/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +19 -1
    Herşey o sıcak Ağustos akşamı başlamıştı beyler. Lise 1'den lise 2'ye geçtiğim yaz tatiliydi.
    Millet sahilde karı kız kovalar, Rus skerken ben evde 31 çekiyordum.

    Bunlar tabi hep babamın yüzündendi. Size biraz babamı anlatayım beyler; evin diktatörüydü, astığı astık, kestiği kestik bir insandı. Hatta bir defasında beni çarşıda görmüş ve "neden bana haber vermeden çarşıya çıkıyorsun" diye dövmüştü amk.

    Bu arada Alanya'sa oturuyorduk, her yaz gelen rusun, ukraynalının haddi hesabı yoktu ama biz bişey yapamıyorduk ki...

    Babam alanyada esnaftı. Gençken milli taksörmüş amk, 186 boy, 110kg ayı gibi bişey. Çarşıda başka esnafa karşı da dayılık yapıyordu, silahıda vardı, alanyada sözü geçen biriydi ama tabi mafya falan değil, küçük çaplı dayı amk.

    Ben ise yıllardır ezilmemin de etkisiyle tip olaak babamin tam tersiydim. Alanya gibi yerde akşam ezanından önce evde olmam gerektiği için, baskıdan stresten gelişememiştim amk.

    Boy 170, kilo 48, kollar çırpı, burun büyük ve kemerli, alın sivilceli, saçlar apaçi modeliydi.

    Bizimki gençliğinde hem çok çapkınmış, hemde söz dinlemezmiş. Bunları ara sıra anlatır "bana çekmemişsin" derdi. Ulan biz bunları yapsak yoğun bakımda 3 gün yatardık.

    işte böyle skik bir hayat yaşıyordum panpalar ve o Ağustos bana Kayseri'deki kuzenim gelmişti. Eleman Alanya da takılıcaz diye gelmiş ama dışarı çıkamıyorduk ki. Onun gazıyla biraz dolaşalım dedik ve akşamüstü 7 gibi dışarı çıktık.
    ···
  2. 2.
    +12
    Bir ay boyunca hazırlık yaptık. Suat ailesinden habersiz kendine 10 yıllık pasaport çıkardı. Bende nette, forumlarda saatler harcadım ve en uygun firmayı buldum. Hatta ismini yazmıyım şimdi biri gider işe girer, sonra başına bişey gelir sorumlusu ben olurum.

    Bu firmada işe girmek için 2 kriter var.

    1-)18 Yaşında veya büyük olmak

    2-)Pasaport sahibi olmak.

    Geri kalan herşeyi firma hallediyor, gemi adamı belgesi falan yok.
    Ücret dolarla ödeniyor, aylık 1000-1200 arasında değişiyor.

    Ben online olarak başvurdum, istanbul karaköydeki ofislerine mülakata çağırdılar. Bu arada şirket yabancı, sadece karaköyde tr ofisi var.

    Suat bana pasaportunu postalamıştı, geriye kalan iş ailemdi.

    Annemi çektim karşıma, yapacaklarımı anlattım. Çok üzüldü ama hak verdi.
    Kendisi köylüydü, babam tarafından yıllarca ezilmiş, hor görülüp dövülmüştü. Bu hayatı kabul etmişti ama benimde hayatımın böyle olmasını istemiyordu.

    Çıkardı 2000 lira birikmişini verdi, sarılıp ağladık beraber. Babama hiçbişey söylemeyecektim, Suat'tanda söz aldım tabiki, planımızı açık etmeyecekti.

    internetten 2 günlük bir oda kiraladım beşiktaşta ve o sabah 7'de otobüse bindim.
    ···
  3. 3.
    +9
    Odama girdim ve kapıyı kitledim. Kuzenimin yüzüne bakamıyordum. Herşeyi geçtim beni o aciz halde görmesi ve ailesine bunları anlatacağını düşünmek bile acı vericiydi.

    Aynada kendime baktım. 16 Yaşındaydım ama 13 görünüyordum amk. Hayatım baba ayakkabısı altında geçmişti, sinirden stresten birsürü tikim vardı, kızlarla konuşurken asla gözlerine bakamazdım kafamı yere eğerdim.

    "Babalığını skim" dedim içimden. Kuzenim yatağa yatmış, gözleri tavandaydı. O an karar verdim, bu hayatı değiştirmem gerekiyordu.
    ···
  4. 4.
    +8
    Eğitim yurdu Fındıklı'da mimar Sinan güzel sanatlar üniversitesinin karşısındaydı. Feci hatunlar girip çıkıyodu ama benim gibi bir tıfıla bakmazlardı.

    Bizi 4'er kişilik odalara yerleştirdiler, benim odamda bi tane cemaatçi, 2 tanede keko vardı. Elemanlarla pek muhattap olmadım o süre içinde.

    Eğitimden önce hastaneye gidip sağlık raporu aldık, sonra ilkyardım, gemide hayat, gemi kuralları falan fistan bi sürü ders görüyorduk her gün. Aslında bayağı zevkliydi fakat bir an önce gemiye binmek istiyordum, her an polise yakalanacakmış gibi hissediyordum amk.

    2 haftanın sonunda az da olsa tecrübeliydik ve nihayet o kutsal gün gelmiş, karaköyden gemiye adımlarımızı atmıştık.

    Gemiye bindiğimizde heyecandan ölecek gibiydim amk, başarmıştım, kurtulmuştum, babama büyük bir sktir çektim içimden ve bizi odalara ayıracakları alt güverteye doğru milleti izledim.
    ···
    1. 1.
      +1
      şuku takipteyim
      ···
  5. 5.
    +7
    Kapıyı açtım anahtarla ne göreyim amk.

    Babam o akşam evde içmeye karar vermiş. içerde kapınon önüne bir tabure atmış, üstünde atlet, yanında büyük rakı ve su sişesi. Zavallı annemin gözlerinde korku.

    Annem, "affet çocukları, dışarda gezmişler" falan diyor ama bizimki hem sarhoş hem pgibopat amk. Başladı bu "biz eşek başı mıyız, nasıl bana söylemeden gece dışarı çıkararsın falan. Amk mahalledeki bebeler eve 12'de giriyor. Biz karı gibi evde oturuyoruz. Neyse ben kuzeni odaya gönderdim, bizimki bana bir tekme koydu, koridor boyunca 3 metre uçtum. Sonra yanıma geldi işte tokat, yumruk vs vuruyor. Ulan zaten çöp gibi bişeyim, neyine vuruyorsun o kadar.

    Dayak bir 10-15 dk sürdü ama ben yere kapaklanmıştım, üstüm başım terden sırılsıklam olmuştu. Neyse siniri geçti bunun biraz, " sktir git yat" dedi.

    Odama geçtim, banyoya bile gidemiyordum korkudan amk.
    ···
  6. 6.
    +7
    Bu arada önemli bir noktayı söylemeyi unuttum. Kuzenim benden 2 yaş büyük, 18 yaşında ama aramızda abi muhabbeti geçmez.

    Tipim gib gibiydi dayaktan sonra. Tişörtün yakası bollaşmış, dudağımın kenarı kanlanmıştı.
    Konuşmadan birkaç dk öylece durduk. Ben seslerden babamın yatmaya gittiğini anlamıştım ve nihayet banyoya gidip soğuk bir duş aldım. Geri geldiğimizde ise direkt yatıp uyuduk.

    O sabah kahvaltı, o sıcakta buz gibiydi. Annem çok sessizdi, biliyordu fakat konuşamıyordu, ezilmişti.

    Gece bir plan yapmıştım, kahvaltıdan sonra planı kuzenime açtım.
    ···
  7. 7.
    +7
    Yolculuk boyunca düşündüm durdum. Kafamdaki en büyük sorun ise babamın anneme ne yapacağı idi. Kesin bir dayak vardı ama ilerdeki güzel hayatım için zavallı annemin katlanması gerekiyordu.

    istanbulda garajdan servisle taksime geldim, ordan da dolmuşa atladım beşiktaşa.

    Kiraladığım odayı bulmam kolay oldu, bir teyze ve oğlu yaşıyorlardı evde, bir odalarını ise günlük kiralamaya ayırmışlardı. Gecelik 40 tl idi, şuanda kaç gece kalacağımı bilmiyordum ama fazla uzamaz umarım diye umut ediyordum içimden.

    Neyse ben saat gece 10'a geliyordu, yatıp uyudum, sabah 8'de uyandım, beşiktaşta bir kafede 5 lira kahvaltı menüsünden yedim ve karaköye gittim. Gitmeden herşeyi araştırmıştım(yolları, otobüsleri vs) o yüzden mekanı bulmam kolay oldu.

    içerde bir salonda tek kişilik sıralar vardı, 20 kadar kişi bekliyordu.

    "Mülakat burada mı?"diye sordum birine. Şişko, 40'lı yaşlarda bir elemandı. Bana "ne yapcam amk veledi"tarzında bir bakış attıktan sonra "evet" dedi. Bende geçip oturdum ve beklemeye başladım.

    Anlaşılan mülakata hep beraber girecektik, neyse dedim.

    içeri takım elbiseli bir eleman girdi ve hepimize form dağıttı. Birer tane de kalem. Şunları doldurun, sonra başlayacağız dedi.

    Formlarda işte pasaport nosu, hangi pozisyon için başvuruyosun, yurtdışı olayları vs bisürü yer vardı doldurduk. Bu arada o şişko binin pasaportu yokmuş, mülakatı terk etmek zorunda kaldı, içimden oh olsun dedim.

    Takım elbiseli eleman formları topladıktan sonra bir video açtı ve duvara yansıttı.

    Videoda gemi hayatı, kurallar vs anlatılıyordu, ben bayağı şaşırmıştım çünkü işe alınmışız gibi davranılıyordu.

    Videodan sonra eleman açıklamaya başladı. işte bize burda 2 hafta eğitim vereceklermiş sonra ise direkt gemide işe başlayackmışız. Tabi bunu duyunca ben sevinçten uçtum amk, işe girmiş sayılıyordum. Fakat ilk 1 ay denemeymiş ve en küçük hatamızda işten atacaklarmış. Benim tabi aynı zamanda zütüm atıyordu pasaport meselesi yüzünden ama bir yola girmiştik işte.

    Neyse eğitim 1 hafta sonra başlayacakmış, bir hafta mecburen istanbulda kalmam gerekiyordu.
    ···
    1. 1.
      0
      13 yaşında gözüküyorum ama 15 dedin mülakata 18 olanı alıyorlarmış orayı biraz anlatsana
      ···
    2. 2.
      +1
      kuzenin pasaportunu aldık ya panpa
      ···
  8. 8.
    +5
    Yürüye yürüye sahile kadar indik ama ben tetikteydim amk babam veya tanıdık biri görecek diye. Günlerden cumartesiydi, babam pazarları dükkan açmadığı için Cumartesi akşamları içmeye giderdi, eve 1-2 gibi gelirdi o yüzden rahattım biraz. O gelmeden evde olurduk.

    Neyse kuzenle bi Cafe'ye geçtik, milleti kesiyoruz, karşı masada 2 Rus vardı hala hatırlarım, birinin yüzü aynı avril lavigne'di. işte kızları kesip muhabbet falan ede ede oturduk biraz, saat 9 gibi eve geldik.
    ···
  9. 9.
    +5
    Kuzenle birbirimize çok benzeriz. Yani şöyle diyim, o benim tipimin düzgün olanı.

    Görünüşümde hoşuma giden tek şey mavi gözlü oluşumdu. Kara gözlü babama değil, dedeme çekmiştim.

    Ben planımı açtım Suat'a(suat diyelim kuzene). Önce kesinlikle kabul etmedi, fakat hayatımı anlattım, gördüklerinden çok beteri olduğunu falan, zar zor kabul etti.

    Planım şuydu, Suat kendine pasaport çıkartıcaktı, bende o pasaportla Cruise gemilerinde işe girip, babamın zulmünden kurtulacaktım.
    ···
  10. 10.
    +3 -1
    Beyler okuyanlar ilk iletiye şuku atabilir mi rica etsem? Yazma isteği geliyor gördükçe
    ···
    1. 1.
      0
      kaptın şukuyu +1
      ···
  11. 11.
    +3
    Beşiktaş'taki eve döndüm ve yaşlı teyzeyle konuştum. 1 hafta kalacağımı söyledim ve az da olsa bir indirim aldım. Yanımda komando Mağazası'ndan aldığım sırt çantası vardı. içine birkaç parça kıyafet, havlu falan koymuştum gittim bi duş aldım, sonra ise evi aradım.

    Babam bu saatte işte olurdu, ama yinede umarım annem açardı.

    Telefon her çaldığında içimden bir parça kopuyordu.

    "Alo!"
    "Alo anne nasılsın?"
    "iyiyim oğlum ama baban çok kızdı, evi kırıp döktü, karakola da gitti senin için"

    "Sen nasılsın anne? Bişeyin yok ya"
    "Merak etme oğlum, baban bana bişey yapmadı, aslında bayağı üzüldü senin için"

    içimden beter olsun amk dedim, annemle helalaştık ve kapattım. Şuan için babama bişey söylememesi konusunda tembih ettim ve dışarı yemeğe çıktım. Yalnız bir sıkıntı vardı, polis eşgalimi arıyor olabilirdi, dışarda pek görünmemek en iyisiydi. Kendime bir şapka aldım, gözlerime indirerek gidip Hatay dürümcüsümde dürüm yiyip eve döndüm. O bir hafta boyunca evden pek çıkmamaya çalıştım, dürümcünün kartını almıştım amk hergün eve sipariş ediyordum.

    Sıkıcı geçen haftadan sonra nihayet eğitim günü gelmişti, teyzeye teşekkür edip evden ayrıldım.
    ···
  12. 12.
    +2
    Neyse panpalar bu 4 gün çabucak geçti ve biz Atina'daydık. Atina'da 2 gün kalacaktık ve 2 gün kahvaltı-akşam yemeği arasındaki saatimiz boştu.

    Özgürle hemen heyecanla Atina'ya indik ve şehri keşfetmeye başladık. Atina, izmir ve istanbul'un karışımı bir şehir. Yunan erkekleri tip olarak türkden farksız. Bıyıklı amcalar falan aynısı amk, ama yunan kızları der susarım. Esmer, uzun bacaklı, ciksi vücutlular genelde, arada sarışınları da var. Yunan kızları türkten çok brezilyalıya benziyor. Akşam 7'de gemide olmamız gerektiği için şehrin önemli bölgelerine pek takılamadık ama sah,lde bir kafede "frappe" denilen yunanistan'ın meşhur buzlu kahvesini falan içtik.
    Bu arada wifi bulup biraz alanya haberlerine falan baktım, benimle ilgili bişey göremedim. Müsait bir zamanda yine annemi arayacaktım.

    Neyse Özgür abazanı kızlara "hi" "how are you" falan diyordu ama kızlar gülüp geçiyordu, sklerinde değildik. Bizim gibi iki skik tipsize pek bakacaklarını zannetmiyordum ama yinede güzel bir gün geçirmiştik. Öğlen yemeği olarak tavuk soulvakis yedik, bizim şiş kebap gibi bişeydi işte
    ···
  13. 13.
    +2
    Yunanistana varmamız 4 gün sürecekti. Bu 4 günde Özgür'le bayağı yakın arkadaş olduk, Megan'ın azarlamarından kaçınmaya çalıştık ve göze batmamak için bayağı köpek gibi çalıştık.

    Size bayağı rus hatun var demiştim ama bunlar genel olarak garson ve resepsiyon işlerine bakıyorlardı, hem zaten daha bir hatunla tanışacak özgüvene de gelememiştim.

    Gemideki tipik bir günüm şöyle geçiyordu;

    Sabah 6:kalkma
    6:15 Personel Kahvaltısı

    7:00-9:00 Kahvaltı servisinde çalışmaca

    10'da temizliği bitirme, 12'ye kadar boş zaman(2 saat uyuyordum genelde)

    12-2:30 öğlen yemeği servisinde çalışma

    3:30-4 gibi personel yemeği, sonra 7'ye kadar boş

    7-9 akşam yemeği servisi, 10'a kadar temizlik ve 10-11 arası personele akşam yemeği.

    Gece 11'den sonra boş oluyorduk diğer sabaha kadar ama uykusuzluktan genelde enerjimiz kalmıyordu başka şeyler için.
    ···
  14. 14.
    +1 -1
    Panpalar kusura bakmayın dün arkadaşla ortama aktık, yeni partı yazıyorum şimdi
    ···
  15. 15.
    +2
    Görevlerimize göre bizi ayırdılar panpalar. işte garsonlar bir tarafa, komiler bir tarafa, barmenler vs.

    Bu arada ekleyeyim gemide dil ingilizce. Firma yabancı ve sadece türk personel aldılar, gemide her milletten insan var. Bayağı filipinli var, onun dışında rus ve ukraynalı sayısı da iyi. Bunları görünce benim gözüm dönmüştü zaten, bir milletin tüm karıları mı güzel olur aq?

    Neyse şefler amerikan, norveç ve isveçli, çalışanlar ise filipin, mekgiba, rus, ukrayna, türk vs her milletten adam vardı nerdeyse.

    Ben diğer komilerle beraber sıraya girmiştim, ingilizcem az olsa da vardı ama milleti pür dikkat izliyordum yanlış bişey yapmayayım diye. Bize üstünde logo olan turuncu tişört ve şorttan oluşan komi üniformasını verdiler 2 çift. Small almıştım ama zayıflığımdan dolayı o bile rapçi gibi olmuştu amk. Bende içimden şansımı skeyim diyordum, bir tane güzel kız yoktu komilerde, zaten türk personelde kız komi yoktu, yabancılarda ise 2-3 çırpı bacaklı filipinli gördüm.

    Kıyafetleri aldıktan sonra odalara yerleştik, daha doğrusu kamaralara. Kamara alt 3 güvertede, fare deliği gibi bi yer amk. Tabi komi olarak geminin yemek zincirinin en alt tabakasıyız. Kamaraya girdim 2 tane ranza, daracık bir oda. Bir an boğulacak gibi oldum ama sonra alıştım. Odada 3 elemanla kalacağız.
    iki tane filipinli, bir tane de eğitimden türk.

    Ben ilk gün biraz dinlenirim diye düşünürken gemi kalkmış amk, istanbul'dan Ege denizine doğru gidiyorduk.ilk seferimiz 3 ay sürecekti, bu seferi kovulmadan atlatırsak 5 ay sürecek olan transatlantik'lere geçecektik çalışmak için

    Neyse biz türk elemanla beraber(adı Özgür, elazığlı birisi) filipinlileri takip ettik ve gemi restoranına girdik.

    Restoran manager'i, yani şefi Megan diye 40'lı yaşlarda bir amerikan kadın.
    ···
  16. 16.
    +1
    Rez devam et çok sardı devam ett yoksa seni giberim
    ···
  17. 17.
    +1
    Yemekten sonra iki saatimiz kalmıştı, abazan özgür huur skelim diye başımın etini yemeye başladı.

    Ben açıkçası pek gönüllü değildim, hem maaşı daha almamıştık hemde ailemi ve hayatımı düşünüyordum, bin tane derdim vardı aq. Özgür'ü de vazgeçirdim ve kızlara bakmış olarak gemiye döndük ve akşam yemeği servisinde çalıştık.

    Bizde yemek yedikten sonra Özgür yine atina'da gezelim diye tutturdu. Olay şuydu gemide, sabah kahvaltı saatine kadar ne tak yersen ye ama gecikirsen işten atılırsın.

    Bende takıldım ve Atina'ya indik, işte sora sora bunların clublarıyla ünlü bi caddesini bulduk.

    Ortamlar falan bayağı iyiydi açıkçası ama ben kendime hiç güvenemiyordum, hiçbir kız bana bakmaz gibi geliyordu.

    Bi tane mekana girebildik ve biraları aldık. Ben bir belgeselci edasıyla etrafı kesiyor, kızlara falan izliyordum, cidden at gibilerdi. Bizim keko bi tane 40'lı yaşlardaki milfle dans falan etti, tabi bişey olmadı sonra gemiye döndük.
    ···
  18. 18.
    +1
    Yaz lan
    ···
  19. 19.
    +1
    Megan'ın yüzü klagib amerikan kadını. Hani filmlerde olur ya, kumral saçlı, mavi gözlü vs

    Gençken bayağı güzelmiş diye tahmin ettim, çünkü eğer bir 20 kilo verse süper ciksi bir milfti. Yalnız filipinliler bize "buna dikkat edin" demişlerdi, çünkü çok acımasızmış.

    Megan bize aptal gibi davranarak tek tek kuralları anlattı. ingilizcemden dolayı bayağı şey kaçırmıştım ama artık zamanla öğrenirdim. Olayımız kısaca şuydu; Yemek servisi esnasında restoranda devriye gezecektik, boş tabakları falan sorup, yemek bitmişse toplayacaktık. Yerlere falan bişey dökülürse temizleyecektik falan.

    işin güzel yanı şuydu, günde sadece 3 defa, kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği saatlerinde çalışacaktık, sonrasında ne istersek yapabilirdik.

    Megan'dan aldığımız talimatlara uymaya çalışarak ilk görevimize başladık. Öğle yemeği veriliyordu, klagib otel açık büfesi şeklindeydi.

    Biz kirli bulakşıkları toplayıp, bulaşıkhanede ispanyolca söven, mekgibalı bulaşıkçılara veriyorduk.
    ···
  20. 20.
    +1
    Öğle yemeği, yani lunch, 12:00 -2:30 arası. Yani 2 buçuk saat koşturduk ve sonunda yemek bitti. Ben çok yorulmamıştım ve "ne güzel iş lan" derken Megan geldi ve bize kovalar ve temizlik malzemelerini gösterdi. Her yemekten sonra masaları, sandelyeleri çekip yeri paspaslamak zorundaydık, bunu bitirdiğimizde saat 3 buçuk falandı, yarım saat'te biz yemekyedik arka tarafta ve Özgür'le birlikte kamaraya gidip üniformaları çıkardık(üst güverteye üniformalı gitmek yasaktı) ve üst güvertede dolaşmaya başladık.

    Hatunlar cıvıl cıvıldı gerçektende amk. Biz 2 abazan, hayran hayran kızlara bakıyorduk. Havuz kenarında hem muhabbet ediyor, hemde kızları kesiyorduk. Tabi personelin havuza girmesi yasaktı, bir şef görürse direkt atılınırdınız.

    Özgür 19 yaşında, Elazığlı kara kuru birisiydi. Belek'te otellerde komilik falan yapmış, lise mezunu.

    Bende tabi lise mezunuyum diye sıkıyorum amk, belli olmaz yerin kulağı var.

    Neyse tanga bikinili ruslara bakmak falan efsaneydi ama fazla burda takılmayalım dedik gemiden denizi seyretmeye başladık.

    Rotamız çanakkale boğazından geçerek Ege denizi, sonrasında ise Yunanistan'dı. Cidden heyecanlıydım lan, hayatımda yeni bir pencere açılmıştı, yabancı ülkeler görecek, para kazanacaktım.
    ···
    1. 1.
      +2
      Yarramın başını kazanmışsın herhalde burda takıldığına göre
      ···
    2. 2.
      0
      Eee pampa
      ···