/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +6
    Karanlığın dibine inmeye hazir miyiz?
    bir sistemin, tabuların, şizofreni hastası biri tarafından yıkılışının öyküsü..

    hikaye farklı mekan ve kişilerle ilerliyor ama farklı hikaye değiller hepsi birbiriyle bağlanacak zaman içerisinde...

    oncelikle bu hikayede adi gecen karakterler ve mekanlar tamamen hayal urunudur..

    Arkadasaklarım, bu hikaye bu platformda tutulmasa da sizlere ve inci ruhuna olan sevgimden her daim partları paylaşacağım. o yüzden takibi bırakmayın. şukudur çukudur sıkıntı yok pek de zkımde degıl zaten

    hikaye diğerleri gibi değil. epey uzun bir yolculuk olacak. hikaye tamamen doğaçlamadır bana aittir.
    Hikayemi toplu olarak "wattpad' dan takip etmek için linkimiz,

    http://my.w.tt/UiNb/M43MyMeiID

    EVET BAŞLIYORUZ____________________

        ...    Az evvel yedigi darbe yüzünden ağzından dökülen kan tanelerini sayarken, akabinde bir aparkat ile demir kafese kapaklandı. Rakibi 97 kilo bir katildi, "Aygır".. Aygırın yüzünde hic birseyden zarar gormeyecekmis gibi bir ifade vardı. Fakat Kemik, hazırdı. Yoluna bu tür böceklerin cikmasina izin veremezdi. Çünkü bugün onun planının başlangıç günüydü.

           Yer Ankara, kafes dövüşlerindeyiz. Kemik, yaklaşık bir yıldır bu piyasaya girmek için uğraşmıştı. Kendisine çevre sağlayıp, iyi dövüşüp, biraz da torpille, zengin kodomanlarin ilgisini cekmeyi basarip onlarin oyununa girebilmisti. Kafesin paralı turnuvasinda finale çıkmıştı ve gorup gorebilecegi en acimasiz dovuscu karsisindaydi. Aygır. Kafes dovusunde Kemik'ten daha tecrubeli sayilabilirdi fakat onun gibi teknik dusunup stratejik hareket edemiyordu. Tabi kilosu da bu konuda büyük bir eksiydi. Kemik 'in Aygır' a üstünlüğünün farkina varan  kafesin sahibi Cafer, bir şike tezgahı kurup. Zengin zümrenin neredeyse tamdıbına cok da  gizli olmayan tüyosunu vermişti, "Aygır alır!" tabiki Kemik' e de yenilmesi ve sus payı olarak belli bir miktar para verilmisti.

           Kemik bocaladığı yerden tellere tutunarak ayağa kalktı. Dövüş neredeyse yirmi dakika sürmüştü. Aygır, yaklaşık yirmi dakikadır Kemik'i kafesin bir kosesinden diger kosesine firlatmaktan bitkin dusmustu. Kemik' in bir sonraki taktigi yorulup sinirlenen Aygır'ın dengesiz yumruklarını savusturmaktı. Dogru zamanı bekliyordu. Ringin kenarında iki kodoman arkadasi ile maci izleyen Cafer geçen dakikalar ve Kemik' in aniden tempoyu arttırması üzerine işgillenmişti.

           Kemik; Aygırın yukarıdan salladığı yumruğu savuşturup kaburgalarına çalışmaya başladı. Aygır' ın boy üstünlüğünü fırsata çeviren Kemik, diz darbeleriyle rakibinin bacaklarını da işlevsiz hale getirmişti . Şike maçta dayak yemenin saskınlığı ile Aygır, gelisine dengesiz bir tekme salladı. Kemik uzerine gelen bacagi tutup akrobagib bir donus ile rakibini yere dusurup kilit yaptı.  Iki dovuscu kilit sekilde yerdelerdi. Daha sonra kemik yerde bir hamle ile Aygır'ın bacağını üç yerden kırdı. Kırılan kemikler, Aygır'ın böğürmesi ve bahsi kaybetmis seyircilerin uğultuları ortamda bir kiyamet havası yaratmıştı. Iri rakibini sakat birakan Kemik dogrulup yumruklarıyla yerdeki Aygır'ın yüzünü paramparça etti ve sonra hizlica kan gölüne dönen ringden cikti. Kimseye aldiris etmeden hizli adimlar ile muhasebe tarafına gidip kazandığı bahsin ücretini bir bavul icinde aldi. Kemik dovuşte kendisine oynayip kazanan tek kisiydi. Hizlica soyunma odasina girdi.

          

          
    ···
  1. 2.
    +1
    Rez tutar bu
    ···
  2. 3.
    +1 -1
    Okumadım xd
    ···
  3. 4.
    +3
    Kemik soyunma odasinda esyalarini toparlarken, odaya dogru gelen cafer ve iki adaminin seslerini duyuyordu. Cafer "-nerde ulan o puşt, puşşt!" diye diye koca ambari inlete inlete soyunma odasina girdi.

    Cafer; "ulan amina koydugumun puştu beni kimlere rezil ettiginin farkinda misin ? Ulan o ringde takunu cikardigin adam Zeki Tecel' in adamıydi ! Adam yüklü miktarda kaybettigi parayı degil, en gozde dovuscusunun geberdigini de degil, su an Ankara'nin en guvenilir bahiscisinin fos ciktigini ve kandirildigini dusunuyor ! Ve bu alemde Zeki Tecel i kandiranlarin basina ne gelir biliyor musun ? Simdi anlarsin! " diyerek belindeki kelepir 6 patlari Kemik'e dogrulttu.

    Ani bir kriz stratejisi gelistiren Kemik. Elindeki para dolu cantayi Cafer'e dogru firlatti. O sirada yanindaki iki korumasini indirip para cantasiyla yere serilen Caferin elinden dusen silahi alip kafasinda koca bir delik açti. Para çantasini da alip kapidan cikan Kemik, Cafer'un diger adamlarinin silah sesini duyup oraya dogru geldiklerinin farkindaydi. O yuzden hizli hareket etmesi gerekiyordu. Koridorun kosesini hizla donup karsisina cikan iki adami mihlayip birinin silahini beline soktu. Para cantasinin kulplarini iki omzuna takip sirt cantasina cevirdi ve ambarin ikinci katindan asagi atlayip bir konteynirin arkasina saklandi. O halde acik hedefti. Mekan boşalmıştı. Ortalikta sadece nallari dikmis olan caferin 4 adami vardi. Kemik çatışarak ambardan cikmayi basarmisti. Para cantasini onunla eş zamanda önünden gecen motorgibletliye firlatti. Kemik iki alt mahalleye inip oradaki jeep'e bindi, gorev tamamdı.
    ···
  4. 5.
    +1
    Rez alayım tutar inş
    ···
  5. 6.
    +3
    Uplayında tutsun olm ilham gelip duruyo hadi hadi konu sizofreniye kari kiz para mafya masonluk alayina deyinicez ben bunu kitap yapmadan once siz okuyun
    ···
  6. 7.
    +3
    Yine bir gün doğmuştu. Fakat Güven Güçlü için gün kavramı karmakarışık bir hal almıştı. Gözlerini açıp yattığı koltuktan kalktı. iki gündür eline almadığı telefonuna baktı, "sekiz cevapsız, yedi mesaj, on üç saçma uygulama bildirimleri" mesajlardan altısı, aramalardam sekizi Aslı'ya aitti. Umursamadan çaydanlığa su koyup ısıtmaya bıraktı. Bir sigara yakıp balkona çıktı.

    Tarlabaşı'nda sıradan bir gün. Güven'in bulunduğu dördüncü katın balkonundan dünya zaten çok sıradan gözüküyordu. Sokaktan geçen tatlıcının sesi, trans komşularının kahkahaları, çocukların oyun çığlıkları.. Onun için fon müzik önünde bir fotoğrafa bakar gibi cansızdı herşey ve bugün raporunu bozup işe gitmesinin iyi olacağını düşündü. Kahvaltısını yapıp evden ayrıldı.

    Güven Güçlü. Sekiz yaşına kadar Ankara Keçiören'de bir yetimhanede büyümüştü. Sıfır numara saçlarının altında görünen derin kegib izi, yurdun kapısında bulunmadan öncesinde, belli yaşanmışlıklarının olduğunu gösteriyordu. Keza evlatlık edinene kadar yurtta da epey vukuatı olmuştu. Yurttaki diğer cocuklardan üçünün uyurken saçlarını kesmesi, bahçede patlattığı sayısız top, yurdun kantinine izinsiz gece girişleri, ve en kötüsü, müdürün kedisinin cansız kellesinin yatağının altından, bedeninin mutfaktan çıkmasıydı. Müdürün, eğitimcilerin, hademelerin dayakla karışık sorgularına karşın Güven'in tek bir cevabı vardı. "Hiç birşey hatırlamıyorum!" nitekim beş yaşından sekiz yaşına kadar geçen olaylı yurt hayatını, soğuk bir çift olan Güçlü ailesinin, görevlilerin kendilerini "bu çocuk problemli, uyurgezer, hasta" diyerek uyarmalarına karşın onu evlat edinmeleriyle sonlanmıştı
    ···
  7. 8.
    +1
    Rezzz bu tutmalı amk iyi gidiyor devam
    ···
  8. 9.
    +1
    Hayrına up
    ···
  9. 10.
    +1
    Up up up
    ···
  10. 11.
    +1
    Uplayayim
    ···
  11. 12.
    +1
    Rez tutar
    ···
  12. 13.
    +1
    tutarsa adımız gözüksün
    ···
  13. 14.
    +1
    rezzz pmpa
    ···
  14. 15.
    0
    Gece devam dostlar
    ···
  15. 16.
    +1
    Mecidiyeköy'de "Cansel" muhasebe bürosunda, aptal sayılarla ve mali hesaplarla geçen bir gündü. Yemek molasına çıkan Güven karşısında Aslı'yı gördü. Az ötede Özfırın cafe'de oturdular. Aslı;
    "Neden yapıyorsun bunu? Neden çnüme çizgiler çekip duruyorsun ? Zaten geceleri görüşemiyoruz, telefonlarıma çıkmıyorsun, on tane mesaj atıyorum tık yok, yüzüme bak!"

    içinin daraldığını hareketleriyle Aslı'nın gözüne gözüne sokan Güven; "Akşam biraz içtim. Sonra da uyumuşum zaten.." dedi.

    "Hayatın uyumakla geçiyor " dedi ve sigarasından dertli bi fırt çekti Aslı. " sekiz aydır birlikteyiz Güven, sekiz aydır benim kafamı yorduğum kadar sen uyuyorsun. Tamam bir gece hayatımız olmayabilir. Ama bu işin taku çıkıyor, sorunların varsa bi doktora git diyorum, yanaşmıyorsun, Birşeyler için çabalamıyorsun, ben itiyorum, sen oturduğun yerden bana gülüyorsun.."

    "Dün gördüğüm rüyayı anlatayım mı?" dedi Güven, hafif muzur bir ifade ile.

    "Sıçarım şimdi rüyana!" dedi Aslı. Gülüştüler.

    Güven; Aslı'nın gülüşünü izlerken, lisede altın saçlarını rüzgarda savururken onu izlediği günü anımsadı. Sınıfın en çalışkan kızı denilebilirdi Aslı için. Ta ki babasını kaybedene kadar. Birçok kişi için bir travma noktası vardır. Hayatın yelkovanını söküp akrebin önüne saplarsın, zaman durur. Bilincin bir bulantı yaşar ve o vakit, hayatın sancılarıyla annesiyle beraber ortada kalmış olan genç kız, dolu kafasına derslerini sığdıramaz olur. Güven, ona en umutsuz olduğu gün aşık olmuştu. Altın saçlarının, güler yüzünün solduğu gün. O gün ona kanatlarını açmış, ve hayatında kaybedecek birkaç kişinin daha olduğunu öğretmişti. Bununla yaşamaya başlayan Aslı, kaçınılmaz olarak kendisini gördüğü o çocuğu sevmeye başlamıştı. Aslı, iki sene sonra pgibolojisi pek de yerinde olmayan annesinin evlenmesiyle istanbul'a taşınınca, Güven de, ticaret lisesi mevzunu kimliği ile zaten nefret ettiği, kafasında bir ton soru işareti bırakan üvey baba ve annesinden belli bir miktar para alıp metropolün yolunu tuttu.
    ···
    1. 1.
      0
      "Aksama balık yapıcam, gel ben seni bırakırım eve" dedi Güven.

      "Tamam. Haberleşiriz." Dedi Aslı ve sarılıp ayrıldılar.

      Güven aslının arkasından bakarken kafasında düşünceler dönüyordu. "Koca molada iki saat basımın etini yedi, bana yemek yedirmedi." dedi kendi kendine. Ama yine de hayatla arasındaki tek bağ Aslıydı. Ya da Güven öyle sanıyordu.
      ···
  16. 17.
    +1
    "Yarın akşama balık yapıcam, gel ben seni bırakırım eve" dedi Güven.

    "Tamam. Haberleşiriz." Dedi Aslı ve sarılıp ayrıldılar.

    Güven aslının arkasından bakarken kafasında düşünceler dönüyordu. "Koca molada iki saat basımın etini yedi, bana yemek yedirmedi." dedi kendi kendine. Ama yine de hayatla arasındaki tek bağ Aslıydı. Ya da Güven öyle sanıyordu.
    ···
  17. 18.
    0
    Olum çoksel devam et
    ···
  18. 19.
    +1
    Yer, ingiltere

    Wast gölü, yine sessiz ve ıssızdı. Esen hafif rüzgarın uğultusu kuşların sesi ile bir resital veriyordu. ingilterenin kasfetli bulutları, yukarıdan gölü kıskançlık ile izliyordu.
    Arthur Miller uşağına seslendi, "giriyorum, on dakika sonra gönderin." Daha sonra işlemeli bıçağını aldı, sadece gömleğini çıkartıp sadece üstü çıplak bir şekilde gölün beline kadar gelen sığ bölgesinde yerini aldı. On dakika boyunca nefes talimleri yapan Miller, sadece sesleri dinledi. On dakika sonunda uşak, iki korumasına el işareti gönderdi. Araçtan çıkardıkları anadan üryan kızı, gölün başına bıraktılar. Arkasından Henry Purcell'in "King Arthur" adlı operası eşliğinde gözleri ölü bir deniz gibi solgun ve kenarları morarmış olan çıplak bakire kız, gölün içine, Arthur Miller'ın yanına doğru yavaş ve güvensiz adımlarla ilerlemeye başladı. Tahminen on altı , on yedi yaşlarında olan, ruhu çekilmiş gibi görünen genç kız yanına geldiğinde Miller; kızın saçlarını okşayarak "soğuk mu? " diye sordu. Genç kız bu soruya karşın kaşlarını indirdi ve sessizliğini korudu. Muhtemelen ağır bir uyuşturucu madde kullandırılmış olan kız, sadece çevresindeki sesleri ve karşısındaki yüzün üzerindeki kegib izlerini idrak etmeye çalışıyordu. Miller sakin ve hayatı anlamış bir yüz ifadesi eşliğinde kızın çenesinden kavrayıp, "merak etme, birazdan ısınırsın.." dedi. Müzik o anda yükseldi, kemanlar çaldı, davullar ortamı inletti, Arthur Miller işlemeli bıçağını iki eli ile kavrayıp genç ve hiç bireyin farkında olmayan solgun yüzlü kızın mor gözlerine bakarak göğsünden sapladı, derisini karnının ortasına kadar yüzdü. Kuşlar, yerlerinden birer ok gibi fırladı, Miller, genç kızın göğsüne iki parmağı ile dokunup diline zütürdü. Ve genç kızı kan ile boyanmış olan gölün içine bıraktı. Hava solmuş, kuşlar gitmişti.

    "Johnson, Lenchester a gidiyoruz" dedi. iki dakika sonra helikopter hazırdı.
    ···
  19. 20.
    +1
    Yer Kızılay meydanı

    ... Kemik, jeep'ten inerken şoför koltuğundaki Sadri'ye "bir saat sonra Sakarya tarafına gel, işimi halledince istanbula döneriz, ben seni bulurum" dedi.
    Meydanda ilerlerken boş bulduğu banka oturdu, bir sigara yaktı ve saatine baktı, 03.18 . yelkovan yirmi te vurunca sigarasını attı. Elinde gazete olan yaşlı bir adam yanına oturdu. "Sarı binada" dedi yaşlı adam ve kalkıp karanlığa karıştı. Uç dakika sonra Kemik de kalkıp karşısındaki sarı binaya girip bodrum katına indi. Kapıyı iki boşluk ardından üç kere çaldı. Kapı açıldı, içeri girdi.

    "Amma hırpalamışlar" dedi gayipten bir ses.
    Kemik gülümseyerek "sen bir de karşımdakini gör" dedi.
    "Gördüm, herşeyi gördüm. Temiz iş çıkardın." dedi ve bulunduğu bölgeden dışarı çıktı Ali Rıza.
    ikili karşılıklı kırmızı baba koltuklarına oturdular, Kemik "başlıyorum." dedi ve devam etti,
    "Para Ali Avey e gitti. Zeki Tecel ölü bir adam tarafından dolandırılıp darbe aldı, ve bu iki unsur bizimkiler için bir artı. Avey bu durumda bizim saflarımıza çekilmiş olacak, ona gönderdiğim para da ondan aldığım bahisçiyi öldürme görevinin üstüne tatlı servisi etkisi yapacak. Hep beraber Tecel ailesinin karşısında çelik yumruk olmuş olacağız. O devrilince arkasındaki büyük gemiler de ortaya çıkmış olacak."
    "Böylece sen de tetikçilikten sağ kolâ terfi etmiş olacaksın" dedi Ali rıza.
    Kemik kendinden emin bir gülüş atarak mırıldandı "bir senemi verdim sırf bu işe, yükselmek için bastığım yerin sağlam olması lazım."

    "Kumanda sende " dedi ve devam etti Ali Rıza, " istanbul'a döndüğünde patronuna Tecel'in vereceğim adreste silah sevkiyatının olacağı haberini vermen gerekiyor, kılıfı sen uydur"

    "Oldu bil. Artık gitmem lazım. Sabah olmak üzere. Bu akşam Aslı'yla balık yapacağız." dedi ve ayağa kalktı Kemik.

    ALi Rıza güldü , "Uyuyan adama selam söyle"

    Kemik "Onunla aramız bozuk, yaklaşık yirmi beş yıldır." dedi ve gülüşmeler eşliğinde evden ayrıldı. Sakarya ya geçip Sadriyi buldu ve istanbul yolunu tuttular.
    ···