amına soktumun sözlüğnde

@3 giberim bunların yapacağı işi. en çok silerler koduğumun sözlüğünden. zaten amacları keraneye çevrmekti bu sözlüğü , başardı huurnun evlatları.

edit : buradan yapıyorum yazıları silin bakayım adıbına yandan çaktıklarım.

Sevgili memeli tür.

Evet müdür sende , bende , hepimiz de memeliyiz. Bu havan kime yani?

Memelisin la sen. Hakikaten ha , bunun orjinali Homo Sapiens değil mi? Bu “memeli” ismini ilk bulan adam türk dil kurumuna nasıl kabul ettirtti acaba bu lafı? “arkadaşlar hepimiz memeliyiz” dedi , herkes ayakta alkışladı felan!? Biride “ne oluyo lan sensin memeli , zütoş” demedi mi ki biri aradan? Gerçi homosapiens de pek gideri olan bi kelime değil ya neyse...

Bide sağlık sektöründe “fitil” mevzu var ona hiç girmicem. insanlar nelere he diyor arkadaş ya...

Neyse asıl konumuza dönelim. Sevgili kendini birşey zanneden memeli bin. lafım sana. Kendini nasıl birşey sanıyorsun anlamıyorum. Tamam , toplum da da belli bi muallaklik var senin kendini o halde zannetmeni sağlayacak , ama senin kafan hiç mi basmıyor olum? Hepimiz memeliyiz la. Senin 3 memen mi var? Özelliğin ne yani? Para mı? Kişilik özelliği mi para? E elit kelimesi felan... ?

Şimdi bu adamlar neden böyle bide ona bakalım ;

-Abi bu restorana hep “elit” kesimler gelir.

-“Elit” aileler için hazırlanmış bir konsept!

-“Elit” kişiler için özel tasarım arabamızın fiyatı sadece 1milyon euro!

Elit ne demek kaynatasızlar? Önce bi sözlük anldıbına bakın. Elit , seçkin , diğer insanlardan farklı şeylerle uğraşanlara denir. Örneğin bir ressam , müzisyen , yazar gibi. Bunlar elittir yumuşağım , parası olan değil.

Bazen arkadaşlarım yanımda kullanır bu “zenginlere” elit lafını. Lan olum parası olan mıdır elit? Artık “elit kesim” denilince akla pahalı bir restoranda , babamın 1 aylık maaşı kadar para verip , yemekte böcek yiyen , altında ferrari olup önüne geleni ezip , 2 ay yatıp çıkan adamlar , sifonu altın otellerde kalan adamlar akla geliyor. Bu arada Pappia reklamları aklıma geldi sifon deyince. Adamlar nasıl reklam çekmiş la öyle. “millet zütünün değerini biliyor müdür” demiştim ilk görünce. Neyse konuyu dağıtmayalım.

Yavrularım , sevgili pıtırcıklarım , öperim sizin elit anlayışınızı. Elit dediğiniz adamın bunlarla hiçbir alakası yok. Siz parası olan her bine “elit” derseniz o adamın zütüde kalkar başka yerleri de. Kendini birşey zanneder. Babadan gelen parayla aldığı arabasıyla kız zütürenleri hepimiz biliyoruz. Ama ben o adamlara kızmıyorum ki. Kızlarda kaşarlık var müdür. Ne yapcan adam abaza , kız kaşar , alan memnun veren memnun. Yalnız kızları anlamıyorum , iki tur atıp restoranda böcek yiyecem diye adama nası veriyorsun sevgili boya küpüm? Demek ki onun için pek kıymeti yok. Arada “belki kandırırım da evlenirim” ümidiyle yapanlar da oluyor bu işleri. Adamla mı yaşayacaksın sen arabayla mı? Git kaputu öp o zaman , egzozdan çocuk yap , villa diyon ya , o döşenen borularla muhabbet et. Salak valla bunlar. Mal sevdası neler yaptırıyor insanlara aga ya. Ne kendine saygısı var nede başkasına. Bunun yaptığı çocuktan ne olacak? Böyle bir zihniyetteki hatunun oğlu/kızı aynı kişiliksiz bin olacak zaten eğer iki dk oturup da “ne yapıyorum ben amk ya” demezse.

lan modlar , sizin ciğerinizi gibeyim ben.

edit : yazıya devam

Şimdi , bu olay nası bu noktaya geldi? Zenginlik ne zaman elitlik oldu yani? O sorunun cevabına gelelim.

Eski zamanlarda “kilise” denilen bir yavşak , kendi yazdığı incildeki saçmalıklar insanlar tarafından farkedilmeye başlanınca altına sıçtı. O zamanlar siz suya boya katıp mavi yaparsanız , cadı diye zütünüze kazığı yerdiniz. Çünkü farklı bir düşünce sahibiydiniz. Farklı düşüncesi olan insan , incildeki açıkları da bulabilirdi. işte bu zamanlar bilimin ölüm zamanlarıydı. Ne yapsanız cükünüzü koparıp (şaka değil bu , eskilerde erkek cadı öldürme tekniği) ağzınıza verip sizi yakıyorlardı.

işte o zamanlarda oluştu bu illuminati. Aslında oluşumu bilimadamları ve tapınak şovalyelerine dayanır. Düşünsenize , da vinci o kurulda , senide çağırıyorlar. Valla giderdim sırf o adam var diye. Neyse , konu şu ki bu adamlar kilisenin bu binliklerinden kaçmak için kurdular bu illuminatiyi. ilk zamanlar kendi aralarında projeler hakkında konuşup “nasıl daha iyi bir dünya yaratırız” mevzularını tartışıyorlardı. Aralarından bir kaçını daha kilise yakalayıp yakınca bunlar dinden imandan çıktı. Hakikaten çıktılar dinden. Sırf kilisenin bu yaptıkları ve kandırdığı cahil insanların onlara davranış şekli yüzünden insanlardan nefret eden bir topluluk olmaya başladılar.

Herkes illuminatiyi şeytana tapanlar olarak bilir. Aslında durum öyle değil. Hemen açıklık getireyim ;

Şeytan cennetten Tanrı’ya karşı çıktığı için , insana secde etmediği için kovuldu ya , onlara göre bu çok asil bir davranıştı. Çünkü şeytan insanoğlunun ne mal olduğunu biliyordu onlara göre. Tanrı ile şeytan arasında ki bu durum yüzünden şu an dünyada sınava tabiiyiz mesela. Şeytan bizi yoldan çıkarabileceği iddasıyla Tanrı’ya karşı geldi. Bu da şu an yaşadığımız dünya oluyor. Onlara göre bu insanoğlu cahil , vicdansız , acımasız ve kesinlikle değersiz bir türdü. Onları kandırmak o kadar kolaydı ki , herşeyi yaptırtabilirdiniz. Baksanıza ; suya boya katsan bile millet cadı diye korkuyor. Bu kadar salak insana ne yaptırılmaz ki? Onlara göre şeytan Tanrı ile girdiği bu iddayı kazanacak ve Tanrı şeytanı ödüllendirecek. illuminati de şeytana yardım ettiği için Tanrı tarafından ödüllendirilecek. Çünkü onlar insanoğlunun tüm pisliklerini , neler yapabileceğini ortaya çıkartmış olacaklardı.

Düşünsenize , bu adamlar isterse tüm dünyayı barış içine sokabilirler. Tüm görüş ayrlıkları biter , herkesin evi olur , arabası olur , yiyeceği olur mükemmel birşey olur la. Ama neden sürekli savaş var , açlık var bilmem ne var? Çünkü bu adamlar bizim ne kadar iğrenç türler olduğumuz ortaya çıkarmak için bir sistem kurdular ve bu sistem ile bizi birbirimize düşürmekteler. Bu sistemin adı da “kapitalizm”

Şu an içinizde bulunduğunuz bir duruma bakın isterseniz. Dünyada ki paranın %90ına yakını aslında yoktur. Sanaldır o. Örneğin sizin bankada 1milyon tl niz var git bankaya “var la paramı” de adamlar bir haftada anca toparlar o parayı. Çünkü gerçekte yok o para sevgili einsteinim. Türkiyenin gayri safi milli hasılası 100milyar dolar!! Getir koy la önüme o parayı , hadi la , züt yiyomu? Yemez yavrularım. 15 tane avrupa ülkesindeki tüm kağıt dolarları getirseniz o kadar kağıt para çıkmaz ortaya. Sanal para ile yaşıyoruz , adamlar resmen bizle monopoly oynuyor. Bu sanal para için insanların birbirine yapmadıkları kalmıyor. Hakikaten salak bi türüz müdür. Evet sende salaksın , bende salağım.

Şimdi arada şöyle diyen yumuşuklarınız olacak “adamların işi gücü yok bunun için mi uğraşacaklar?” zevk lan bu onlara. Vallahi anlıyorum ben o adamları. Aynı ideolojide değilim. Ben Allah’ın birliğine inanırım ve şeytana uymamayı tercih ederim. Ama onlar tiksinmişler artık. Ben onların yerinde olsam ve bu tip bir ideolojiye sahip olsam aynen bunlar gibi bir sistem yaratabilirdim. Dünyanın ilk bankası rothschield ların mesela. illuminati kurucu ailesi yani. Ayıktırayım dedim sevgili uyuyan güzelim.
Neyse ya konuyu dağıtmayalım kaynatasızlar.

Bu adamlar bu “kapitalizm” yaymak için insanların arasında hep var olan “kibir” duygusundan yararlanmışlardır. Hani şu “şeytanın avukatı” filminin en son sahnesin de şeytanın “şüphesizki en sevdiğim günah kibirdir” dediği kibir. Senin şöyle paran olursa altında şahin değil de grand cherokee olur dediler. Yanında komşusuna hava atmaya hevesli karısıyla görüşmeye giden adam (yanlış anlaşılmasın ama bu duygu erkeklerde azdır. Kadınlar bu konuda çok ızdırap vericidirler. Erkekler çoğu zaman ya kadın bulmak yada kadın dırdırı yüzünden büyük mal sahibi olur. Biraz mantıksız geldi dimi? Biraz düşünün bakiim doğrumu değilmi sevgili einsteinler , buna da ben örnek vermiim) arabayı almak için ne yapması gerektiğini sorar , onlar da “paranız bize yatır , yüksek faiz al ve araba senin olsun” der. Adamdaki gerçek parayı alarak bunu diğerlerini yemlemekte kullanılar. Mesela birinden 1milyon dolar aldı bu adamlar bu şekilde. Ellerinde var 1milyon dolar. Sonra diğerine gidip dedilerki “bak gel paranı bize ver yüksek faiz işlesin , zengin ol” diğeri de verdi 1 milyon dolar. Oldu mu ellerinde 2 milyon dolar? Sonra bu adamlar gelip dediler ki “hani bizim paranın faizi müdür?” adamlarda onlardan aldıkları 2milyon doların arasından 10arbin dolar vererek “bakın bu sizin faiziniz bedava gelen paranız” dedi. “peki benim parama ne oldu? istersem alabiliyorum değilmi” dedi para verenler “onlarda tabii efendim ne zaman isterseniz” dedi. Peki sen almaya gittiğinde ne oldu? “hesabınıza yatırdık efendim paranızı” dediler. Adamlar da yedi. Senin paranı alıp sana geri verdiler , sendeki gerçek parayı alıp sana oynaman için sanal para verdiler sende yedin. Böylece sende ki gerçek parayı alıp sanal para vererek , seni kendine bağımlı bir hale getirebilmekte. Yiyorsa birşey yapmayı dene bakayım bankaya. Bi gecede hesabında “0 tl” görünce şok geçirme sonra sevgili aklında gergedan oynattığım.

Bunlardan önce paranın cazip gelmesi için birşeyler yapmak zorunda olduklarını anladılar. işte o zaman “lüks , moda , özenilimlik vb” şeyler çıkardılar. Her zaman para verecek birşeyler bulabilecektiniz yani. Elitlik kavramı da böylece cortladı sıçar gibi kafamıza. Yanındakinin telefonu 200tllik ise seninki 1200 tl ya , elitsin sen. Ben köfte yiyince fakirim , sen böcek yiyince elitsin işte. Çünkü böyle düşünmen istendi , istenileni de yapıyorsun sevgili çakma elit dostlarım..

Adamın var 5 milyar doları mesela. Yani bize lanse edilen o. Devlet bi el koyuyor hesaplarına adamda para haşırt the balckboard oluyo. Sanal paraya müdahele 1 saniye sürer akıllılarım. Bir mouse darbesiyle anında züt gibi kalırsınız. Siz de ben de...
işte sen paran olunca “elit” olacaksın ki bunun için herşeyi yapasın sevgili sınıf farklılığını bi tak sanan beyinsiz dostum.

Sen halen hak , hukuk , özgürlük de otizm takizm de adamlar seni ayakta gibertsin sevgili idealistim.

Bunları yiyoruz ya çok salak bir türüz hakikaten çok. Siz şimdi bana hak verirsiniz , burdan çıkıp iphone bakmaya gidersiniz sevgili çok akıllı arkadaşlarım. Güveniyorum size. Hadi hepiniz zengin olun çalışa çalışa... kolay gelsin...

Benim moralim bozuldu gene cicişler...

Yusuf kaçar.

Adios...

kendi devletini , kendi milletini ,kendi gencini gibmeye çalışıyorsun ya , sülalenizi gibeyim sizin.

edit : diğer yazı.

Pırlanta ney la? Daş ya olum o. Kavgada adama atsan kafa yarmaz. Yaran cinsleri vardır da , o kadar paran varsa niye kavga ediyon zaten. Vur gitsin , nasıl olsa yırtarsın.

Şimdi durup bi düşünelim. Lan bu adamlar ne yapıyorlarda böyle aklımız havada , zütümüz kıyıda geziyoruz? Olay nedir yani?

Şimdi bunu açıklayacam ;

Şimdi beyler bayanlar ; öncelikle şu bin bankaların yaptığı zütlükleri açıklayalım ;

A kişisi : bankadan 100.000 tl kredi çekti

BANKA : A kişisine bu kredi karşılığında hizmet parası alarak 96.000 tl verdi ve 100.000 tl üzerinden faizlendirerek 10 senelik vade yaptı. En uygun krediyi araştırdığınızda aylık 2.379 tl taksitle 10 senede 254.800 ödeyeceğimiz ortaya çıkıyor zaten. Gidin araştırın isterseniz güvensiz binler varsa arada.
A kişisi : parayı alıp B kişisine vererek ortalama bir daire almıştır.

B kişisi : aldığı 100.000 tl ile yastık yorgan yapacak kadar narsist bi daltarak değilse gidip bu parayı bankaya yatracaktır , yada farklı bir işe yatıracaktır. Fakat neye yatırırsa yatırsın para dönüp dolaşıp gene bankaya gidecektir. Valla örneklendiremem şimdi uzun sürüyo biraz da siz düşünün nasıl gidiyor tekrar bankaya. Kafanızı kullanın az bişi. Yanmaz korkmayın.

BANKA : A kişisine 100.000 tl den 96.000 tl sini verip onu 250.000(düz hesap) borca bağladıktan sonra 96.000 tl yi B kişisinden geri almıştır. Böylece 96.000 tl verip 350.000 tl geri almıştır.
Böylece BANKALAR paranın 9 katını üretebilirler. Yani sen bankaya 100.000 tl ver 900.000 tl olarak adam 1 sene sonra ortaya çıkarsın. Buna parayı yoktan var etme derler sevgili “vay amk”cu gözü hafiften açılmaya başlayan arkadaşlar.

Marketten aldığınız sakızın parası bile bankaya gitmekte. Evet sevgili süper zeka , sakızın bile.
Ayrıca kredi kartları ile sanal olan parayı harcayıp yerine gerçek para yatırıyorsunuz. Bu da ayrı bir enayiliktir zaten.

“Ayy bu araba çok güzelmiş yaaa , aşkım ben bundan istiyorum yaaa” diyen malımsı kızlardan uzak durdum ömür boyu. Bunlar kapitalizmin kölesi olmuş beyni parayla , etrafındaki diğer insanlara hava atma endişesiyle dolmuş , tamamen gösteriş için yaşayan zamsalak tiplerdir. Zaten bu tipler genelde sevdiği yada sevebileceği değilde parası olan tiplerle evlenirler. Neyse , konu bu değildi ama sonradan bu konuya bi girecem , hemde temiz bi girecem...

Şimdi konumuz itibari ile şunu söylemek isterim ki , yaşdıbınızın kalitesi ne kadar kapitalist bir yavşak olabildiğinize bağlıdır , ne kadar yavşaksanız , o kadar zenginsiniz. Sizin zenginlik dediğiniz şey elinizden geçen para miktarıdır. Siz sadece para aktarımı yapıyorsunuz. Ne kadar aktarım , o kadar mal. Aylık 100.000 tl aktarım yapan adam (maaş olarak alır , gider harcar , ona göre arbaya biner , ona göre evde yaşar) ile 1.000 tl alan adamın standartı çok farklıdır. Kapitalizm , onun ne kadar kölesiyseniz sizi o kadar ödüllendirir.

Babamın bu yaz dediği gibi ; “oğlum şimdi borcumuz var da aylık 100.000 tl kazansak gene olurdu. O zaman normal bi araba değil de ferrari borcumuz olurdu , daire değilde büyük bi villa borcumuz olurdu. Aslında paramızın az olması daha iyi. Ne kadar az olursa borcun da o kadar az oluyor.”
Ve benim babam halen kredi ödüyor. Bunun farkında olmasına rağmen. Çünkü böyle diretildi size ,bize , bana sevgili yandan yemişlerim. Farkına bile varmadınız olayların dimi? Sen sırf tipi için gider , sana lazım olmayan yüzlerce özelliği olan saçma sapan şeyler alırsın. Neden acaba?

Sen ordan “didi istiyorum herkes içiyo” derken olan bu oluyor sevgili iphone sahibi enayi arkadaşım. Siz iphone a özeneceksiniz s3 isteyeceksiniz ki onu alın. Moda denilen şeyde bu işte. “Ay kız bu senenin modasıydı. 2.000 tlye aldım bu kürkü hemde %80 indirimdeydi. Çok şanslıyım kız” diyen bir kaşar , bu sisteme en büyük yardımı yapan salak türdür. Sanki sen o kürk yerine önceki montlarından birini alsan donacaksın denyo , eskimeden attığın , sıkıldım dediğin o giysiler ayrıca bi zütüne kaçsın senin. Öyle bi imkan olsaydı da sizi parasız bir ortama (taş devri mesela) sadece 1 tip elbiseyle atabilseydik keşke (1 bot , 1 mont , 1 kazak vb) o zaman görürdüm sizi sevgili sıkılgan enayilerim. Yada “hacı bu telefon var ya züt yıkıyomuş” diyen gereksiz özenti dostlarım , lafım size.

Haa burda şunu da demek istemiyorum. illa aynı giysiyi eriyene kadar giy , alma başka felan deil olay. Tabiiki güzel güzel giyineceksin , bi kaç çeşti elbisen olacak , internete girecek telefonun olacak ama takunu çıkarma müdür. Gidipde bi ayakkabıya 3bin tl verme , bi çantaya bin tl verme bi telefona 2500tl verme. ihtiyacın neyse onu al. ihtiyaç fazlası mal alırsan kendin mal oluyorsun farkında değilsin.
Mesela ezeldir anlamadım ben şu pırlanta mevzusunu. Lan kömürün farklı bir diziliş modeli değil mi bu? Bildiğin karbon elementi la. Yok yani bildiğin camın da aynısı amk. Camda kumdan , yani taştan yapılıyor. Lan o kadar parayı nasıl veriyorsunuz çük kadar taşa? Manyak mısınız? Yensen yenilmez içsen içilmez. Daş la daş. Sırf doğada az bulunan bir element diye o para ney la? Lan ne olcak o? Nerene sokacan? Sırf sen millete hava yapacan diye o para ne? “ama özel anlamı var onun” diyen memesizleri duyar gibiyim. Ne anlamı lan ibiş? Sevdiğin insanın sana sevdiğini söylemesi anlamsız da daş mı anlamlı? Bakınız bunu da almayın etmeyin demiyorum ama takunu çıkartıpda 10bin tllik almayın sevgili enayiler. 50 tllik yeter. Yada altın yüzün alın üstündeki 1. Sınıf cam olsun. Kim anlayacak amk. Camla aynı bu. ikisi de daş la daş. Farkı bile anlaşılmaz özel mercekle bakmadan.

Sırf siz bunları alın diye senelerdir filmlerde , dizilerde , dergilerde bunlar izletiliyor size. Bunları almanız lazım ki bunları almak için çalışasın. Evlilik teklifinde ne kadar byükse daş o kadar toshshaklıyım demek oluyor zannımca. Çalışın da bunları alın işte. Hem ne kadar çalışırsan o kadar az düşünürsü. Meşgulsün bi kere. Gidip mini copeer alacaksın ya , yada almışsın borcu var , çalışman lazım. iphon almışsın , taksidi var. Oturup böyle şeylerle uğraşmaya vaktin mi var? Çoğu insan sırf çalıştığı için bu yazıyı okuyamayacak bile. Benimde kızmam o ya sevgili kapitalist arkadaşlar. Okumayın siz , çalışın...

Yusuf kaçar...

Adios...

korkak itler sizi. ne oldu la? iki tehtitmi yediniz?

edit : üst yazının devamı...

Tostumu yedimde geldim beyler bayanlar. 1. Yazıyı okumayan bunu da okumasın bi zahmet. Gerek yok.

Az önce evden çıktım tylolhot ile öksürük şurubu alayım diye. Sonra dedim “olum ne mal adamsın! Az önce ne yazdın şimdi ne yapıyorsun”

Aslında hastalığınız nezle , grip gbi birşeyse yatarak iyileşemezsiniz. Dışarıdan vucüdunuzu ısıtamazsınız kolay kolay. içinize işlemez. içten yanmalı motor misali kendinizi çalıştırırsanız o zaman işte vucüt ısınır. Uzman doktorlar dinlenmesiniz diyor sizde yiyorsunuz değil mi sevgili sığırcık kuşlarım? Onlar öyle öğrendi , öyle diyorlar. Siz vucudu içten ısıtırsanız spor vb. şeylerle iyileşme süreciniz çok daha hızlı olacaktır içten yanmalı motorlarım.

işte neyse ilaç almaya gittim 2 ekmek , 1lt süt ve bal ile geri geldim. Eskiden şurup mu vardı yumuşuk? Hemen ısıtıcıyı açtım bi havluyu ısıtıp sırtıma soktum 10 dkdır öksürük durdu. Onun dışında bi 15 dk bigibletle bi yere gittim geldim hazır hava da güzelken burnum da açıldı. Simdi ballı sıcak süt içiyorum ki boğazım tahriş olmasın. Bide bişi kafama takıldı. Bu bal denilen yiyecek bozulmayan tek sey. 100000 sene geçse bozulmaz yani. Ama benim en sağlam markadan aldığım balın 1.5 sene kullanma ömrü var. Demek ki bal değil. Gene kazık yedik amk..

Neyse hazır konuya girmişken anlatmaya devam edeyim sağlıktan. Bu sağlık sistemi dediğimiz şey de böyle. Kanser felan hikaye. 5-6 sene önce bir adam çıktı tv’ye. Dedi ki “bursanın bilmem ne ilçesinde ısırgan otu var , kim bu otu pişirip yerse kanseri geçiyor. Bilim adamları araştırsınlar içinde ne var , belki kanser ilacı üretebilirler” bizim sevgili gibindirik bilim adamlarımızın alnındaki damarlar şişti , sinirden deliye döndüler. “biz salakmıyız da bulamadık bunu? insanları niye kandırıyorsun?” bilmem ne diye adama çıkıştılar. Adam da ; “efendim ben bu işten para kazanmıyorum , size de araştırın diyorum. Kimseyi kandırdığım yok. Yüzlerce kişi iyileşti bu şekilde” demesine rağmen hacettepe ve cerrahpaşadan gelen binimsi çakma bilimadamları dinden imandan çıktılar , kuduz köpek gibi salmaya başladılar. Adamın adını bi köşeye yazmıştım. Nasıl olduysa 6 ay sonra felan ölmüş trafik kazasında. Öyle haberlerde felan da görmedim yani. Kanser ilacını bulan adam öldü gibi şeylerde değil , ismini yazınca öylesine bi yerel haber sitesinde görmüştüm. Fotoğrafıda vardı. O olduğu kesin.

Demem o ki sevgili sağlıklı ve hep öyle kalacağını zanneden arkadaşlar ; eğer kanser olursanız kemoterapi felan yalan. Bulduğunuz ilk ısırgan otunu alıp bi şekilde vucudunuzun bi tarafına sokun. Artık kaynatıp içermisiniz suyunu , çorbasınımı yaparsınız , dolmamı yaparsınız bilemem. Zaten ben ordulu biri olarak sunu diyebilirim. Normal boyut olarak ısırgan otu 20-30 cm olarak telaffuz edilir. Bizim oralarda da öyleymiş zamanında. Çernobilden sonra 4 metreyi geçen ısırganlar olmaya başladı. Demek ki hakikaten bi cacık var bu bitkide. Ayrıca sağlık sektörü gelirinin %40’ını kanserli hastalar sayesinde kazanmakta. Çok duymuşsunuzdur etrafınızda varını yoğunun sattı karısı kanser olunca fayda etmedi gibisi şeyleri. Sizin ölmeniz , hastalığınız , kaç çocuğunuz olduğu kimsenin umurunda değil. Siz ne kadar para veriyorsunuz önemli olan o.

Neyse bugünlük yeter işim gücüm var. Daha bigiblet sürcem ben. Hava çok güzel..

Nerden geldi şimdi bilmiyorum ama size bir tavsiye ; ne olursa olsun doğruyu söyleyen adamı yanınızda tutun. Adam sizi kırabilir incitebilir ama doğruları söylesin. Tabii ezmek için , önyargılı yada yanıltıcı derecede söylemlerde bulunan bi bin olmayacak. Örneğin daha sahnede dinlemeden “sen çıkıyorsan ben gelmem hacı” diyen önyargılı züt olmayacak. Sizi tek düzeltecek insan sizi mantıklı olarak değerlendirebilen insandır. Mesela arkadaşım murat'a “hacım sahneye gelde bizi bi dinle bak bi nerde hata yapıoz ediyoz bilelim. Millet suratımıza bi cacık diyemiyor amk” dediğim gibi. "ben kitap yazcam" dediğinde "bi gibtir git! sen mi yazacaksın" diyen insan değildir dürüst olan. o adam "ne hakkında? ne kadar bilgin var konu hakkında? güvenilir mi bilgilerin?" vb. sorular sormadan onu yapıştırıyorsa cevap olarak , ego tatmini yapmaya çalışan bi bintir başkada birşey değildir.

Yusuf kaçar...

Adios...

sizin dedeleriniz tehtit yiyip bıraktılarmı lan bu devleti şerefsizler?

edit : diğer bir yazı.

Doblo alcam lan ben!! Zilyon dolarım olsun farketmez! Doblo alcam ben.

“ne alaka la şimdi memesiz” demeyin la , hemen açıklayayım ;

Ben bigiblet sürerim , kamp yaparım. Severim yani. Bunların sığması için büyük bi araba lazım. Cup yada normal bagajlı arabalar yetmez. Minübüsler tarzı da çok büyük kaçar , gerek yok. Onun dışında büyük motor lazım ki bazen orman yollarına girdiğimde beni yarıyolda bırakmayacak. E doblo da 1900 motor. Gayet iyi. Onun dışında dizel olsun ki tatilimin astarı yüzüne tükürmesin. E hız sınırından gayette yukarılara da çıkıyor bu. E tamam işte yetti gitti.

Aranızda araba sevdalısı arkadaşlar olabilir. “doblo arabamı lan ibiş?” diyenler çıkabilir.

Araba ne o zaman sevgili dumanı atan egzozum? Arabadaki amaç ne?

Sen neden bu kadar seviyorsun lüks arabayı la memeli? Hiç düşündün mü?

Nerden geldi bu sevda sana?

Sevgili içten yanmalı v8 motorlarım , siz taa çocukken böyle şeyler aşılandı hepinize. Birinin araba sevdası olur birinin pembe panjurlu ciksi evi olur , diğerinin kürkü olur telefonu olur bilmem ne. Lan “başarının anahtarları , zenginliğin 31 yolu” başlıklı gibimsonik kitaplarda bile “bir hedefiniz olsun. Mesela pahalı bir araba , büyük bir ev , rus hatun vb.” gibi şeylerle size hedef belirletirler. Tamam 3. Sü sadece benim hedefim olabilir de diğerleri öyle yani. Adamlar demek istiyor ki aslında “sen bu kitabı aldıysan zaten başarısız birisin ve paran yok. Paran olmadığı için de gözün aç. Zaten gözün aç olmasa bu kitabı alıp da niye zengin olmak isteyesin ibibik? E bende senin gözünü daha da aç yapayımda önüne gelene sal kuduz gibi” diyor ama siz farklı anlıyorsunuz tabiiki.

Taa küçükken size otomobillerin ne kadar güzel olduğu anlatıldı. “erkekler arabayla oynar kızlar bebekle” dendi. Oyuncak arabalarınız bile en lüks arabaların kopyalarıydı. Mahallenizdeki briyantinli abinizin de güzel cup arabası gözünüze ilişti daha ilkokul 1 de. Sonra etraftaki insanların ona baktığını gördünüz , arabasına binen kızları gördünüz vb. bu altyapıya işledi o yaşlarda ve siz büyüdükçe farkında olmadan arabalara sempati duydunuz.

Şimdi sorsak “yok abi ya lükslükle alakası yok , zevk bu” diyeceksiniz. Tabiiki öyle. Daha çocukken aklına soktular pırasayı , şimdi sanıyorsun tropikal ananas.

Aynı şey kızlar içinde geçerli. Ver eline bebeği , makyaj yapsın , saç boyasın , üstünü başını değiştirsin zart zurt. Sonra bu hatunlardan neden böyle 3 dairelik boya çıkıyor. E verdin arkadan gazı taa çocukken , şimdi git makyaj malzemesi al , 3bin tl ye ayakkabı al.

Aslında eskiden beri (100 yıl ve daha öncesinden bahsediyorum) erkekler arabayla kızlar gene bebeklerle oynardı dimi? Ama o arabalar tahtadandı , son model arabaların kopyaları değil yada bebeklerde makyaj , saç boyama vb yoktu. Bilidiğin ana-bacı motifli bebeklerdi. Bu tip şeyler sizde taa çocukken özentilik yapmaya başlamakta. Ama birçoğumuz bunları “başaramayarak” (burda başarı sizin için bunlar demekse tabii. Benim için adam olabilmektir başarı. Altındaki arabanın markası , telefonun fiyatı değil) mutsuz oluyoruz. öneğin Kadınlar bunları kendi maddi olanaklarıyla yapamayınca ne oluyo? Ahanda bu oluyo ;

VERSiON 1
-kız tamam beğenmiştir de ne iş yapıyo ki bu çocuk?
-doktor kız doktor
-Tamam neyse görüşelim bi bakalım.

VERSiON 2
- kız tamam beğenmiştir de ne iş yapıyo ki bu çocuk?
-işsiz ya dahaca bişi tutturmadı
-ya kız bende bu sıralar çok kapalıyım zaten bu ilişki işlerine. Olmaz de sen ya. Boşver.

Ne oldu yumuşak? Kendine ömür boyu sponsor olacak adam potansiyeli yok dimi? Olmazsa olmaz tabii. Sırf o çocukluğundan beri özendiğin , etrafından gördüğün şeyler için sen sevgi , saygı , aşk vb. şeyleri yana bırakıp paralı adama koşuyorsun. Salaksın yavrum hemde çok salak kusura bakma.

Kıssadan hisse şudur demek istediğim sevgili volvo s40larım.. Ferrari almanın benim için hiçbir mantığı yoktur. içine 2 kişi binebilir , bagaj yok , hayvan gibi benzin içer , 110 hız sınırından sonrası beni ilgilendirmez isterse 3500 yapsın vb. benim ihtiyaçlarımı hiçbir şekilde karşılamıyor.
Peki kaynatasızlar , bu araba niçin alınır?

Zevk mi? La bi sigigit görgüsüz.

Zevk felan değil. Ya hava için ya hatun için. Alacaksın o arabayı herkes sana bakcak. Yoksa tek başına 30 sene bi adada yaşayacaksın deseler bide sana 90 model dodge kamyon yada 2014 model ferrari vercez yanında da 1000 lt benzin sadece desinler ne alacan?

Gene ferrariyi alırım ben dersen senin aklında antilop koşturayım emi? zaten boşluk , çayır çmenlik alan belli..

Ferrariyle odun taşırsın artık. Kumsalda sürersin onu. O 3-5 cmlik yüksekliğiyle asfalt döşeyebilirsen ormanda da sürersin , bi tarafına sıkışabilirsen içinde uyursun bile belki.

Demek ki neymiş? Ferrari , bugatti bilmem ne ihtiyaç değildir. Bunla tamamen “siz kazanın , çalışın köpek gibi , biz size her zaman satacak birşey buluruz” diyen Rothschield ve Rockefeller ailelerin sizi enayi yerine koymasıdır.

Ayrıca şu konuda da ayıktırayım sizi ; federal bankalar (dolar ve euroyu basan darphaneler) , dünyanın en büyük 100 bankasından 89u , ayrıca BP , Shell gibi petrol devleri yanısıra ford , bugatti , ferrari , volswagen gibi markalar (başkalarının kimlikleri arkasına saklı olarak) bu ailelerin elinde. Yani bu alileler sana demek istiyor ki;

“Benim bankamdan para al sonra git benim arabamı almak için bana parayı geri ver. Bu arada sana bankada verdiğim parayı da senden zaten geri alacam merak etme , onu ödemek için çok çalışman lazım çok. Bu arda sana verdiğim arabanın benzine ihtiyacı var. Onu da benden al. Yani sen zaten hiçbirzaman parayı benden alamadın sevgili beyinsiz insanoğlu ve senelerdir de bunu anlamadın. Ayrıca sen farkında değilsin ama aslında bedava yaşıyorsun ve bunun için hayatın boyunca çalışıyorsun. Çok salaksınız çok..”

Yada şöyle anlatayım ; bana geldiniz benim örnek veriyorum ; kendi ürettiğim ve 1 tlye mal ettiğim kaşığı almak istedin. Ben sana “bunun fiyatı 10 tl , söyle lüks , böyle hoplar , şöyle zıplar” dedim. Sende “tamam alacam ama param yok dedin” merak etme ben sana borç veririm dedim. Sonra sana 10 tl verdim ama 15 tl olarak borçlandırdım faizle. Sen o 10 tl yi bana geri verdin kaşığı almak için 15 tl de bana borcun oldu. Şimdi benim 25 tl param oldu. Hemde 1 tllik mal sayesinde. Arada tamiri yakıtı vb. şeyler için gene bana para vereceksin tabii. Bu 15 tllik borcu ödemek içinde ben sana iş verdim , onu yapıyorsun. Yani seni hem yoluyor hemde çalıştırıyorum. Sende salak gibi o kaşığa bakıp bakıp sevinyorsun sevgili üstün zekalı yaratığım.

“Lan öyle şeymi olur? 10 tlyse 15 tl borçlanırım sadece sana” diyen ve burada anlatmak istediğimi anlamayan IQ oranı düşük arkadaşlar için söyle tekrar anlatayım ; sevgili beyinsiz , ben bu örnekte sana tek kişilik örnek verdiğim için öyle algılıyorsun. Ama ben farklı maskeler giyip de sana kaşığı satan farklı biri , borç veren faklı biri , yedek parçası yakıtını veren farklı biri gibi gözüküyorum. Aslında hepsi ben’im. Yani Rothschield ve Rockefeller’ım ben.

Halen anlamayanlar olursa haber edin küfür edeyim. Daha nasıl anlatılır lan bu beyinsiz?!

Neyse ya. Yusuf kaçar.

Öptüm zeka fışkıran beyinlerinizden...

Adios...

yazıların hepsi "izzetaltunmeseninbeni" isimli panpamızın blogundan alınmıştır. gibko yarağı cevap verse onunkileride yazacam da adam cevp vermiyor.