat hiç birinin olacaklar hakkında fikri olduğunu düşünmüyordum.

Kafamızda ilk gün gider herkesle arkadaş olurum, güzel kız varsa tanışırım, bir kaç kızı da yatağa atarım gibi şeyler geçer.

Fakat yeni bir şehrin sizi nasıl karşılayacağını sadece yaşayarak öğrenebilirsiniz, boş kafayla gidip olacakları beklemek en iyisi olurdu sanırım..

Etrafta bir çok seyyar satıcı vardı, zabıtaların neden engel olmadıklarını düşündüm ama onların da ekmek parası kazanmaları gerekirdi.

Bazı insanlar gibi yalan yorda işlerden fazla para kazanmak yerine kendi alın terleriyle çalışıp evlerine az miktar parayla mutlu dönüyorlardı.

Gidip bir seyyar satıcıdan simit ve meyve suyu aldıktan sonra etrafa bakındım.
Kamelyaların olduğu bir yer vardı oraya gidip oturalım dedik. Oturduk. Ablam sohbet açtı..

Ablam sohbete girdi,

- Heyecan var mı len x)
+ Yok be ne heyecanı bilmiyor musun beni (:
- Heyecan güzeldir oğlum, yeni arkadaşların olacak işte. Bu arada günlük tutmayı unutma, 4 sene oldu hala tutuyorum ben. Geçmişe bakıpta duygularını yâd edersin :p
+ Bakarız artık, kızlar güzel midir acaba :D
- işine bak boşver kızları, derslerine odaklan, sonra alttan ders vermek zorunda kalırsın.
+ Ben aynı anda yürütürüm ders ile kız
olaylarını (:
- Ahaha, kızlara dikkat et çelmesinler yarım aklını (:
Gülümsedim. Annem,
+ Duyguu! dedi kızgın şekilde. Oğlu gidecekti ellere ara tatiller hariç göremeyecekti beni üzgündü tabi. Bana bi şeyler demeye başladı,
+ Oğlum dikkatli ol, arkadaşlıklarını iyi kur, kimseyle kavga etme, jdkdv kfk vfiofvi, finziw ldfdsğ, ecğvşügwıx, axwqe...

Böyle uzunca anne tavsiyesi dinledikten sonra şakadan babama,

+ Ee baba, sen ne tavsiyeler vereceksin? (:
- Hangi konuda olursa olsun sıkıntın olduğunda ara oğlum.
+ Tamam baba, dedim. Tek cümleyle nakavt etti beni..

Babam bana hep arkadaş, dost gibi davranmıştır. Yeri geldiğinde yanında içmişliğim bile vardır.

Nasıl bir aile diyebilirsiniz fakat çok özel durumlarda izin veriyordu. Yeri geldiğinde kız meselesini bile babama anlatmışlığım vardır, o da tavsiyeler verirdi, kendi hayatından örneklerle (:

Kordonda biraz daha durduktan sonra babam metro turizm'i aradı. Saat 4'e 3 kişilik bilet ayırttırdı. Bende dönecektim fakat hem Ahmetle aramı daha iyi yapmak hemde bir iki yer öğrenirim diye burda kalmayı seçtim.

Annem gel desede babam kalmamı uygun buldu. Bir iki saat daha oyalanıp bizimkileri yolcu ettim Karabük'e.

işte tek başımaydım. O da arkadaşımdan başka tanıdığım yoktu bu şehirde.
Bende ona haber vermek için aradım hemen..

Bende ona haber vermek için aradım hemen,

- Ahmet napıyon?
+ Yurttayım, eşyaları felan hallediyorum.
- Benim valizlere dokunma, istemediğin şeylerle karşılaşabilirsin (:
+ Ahaha, ne var prezervatif felan mı koydun yoksa?
- içinde hatun var, çuvalla zor sığdırdım sesi çıkmasın diye :D
+ Ahaha güldürme beni, noldu kalıyo musun?
- aynen kordonda oturuyorum kaç saattir amk. Sende gelsene kafe felan gezeriz.
+ tamam geliyorum bekle.

Zaten her gelen kordonu adı gibi biliyor aq.

Neyse geldi Ahmet'te. Bir kafeye gidelim dedik.

Duvarlarında sadece ressamların anlayabileceği ya da benim anlayamadığım koca koca tablolar vardı, kafenin tüm duvarları bunlarla doluydu.

Tablolardan kalan duvar ise mor renkti, şaşırdım biraz "vay amk'' dedim. Geçtik oturduk bir masaya, garson geldi iki kahve istedik. Oradan buradan, havadan sudan konuşarak bayağı tanıdık birbirimizi, kardeşim gibi olacaktı belli ki.

yarın akşama artık. daha yeni başlıyor hikaye, uzun soluklu olacak büyük ihtimalle, iyi sahurlar herkese..

Bu arada kendimi tanıtayım,
177 boyunda, kahve saçlı, kahve gözlü çevrem tarafından "tipin güzel senin yeaa" denilen biriyim.

Hava kararmaya başlayınca kalktık. Yolda giderken Lunapark gördük, iki erkek hoş olmaz dedik (:

Yurda döndük, bende giysileri, eşyaları felan hallettim. 1 haftamız vardı. Her geçen gün biraz daha heyecanlanmaya başlamıştım. Ahmet'le de iyiden iyiye kanka olduk.

Bu arada Ahmet'te 1.79 boyunda siyah saçlı, esmer, yakışıklı denebilecek bir tipe sahip.

Gerçi yakışıklılık neye göre, kime göre belirleniyor bunu anlamıyorum. Bazı kızlara yakışıklı gelen biri, bazılarına normal hatta kötü bile gelebiliyor. ilginç...

Üniye son bir gün kalmıştı. Yurtta bazı çocuklarla da tanışmıştım.
Onur vardı, biraz kilolu, ama davranışları felan tam anadolu çocuğu. Bu nasıl bir tanımsa huur çocuğu der gibi tövbestağfurullah...

Ankara'dan gelmiş, o da benim gibi Edebiyat fakültesine gidecek fakat ikinci öğretim.

Bir de Soner var sarışın, üni 2'de kimya mühendisliği okuyor adam, işi zor ama sosyallikten de vazgeçmiş gibi görünmüyordu, bir insana her dakika mesajmı gelir amk?

Neyse,

Bu iki arkadaşla baya samimi olduk ama Onur'la zamanlarımız tutmayacağından kısa sürede unutmuş olacaktık birbirimizi.

Aslında aynı üni olduğumuz için iyiydi insanlarla samimi olmak.

O gece uyumaya çalışmak yerine Ahmet'le sohbet ettik. Kendi kafamızdan hesaplar kuruyorduk kaç kız kaç erkek olur sınıf, kaç tane güzel kız vardır, ayarlamak için nasıl davranmalıyız diye (:

Saat 2 oldu yatalım bari dedik. Kafamı koydum yastığa heyecanım gittikçe artıyordu.

Lan ne olacak altı üstü gidip yeni insanlar tanıyacaksın diyorum kendime. 1-2 saat sonra uyumuşum.
Sabah Ahmet'in dürtmesiyle kalktım,

- Kalk la uykucu okul var,
+ Ne diyon amk.
- Ahaha üniye gidecez ya amk.
+ Hay aq.

Kalktım, indik aşağı kahvaltıya. Onur ikinci öğretim olduğundan ayı gibi yatıyodu. Soner'de geldi bir arkadaşıyla yanımıza. Adı Mert, aynı sınıftalarmış.
Tanıştık onunla da.

Kahvaltıyı yaptık, çıktık yukarı. Geçtim aynanın karşısına sonuçta ilk gün iyi gözükmemiz lazımdı, bana saçma gelir ama herkes o kafada olduğu için mecburen ayak uydurmak zorunda kalıyoruz.

Altıma siyah keten pantalon, üstüme kahverengi uzun kollu, onun üstünede siyah kot ceketimi giydim. Saçları kaldırdım, parfümü sıktım. Ve Nijerya ulusal dansını yapmaya başladım, şaka şaka..

Ahmet'e baktım, o da belli etmese de uğraşıyordu kendiyle. Beni görünce,

- vaay, siyah giyen adamlara dönmüşün amk (:
+ aynen siyah adamlara (:
- anca giyiminle benzersin oğlum sen.
+ gibtir, sende adama benzemişsin helal.
- eyvallah abi büyüksün (:

Böyle saçma sapan konuşarak indik aşağı. O günler çok sigara içerdim. Rahatlatıyor beni içerken ya da pgibolojimi öyle ayarlamışım..

Yürüyoruz fakülteye doğru. Ahmet,

- kanka bu edebiyat fakültesinde çok kız oluyormuş, öyledir dimi ?
+ ne bileyim oğlum, sonra çoğu erkek felan çıkar züte geliriz. Fazla hayal kurma (:
- yok lan araştırdım ben internetten, bir erkeğe 5 kız felan düşüyormuş.
+ harbi araştırdın mı lan ahaha. Oğlum kendine hakim ol saldırma kızlara (:
- duruma göre değişir (:

Neyse geldik fakültenin kampüsüne. Etrafa bakındım harbi vay amk dedim.

Erkeklerden çok kızların olduğunu gördüm. Ahmet bana baktı bin gülüşü attı.
Kahkaha attım orada aq. Bir kaç kız bana baktı, amk salağı der gibi döndüler..

iyi bir başlangıç olmadı Ahmet senin amk rezil ettin beni...

Banklar vardı, geçtik oturduk, çıkardım Marlboro'yu uzattım Ahmet'e. Yaktık birer tane ders saatini beklemek vardı aklımızda, sınıfa son girecektik.

Etrafa bakıyordum, insanlara.
Yeni başlayacak olanları teker teker ayırt edebiliyordum, yüzlerinde değişik bir ifade vardı. Hem dokunsan ağlayacak gibi, hem de en ufak kızdırmanda öfkesini sana kusacak gibi.

O ara 3-4 bank ötede yalnız başına oturan bir kız gördüm. Hem heyecanlı hem de üzgün duruyordu. Belli ki onunda ilk senesiydi. Çok tatlıydı lan kız..

1.67 boylarındaydı, kestane kızıl rengi olan düz saçları göğsüne kadar uzanıyordu.
Altında koyu renkte pantalon, açık mavi bir bluz, kırmızı da ince bir hırkası vardı üstünde. Çok değişik geldi nedense..

Böyle aşık olmak değil de tanışma isteği geldi içimden..

Ahmet'in dürtmesiyle kendime geldim.

- nereye bakıyon öyle (:
+ şu kız var ya ona bakıyodum, çok masum değil mi lan.
- 5 dakikada aşık mı oldun la hemen :D
+ ne aşığı oğlum, dikkatimi çekti sadece.
- ona aşık olmak diyolar yarram, dedi.

Umursamaz bir tavırla söyleyince bu sefer sessiz güldüm o da güldü, tecrübelendim sonuçta az önce (:

+ aşık olsam söylerim oğlum, senden mi çekinecem.
- öyle olsun bakalım (:
+ kanka ben gidiyorum tanışmaya.
- yavaş ol korkutma kızı (:
+ (:

Kalktım banktan, yürümeye başladım. Aklımda ne diyeceğim, nasıl karşılık verecek diye şeyler geçiyor. Bunları düşünürken çoktan gelmişim yanına kızın.

Gözlerini çevirdi yanına gelince yüzü daha belli oluyordu. Orta dolgunlukta dudağı, minikte burnu vardı.

kalmadı mı okuyan acep? *

Sakin ve tok bir sesle,

+ Merhaba, dedim.
- Merhaba, dedi. Biraz şaşırmıştı belli.
+ ilk sınıfmısın?
- Evet, sen?
+Bende, aynı sınıfta olucaz o zaman (:
- Sanırım. ismin ne?
+ Teleri, sen?
- Yağmur, memnun oldum Teleri.
+ Bende, oturabilir miyim?
- tabii, kusura bakma biraz heyecanlıyım da düşünemedim (:
+ 20 metre ileriden belli oluyordu zaten (:
- Ahaha, o kadar mı yüzüm değişikti.
+ Biraz.. nereden geliyorsun?
- Aydın, sen?
+ Karabük. Sadece gülümsedi, Ahmet gavatı gibi ora neresi demedi (:
- Buradaki tek tanıştığım kişi sensin, dedi. Yüzü düştü birden..
+ Yurtta kalmıyor musun?
- Kalıyorum da, dün gece gelebildim buraya, bazı sorunlardan dolayı, uzaktan akrabalarımız var burada orada kaldım gece. Bugün yurda geçicem, geçen hafta kaydımı yaptırdık.
+ Anladım, ama tanışırsın zamanla (:
...

...

- Bilmiyorum, tanışmak istediğimden de emin değilim. Arkadaşlarım tarafından çok kötü duruma düştüğüm zamanlar oldu. inanır mısın lisede son sene hiç arkadaşım yoktu.

Üzüldüm öyle deyince.. Böyle bir kızı nasıl üzebildiler anlamış değilim..

+ Anlatmak istersen dinliyebilirim, ama arkadaş olmak istemezsen anlarım..
- Senlik bir durum yok yanlış anlama lütfen. Sadece güven sorunu yaşıyorum.
+ Yeni insanlar tanıdıkça açılırsın merak etme (:
- inşallah (:

Oyy yerim seni, gülümseyerek söyledi bunu, çok tatlı kız lan...

+ saçlar orijinal mi? (:
- ahaha yok, normalde sarı saçlıyım ama böyle daha hoşuma gidiyor (:

Gülümsedim,

+ benim oda arkadaşım var Ahmet, o da bizim sınıfta. Şurda oturan artist (:
gidelim mi yanına?
- Olur, gidelim.

Yürümeye başladık, Ahmet'in oturduğu banka doğru. Ahmet görünce bizi kalktı ayağa.

aferin evladım böyle ol hep :p

+ Ahmet-Yağmur Yağmur-Ahmet dedim.
- Memnun oldum dedi Yağmur, aynı şekilde Ahmet'de.

Biraz daha tanıştı bunlar, numaralarımızı aldık. Kahkaha trajedisinden sonra iyi geldi tanışma (:

Biz muhabbet ederken iki kız geldi yanımıza. Onlarda ilk sınıfmış..

Biri Zeynep diğeri Sena. Tanışmak istediler, şaşırdım aq bolluğa bak sen.

Sena kumral saçları olan harbi güzel bir kız. Zeynep'te beline kadar uzanan siyah saçları ve beyaz ten kombinli bir kız.

Ahmet Zeynep'e hep gülümsüyordu çözemedim ne iş kanka :p

Sena buralıymış, Zeynep'te Kayserili. Az önce tanışmışlar. Bizde tanıştık onlarla.

iyi lan hiç yoktan daha şimdiden 3 kızla tanıştım. 5 kişi sınıfa doğru yol aldık.

Girdik sınıfa birde ne göreyim?
Ahmetin dedikleri çıktı. Çoğu kız sınıfın (: