/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +61 -13
    Büyük mafyalar, uyuşturucu işiyle uğraşanlar, sınırdan tırlarla uyuşturucu kaçırırken 1-2 tır malı feda ederler ki diğer tırlar girebilsin. Çünkü polis alacağını alıp devam eder.

    Bu durum torbacılarda da böyledir. Malı yeni aldın diyelim ve zulan evde. Bir kısmını çok göz önünde bulundur ki baskın yiyip yakalanırsan içiciyim diyerek kurtul.

    Bu transfer işlerinde en kilit noktayı oynayan, yani abilerden malı alıp torbacılara taşıyan kuryelerin ise hiçbir numarası yoktur. Diyelim ki bir mahalleye yılda 300 defa kurye giriyor ya bir kere yakalanır, ya da hiç yakalanmaz...

    işte bu işe bu sözlere aldanarak başlamıştım. Kolay para hırs verir insana, daha fazlasını istersin.
    ···
  2. 2.
    +26
    Yani şimdi otur ve düşün. 16 yaşındasın çok fazla para lazım düşün biraz, ne fazla para getirir sana... iddiadan vurgun yapabilirsin, part time işe girebilirsin, borç isteyebilirsin, kredi... çekemezsin reşit değilsin... bunlar garanti olmayan şeyler.

    Para neden lazım olabilir ki 16 yaşındaki bir çocuğa? Ailenin reisi hapse girmiştir belki kefalet ödemek zorunda kalmıştır? Fidye istiyorlardır? Daha kötüsünü düşün... Baban bıçakaltına girecek amaaa... para yok. Evet olay tam olarak buydu. Ameliyat için 75 bin TL gerekiyordu.
    ···
    1. 1.
      +12 -1
      Vay dıbına kodumun torbacısı dur egmye atayım da linki onlar da okusun belki beğenirler
      ···
  3. 3.
    +18
    Hiç uyuşturucuya bulaşmadım. Sadece alkolüm vardı o zamanlar... Ama bulunduğum semtte arkadaşlarım kullanırdı. Her cumartesi takılırdık istisnasız, ben şişe tuborg onlar eroin ve extasy. Ne zaman denemek istesem sadece bir galon veya salt tek hap, asla izin vermezlerdi. Ne tak olduğunu gün geçtikçe zayıflamalarından, algıda güçlük çekmelerinden sonra anlamıştım. 1 hapla bütün günü zütüren dostlarımsa 10-15 tane hap atıyordu günlük, aileleri perperişan, kendileri bitik... Hal böyle olunca bi süre sonra para da bulamıyon moruk. Hiç içmemişlere tavsiye etmeye, ikna etmeye çalışıyosun. O ortamda aklı olan sağ kalır. Ben en akıllılarıydım...
    ···
    1. 1.
      +3
      Ulan sen çaliştigin yerden para koparmak için parmağını kopartan oç değil misin
      ···
      1. 1.
        0
        Aayneeen bu o huur çocuğuydu
        ···
  4. 4.
    +20
    Şimdi biraz betimleme yapıcam, ortamı hayal edin. istanbul’un fukara mahallelerinden biriydi... Hacıhüsrev, Balat, Kuştepe, Tepebağ. Bu tarz semtlerin ortak bir özellikleri vardır. Müptezel yıkıntıları. Kimi zaman terk edilmiş bir binadır bu, kimi zaman yıkılmış bir ev, boş bir arazi...

    Ne zaman geçerseniz geçin ordan, kaymış hayatlar görürsünüz, fellik fellik yatan müptezeller... Kimi o kadar zekidir ki profesör olacağı yerde haplanıp kitabını okur, kimi o kadar sert düşmüştür ki lüksle geçen hayatı, artık lüks semtlerde eroin için para dilenmekle geçirir günlerini...

    Alkolle başlarsın ilk, sigara yanında iyi gider. Yanına esrar denersin, bu en zirve olaydır senin için. Daha sonra seviye yükseldiğini sanarak günden güne düşersin o taka, önce şeker sonra eroin... Avrupa ve Amerika’da durum daha kötüdür. Eroin kısa sürede seni yaşayan ölüye çevirir ama meth seni yaşarken öldürür, vücudunda açık yaralar çıkar, takım elbise bile giysen içici olduğun her halinden bellidir.
    ···
  5. 5.
    +16 -1
    Yine bahsettiğim yıkıntılardan birinde takılıyorduk. Ben sigara bira içiyorum bizimkiler de baygın baygın yatıyor. Bi telefon geldi bana “oğlum samatya hastanesine gel” diye. Durumu daha kötüleşmiş babamın. Acil ameliyata girmesi gerekiyormuş ama devlette yapılamazmış. Özele naklettiler, fatura o andan itibaren işlemeye başladı. Anne desen zaten cinayete kurban gitmiş, abim deseeen 12 yaşından beri tahtaköyde hamallık yapıyor. Gelir seviyesi belli ailenin...

    Uzunca düşündüm, hatta torbacı olmak için fazla bile düşündüm. Belki takıldığım ortamdan ötürü aklıma ilk gelmesi gereken şey, çaresizce son ihtimal gibi gözüktü... Koltuktan kalkıp mahalleye yaylandım. Bizimkiler para denkleştirmeye çalışıyordu. Torbacıdan mal alacaklarmış.

    Torbacı dediğim de sizi yanıltmasın, yine bizle takılan eroin bağımlılarından biriydi. ismi Oktay. Hani mahallede top oynarken hazetmediğiniz çocuk karşı takıma geçsin de faul yapsam diye düşünürdünüz ya işte benim için Oktay “o”, onun için ben “o” yum.
    ···
    1. 1.
      0
      Tahtakaleye tahtaköy demiş. Anlaşılan bu arkadaş istanbullu değil. Kurgunu gibim.
      ···
  6. 6.
    +12
    ohooo binler nerdesiniz aq
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      devam et sen amk millet sonradan geliyor öyle patlıyor hikayeler
      ···
    2. 2.
      0
      bREZZZers
      ···
  7. 7.
    +16 -1
    Dedim agalar, ben de gelecem. içlerinden bazıları tamam gel ayağı çekerken bazıları matbaacı hayatının hatasını yapıyosun bak, otur biranı iç diyorlardı ama ben kafamda kurmuştum, içici değil satıcı olacaktım. Normalde bu piyasalara gireniniz varsa satıcıların çoğu aynı zamanda içicidir, kazandığı para yine alışverişe gider. Kendinden satın alır resmen, ben bunun o zamanlar farkında olmasam da bi amacım var, “devlet yardım etmiyorsa bende devletin yapmadığını yapar, kendi paramı basarım aq” diye düşünüyorum.

    Neyse gittik 5-6 kişi Oktay’ın yanına, bunlar alışverişi halletti kayıyoruz mekandan. Dedim siz gidin ben geliyorum... Tam Oktay sırtını dönmüş gidiyor, “Oktay!” dedim “Bir baksana bro.”

    Gittim yanına “Ne oldu, hayırdır?” çekti. Dedim “Ben de torba tutucam acil para lazım” hayırdır falan dedi, durumumu anlattım.

    “Benim tezgahımın önüne tezgah açmayacaksan, asıl abilerle tanıştırayım.” dedi. Kabul ettim ve yola koyulduk.
    ···
  8. 8.
    +13
    Zeytinburnu’nun en dandik semtiydi Tepebağ. Sadece uyuşturucu değil fuhuşta dönüyordu, kumarda. Kalpazanlık baskınlarıyla, sahte pasaport basan depolara baskınları izleyerek büyüdük. Öyle ki bizim zamanımızda “istanbuldan Avrupa’ya gidenler pasaportunu zeytinburnu’ndan alır.” diye bir söz bile vardı.

    El altından büyük dağıtımın yapıldığı, bütün Zeytinburnu’nun alıcısı olan Kazım Abinin Emlak Ofisine girdik. Kendisi 40’lı yaşlarda, haber spikeri olmak isteyip başaramayan bi abimizdi. Haber spikeri olamayınca haberlere konu olmayı tercih etmiş olacak ki sürekli baskın yapılırdı buraya, sürekli de serbest bırakılırdı. “Ben tayyibin yeğeniyim.” demesi de şuan beni lan acaba diye düşündürmüyor değil.
    ···
    1. 1.
      +1 -4
      "Çukur'da uyuşturucu satılmasına izin vermem!"

      -idris Koçovalı
      ···
      1. 1.
        -1
        Ama gavadlık serbest
        ···
    2. 2.
      0
      Sen gibiler sayesindedir.
      ···
    3. 3.
      0
      Sen gibiler sayesindedir.
      ···
    4. diğerleri 1
  9. 9.
    +10
    Oktay benim durumumu anlattı, böyle durumlarda pasif kalan bi insanım. Kazım abi bana “Matbaacı kardeş. Sana iki çift laf edicem, birbirimizi tanıyoruz, bu mahallenin çocuklarısınız ama herkes yolunda. Ben zeytinburnu dışında iş vermiyorum, veremiyorum. Küçük esnafım ben daha... Zeytinburnu’da da güvenilir çalışanlarım var yani sana iş veremem.” tamam dedik tokalaştık. Üzülmüşüm ama en iyisi bu sanırım diyorum. Tam ayağa kalktık çıkıcaz mekandan, yanındaki Bahri abi “Bu çocuğu kurye yapalım lan o zaman, baksana eli yüzü düzgün, postacı gibi gider gelir emanetleri dağıtır.”
    ···
  10. 10.
    +11
    Şimdi Kazım abinin neden semt dışına eleman gönderemediğinden bahsedelim biraz.

    Bu işlerde küçük esnaflık demek, kabadayılığın en dip noktası, otoparkçılık veya değnekçilikle eşdeğer. Garibanın kanını emersin. Biri senin malına konsa adamı bulacak kaynağın yok, tanıdığın yok. Üstlerin malı sana satıyor ama, onların gibinde değilsin. Hapse girsen, avukat bile tutmazlar. Çünkü senin yerin dolar, hem de çok hızlı bi şekilde. Kazım abi bunu bildiğinden, satışa gelmemek için, kendi yarattığı müptezel torbacılara güvenmezdi hiçbir zaman. Artık benim işe başlamamla birlikte farklı ilçelere açılacaktı.
    ···
  11. 11.
    +12
    Bu işler nasıl yürür onu da anlatayım. Bu gerçek hayat, GTA San Andreas’ta ki gibi çete savaşları yapıp bi bölgeyi alamazsınız torbacı olarak. Ya bakir yerlere konacaksınız, kimse burası benim köşem diyemeyecek, ya da başınızdaki esas abi o mahallenin abisini vuracak belki de izin alacak. Laf üstünde anlaştıktan sonra ilk işimi 2 hafta sonra bakir bir yer olan Bahçeşehir’e giderek yapıcaktım. Söylenene göre çantada 150gr. esrar, 5 galon eroin ve 5 paket extacy. işin başında 1000 lira, bitince 7000 lira, çantanın içinde nerdeyse 30 bin lira değerinde uyuşturucu var, 8 bin lirası bana kalıyor. Yolda giderken acaba yem olarak mı kullanılıyorum düşüncesi bana kafayı yedirtiyor. Otobüsteyken bacaklarım titriyor...
    ···
  12. 12.
    +14
    Bahçeşehir’e buluşma mekanına gittim. Tanıdık bir yüz, Oktay geldi yanıma.

    “Çantayı aç!” dedi.

    Elim ayağım titreye titreye açtım çantayı. içinde uyuşturucu yoktu. Taş vardı.

    “Sana güvenebilirmi diye test etti seni. Para falan yok, bütün gün peşindeydim ama hiç içime sinmiyor bu işi yapman.” dedi. Çok sinirlenmiştim. Babamın durumu günden güne ağırlaşıyordu ve resmen benle taşşak geçmişlerdi. Döner dönmez mekana damladım. işi acilen vermesi gerektiğini söyleyecektim ki, beni görür görmez konuşmama izin vermeden bi çanta çıkarıp masanın üstüne koydu.

    “Fatih’te çukurbostan var. Oraya gideceksin. Bu 500 lira iş öncesi 3000 lira iş sonrası” dedi.

    “Neden fiyat birden düştü?” diye sorduğumda “işin tehlikesine göre para alıyorsun, senin üstünde canlı bomba olsa ve xrayden geçsen polis cihaz bozuldu sanar.” dedi.
    ···
  13. 13.
    +11
    olm şukulayacağınıza burda olduğunuzu belli edin
    ···
    1. 1.
      0
      Rezerve
      ···
  14. 14.
    +16
    Durumu tekrar anlattım. “Bak Kazım abi, ben bu işi para için, babam için yapıyorum. Madem öyle diyosun bari toplu mal ver, toplu para alayım.”

    “Bak” dedi...

    “Bak aslanım, bu dünya, senin yaptığın iş yemeksepeti değil. Alıcıya ikramda bulunmak istesem fazla koyarım zaten. Sipariş neyse onu taşırsın. Ben bu işi gariban karnı doyurmak için değil, para için yapıyorum. Beğenmiyosan git hırsızlık yap, efendi gibi geldin, babamın durumu kötü, geçici iş lazım dedin, verdik. Şimdi efendi gibi işini yap.” dedi.

    Aslında şimdi Kazım abinin açısından bakarsak olaya, onun bana, benim ona olandan daha çok ihtiyacı vardı... ama o zaman bunu görememiştim.
    ···
  15. 15.
    +15
    Fatih’e gitmek üzere otobüse atladım yine. Bu sefer geçen seferkine göre daha rahattım. Çukurbostana geldim, bir çiğ börekçinin önünde elemanla buluştuk ara sokağa girdik.

    Ağzında sigarayla “Bu iş için fazla genç değil misin?“ diye sordu.

    “Hayat şartları, naparsın başkan... ” dedim. Alışverişi tamamlayıp emlak ofisine döndüm. Kese kağıdını verdim, payımı aldım.

    “Haftaya iyi paralı iş var. Bakırköye gideceksin ama lavuk biraz sorunlu.”

    Baktım cepte para gani gani, biraz harcasam kimseye zararı olmaz. Bizim mahalleye gçtim
    ···
    1. 1.
      0
      Devam panpa
      ···
  16. 16.
    +4
    evde traş olup geldim devam
    ···
  17. 17.
    +11
    Ben müptezeller, keşler falan diyorum ama bakmayın, bu çocukların her biriyle farklı bir mazim vardır benim. içlerinden biri var... Ogün.

    Çok zeki bir lavuktu Ogün ama saftı. Bir kereden bişey olmaz diyip başlayıp, kendini mahvetmişti. Benden 4 yaş büyüktü. Üniversiteyi hazırlıkta bu sebeplerden ötürü bırakmış, babasının zor gün parası olarak sakladığı parayı günbegün eritmişti. Babası bunu öğrendiğinde hiç hırsız falan dememiş ama paranın nereye gittiğini öğrendiğinde evden atmış Ogün’ü...

    O zeki çocuk mahalle esnaflarından biri olan amcasının dükkanında yatıp kalkan garibanın teki olmuştu.
    ···
  18. 18.
    +10
    Mekana 8 tane birayla hızır gibi bi giriş yapmıştım, lavuklar yağ çekiyodu ben de şakayla karışık “olum siz önce kovanızı bitirin lan!” diye atar yapmıştım.

    Biraz sohbet muhabbet ettikten sonra bayılanları izlemek için köşeme çekildim. O sırada içlerinden olan Ogün bayılmakla bayılmamak arasında gidip geliyordu...

    Yanına gidip sanki babasıymış gibi “Bi adam olamadın lan, yüzümü güldürmeden mi geberecen!” diye seslenmiştim.

    “Özür dilerim baba! Lütfen affet beni söz veriyorum çalışıp tekrar giricem üniversiteye... Matbaacı senin kafanı giberim bak. Kesmiyo olum artık beni, eğlenemezsin benle” demişti. Kalktı ayağa beraber kol kola köşeye geçtik...

    Uzun zamandır iki kelam etmiyoruz lan dedim.

    “Edecek kafa mı kaldı olum hayatımız gibildi bundan başka bişi düşünemiyorum, iki dakika konuşsak borç isterim olum hayatımız gibildi lan.” diye cevap verdi.
    ···
  19. 19.
    +12
    Onu bunu boşver kanka dedim, durumları anlattım. Ogün şaşkınlık içinde bana bakıyordu, ağzı açık kalmıştı. Birkaç saniyelik sessizliğin ardından “Vay dıbına koyiiiiim olum sen el chapo mu olacan lan başımıza, matbaacı senden hiç beklemezdim bak. Taşşak mı geçiyon aga... Şu biradan bi yudum versene lan.” dedi.

    Biraz biramdan içtikten sonra “ne taşıyon tam olarak, bende geleyim bi ara para varsa, dilene dilene harbi dilenci olduk iş öğrenmek lazım yarram biraz.” dedi.

    “Kazım abi keşlere iş vermiyomuş olum, bende şansa aldım ama sıkılıyom tek. Haftaya gidicem bi yere gel bari sen, bu muallaklere de sakın söyleme bak.” dedim.

    *)" >**)" >**)" >*

    Kuryeliği yapacağım gün, aradım Ogün’ü, parkın oralardayım ben gelirim sizin apartmana dedi. Üstüne benden birkaç parça eşya verdim, 5 km öteden ne mal olduğun anlaşılıyo, geç apartmana giy şunları dıbına koyim dedim. Ogün giyinip geldi yanıma, minibüse binmek için 58.bulvara gittik...
    ···
  20. 20.
    +6 -3
    Bakırköy’e küçükken babamla giderdim haftasonları... Carousel’in orda McDonald’s vardı. Eleman orda buluşalım demişti. istanbul caddesinden yürümeye başladık. Yolda gördüğüm bi ekip otosundan dolayı işkillendim ve ara sokağa girdik.

    Ogün “Oğlum tamam baban hasta anlıyom da, seni bağlayan ne aq. Abini ikna edip satarsınız evi bira fabrikası bile kurarsın, para yoksa zorlama bu işler tekin değil.” dedi.

    Ogün’e dönüp sırıttım. “Oğlum bazen filozof gibi konuşuyon lan.” dedim.
    ···