/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +14 -8
    arkadaslarindan ogrendikleri uzere tophanedeki o nargileciye varmislardi esen ve harun. acik ama serin bir havada hayatin ne kadar da mukemmel oldugunu dusunuyordu esen. 2 yil ayri kaldigi sevgilisi ile ayni okulu kazanmak icin, 24 saat hizmet verebilen abla abi muhabbetlerinin döndugu dinci bir dersane ile ev arasinda tikilip kalmisti. simdi hersey bitmisti... harun universiteyi kazandigini haber vermek icin onu aradiginda,'ben sozumu tuttum, simdi sira sende, sozunu tutacaksin' demisti. harunun insanlari zan altinda birakmaktan keyif alan bi yapisi vardi... en basit basarilardan bile buyuk haz duyardi harun.ama esen ilk askina nolursa olsun laf ettirmezdi. sahibi, efendisi, babasi, erkegi herseyiydi onun.
    ···
  2. 2.
    +10 -2
    kirtasiyeden kopyalarini aldigi kitaplarina hayranlikla bakiyordu esen. basarmisti. tamam iste bu kadardi, tum dertler bitmis eglence baslamisti. anne baba uzaktaydi, sevgilisiyle ne isterse yapardi, ozgurdu ne de olsa resitti. simdi sıra okulun su buyulu kapisinda bir fotograf cektirmeye gelmisti. ne hava aticakti lise arkadaslarina. harun, lafi az once okulda onu tanistirdigi arkadaslarindan acarak eseni tatli hayallerinden aniden ayirdi. 'cocuksu davranislardan vazgec artik, koca kadin oldun, kiyafetlerini ve tarzina biraz ceki duzen ver, universitelisin artik kadin gibi giyin hayatim. arkadaslarimin arasinda bana yakin davran, beni sevdigini soylemekten utanma.' esen bu komutlari seve seve aklina yazmaya icine sindirmeye hazirdi. bitanecik sevgilisi onun iyiligini isterdi ne de olsa..
    ···
  3. 3.
    +9 -2
    harunun, haznesine su yerine süt konmasini rica ettigi kavunlu nargile gelmisti. zorlama şık hareketlerinin en basitiydi belki de bu... harun hayatinda sütlü nargile hiç icmemisti. ama duymuştu ve, birgün biryerlerde kullanmak üzere daha nicelerini sakladiği aklina yazmıştı. esen'in bir daha asla kacmayacagini dusundugu keyfi, aklina takilan bir mesele yuzunden kacmisti. babasi onu rahatca teftiş edemesin diye devlet yurduna kaydolmak istemisti. bu sayede fedakar ve cefakar kiz evlat sifatina da yuzde yuz uyacakti. ne de olsa devlet yurdu zordu. ama yalan soylemeyi hic beceremeyen karakteri sevgilisinin evindeyken babasiyla yapacagi telefon konusmasina nasil musade edecekti ? onun sesinin titremesinden anlardi babasi yalan soyledigini.. konuyu harun'a acmaya karar verdi. ne de olsa onlar bir butundu, birbirlerinden asla birsey saklamazlardi ve konusarak herseyi cozebilirlerdi.
    ···
  4. 4.
    +11 -1
    'tatlim, ben bir süre yurtta kalsam... duzenimi kursam, sonra sık sık gelirim yanına. okulda da hergün beraberiz zaten ne güzel.' bu düsünce harunun isine pek gelmemis olacakti ki, iskambil kagitlarindan yaptigi koca kule bir uflemeyle yikilmiscasina gerginlesti ve sabirsizca sert jestlerle söylenmeye basladi. 'tolga gunes ve ben o evi kiz arkadaslarimiz icin planladik ve tuttuk, herkesten once ben bunu istedim, simdi digerleri eve coktan yerlesmisken sen neyin simarikligini yapiyorsun, beni yalniz mi birakacaksin, onlar benim hayallerimi yasarken ben yalniz mi oturucam? sızlanmayı kes esen, büyü artik. baba korkusuyla yasanmaz boyle, o balikci kasabasinda degilsin artik. universiteli resit bir insan gibi davran, mahcup etme beni kimseye.' esen her zamanki gibi haklisin hayatim dedikten sonra uslu uslu cayini yudumladi ve kalktilar, hesabi odemek uzere kasaya gittiler. 23 lira tutan hesap icin 20 lirayi esen verdi, harun da 10 lira cikartti. harun para üstünü direk cebine attiktan sonra evin yolunu tuttular.
    ···
  5. 5.
    +9 -1
    yuvadan ziyade barinagi andiriyordu bu ev. barinak derken fakirlik bi pislik anlaminda degil. sicakliktan uzak, ust uste istiflenmis kullanilmayi bekleyen esyalar yiginiydi burasi.ama olsun esen icin harunla oldugu heryer yuvaydi. oh bee dedi icinden esen. ayrilik uzaklik hepsi geride kalmisti. gencligin tadina varmak onun da hakkiydi ve hayir, kotu birsey yapmiyordu. harunun ezberlettigi bu sanrılari icinden bir kez daha tekrarladiktan sonra, ev ahalisinin kalabaligina karisti esen. yere örtü serip kizartma agirlikli menunun tadina baktilar. icki icmek istemedi esen, ta ki harunun bakisini gorene kadar.. sevgilisinin ev arkadaslarina ve onlarin sevgililerine rezil mi edecekti harunu, tabi ki icecekti. ne de olsa artik universiteye giden 19 yasinda koskoca kizdi esen..
    ···
  6. 6.
    +7 -1
    babasi esen'e sonsuz guvenirdi. 8 yasinda babasini kaybetmis bir cocuk olarak buyumustu babasi ve ekgib yasadigi ne varsa kendi evladi yasasin istemisti. emekli memur olmasina ragmen kizinin hic birseyini ekgib etmedi, bolluk icinde buyuttu kizini o kucuk balikci kasabasinda. hergun gunun ayni saatlerinde arardi kizini. onu istanbul'a gonderdiginden beri tahammulsuz ve asabi bi adam olup cikmisti, ama bunu biricik kizina asla yansitmayacak, duydugu guveni kizina hissettirerek kendi ayaklari uzerinde durmasini saglayacakti. ana haber bulteninden sonra caldi esen'in telefonu. 'annemin kocasi' diye, komiklik olsun amaciyla babasini boyle kaydetmisti telefon rehberine esen. annesi de 'babamin karisi' olarak kayitliydi telefonunda. ne de olsa esen marjinal bir kizdi, oyle degil mi ? panikledigini arkadaslarina ve harun'a belli etmeden bos bir odaya gecti esen, ve telefonu acti.
    ···
  7. 7.
    +6 -1
    'babacim.'
    'kucuk turkan şorayım. nasilsin?'
    'iyi, siz ?'
    'seni ozluyoruz yavrum, nerdesin?'
    'yurttayim, baba ben dus alicam gec olmadan sonra haberlesiriz, annemi op.'
    'peki kizim, telefonum hep acik,en ufak bi problemde baban ucarak gelir yanina.'
    'iyi geceler baba.'
    Bu son cumleyi soylerken sesi kisilmisti esen'in. cami acip nefes aldi, bogazi dugumlenmis gibiydi. istanbulda yasayip denizi gorememek ne berbat birsey diye dusundu. binalar ust uste dizilmis gibi gorunuyodu, daracik sokak gri renkteydi, gokyuzu griydi. duman kokuyordu bu memleket. memleketinde, odasinda uyurken pencereyi acik biraktigi gecelerde dalga sesleri ninni soylerdi esen'e. sabaha karsi balikci teknelerinin pancar motorlarinin patapata pata sarkilariyla uyanirdi. balikcinin ardindan martilar yarisirdi ciyak ciyak. bir an icin serin yorganinin altinda buzulup ruzgar sesi tarafindan uyandirilmayi istedi esen. asil sorun burada gokyuzunun gri olmasi miydi? yoksa huzurunu kaciran bu his baska birsey miydi ..
    ···
  8. 8.
    +6 -1
    harun'un yanindaki yerine dondu, yuzune bir gulumseme kondurdu ve ortama adapte olmaya calisti esen. ingiliz aksaniyla turkce konusmaya calisiyormusa benzeyen genclerin belden asagi esprilerinden bir sure sonra rahatsiz olmamaya baslamisti. alkolun etkisine teslim olan harun yuksek sesle kahkahalar atip, agzindan salyalar sacarak konusuyordu, bir yandan da kalabalik icinde olmalarina karsin, iri elleri esen'in korpe vucudunun tenha yerlerine ziyaretler ediyordu. esen geceyi burada gecirme fikrinden urkmeye baslamisti, bir yandan da bunlarin gayet normal oldugunu, abarttigini kendine inandirmaya calisiyordu. esen kendini uzaktan izliyor gibiydi, bir baskasini izliyor gibi.
    ···
  9. 9.
    +5 -1
    sisenin dibini bulanlar yavas yavas ortaliktan cekildiler, harun ve esen basbasa kalmislardi. burasi berbat bir ortam miydi, les gibi hissediyordu kendini babasiyla konustuktan sonra, ya da bunlar son derece normaldi. bu zamanda bu yasta herkes boyle yasiyordu oyle degil mi? zaten esen kotu birsey yapmazdi, harun onun herseyiydi, hayir hayir ortada yanlis birsey yoktu. ana kuzusu olmanin alemi yoktu, senelerce bu gunu beklemislerdi ikisi de, artik birlikteydiler.. ama harunla yalniz kalmaktan rahatsiz olmustu, yillarca kurdugu hayallerin aksine, rahatsizdi iste. istanbula geleli birkac gun olmustu, harunla birlikteyken, bazen harunu ozledigini hissediyordu, oyle ki bu harun onun harunu degildi sanki. belki de yillarca uzaktan yurutulmus bu iliskide birbirlerini yeterince tanimamislardi, belki de yanlis tanimislardi.
    ···
  10. 10.
    +4 -1
    yıllarca provasını yaptıkları gece gelip çatmıştı. mesajlaşmalarında prova etmişlerdi bu geceyi, esen şimdi o mesajlaşmalara lanet ediyordu. mesajlaşmak kolaydı, yüzyüze değillerdi, bu sayede cesaretle verilmiş sözler karşısında duruyordu şimdi. peki ne oldu da birden kaç yıllık aşkını gözden geçirir hale gelmişti esen? hem de birkaç günde.. mutluluktan uçuyor olması gerekmiyor muydu bu son birkaç günde.. hayır hayır, harun'un hiç suçu yoktu, bütün suç ondaydı. yeni bir çevrenin vermiş olduğu stresten kaynaklanıyordu bu kaygılar. herşeyin en iyisini en güzelini hakkeden harunun koynuna girmeden önce güzel bir duş aldı esen.
    ···
  11. 11.
    +5 -1
    yıllardır sevişiyormuşçasına görevini yerine getirdi esen. öpüşürken gözlerini kapatmayı ihmal ettiğini farkettiğinde, aklında başka şeylerin olduğunu anladı. öpüşürken gözlerin kapatılmasına gerek yoktur, kendiliğinden kapanırlar zaten, ah gözler... vücuttan bağımsız, kendi gemisinin dümenindeki gözler. insan ne yaparsa yapsın gözlerini yalanlarına ortak edemez. lafın kısası, büyülü değil, zorunlu bir gece geçirmişlerdi. çünkü ne de olsa esen artık yetişkin bir bireydi, reşitti daha ne olsun ? esen o gece, hayallerindeki adam rolünü verdiği harun'un, aslında hiçbir zaman hayallerindeki adam olmadığını anladı. uzaklıklar bahane olmuştu, kendini kandırmıştı esen yıllarca. ah gençlik.. bu yaşlarda insan bir hafta önce yaptıklarından bile pişmanlık duyabiliyor, kişinin karakteri oturmadan önce, ne de hızlı değişiyor kimya...
    ···
  12. 12.
    +5
    gunler hizla geciyor, esen programlanmis gibi hayatin gerekliliklerini yerine getiriyordu. sinavlara kurtaracak kadar calisiyor, vaktinin geri kalanini harunla evde geciriyordu, kiyafet getir zütür yapmak icin arada yurda ugruyor,bu arada yurtta gecirmedigi gecelerin imzasini da yurt föyüne topluca atiyordu. bu siralar harunun taksimde heavy metal club'da calan arkadasini sık sık dinlemeye gidiyorlardi. sabah ezani okunurken taksimden pangaltindaki evlerine yurumeyi aliskanlik haline getirmislerdi, istanbulun guzelligi buyuluyordu eseni, ya da aligib olmadigi bu duzensiz hayat mi cezbetmisti onu..
    ···
  13. 13.
    +6
    alismis kudurmustan beterdir derler.. esen'in yasadigi da tam olarak buydu. harun'la 6 yildir birlikteydi, gozunu onunla acmisti, bu zamana kadar hic birlikte bu kadar fazla ve kisitsiz zaman gecirmemislerdi, kisacasi 6 yildir degil, yeni tanisiyorlardi aslinda. insan alisveriste veya seyahatte belli eder kendini derler ya.. yalniz olduklarinda esen'e emir verirmiscesine isteklerde bulunan ve kizin asla ve asla ruhuna hitap etmeye tenezzul bile etmeyen harun, cevrelerinde arkadaslari olunca ask bocegine donusuveriyordu. esenin turk standartlarina gore ortalamanin uzerinde bir guzelligi vardi, belina kadar simsiyah saclari ve bal rengi gozleri onu cekici yapan detaylardi. harun'dan daha iyilerine layik oldugunu soyleyen arkadaslarina aldiris etmemisti bugune kadar esen, harun'dan baska bir erkek var miydi ki dunyada?
    ···
  14. 14.
    +3
    baskalarinin yanindayken samimi, yalnizken kaba davranisinin sebebi esen'in cantada keklik olmasiydi ve o artik bunun farkindaydi. cinsel anlamda da yasadiklari bazi seyler harun'a esen'in artik onun kolesi oldugunu ve ondan asla kopamayacagini dusundurse de, esen kendisinin bir mal degil, bir birey oldugunun bilincindeydi. harunun taksimde heavy metal club'da calan arkadasi, ozan , bu gece de onlarda kaliyordu. ozanin surekli bakislarindan artik rahatsiz olmamaya baslamisti esen, zaman zaman bu onu heyecanlandirir hale gelmisti. ozan onunla konusuyor, ilgileniyor, bir ihtiyaci olup olmadigini soruyordu. yalnizken bile ayni sekilde ilgili davraniyordu...
    ···
  15. 15.
    +3
    gelecek hayali veya kendini gelistirmek adina degil, harun her dogru isi bile cevresi tarafindan ovunmek icin yapardi. yine oyle oldu.. bahar donemi icin erasmus sinavina girmis ve kazanmisti, ve esen bunu su an duyuyordu. uzakliklar girecekti yine aralarina. tam da birlikteligin tadina yeni varmisken olacak is miydi bu. kafasinin icinde sinekler vizildiyordu sanki, ruya miydi yoksa ? gercekti. harun'un elindeki pasaport kadar gercek.
    'neden bana soylemedin..'
    'uzulecektin.. kesinlesmeden soylemek istemedim.'
    aynisini esen yapsa, bir ay boyunca harun'dan tribin allahini yerdi suphesiz.. sustu, gelecegi icindi ne de olsa oyle degil mi.. ikisinin istikbali icin... hem bir donemden ne cikar.. yillari devirmislerdi onlar ayri ayri.
    sonraki birkac gun harun'un yurtdisindaki okuluyla bitmek bilmeyen yazismalari, konsolosluk onundeki kuyruklar, bir araya getirildikce eksilen belgelerle gecmisti... esen, harun'un isleri icin oylesine kosturuyordu ki, ivir zivir isler icin yaptigi harcamalar neticesinde cebinde karnini doyuracak harcligi kalmadigini farketti. alah allah bu iste bir gariplik mi vardi ? emekli memur babasi geldi o an aklina. onu en son gordugunde kizinin gozune bakamayan iri yari gorunuslu, iri yari kalpli adam.. agliyordu ona veda ederken. esen'in hic bir eksigi olmasin diye tekduze hayatlarinda gun yuzu gormemisti annesi ve babasi... tam emekli olup rahata kavustuk derken istanbul gibi bir yerde kiz evlat okutma derdine dusmuslerdi. gibayetciler miydi? soz konusu bile degil... ama esen, harun icin maddi manevi bu yukumlulukleri tek kelime etmeden harfiyen yerine getiriyor olmasini sorguladi durdu... ve sonuc degismedi, abartiyordu, yine kendi kendini dolduruyordu. harun onun ilk ve son askiydi, ailesiydi. her turlu fedakarliga degerdi. 'ah fesat ben..' diye icerledi.
    ···
  16. 16.
    +3
    harunun ailesi memleketten harun'u ugurlamak icin geleceklerdi. esen de annesinin gonderdigi hakiki zeytinyagiyla mis gibi yemekler yapmisti. titiz ve maharetli kizdi esen. her yer temiz ve nizamli olmaliydi, bu sebeple bazen harun'un ogrenci evinde kasvet basiyordu kizcagizi.. temizle temizle bitmiyordu mubarek, temizlesen de eski haline donmesi icin birkac saat yeterdi. dus almak icin yurdu tercih ediyordu o yuzden, oh iyi ki yurt var diye dusunuyordu gib gib .. kafa dinliyordu, bir iki arkadas muhabbeti. oda arkadaslari temiz ve iyi niyetli kizlardi. yurdunu da temiz ve iyi niyetli olarak nitelendiriyordu esen, devlet yurdu olmasina ragmen istanbul bu yurda manzara acisindan baya bonkor davranmisti. yenikapi'yi boydan boya seyrediyordu her bos aninda. yurt ona terapi gibi geliyordu, harun'un evine gecerken ayaklarinin geri geri gitmesi ne demek, anliyordu. kabulleniyordu. bunca yil kendini kandirmisti, kafasinda bir kahraman yaratip ona tapmisti. harun'la zaman gecirebilmeye basladiginda, kahramaninin harun olmadigini, henuz tam olarak kendini buna inandirmamis olsa da, farkediyordu.
    ···
  17. 17.
    +3
    heyecanli degildi, ilk kez karsilasacakti harun'un ailesiyle,ama heyecanli degildi. bugunu cok hayal etmisti. hayal ederken bile yuzu kizarirdi. simdi ise sadece robot gibi yapmasi gerekenleri yapiyordu. uzun yoldan geleceklerdi, yemeklerini yiyip temiz yataklarinda yatmalarini saglayacakti, harun'dan da aferini kapacakti... hissizlesmis miydi ? elbette. herseye yuzu kizaran esen, nicin duygularini yitirmisti boyle? utanmiyordu, heyecanlanmiyordu,elestirmiyordu ... 'noldu bana' diye gecirdi icinden, ve kapi caldi. gelen ozan'di. (harun'un heavy metal clup'da calan yakin arkadasi.) 32 disini meydana cikaran sapsal gulumsemeyi onlemek icin gec kalmamis olmayi diledi esen. veda yemegine elbette ozan da gelecekti, bunda anormal birsey yoktu. ama harun'un annesi ve babasi geldiginde ozan'la evde yalniz oldugunu gorecekleri fikrinden rahatsiz oldu. bu tur degerlere cok onem verirdi esen, ama harun ugruna degerden eser kalmamisti, oyle dusunuyordu. o kadin ve o adam eve geldiklerinde esen'in harunla burada bu evde gayet birlikte yasadiklarini anlayacaklardi... o hala tutmus ozan'la basbasa kalmaktan duydugu rahatsizligi olcup biciyordu. 'saf kiz..' diye soylendi kendine.
    ···
  18. 18.
    +3
    bir sigara yakti ozan. esen yillardir sigara iciyordu, tabi buna sigara icmek denirse. bir tane icer, isterse 3 ay bir daha icmezdi. bi paket alirdi 15 gun giderdi o bir paket. cogunlugun aksine sigara onda bagimlilik yapmiyordu. genelde aromali sigara severdi. hani su karanfilli sigaralar. dudaginda sekerli bir tat birakmasini seviyordu... cok sonradan bu kokuyu duydugunda o gunleri hatirlayacagini ve o kokudan tiksinecegini hayal bile edemezdi o an. 1 dakika icinde sekersiz turk kahvelerini de kendisine ve ozan'a servis etti. 'evlenilecek kizsin.' dedi carpik disleriyle gulumseyerek ozan. muntazam disleri olsaydi yine boylesine sevimli bir gulusu olur muydu diye dusundu esen. bir sure daha esen'in hamaratligi uzerinden espri yaparak ortami yumusatan ozan, konuyu harun'a getirdi. esen, herhangi birinin harun hakkinda objektif yorumlarda bulunmasindan inanilmaz rahatsiz oluyordu.. cunku bu yorumlar genelde onur kirici, mahcup yorumlardi. utanacakti yine. harun'u savunmaktan yoruluyordu son zamanarda. herseyi yolunda tutmak sadece ona verilmis bir gorev miydi bu dunyada? bardagin tasmasina bir damla kalmis gibi hissediyordu. harun ve harunun islerinden fenalik geliyordu... yorgundu. ve hala herseye ragmen onu ove ove bitirememesinden nefret ediyordu, evet kendinden nefret ediyordu su an. hep tetikte, hep dikkatli, hep guleryuzlu, hep sadik, hep guzel gorunen bakimli esen... yuzu maskeymis gibi parcalamak istedi yuzunu o an. tum bu dusunceler bir saniyeden bile kisa bir sure icersinde gelip gecmisti aklindan. konu harun'a gelince vucudundaki kan basinci otomatikman yukselmisti cunku. sahte mutlulugunu savunmaya niyeti yoktu harun'un ondan habersiz yaptigi planlari ogrendikten sonra, o artik sadece gorevlerini yerine getiriyordu sadakatle, hic birsey hissetmeden..
    ···
  19. 19.
    +3
    'kizim sana yamuk yapti bu herif..' dedi ozan. haydii basliyoruz dedi icinden esen. 'uzgun olma suremi kisaltmak istedi.'dedi, gulumsedi. 'aylardir gizledi, eger bilseydim aylar oncesinden karalar baglayacaktim..'
    'oyle tabi..' dedi ozan. 'baska neden olacak ki..'
    ucu acik cumlelerden nefret ediyordu esen. bunu harun da hep yapiyordu. konusmak anlasma saglamak icin mukemmel bir arac degil miydi? neden isi zorlastirmaktan zevk aliyor bunlar?
    'herneyse, gule gule gitsin, yontulsun, ogrensin,akillansin, gelsin..'dedi esen gulumseyerek. icinden konusmanin devam etmemesi icin dua ediyordu ki kapi bir kez daha calindi, ve iste misafirler gelmisti. anne ve babasini otogardan alan harun, her zamankinden biraz daha kirmizi ve terliydi. 'alsana sunlari ne bakiyosun ya' dedi en sevimsiz ses tonuyla.. esen; ' ver canim..' asagi yukari kendisiyle ayni agirlikta olan valizi kenara koyduktan sonra bir kez daha kapiya dondu esen ve mustakbel kayinvalidesi ile goz goze geldi. harun kadin olsaydi boyle birsey olurdu herhalde diye dusundu icinden, ve bu sayede gulumsedi. sirin bi kadindi, tombullugundan kaynaklanan bir sirinlik te olabilirdi ayrica. harun'un bu sisman genleri kimden aldigi anlasiliyordu. bir erkek evlat annesine bu kadar benzerdi.. gozluklerini bile ayni yerden mi almislardi bunlar? harun'un annesinin de harunla ayni yogunlukta ter bezine sahip oldugunu, kucaklastiklarinda anladi esen. 'kara kiziiimmm..' diye feryat etti harun'un annesi. bu meral teyze bir daha bu kadar uzun yolculuga cikmasin diye gecirdi icinden esen. yillardir degismeyen bir huyu vardi bazen kendine kizardi bu huy yuzunden. icinden insanlarin taklidini yapiyordu ve muthis egleniyordu, hemen herkes hakkinda az bucuk dalga gececek birsey buluyordu, ama bu onun kucuk sirriydi. alenen yapmazdi. bu onun icin bir motive yonteminden baska birsey degildi.
    ···
  20. 20.
    +3
    babasi ise tam bir evcil hayvandi. yemek verirsen yer, gel dersen gelir, git dersen gider gibi bir hali vardi. harun bu baskin karakterini annesinden almis olsa gerek diye dusundu esen. domates corbasi, tavuk sote ve borulce salatasindan olusan monulerini mideye indirdikten sonra, harun, esen ve ozan'in koyu muhabbetinden rahatsiz olmus olacak ki, anne ve babasina uzun yoldan geldiklerini ve artik yatmalarini soyledi. boylece esen once bulagib isine girismek durumunda kalacak, ardindan da yataklari yapacakti. annesi ve babasi esen'den bugune kadar su bile istememislerdi.. kiyamazlardi ona is buyurmaya. 'sen dersine bak kucuk turkan soray'im..' babasinin sesi kulaklarinda cinladi, ici urperdi, gozleri nemlendi esen'in. babasi su an burada bulunmasini hic istemezdi, hayal bile edemezdi... o ise 40 yillik evli kari koca rolu kesiyordu sevgilisinin cevresine.. 'yazik' dedi esen. 'cok yazik sana saf esen..' tam isleri bitirmisti ki harun'un kalin sesiyle irkildi. 'kimi ariyosun?' cevap vermedi esen. cunku harun'un su an deli gibi kavga etme istegiyle yanip tutustugunun farkindaydi. taniyordu onu. cani eglence istiyordu harun'un. ama sirf kendi huzuru icin yine susacakti. harun'un ozani kastettigini biliyordu ve ozan, harun acisindan kavga cikarmak icin cok yerinde bir bahaneydi. objektif olmak gerekirse, harun ozan'i kiskanmiyor olamazdi. sekil itibariyle ozan, harun'a gore listenin cok uzerlerindeydi. harun gibi takintili, kendini begendirmekten baska bir derdi olmayan bi adam icin cekilmez bir dosttu ozan. bu gece olmazdi, cok yorgundu esen. kavga edemeyecekti... ama sevismekten kacamayacagina emindi. bu vazife onu ziyadesiyle rahatsiz etmeye basliyordu. ordan burdan duyduguna gore bu isten zevk almasi gerekmiyor muydu? ama ortada zevkten eser yoktu. harun'un kokusu, yapis yapis vucudu onu tiksindiriyordu. bu gece ondan intikamini, sevisirken gozlerini kapatip bir baskasini hayal ederek alacakti. bunu da yapacakti esen..
    ···