1. 126.
    0
    onun da yüzü düştü. belli ki yakıştıramadı.

    - hasta ismi neydi?

    "özge... özge k... "

    - hemen kontrol ediyorum...
    - 137 // a4 üçüncü kat.

    onayı aldım.
    ve asansöre bindim.

    buz kesti içimi.
    bastım tuşa.

    geldim...

    karşımdaki dev koridora baktım.
    derin bir nefes aldım...

    geldim.
    ···
  2. 127.
    0
    anlat panpa
    ···
  3. 128.
    0
    kulaklarımda mırıldanırken sözler, koridorda yürümeye başladım...

    "Aç kapını lütfen, çünkü ben geldim...
    Çok üşüdüm, çok soğuk yerden geldim...
    Bana biraz gülümser misin?

    Kimseye sormadım, yolu kendim buldum geldim.
    Simsiyahların içinden sana karbeyaz geldim
    Beni biraz sever misin? Ben geldim!

    Anlatsam her şeyi, dinler misin?
    Yanıma para almadım, beş kuruşsuz geldim
    Yolda biraz acıktım, ama sana dayandım geldim!
    Hiç yokken hep olmak nedir, bilir misin?"
    ···
  4. 129.
    0
    devam et panpa
    ···
  5. 130.
    0
    137 - a4 kapının girişine yaklaştığımda yağız bir delikanlı şöyle bir baktı.
    "sensin değil mi?" dedi. anlam veremedim.

    erkan ben.
    otur biraz...

    bakakaldım. dayanamadım...

    "o nerede?"

    - biraz dinlenmesi gerekiyor şimdi, biz içeri giremeyiz.

    gel kafeterya'ya inelim, bir çay alalım
    konuşuruz.

    "ne yani şimdi göremeyecek miyim?"

    - acele etme. gel benimle.
    ···
  6. 131.
    0
    indik fütursuzca aşağı.
    sorgulama şansı hissedemedim nedense kendimde.
    oturduk. daha doğrusu ben oturdum, o iki çay aldı ve önümüze getirdi.

    süzdüm.
    iyi giyimli, zengin görünümlü, asil bir adamdı kendisi.

    "hoş geldin sapan. gelmemen daha iyiydi, muhtemelen çok kızacak. bana da büşra'ya da, sana da. ama hoş geldin... "

    yaşça büyük olmanın ehemmiyetine saygı gösterdim.

    "eyvallah abi." dedim başımı eğerek.
    tekrar söze girdim.

    "durum ne, hiçbir şey bilmiyorum. biraz açıklar mısın, anlatır mısın... "

    elbette dercesine gözlerime baktı.
    ve derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.
    ···
  7. 132.
    0
    hmmmmmmmm
    ···
  8. 133.
    -1
    okumadım ama kesin salakça bir acındırmadır
    ···
  9. 134.
    0
    Anlat abi anlat...
    Edit:@109-110
    Sizi acındırarak hımlata hımlata giberim...
    ···
  10. 135.
    0
    "sapan... özge iyi değil. olacak mı göreceğiz. bizim pozitifliğimiz, onu düzeltebilir mi bilmiyorum. biz ne kadar pozitif olabiliriz, onu da bilmiyorum. fakat yüzün buradayken söylemek istedim, kızmak istedim sana. nasıl fark edemedin? neden daha önce haber vermedin?"

    düşündüm. içim tuhaf oldu... gitmeden önceki hafta full hastaydı. öksürüyordu, arada bir istifra ediyordu. bilemedim... bilemememiştim! sonbahara alerjisi vardı, hemen hasta oluyordu. ondandır demiştik, o da emindi...

    kafamdan düşünceler geçtikten sonra;

    "bilemedim, ama nasıl bilebilirdim... normaldi ve ne bileyim, birdenbire!? nasıl mümkün olabilir böyle bir şey, nezle değil bu, grip değil bu... nasıl?"

    - beni 3 gün önce aradı. iyi hissetmediğini, o gün boyu iş yerinde ateşten duramadığını söylemiş. ateşini ölçmüşler, ciddi manada normalin epey üzerinde çıkmış. bunu hemen kontrole almışlar ve alyuvarlarında farklı oluşumlar saptamışlar. hemen kan vermeye yollamışlar ve sonuç ortada...

    iç çektim, gözlerim dolu, ellerim ceplerimde dinledim.
    konuşması bittikten sonra aynı soruyu irdeledim tekrar.

    "birdenbire, nasıl, neden?"

    kafa salladı. onu da anlatacağım.
    ama çayından önce bir yudum al.

    hava soğuk...
    ···
  11. 136.
    0
    "söyleyeceklerim için sakin ol. kendine çekidüzen ver.
    elimizden gelen her şeyi yapacağız."

    - "konuş abi, anlat artık." deyiverdim.

    "kalıtsal bazı durumlar var insan yapısında, biliyorsun.
    babamı ve teyzemi bu yüzden kaybettik sapan."

    özge bana annesini hiç görmediğini söylemişti.
    bana yalan söylemişti.

    hiçbir şey demeden dudaklarımı büzdüm ve kapının önüne çıktım.
    sigaramı yaktım, sol elimle gözümden yakan yaşları sildim.

    burnu akan, eliyle gözlerini silen sümüklü bir sokak çocuğu gibiydim.
    hıçkırıklara dönüştü gözyaşları.

    denizinden yeni uzaklaştırılmış balık gibiydim.
    kovadaydım, çaresizdim...
    ···
  12. 137.
    0
    sigaramı hızlıca içtikten sonra, gözlerimi sildim.
    içeri girdim.

    "ne zaman görebiliriz?"

    - çıkalım, doktor çıkmıştır yanından.

    hızlıca asansöre bindik
    kata geldik

    ve odasına doğru yürümeye başladım.
    kapının önünde doktoru gördük.

    "haluk abi, durum nedir?" diye sordu erkan.

    - pgibolojik olarak atlatması gereken şeyler var öncelikle. yanında olun, canı hiçbir şeye sıkılmasın. dağılmaması için moral en büyük etken. hiçbir tedavi, moralden daha etkin yanıt veremez...

    dedi ve yanımızdan ayrıldı.
    kapıyı araladım ve içeri girdim.

    erkan kapıda bekledi.
    girmedi.
    ···
  13. 138.
    0
    kafamı sol omzuma doğru yasladım ve gördüm.
    o da beni gördü.

    yüzü kireç gibiydi, bembeyazdı.
    beni gördü, iyice beyazladı.

    içim acıdı.
    bir şey diyemedim.

    güçlü görünmeliydim...

    "seni serseri... seni kaçak... " diyerek yalandan bir tebessüm ifadesi aldırdım yüzüme.

    beni görünce yüzü düştü. onu bu halde görmemi kendine yakıştıramadı.

    "cevap versene köpek. çok özledim seni... " dedim.

    yine konuşmadı.

    "sarılırdım, ama böyle uygun olmaz. hem gribim, sana da bulaşmasın." dedim.

    tak yedim. çok iyi tak yedim. kızın vücudunda virüsün kralı dolaşıyor ve ben grip bulaştırmayayım dedim. pot kırdığımı fark ettim o esnada.

    bana baktı... baktı... gülümsedi.

    "özledin mi beni?" diye sordu kısık bir sesle.

    - "çoook... " deyiverdim.

    ufak bir gülümseme daha gönderdi.
    "tamam... " dedi kendinden emin bir ifade ile.

    mizacı sertti, en çok da buna aşık olmuştum.
    ahval, durum, şartlar ne olursa olsun deli gibi seviyordum.

    aradan 20 dakika geçmiş, farkında değildim.
    haluk bey girdi, "haydi bakalım, şimdi biraz uyuma vakti" dedi gülümseyerek.

    itiraz etse de özge, sonuç değişmedi.
    ben de bir şey diyemezdim zaten.
    ···
  14. 139.
    0
    mimiklerimi oynatarak, ona "hoşça kal koca eşek." dedim.
    kıskıs güldü "hoşça kal koca adam." dedi.

    ve odadan çıktım.
    çıkar çıkmaz, ağlamaya başladım.

    erkan abi sırtımı sıvazladı.
    ve lafa girdi.

    "paşam, böyle yapacaksan git. evine git." dedi sert bir mizaçla.
    haklıydı, moral olmam gerekiyordu ve onu üzebilirdim.

    "içeride ağlamadım, merak etme."
    "bir daha ne zaman görebiliriz?" dedim.

    - akşam 20.00'de.

    "ben biraz dışarıda dolanacağım." deyip yanından ayrıldım.

    başını salladı.

    hastane'nin koridorlarından yuvarlanırmışçasına indim.
    ···
  15. 140.
    0
    hayatın sillesini yemiş panpikom. : (
    ···
  16. 141.
    0
    wc levhasını gördüğüm yönden döndüm ve lavaboya girdim.

    aynanı karşısına geçtim.
    kendime baktım...

    rezil bir sıfat gördüm.
    gözlerimin altı mosmor.

    bitkin, yorgun, salaş...

    kepaze haldeydim.

    elime yüzüme su çarptıktan sonra çıktım lavabodan.

    hastanenin çıkışına doğru ilerledim
    ve dışarı çıktım...
    ···
  17. 142.
    0
    kapıdan çıktığımda, ilk iş çaprazdaki kozmetikçiye girmek oldu.
    gittim personelin yanına.

    "buyrun nasıl yardımcı olabilirim?"

    - fondöten istiyorum.

    kız garipsedi.

    "kız arkadaşınıza mı alacaksınız ve ten rengi nasıl? ona göre verelim."

    gözlerinin içine baktım.

    "kendime istiyorum, ten rengim de bu." dedim.

    kendince salak bir gülümseme yaptı ve elime ufak bir tüpte fondöten getirdi.
    ücretini ödedim ve çıktım içeriden.
    ···
  18. 143.
    0
    tekrar hastaneye girdim.

    hemen lavaboya ulaştım ve içeri adım attım.
    etrafımda kimse var mı diye baktım.
    yoktu.

    çıkardım fondöteni.
    ve sürmeye başladım gözlerimin altına.
    morluklar geçmiyordu, ama azalıyordu.

    o esnada anladım işte kadınların makyajı neden bu kadar çok sevdiğini.

    "makyaj güzel göstermiyor, acıları gizleyebiliyordu... "
    ···
  19. 144.
    0
    becerebildiğim hali ile dışarı çıktım.
    kapının önüne tekrar.

    sigaramı çıkarttım, tam yakacaktım ki başka bir çakmak önümde belirdi.
    erkan yanımdaydı, yaktı sigarayı.

    yüzüme baktı.
    "olmuş." dercesine göz kırptı.

    sigaradan derin bir nefes çekti ve söze girdi.

    "çok seviyor seni."

    başımı sola çevirdim. dinlemeye devam ettim.

    "geldiğimiz gün, saatlerce ağladı. sapan bilmiyor, sapan'a söyleyemem. söylemeyin diye diye çıldırdı neredeyse. büşra'dan yüzlerce kez söz istedi. bilmeni istemiyordu. fakat geleceğini de biliyordu. yolda uyurken bile ismini sayıklıyordu."

    utandım...
    içten içe mutlu da oldum o anda.

    seviyorduk birbirimizi
    ve pes etmeyecektik.

    asla...
    ···
  20. 145.
    0
    karşıdan o esnada geçen baloncuyu hemen durdurdum.
    cebimdeki son parayı o balonlara verdim. 10 tane aldım.
    erkan "haydaaa... " dercesine gülümsedi.

    ben de gülümsedim.
    saatin gelmesini bekledim.

    ...
    ...
    ...

    saat olmuştu, sabırsızlanıyordum.
    girdim içeri ve balonları bırakıverdim elimden.

    "manyaksın sen manyak!" diyerek gülümsedi.

    o gülümsedi, benim kalbim ısındı.
    bize verilen sürenin, yarışma programlarındaki gibi sonuna geldik yine.

    çıkarken şaklabanlıkları had safhaya çıkarttım.
    ve o son tebessümünü doya doya aldıktan sonra kapıyı kapattım.
    ···