/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 51.
    +5
    Normalde 'sen de iyi ki varsın' denir ama bu heyecan duygusu insana ne zaman doğru şeyler yaptırıyor ki. Eve dağlar kızı heidi gibi seke seke gittim sevinçten. Bu olay bir dönüm noktası çünkü bu olaydan sonra flört olduğumuza kanaat getiriyorum. Eve gidince birbirimize attığımız mesajlar da bunu kanıtlar nitelikte. O günden sonra da okulda daha da yakın davranmaya başladık birbirimize. Maçlara katılmak için kıza da satışı koymayı bıraktım zaten pantalonumu yırtıp beni zarara sokmaktan başka bi gibe yaramıyo aq maçları. Dersteyken de birbirimize lakaplar bulur, bunları küçük bi kağıda yazıp birbirimize atardık. (Lakaplar gerçek ismimizle ilgili olduğu için örnek veremicem). Bir insana başka bir iinsanın ders sırasında buruşuk bir kağıt atması nasıl bu kadar mutlu edebilir. Bunu hangi bilim dalı inceliyorsa inceleyip bana bir açıklamasını yapsın. Hercai'nin ağlayıp içini döktüğü günden yaklaşık 1 hafta sonra okuldan çıkıp hercaiyi yürüyerek evine bıraktım. Evine yürürken birbirimize de ıhtan ıhtan yürüyüoruz. Ayrıldıktan sonra mutluluktan uçarak dershaneye gittim. O mutluluğun verdiği duyguyla etrafa pozitif enerji saçıyorum şimdiki gibi dipsiz bataklık değilim. Akşam dershane çıkışına kadar bu mutluluk hissi etkisini koruyamıyor tabi ama yine de mutluydum anasını satıyım. Yine ayçayı durağına kadar zütürüyordum. saat 8 fln. Ayça bana ailesinin şehir dışında olduğundan bahsediyordu ben de dinliyorum sakin sakin. Durağına neredeyse varmek üzereyken bir anda 'umbrell bize gelmek ister misin' diye sordu. 'Bize gelmek ister misin derken bize boşalır ister misin mi demek istiyo lan' diye düşündüm . Beni o saate eve çağırabilme ihtimali o derece uzak geldi bana. 'Ne zaman' dedim soruyu daha iyi kavrayabilmek için. 'Hemen şimdi benimle birlikte' dedi. Abuzer'in 'am buldun ye dayak buldun kaç' sözüyle felsefesi ve bu sözü her söylediğinde ardından patlattığı kahkaha çınladı kulaklarımda. Bu güne kadar abuzerin hiç bir sözünü ciddiye almamıştım ama o anda bu sözüni ciddiye alıp uygulama kararı aldım. Belki de adamın bi bildiği vardır aq sapık diyip geçmemek lazım. Hem zaten belki kız sadece 2 çay içip sohbet etmek, belki bana bir şeyler göstermek istiyordur diyordum. Eminim bunları düşünürken hayat beni izleyip 'He yarram he aynen Trt çocuk karakterisiniz ya' diyordu. Açıkcası çok da düşünmeden 'olluurrr' dedim. Ayça da bu kadar istekli cevap vermem karşısında biraz ürkse de artık laf ağızdan çıkmıştı bi kere. Birlikte otobüse atlayıp Ayçaların eve yola çıktık. O anda otobüste giderken aklıma 1000 tane şey geliyordu. Umarım sabah uyandığımda yarra yemiş olan taraf ben olarak uyanmam diyordum. Otobüsten inip kızın evine doğru yürümeye başladık bi yandan da bana bir şeyler anlatıyordu. Ben kafamdaki düşüncelerle boğuştuğum için sadece arada bi 'hmm demek öyle, ilginç' gibi şeyler söylüyorum dinliyormuş havası vermek için. Apartmana girip, asansöre bindik. Ben asansör görmüş masum köylü gibi gergin gergin etrafı incelerken ayça koluma girip bana baktı. Ben de ayçaya doğru bakıp içimden 'ananı skiyim noluyoz lan' diyorum. Ayça kafasını hafif eğerek dudaklarıma doğru bakmaya başladı. 'Aaa bu filmlerdeki oğlanla kızın öpüşmeden öncekiki embesil hareketleri değil mi lan. demek ki şu anda benim de kıza yakınlaşıp dudaklarını öpmem gerekiyor' dedim içimden. Yavaş yavaş kafalarımızı birbirimize yaklaştırıp 5-10 saniye öpüştük. Kızın boy 1.60 benimki 1.90 olunca ister istemez yannan gibi bir pozisyon almıştım ben ama o öpüşmeye değerdi. Kızın dairesinin olduğu kata gelince durduk ve eve girdik. Bu arada oturdukları semt de zengin semti ama hayatımda bu kadar taktan dizilmiş bir ev görmedim aq. Evin her yeri 1950 yapımı mobilya, dolap masa ıvır zıvır. Belki benim fakir ruhum güzelliği göremiyordur ama eve ilk girdiğimde içim daralmıştı bu kadar fazla eşyadan
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster