/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 226.
    +6
    iyi geceler...
    sana bu yazacaklarımı yüz yüze söylemeyi çok isterdim ama buna vaktim yok. biraz önce eski sevgilim reşat aradı. telefonu açmayacaktım ama ısrar edince açmak durumunda kaldım. onun sesini duyunca onu unutamadığımı farkettim. zamanında beni aldatmış da olsa onu hala seviyorum bunu anladım lütfen sende beni anla. seninle onu unutmak için çıkmamıştım gerçekten senden hoşlanıyordum veya öyle zannediyordum ama bu gece farkettim ki ben hala reşata aşığım.sen çok masum bi insansın seni kandırmak duygularınla oynamak istemiyorum. bundan sonra beni arama hatta bu mesaja bile cevap verme böylesi ikimiz içinde daha iyi olacak. reşatla bi ilişkiye başlamak üzereyim ve bu ilişkiye zarar vermeni istemiyorum.
    hoşçakal...
    ···
    1. 1.
      +2
      reşat kim lan
      ···
    2. 2.
      +4
      Reşat bir efsanedir
      ···
  2. 227.
    +6
    "x, ben seninle son kez konuşmak istiyorum. sevginin gururdan ve kibirden daha üstün olduğunu düşünüyorum. tabi sen de böyle düşünüyorsan."

    ardından ben de "konuşacağımız bir şey kalmadı hasret, keşke zamanında da böyle düşünseydin." yazdım.

    sonrasında bana haklı olduğumu, düzelmek istediğini, her şeyi kabul edeceğini, değişmek için elinden gelen her şeyi yapacağını, beni çok sevdiğini ve her şeyi kabul edeceğini yazdı.

    ben değişeceğine inanmıyorum ve açıkçası barışmak da istemediğim için her söylediğine karşı geldikçe geliyorum. bir laf söylüyor hemen oradan yaşadığımız bir olayı hatırlatıp inanmıyorum mesajını veriyorum.

    o da o olay tam olarak öyle olmasa da canın sağ olsun yazıyor ve hiçbir konuda kendi haklılığını ortaya koyamıyor.

    ben direttikçe diretiyorum, o inandırdıkça inandırmak istiyor. en son bana "yarın yozgata gidiyorum, lütfen bidahaki hafta sonu ankaraya gel ve yüz yüze konuşalım. barışmak istemesende saygı duyarım ve en azından yüz yüze bitiririz ama lütfen gel." yazdı.

    sonrasında "bak hasret, yazdıklarımdan da anlamışsındır. ben ilişkiyi kafamda bitirdim. kalan bir parça hatrın için ankaraya gelirim ama şu an sana barışıp barışmama konusunda net bir şey söyleyemem. kararımı orada buluşup konuştuktan sonra vermek istiyorum." yazdım. sonrasında tamam dedi ve bir hafta boyunca kafa karışıklığı yaşayacağım bir süreç başladı.

    insanlar genellikle gitmemem, gidersem de barışmamam için uyarıyorlardı. ben de gitmek istemiyordum ama yıllardır hasretten beklediğim "değişecem, her şeyi yapacam" söylemini ilk defa duymuştum.

    bir yandan değişeceğine inanmasam da içimden "ulan ilk defa gerçek anlamda ayrıldık, belki de bu sefer aklı başına gelmiştir, her şeyi yapacağını söylüyor, ya gerçekten değişecekse ve gitmezsem içimde ömür boyu ukte kalır mı?" diye günlerce düşünüyordum...
    ···
    1. 1.
      +4
      lan hayır lan düzelmiyorlar hayır amk sakın barismis olma. valla kafa kafaya geliriz.
      ···
  3. 228.
    +2
    Hasretten sonra gelecek kızı merak ediyorum aq
    ···
  4. 229.
    +6
    ardından cuma gecesi geldi ve atlayıp trene ankaraya gittim. yolda sabaha kadar acaba ne yapsam diye düşünmekten hiç uyuyamadım.

    aşti otogarda buluştuk ve ikimiz de ilk karşılaşmada ne yapacağımı bilmiyordum. yine de onca yılın hatrına sarıldım. içimde hasrete karşı sevgi çok azalmış olsa da tamamen bitmediğini hissettim.

    hasret zaten zayıf bi kızdı ama şu an bi deri bi kemik kaldığını fark ettim. neden bu kadar kilo verdiğini düşündüm.

    sonrasında yavaş yavaş minibüslerin kalktığı yere gittik. gençlik parkında oturup konuşalım diye düşündük ve minibüse bindik.

    minibüste hasret, stresten ellerini tırnaklıyordu ve dizleri titriyordu. yavaşça elinin üstüne elimi koyup ellerini durdurup sakin ol dedim.

    minibüsten indik ve hasret tuvalete gitmesi gerektiğini söyledi. sonra en yakın lavaboya gittik ve kapının önünde çıkmasını beklemeye başladım.

    içeriden öğürme ve kusma sesleri duydum. ilk başta tabi kadınlar tuvaleti olduğu için giremedim ama ne olduğunu merak ettim.

    hasret çıktı ve ne olduğunu sordum. bilmiyorum pgibolojik muhtemelen dedi.

    sakin ol panik yapacağın bir şey yok dedim. sonrasında parkın sakin bir yerine geçtik oturduk ve konuşmaya başladık...
    ···
  5. 230.
    +4
    otogardan beri elinde bir poşet vardı ve ne olduğunu sordum. poşetten bir kutu çıkarttı ve bana verdi.

    hasretle ayrıldığımız süreçlerde ehliyet kursuna gidiyordum. ehliyet aldığım için içinde siyah oyuncak bir arabanın olduğu dolu dolu bir kutu hazırlamıştı.

    içinde abur cuburlar, kalpli bir çerçevede yılbaşında çekildiğimiz bir fotoğrafımız ve bir de not vardı. ama not aşağıda kaldığı için ilk başlarda fark edememiştim.

    sonra bi anda sinirlerim boşaldı ve haftalardır içimde tuttuğum kederi "neden böyle yapıyorsun?" diye gözyaşlarıyla dökmeye başladım.

    ne konuda diye sorduğunda "hem böyle şeyler yapıyorsun hem de sürekli beni üzüyorsun" dedim.

    sonrasında haksız olduğunu kabul ederek gerekçelerini saymaya başladı. sonra "bi dakika orada dur" dedim. "insanlar şunları şunları yaşıyor bunları bunları yaşıyor vs." diye çevremde tanıdığı ve çevresinde tanıdığım insanları örnek gösterdim ve "sen bunları bahane olarak gösteremezsin" dedim.

    sonrasında "bana insanları örnek veriyorsun ama benim de kendi şartlarıma göre şöyle şöyle vs." diye anlatıp ağlamaya başladı.

    sonrasında sana artık nasıl inanayım nasıl tekrar değişmeyeceğini düşüneyim diye sordum ve yaklaşık 3 saat süren bir konuşmaya başladık...
    ···
  6. 231.
    +3
    sakın bu konuşmaya tav olmuş olma aq valla çok üzülürüm. zaten beter olacağın kadar olmuşsun kız yüzünden
    ···
  7. 232.
    +5
    haftalardır her gece ağlayarak uyuduğunu, ikinci dönem başlayana kadar memleketindeylen haftalarca evden dışarı bile çıkmadığını, üzüntüden yemek yiyemediğini 5 kilo verdiğini, pantolonlarının artık kemer kullanmazsa olmadığını, her gün şarkılarımı dinlediğini, çok kötü olduğunu, çok özlediğini, çok pişman olduğunu söyledi.

    3 saat boyunca her şeyi, ama her şeyi konuştuk. yaşadığımız olayları, davranışlarını vs.

    bir şeyleri bahane ettiğini kabul etti. bundan sonra önceliğinin ben olacağımı söyledi. ne desem kabul etti ve her şeye tamam dedi.

    3 saatin sonunda biraz düşünmek için müsaade istedim ve oturup etrafı seyretmeye başladım.

    sonrasında tamam dedim ama bu konuştuğumuz her şeyi yazacağız dedim. sevr antlaşması gibi 1.maddeden başlayarak tüm kuralları söyledim, kabul ettirdim ve ona mesaj olarak attım.

    sonrasında "tamam madem tekrar deneyelim." dedim ve sarıldık ve öptüm. sonrasında "notunu okumadın" dedi. ne notu olduğunu sorduğumda kutunun içinde altlarda dedi.

    açtım baktım ve notta şöyle yazıyordu: "benimle tekrardan beraber olmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim sevgilim. emin ol bundan sonrası çok daha güzel olacak. seni çok seviyorum. bir ömür kazasız belasız sürmen dileğiyle ehliyetin hayırlı olsun bitanem * " - 28.03.2014

    barışmamın kesin olmadığını düşündüğüm için hazırlıksız gelmiştim ve beraber akşama kadar vakit geçirdikten sonra o uykusuzlukla tekrar izmire döndüm.

    döndüğümde kime barıştığımı söylesem modu düşüp "hayırlısı olsun" dedi sadece. kimse barışmamı istemiyordu ama ben ona tekrardan bir şekilde inandım. bu kadar çabasına karşılık son bir şans daha vermek istedim.

    dönmenin ardından uzun bir süre hasret, o kadar ama o kadar iyi davranıyordu ki bana. gerçekten eski hasretten eser kalmamıştı. bi düşündüm "acaba bu defa gerçekten değişiyor mu?.."
    ···
  8. 233.
    +4
    iyi geceler panpalar
    ···
    1. 1.
      +3
      iyi geceler panpam.
      ···
  9. 234.
    +5
    geceniz güzel olsun panpalar, yarın çok erken kalkacağım.

    bazen keşke bu kadar uzun bi hikayeyi bu kadar yoğunluğumun olduğu bir süreçte başlamasaydım yazmaya diyorum ama ekim ayından beri böyleyim ve tempom aylarca devam edecek bu şekilde yapacak bir şey yok.

    yine elimden geldiğince partları uzun uzun yazarak, birkaç gün içinde hikayeyi bitireceğim bir aksilik olmazsa...
    ···
    1. 1.
      +4
      keşke hikaye uzun bir hikaye olsaydı valla sen her bitireceğim dediğinde dert oluyor.
      ···
  10. 235.
    +9
    bir süre sonra ufak tefek tartışmalar başlasa da genel olarak ilişkide eskiye nazaran kafam çok çok rahattı.

    artık eskisi gibi her canı sıkıldığında sinirini benden çıkaramıyordu. artık sırf hasretle konuşmak için kafede arkadaşların yanından kalkmıyordum. sürekli mesajlaşmak için elime telefonu almıyordum. saçma sapan tokgib kavgalar olmuyordu. buluşmalar için bahaneler uyduramıyordu.

    farklı odalarda yatma saçmalığı da bitmişti. artık aynı odada yatıyorduk. hatta bir iki kez aynı yatakta yatıp beraber uyumuştuk. iki seneden sonra ilk defa dudağından öpmüştüm ve bu da ayrı bir saçmalık olsa da her şey istediğim gibi gidiyordu.

    yavaş yavaş gerçekten biraz da olsa sevgili olduğumuzu hissedebiliyordum.

    izmire geldiğinde artık dışarıda da birçok yere gidebiliyorduk ve paronayasını da yavaş yavaş aşıyorduk.

    arkadaşlarımla oturmaya daha önceden utanıyordu ama izmire geldiği bi hafta sonu arkadaşlarla buluşma ayarladık.

    sonrasında kafede otururken arkadaşlarımdan biri hasrete laf arasındayken "yenge, benim bugüne kadar çok farklı ortamlarım oldu. çok fazla insan tanıdım. seven çok fazla arkadaşımı gördüm. biz x'in arkadaşıyken bile kendimizi şanslı hissediyoruz ve sen gerçekten o kadar şanslısın ki. hayatımda böyle delicesine seven birisi görmedim daha önce. yani bi tane kuzenim var böyle ama o da x kadar değil. gerçekten çok şanslısın. oturup sohbet etme fırsatımız olmadı daha önce ama bunları gerçekten sana söylemek istiyordum yanlış anlama." dedi.

    sonrasında hasret "biliyorum, ben de onu çok seviyorum." dedi...
    ···
  11. 236.
    +3
    Film gibi knk devam et pls verdim sukunu
    ···
  12. 237.
    +5
    o geldiği hafta sonu ara sıra kavgalarımız olsa da benim için mükemmel geçmişti. yıllardır izmire gidip geliyordu ama evden çıkıp hiçbir şey yapamıyorduk.

    zütürmek istediğim birçok yer vardı, hemen hemen hepsine gittik.

    yeni bi kamera almıştım. şirin bi kafede otururken hasretin bir fotoğrafını çektim.

    fotoğrafta öyle bir bakışı öyle bir gülüşü vardı ki kalbim yerinden çıkacaktı sanki. o bakış, o gülüş, o yeşil gözler, o eşsiz kıvırcık saçlar... sanki dünyaya bunun için gelmişim ve onun için yaşıyordum.

    son ayrılığımızdan sonra bu kadar şey yaşadıktan sonra ve hasretin çabasını görünce de ister istemez eskisi gibi hatta eskisinden daha çok bağlanmaya başladım. çünkü bu defa umudum vardı ve ne olursa olsun bu ilişkiyi mezun olduğumuz gibi evliliğe zütürmek istiyordum.

    sonrasında otogara gittik, hasrete sarıldım ve tekrar otobüse bindirdim. yine otobüs kalkarken elimi kalbime zütürerek birkaç damla gözyaşıma hakim olamamıştım. vedaları sevmiyordum ve vedalar her zaman düşmanım olacaktı...

    akşam olduğunda oturup içmeye başladım. ulan daha sabah bu koltukta dizime yatmış film izliyorduk diye...

    son çektiğim fotoğrafını açtım ve saatlerce o güzelliği seyrederek sanki ayrılmışız gibi müslüm gürsesten "hasret rüzgarları" parçasını dinledim. bir yandan gözümün önünden o evde yaşadığımız her şey film şeridi gibi geçerken, diğer yandan dayanamayıp ağlıyordum.

    nedense bu buluşmadan sonra çok mutlu olmam gerekirken, aşırı bir efkara bağlamıştım ve sebebini anlayamadım...
    ···
  13. 238.
    +6
    sadece artık uzak mesafe ilişkisine dayanamıyordum. yıl 365 gündü ve biz ortalama ayda 2 gün geçirebiliyorduk. kaç defa gece saati tren garlarında, otogarlarda 5 dakika görmek için gidiyordum.

    bir defasında aile evinden dönüyordu, otobüs yine izmirden geçecekken, 5 dakika görmek için otogara uğrayacaktım. hasret, hasta olduğunu söyledi ve hemen bir nöbetçi eczane bulup gece saati otogara gitmiştim.

    ilacın yanında, poşetin içinde yine yolda acıkırsa diye koyduğum kekler, içecekler vardı. okuması için notlar, şiirler vardı.

    yine hasretle 5-10 dakika sarılıp görüştükten sonra saatlerce otobüs bekleyip eve dönüyordum.

    buna benzer o kadar çok gün yaşadık ki...

    ve bu kadar detaylı anlatmamış olsamda, her buluşmayı çok zahmetli ayarlıyordum. hasret ne kadar bir şeyleri aşsa da ailesine yakalanma ihtimaline karşı her ihtimali düşünüyordu ve ben sürekli "şöyle yaparız, böyle yaparız." diye çözüm bulup gelmesi için ikna etmeye sakinleştirmeye çalışıyordum.

    kaç defa evde annesi babası aradığında yanımda panik yaptı anlatamam...

    hatta buluşabilmek için o kadar çok kafa yoruyordum ki gerçekten hasrete otobüs biletini nihayet aldırabildikten sonra gelene kadar 2 gün baş ağrısı çekiyordum.

    aramızda ciddi bir mesafe vardı, 15 saat dile kolay.
    ve ben üniversiteye geçmeden önce üniversitedeki bütün hayallerimi hasret üzerine kurmuştum.

    fakat maalesef imkanlardan dolayı maks bu kadarını yapabiliyorduk.

    ve işin kötüsü bunlar beni 2 gün mutlu edip, her vedadan sonra pgibolojik olarak yormaya başlıyordu...
    ···
  14. 239.
    +7
    hikayeyi yazarken fark ettim, normalde çok unutkan birisiyim. valizimi otobüste unutmuşluğum var o derece.

    ama ona ait her detayı o kadar incesine o kadar iyi hatırlıyorum ki; sanki dün yaşamış gibi...
    ···
    1. 1.
      +7
      yani başlığı görmesem toparlamışsınız sanıp sevineceğim usta o kadar güzel anlatıyorsun. ama mevzu patlayacak bir yerde orda hepimiz hayal kırıklığı yaşayacağız
      ···
  15. 240.
    +5
    inşallah yanılıyorumdur ancak bana kalırsa bu hikayenin sonu ihanetle bitecek gibi geliyor. Çünkü asosyal ve pgibolojik sorunları olan bir insanın elinden tutup onu hayatın içine karıştırınca ve o farklı farklı insanlarla tanışınca ilk vazgeçtiği genelde sen oluyorsun. inşallah bu hikaye bu kadar kötü bitmez ancak benim tahminim bu yönde
    ···
  16. 241.
    +3
    Bekliyoruz
    ···
  17. 242.
    +3
    Rezerafs
    ···
  18. 243.
    +8
    "başkalarına gösterdiğimiz hoşgörüyü neden en yakınlarımızdan gizleriz ki?"

    ben hasrete daha çok bağlandıkça, yavaşça ikimiz de eski tokgib zamanlara dönüyorduk.

    şu an düşününce gerçekten anlam veremiyorum. hayatım boyunca da bu yazılı olmayan kuralı anlayamayacağım yüksek ihtimalle.

    neden bir yakınları sevgi gösterdiğinde, o sevginin kıymetini bilmek yerine tam tersi kötü davranmaya başlar ki kadınlar?

    kadının böyle bir iç güdüsü var diyorlar fakat bence bu, tamamen karakterle alakalı bir şey.

    bir öğretmeninden bir övgü aldığında, basit bir yurt arkadaşından güzel bir söz aldığında hemen dünyanın en mutlu insanı olup, karşılığında onlara çok güzel yaklaşan hasret; ben her sevgi gösterdiğimde, her şarkı, her şiir yazdığımda, o gün teşekkür edip mutlu olup, ertesi gün eziyet etmeye başlıyordu bana.

    ben ilişkiyi oldum olası hiçbir zaman rekabet olarak, ipleri ele almak gibi bir şey olarak görmedim. eğer böyle görseydim ankaradaki barışma buluşmasında zaten bütün ipleri elime almıştım.

    artık, özellikle de o kuralları koyduğumdan sonra istemediğim hiçbir sorunu çıkaramazdı hasret.

    ama ben yine de zamanla çabasını hoş görüp, sevgimi tekrardan göstermeye başladım. o gittikten sonra nasıl ağladığımı, yine eskisi gibi ona çok çok aşık olduğumu söylemiştim.

    "ben bugüne kadar hiçbir şeyi, ama hiçbir şeyi hasrete yaranmak, onu etkilemek için yapmadım. yalnızca onu mutlu etmek için içimden geldi böyle davranmak... "

    sonrasında yavaştan eski tokgiblikler başlamaya başlamıştı. benim koyduğum maddelerde ilk sıralara yazdığım bir kural vardı. "ne olursa olsun bu kuralların geçerliliği sadece belli bir süre değil. kabul edilen kurallar ilişki devam ettiği sürece uygulanacak."

    yani hasret, biz barıştıktan sonra sadece 1 ay 5 ay 1 yıl ya da 5 yıl boyunca iyi davranıp, sonrasında eski haline dönmeyecekti. bunu kendisi kabul etmişti.

    ama gel gör ki her kavga ettikten sonra bu maddeleri hatırlatsamda "yok ama sen de şunu şunu yapıyorsun" diye kılıf bulup söz verdiği şeyleri inkar etmeye başlamıştı...
    ···
    1. 1.
      +6
      ihanet değilde bu sözüne sadık olmama ve bundan ötürü yazarın cinnet geçirmesi sonucu bir ayrılık geliyor bence. bu ayrılığın dönüşünde hasret çok yalvarmış fakat bu sefer gerçekten iş işten geçmiş olacak. ilk ayrılıkta tutturdum sandım ama yazar arkadaş barışmış. hatta bu entry'e kadar sorunlarını halletmişler benim tahmin tutmadı diyordum ama gidişat oraya gidiyor.
      ···
  19. 244.
    +8
    üstelik hasret, doğru düzgün bir aile sevgisi bile tatmamıştı. kendisi bu şekilde anlatmasa da ailesinin bazı davranışlarından dolayı kendini kötü hissettiğini anlatır ve şikayet ederdi sürekli.

    ama işin garip kısmı kendisi şikayet edip anlatır, ama ben tek kelime ettiğimde ailesine toz kondurmaz, yanlış anlar kavga çıkarırdı. çok düşkündü ailesine.

    e güzel hasretim, ailene düşkün olabilirsin, ve bu arada ben de hasretinki kadar olmasa da çok düşkündüm aileme. beni çocukluğumdan beri bebeği gibi seven bir annem vardı. her şeyimi düşünen, benim mutluluğum için yapmadığı fedakarlık kalmayan bir anne ve çok düşünen bir abi, ne kadar şikayetçi olsamda yine eskiye nazaran benim için bir şeyler yapmaya çabalayan bir baba...

    kendi abisi üniversite hayatı boyunca düşünüp bir kez telefon açıp bir ihtiyacın var mı diye sormamış, 100 lira bile göndermemişti.

    benim babam dışında, abimin bana ayda attığı paranın hesabını yapamam bile. tabi üniversite hayatımda bu kadar imkanım zaten sadece arada bir sahnelerden gelen üç kuruş parayla olamazdı...

    şimdi benim sana göre ailemi çok daha ön planda tutmam gerekiyor mantıken. ama ben hayatımın merkezine her yerde seni koymuşum.

    memleketime yakın bir üniversitedeydim, ailem beni özlemiyor muydu? ben sırf hafta sonlarımı hasret için feda edip memleketime gitmiyordum.

    peki sen bu kadar düşkün olmana rağmen ailenden tam anlamıyla istediğin sevgiyi, değeri de görmemişsin.

    peki neden sana anne babanın bile gösteremediği sevgiyi fazlasıyla kat kat gösteren, belki de her gün o boşluğunu fazlasıyla doldurup, seni mutluluktan göklere, arşa kadar çıkaran bir insanın kıymetini bu kadar bilmiyorsun?

    ya da bu kadar davranışının üstüne insan ister istemez art niyet arıyor; "ailenin vermediği sevginin kat kat fazlasını benden, yani ailen dışındaki birisinden görünce zoruna mı gitti?"
    ···
    1. 1.
      +6
      aileler... garibim aileler... kadın milletinin bozuk huylarının ve karakterlerinin yalandan bahaneleri. ben yaptığı davranışı yadirgadiğim, sen niye böylesin dediğim hiçbir kızdan öz eleştiri almadım yada dürüstçe "huyum bu" diyeni görmedim. hepsi ailesini bahane ediyor. lafa gelince babam kısıtlıyor annem şunu yapıyor kardeşlerim bunu yapıyor o yüzden böyleyim derler ama aileleri hakkında iki kelam edince de kötü olan sen olursun.
      ···
  20. 245.
    +7
    bu arada o kadar müzik, sanatçı reklamı yaptım. en azından hikaye bittikten sonra bir sigara eşliğinde dinlemeniz için bir şarkı çalıp, ses kaydı linki bırakmam lazım diye düşünüyorum.

    istek şarkınız varsa şimdiden yazın, eğer şarkıyı biliyorsam en çok şuku alan parçayı seçeceğim.

    ya da isterseniz hikayeye en anlamlı parçayı ben seçeceğim. şimdiden söyleyeyim de kırgınlık, küslük olmasın...
    ···
    1. 1.
      +4
      Hacı Arif bey'den gözümden gitmiyor bir dem hayalin parçasını alayım.
      ···
    2. 2.
      +5
      Parçayı senin seçmen daha doğru olur ancak senin sesinden bi Gitti Canımın Cananı da duymak isterim mümkünse tabi
      ···