1. 1.
    +2 -2
    ve sonra adam elini vücudumda kalçalarımda gezdiriyor, hissediyorum yavaşça pantolonumu indirip zütümü parmaklamaya başlıyor, korkudan sesimi çıkartamıyorum, zütümü parmağıyla genişlettikten sonra aletini dayıyor, kucağına oturtup köküne kadar içime sokuyor... atraksyon katiyim dedim *
    ···
  2. 2.
    +4
    inanmışlardı, olayın vehametinden olsa gerek sorgulamamışlardı, köye döndüğümüzde herkes benimle olağan üstü ilgileniyordu, 1 hafta sonra okula tekrar gittim, ve para üstünü zütürüp müdüre verdim, haberi bile yokmuş vermediğimden, unutmuşum dedim güldü sadece...

    atraksiyon isteyen binler kusura bakmayın hşkayemde öyle olağan üstü bişey yok sadece çocuk pigibolojisini ve özgüven ekgibliğini anlatmak istedim... eğer bir gün çocuğunuz olursa mutlaka onu özgüveni yüksek bir birey olarak yetiştirin, ve mutlaka winstonun ne olduğunu öğretin...
    ···
  3. 3.
    +3
    müdür odasının önünde yaklaşık 5 dk neler söyleyeceğimi planladım, bir türlü cesaret edemiyor, içeri giremiyordum, ya kızarsa, ya içerde biri varsa ve onun yanında hakaret ederse, hele bide öğrenciyse içerdeki herkese söyler müdürn bana kızdığını, okul çıkışı döverim bende ... tabi bu arada dakikalar giderek ilerliyor, kapı bir an açılsa içerden müdür çıksa kesin düşer bayılırım korkudan, bıraksalar koşa koşa uzaklaşırdım ordan, ne okula giderdim bir daha, nede evden çıkardım, hayat çok zordu ve ben bu hayata göre fazla saftım...
    ···
  4. 4.
    +3
    zaman ne çabuk geçiyordu, okuldan bayağı bi uzaklaşmıtım ve aradan yarım saat geçmişti, müdürün beni aradığını hayal ediyor, homurdanmalarını gözümün önüne getiriyordum... Alah kahretsin, hiç mi bırakmaz beni bu şanssızlığım, neden bu kadar malım...

    derken biraz daha dolaştıktan sonra kenar bir mahallede küçük bir bakkal buldum, önce iki defa önünden geçip içerde kimse olup olmadığına baktıktan sonra nihayet girmeye cesaret etttim...
    ···
  5. 5.
    +2
    merak ettim bin rezerv.. jamiryoooo
    ···
  6. 6.
    +2
    allahtan kısa piston box dememiş
    ···
  7. 7.
    +2
    müdür söylediğinden beri sürekli tekrarlayarak unutmamaya çalıştığım cümleyi bakkkala söyledim ve durumu anlatmaya başladım, 45 dakikadır dolaştığımı söyledim, utancımdan ağlamaya başlamıştım...

    bakkal bir kahkahalarla gülüyordu, arkasındaki dolaptan bir paket sigara çıkardı ve çabuk git bunu müdürüne ver bi daha da bilmediğin şeyleri insanlara söylemekten çekinme dedi. sevinçten uçuyordum, sigarayı ve para üstünü aldıktan sonra uçar gibi uzaklaştım dükkandan... gecikmeme sebep gösterecek bir yalan düşüne düşüne okulun yolunu tuttum...
    ···
  8. 8.
    +1 -1
    hikaye sürükleyiciliğini kaybetti ben yatıyorum @1 daha çok çalışman lazım edebiyata zütünü teslim etmen lazım gerekirse hikayen kırmızı çiziklerle dolu otur sıfır amk
    ···
  9. 9.
    +2
    bana bi winston kısa light al gel demişti...

    dünya başıma yıkılmıştı, köyden inip şehirde okula başladığım ilk günde okul nöbetçisi olmuştum (şansıma sokayım) ve müdür benden bilmediğim bişey alıp gelmem için elime para sıkıştırmıştı...

    heyecandan elim ayağım titriyordu, ne yapacağımı bilmez bir edayla bir süre kalakaldım...

    Allahtan müdür arkasına dönüp bakmamıştı da ne duruyorsun oğlum malmısın lafını duymamıştım...

    aklımdan binbir düşünce geçiyor, ama bir türlü söylenen şeyin en olduğu ve nereden alınacağıyla ilgili bir fikir edinemiyordum...

    herkes dersteydi ve sorabilecek kimse yoktu etrafta, ve zamanımda çok azdı...
    ···
  10. 10.
    +2
    allah senin belanı versin okurken içim sıkıldı nasıl bir malın oğlusun sen amk
    ···
  11. 11.
    +2
    eee tecavüzcü müdür müymüş hademe mi?
    ···
  12. 12.
    +2
    @35 heyecanlanma bin
    ···
  13. 13.
    +1
    bakışlara aldırmadan ayakta duran yolcunun birinin cüzdanının düştüğünü gördüm. hiç uyandırmadan aldım ve cebime soktum. dolmuş durdu ve aşağıya indim. kendimden emin adımlarla okula geri dönüyordum. paramla hava atacaktım arkadaşlarıma...
    ···
  14. 14.
    -1
    Lie lie to say that!

    They said that, 12 September, a week-ten days until the weekend before the permission of Land Warfare School, the students left the Youth Park, militants attacked and beaten more, and then the commander of the school bus service for all students to have shipped to fill the Youth Park and pocketknife organized as children, the park is a beautiful likened mob!

    Are the newspapers to know aksetmiş; it tricky Polatli Artillery and Missile School days (but did not see any missile!) Talebeydik Reserve Officer. Squadron commander, all of us gathered in the courtyard while Fridays weekly boarder, "If you come to eat Dayak söndürürüm the armed forces. Gezmeyeceksiniz single, uniform, you will retain your honor," he was giving talc. That's why we wander the streets of Ankara with the military uniforms were afraid of two times. Hadiselerine to understand the gravity of the situation of 1980, particularly in the 12 September, a month is enough to browse the list of previous murder and assault.

    Shining spent, that the right wing, left-wing, government, police, soldiers, citizens included everyone. "Us-them" distinction bilgiydi the most vital. Had no logical reason for being a party, the identity of everyone to live and tutunuyordu yaşatmamak. Leftist were killed "him right," we were saying, and they, too, "Three-fascist geberttik; smell matches, water," they said. Site fenaydı. Peace, tranquility and social peace in the belief that there was the possibility of establishing a day again. In flood-stricken were like rotten logs.

    On the morning of Sept. 12 at 6 pm squadron commander of the battalion are organized in the rear courtyard of the assembly to us when we "blow" was good news. This was to be expected, not anticipate, "n'olacak us now?" endişesiydi. 12 September regime to end the ideological polarization, but the whole forest, swamp-burning is a wholesaler, a self-reliant attitude tutunmuştu nobran and unfounded. The first detention, detention without question the best of circumstances the days waiting for 4 months; questionable sense of justice, courts martial law response, in the process of investigation and evidence collection fecîydi, did you hear about them already. Anything less than you need, the difference in amazement at the end of curfew relaxation, a sense of tranquility. Sidewalks, streets, neighborhood gezebilme worry, that's a tree to become an ordinary daily life that sustain the comfort of a society was enchanted. People, if fate of the civil war, "netekim" were pleased when they noticed a whistle eriverdiğini end. So that no one cares about political life was not to be suspended altogether. There was a little boil in the works of this period for being regarded as liable for the trial of detained political leaders have not yielded great discomfort. Peace and tranquility we all liked and recruited for terror daemon tıkabildiği bottle again, those days are times when a respected degree. All melânet of September 12, immorality and corruption was encouraged to lie an ominous turning point as a point of signifiers. These are, in number, even though they do not express a meaning in the press, because they hold large parts of riverhead iflâhsız a handful of employees to conceal the errors of the restoration effort to date consist of the Marxist militants. Before the rising violence, moral and philosophical kofluğu Sept. 12, the period falls on the shoulders of Marxist çetebaşılarının; thus remained crushed under the moral responsibility of each on Sept. 12 and stops of idealistic activists swear this is the reason. Bîgünâh activism was not the right, but rather exposed to the initiative to use taraftı Gear; garibandı, I think it is still a little bit. The only parts of the thesis, the largest prison in the capital yamanırken Marxists, nationalists esnaflığa small, small offices, or for no reason did not fall mihnete outright.

    September 12 coup, such as ice, but morally it May 27, Feb. 28, Sledgehammer, you can not put next to Ergenekon. Satan teferruatta confidential.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 15.
    -1
    slowly getting out of being seen anyone from school, away from the streets Cossack Cossack, how do I go to where the village away from the car is not available at this time, here we will see if it stops someone tells you the exact,

    oh bi resort, constantly crying in the meantime, the main caddeya way out of it and I start to walk down long, a horn sound behind me, glancing over... unitystands in front of me and the door opens automatically, is jumping into, I do not know why, and where I was going, man, I would not have to ride stopped binmesem, and here I'll rid of, minübüsteki everyone looks at me, I come to ignore ...
    ···
  16. 16.
    +1
    güzel mi hikaye
    ···
  17. 17.
    +1
    yavaşça açıp kapıyı kafamı içeri uzatıyorum, müdür bey eğilmiş gazetesni okuyor, bir an derin bir ohh çekiyorum, allahtan kimse yok yanında, kızsada kimsenin haberi olmayacak, o rahatlıkla süzülüyorum içeri, beni görünce gatirdin mi, aferim, bırak şuraya masaya diyor. herhangi bir kızgınlık yok ve nerde kaldın diye sorgulamıyor, içimde müthiş bir sevin olağanüstü bir rahatlama, çarpık adımlarla iki büklüm sigarayı masaya bırakıp çıkıyorum odadan...

    nöbetçi klübesine dönerken o kadar mutluyum ki loto ikramiyesi tutsa o kadar mutlu olunmaz herhalde...

    tam yerime oturuyorum ki cebimden gelen bozuk para sesi alıyor benden beni, bir an gözüm kararıyor, yok böyle bir acı, bir iç sıkıntısı...
    ···
  18. 18.
    -1
    Yalann söylüyorsun yalann! Demişlerdi ki, 12 Eylül'den bir hafta-on gün kadar önce Kara Harp Okulu'nun haftasonu iznine çıkan öğrencilerine Gençlik Parkı'nda sol militanlar saldırıp birkaçını dövmüşler; bunun üzerine okul komutanlığı bütün öğrencileri servis otobüslerine doldurup Gençlik Parkı'na sevk etmiş ve çakı gibi organize çocuklar, park haydutlarını bir güzel benzetmişler! Gazetelere aksetmiş midir bilmem; o netâmeli günlerde Polatlı Topçu ve Füze Okulu'nda (hiç füze görmedik ama!) yedeksubay talebeydik. Cuma günleri evci çıkarken bölük komutanı hepimizi avluda toplayıp, "Dayak yiyip gelirseniz askerliğinizi söndürürüm. Tek gezmeyeceksiniz, üniformanın şerefini koruyacaksınız" diye talkın veriyordu. işte bu yüzden askerî üniforma ile Ankara sokaklarında dolaşırken iki kere korkuyorduk. Durumun vahâmetini anlamak için 1980 yılının hadiselerine, özellikle 12 Eylül'den bir ay önceki cinayet ve saldırı listesine göz atmak kâfidir. Cinnet geçiriyorduk, buna sağcılar, solcular, hükümet, polis, asker, vatandaş herkes dahildi. "Bizden-onlardan" ayrımı en hayatî bilgiydi. Taraf olmanın mantıkî gerekçesi kalmamıştı; yaşamak ve yaşatmamak için herkes kimliğine tutunuyordu. Solcu katledilince "Oh olsun" diyorduk; onlar da, "Üç faşist geberttik; kökünüze kibrit suyu" diyorlardı. Vaziyet fenaydı. Huzurun, sükûnetin, toplumsal barışın bir gün yeniden kurulabileceğine inancım kalmamıştı. Sele kapılmış çürük kütükler gibiydik. 12 Eylül sabahı saat 6'da taburun içinden demiryolu geçen arka avlusunda içtima ettiğimizde bölük komutanı bize "darbe"yi haber verdi. Bu, beklenen bir şeydi, öngöremediğimiz, "Şimdi bize n'olacak?" endişesiydi. 12 Eylül yönetimi ideolojik kamplaşmayı bitirmek için, bataklığı değil bütün ormanı yakan bir toptancı, nobran ve asılsız bir özgüven tavrına tutunmuştu. ilk gözaltıyı, en iyi şartlarda 4 ay sorgusuz sualsiz tutukluluk günleri bekliyordu; sıkıyönetim mahkemelerinin tartışılabilir adalet duygusuna mukabil, soruşturma ve delil toplama süreci fecîydi, bunları zaten çok duydunuz. Az duyduğunuz şey, sokağa çıkma yasağı sona erdiğinde hayretle fark edilen rahatlama, sükûnet duygusudur. Kaldırımlarda, sokakta, mahallede endişesiz gezebilme, canından emin olabilme, sıradan bir gündelik hayatı sürdürebilme konforu toplumu mest etmişti. insanlar, iç savaşın kader olmadığını, "netekim" bir düdükle sona eriverdiğini fark ettiklerinde memnun oldular. Siyasî hayatın topyekûn askıya alınmış olması öyle kimsenin umurunda değildi. Biraz da işlerin bu raddeye varmış olmasından sorumlu sayıldıkları için dönemin siyasî liderlerinin gözaltında tutulup yargılanması büyük rahatsızlık doğurmadı. Barış ve sükûneti hepimiz sevmiştik ve terör cinini yeniden şişesine tıkabildiği için askere bir ölçüde saygı duyulduğu zamanlardır o günler. 12 Eylül'ü bütün melânet, ahlâksızlık ve yolsuzluğun teşvik edildiği uğursuz bir milât noktası gibi gösterenler yalan söylüyorlar. Bunlar, sayıca bir mânâ ifade etmedikleri halde, basında tuttukları subaşı yerlerinden ötürü büyük yanılgılarını gizlemeye çalışan bir avuç iflâhsız Marksist militanın tarihi restorasyon çabasından ibaret. 12 Eylül öncesi yükselen şiddetin ahlâkî ve felsefî kofluğu, dönemin Marksist çetebaşılarının omuzundadır; nitekim bu ahlâkî sorumluluğun altında ezilip kalmışlardır ve her 12 Eylül'de ülkücü eylemcilere sövüp durmalarının sebebi budur. Sağ eylemcilik bîgünâh değildi, daha ziyade mâruz kalan, inisiyatif kullanmakta donanımsız taraftı; garibandı, hâlâ biraz öyle galiba. Hapishaneden tek parça çıkan Marksistler tez zamanda büyük sermayeye yamanırken, ülkücülerin küçük esnaflığa, ufak memuriyetlere veya olmadı düpedüz mihnete düşmeleri sebepsiz değildi. 12 Eylül buz gibi darbeydi ama onu ahlâken 27 Mayıs'ın, 28 Şubat'ın, Balyoz'un, Ergenekon'un yanına koyamazsınız. Şeytan teferruatta gizlidir.
    a thousand thoughts in my head, still shaky, what will happen now, this is how I explain to my family, got up and here come the development of school you describe what happened to my mother how to say, I have to find a lie, certainly, is pushing br sleep now, so tired that I am, everything went black with fits ...
    Tümünü Göster
    ···
  19. 19.
    +1
    hızlı yaz pompa
    kitaptan falan alıntı değil dimi gibmiyosun bizi
    ···
  20. 20.
    +1
    bilinçsiz bi şekilde yürümeye başladım, önce okulun bahçesinde dolandım biraz, kimseler yoktu etrafta, dokundan ağlayacaktım, kesin hakaret ederdi, cahilliğimi yüzüme vururdu, köylü öğrencilere hep baktığı gibi bakardı bana... o an içimsen koşarak eve gitmek ve anneme sarılıp ağlamak geliyordu...

    yardım edecek birine baka baka, korkarak çıktım okuldan, şansımı gibeyim ki sokaklar bomboştu, sorabileceğim kimsecikler yoktu, bir kaç dükkana girmeye niyetlendim ama müşterinin yanında ilgilenmez tersler idye cesaret edemedim...
    ···