• 0 / 0 / 938 entry
  • 20 başlık
  • 1,411.53 incipuan

katates pizartmasi dötüncü nesil silik

  • +1
    unbelievable my7
    Aşağılık kompleksin var ve bu bir hastalık. Sana dayatılan ve yüklenen yanlış algının sonucu bilinçaltın yozlaşıyor. Bunu buraya yazıp itiraf etmen ise pozitif bir başlangıç. Hatanı sormuşsun, tam olarak kendini suçlaman doğru olmaz bu konuda. Neden? Çünkü sana yanlış gösterildi hayat. Yeri geldi yarış atı gibi davrandılar, acımasızca sana yanlış değerleri aşıladılar, kendi özdeğerini kazandıracak olguları öğretmediler. Bu yanlış öğretilerin ışığında kurtuluşu tek başına bulman imkansıza yakın. Sen bir oyundasın fakat map'in kapkaranlık, sağa gittiğini sanarken aslında sola gidiyorsun. Doğru olarak yaptığın bilinçaltından gelen olaylar ise sen farkında olmadan seni uçuruma sürüklüyor. Burada gördüğün insanlar bu yanlış algıyı yıkan ve uyanışı başlatan "bunu çok sık yapmam" başlığı üzerine kafa yorup tartışan kişiler. Başlık bu yanlış algıyı aşabilmek konusunda sanatsal bir düzen ve özel bir nlp tekniğiyle yazıldı. Bu ve bunun gibi binbir türlü hastalığı yenmek, hayatın için savaşmak istiyorsan okuyabilirsin. Önceki yaptığın gibi bir tavır sergilersen de ciddiye alınmamanı normal karşıla, böyle düzgün soru sorduğun zaman da cevaplayan illa ki olacaktır. Hayat senin hayatın ve seçim daima senin, kolay gelsin.
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    @hells: kanka dediklerin doğru ama bağlamın dışında, yorumlarının eleştiriyi getirdiğim nokta üzerine olmadığını düşünüyorum. Herkes eşit değil, herkes de aynı şeyleri başarmakla yükümlü değil bunlarda bir sıkıntı yok. Anlamadığım yer birinin potansiyeline nasıl karar veriliyor? Buna muhtemel gelecek cevap da ürünler. Kişinin geçmişteki yazılarına bakılıyor. Peki geçmişte düşük kalitedeki entrylerle gelecekteki akıl seviyesini kesinlikle bilebilir miyiz?

    Burada yapılan tespit şu anki seviyeye dair olsa bir itirazım olmazdı. Yani hoca dehanni, "şu anki bakış açınla bu soruyu sorman normal, kızdığım için kusura bakma" dese tamam. Potansiyel kavramı erişilebilecek maksimum seviyeye tekabül ediyor.

    Şimdi dehanni yoldan geçen sıradan bir adam değil. Apeople'a bir yorum yazdığında, onu ciddiye alma ihtimali yüksek. Senin potansiyelin bu dediğin zaman bir insana, bu adamda içten içe "lan benden bir tak olmaz aq" düşüncesi belirebilir. Potansiyel düşük, ya da yüksek fark etmez adam hedefleri daha düşük koymaya başlama ihtimali doğar. "Yavvv sen gıralsın başgan, istediğini yaz alfanın hası olacaağaan" da diyelim demiyorum. Bir tespit yapmayalım yani bu konuyla ilgili, girmeyelim yani bu işe. Tamam öğreti sanaldaki yazıları bile okuyarak bir çok özelliği açığa çıkarabilme, betalığı ifşa edebilmeyle ilgili ; elbette tespitler olacak. Ama bu mevzu haddimizi aşar, tam anlamıyla bilemeyiz adamın potansiyelini. Hayatta da örnekleri var bunun, mesela 20'li yaşlarında lavuğun teki olan birisi 30'unda müthiş olgunlaşabiliyor; doğuştan gelenler ve biraz da yaşadıklarınla ilgili.

    Bir örnekle somutlaştırmaya çalışayım. 3-4 yıldır iyi futbol oynayan birisi çocukların maçını izlemeye gitsin, oradaki çocukların potansiyelini ne kadar ölçebilir? O maçta kötü oynayan çocuklara "sizden bir tak olmaz, futbolcu olacak potansiyel sizde yok" falan dese mesela? Hevesini kırsa çoğu çocuğun. 3-4 yıl iyi futbol oynamış olması bu vatandaşa bu tespitleri yapma hakkını kazandırır mı? 30 yıldır La Masia akademisinde scout'luk yapan Jose Enrique emmi neden hayatını adadı o zaman bu işe?
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    Eyvallah bu sorunları fark edip yüzleşmek için buraya yazıyorum. Hala bir çok şeyi yanlış yapıyorum, hem de temel mevzularda. Hatalarımdan hoşnut değilim fakat bunları düzelteceğim, bu sebeple yazıların benim için çok değerli. Dediğim gibi senin kıymetini geç anladım ben, nankörlük ettikten sonra oldu bu. En çok seninle olan konuşmalarımdan sonra zor da olsa bir şeyleri fark ettim. Bir anda olmuyor dostum, 1 hafta önceki yazıma bakınca cringe oluyorum.

    Potansiyel olayına nasıl karar veriyorsun anlam veremiyorum. Birinin potansiyeline hüküm verebilmek bu kadar kolay olmamalı. Tcma'nın bile bu işlere girip, "senin potansiyelin şudur" dediğini hatırlamıyorum demek istedim. Yani bu kadar kolay bir iş mi? Tamam ürünlerini görüyorsun sen bu adamın ama "şu anki" gördüğün potansiyel o. Belki bazı mevzuları aştıktan sonra hiç beklenmedik biçimde serpilecek o insan da? Hayat bu çünkü, ne zaman ne şekilde ivmeleneceğin belli olmuyor. "Si@ gelme buraya" demiyorsun elbette ama küçük gördüğün bu insanı da aşikar. Özür dilerken alttan alta da senin yapabileceğin max bu, zulüm etme kendine diyorsun. Bu tip yazılarının altında hep "ben üstünüm sen aşağıdasın" alt yazısı var. Belki de sen haklısın harbiden öyledir ama biz bunu anlayacak bilgelikte değiliz, özellikle şu aşamada. Yanılıyorsam da bu konuda lütfen bana doğrusunu göster, belki de ben fazla iyimser bakıyorum insanlara karşı. Yani hangimiz neydik ki başlığı okumadan önce, hacı olayları açıklamadan önce, şimdi de bir halt olduğumuzdan değil hani yanlış anlaşılmasın sadece kendimizi kendimizle kıyaslıyorum.

    Adam hacı abi eyvallah yaptığı iyiliği de kimse yapmazdı, hakkını ödemenin mümkünatı yok ama kuran ayeti attığında bakın olm kontrol edin, bunun aksi biata girer tarzında da uyaran bir insan. Tabi ki bu insana güvenirsin, zaten güvendiğin için okuyorsun. Ama anlattıklarına daha iyi hakim olabilmek için incelersin yani, "kuran ayeti" ile "gbosadam" bir değil diyebilirsin olay burada örneklerin nitelikleri değil. Attığı yazıyı, videoyu ; herhangi bir paylaşımı incelemek olay. Çünkü senin kendi soru işaretlerini giderebilmen lazım, bak mesela ben sıçtım sıvadım gbos tespiti konusunda hani sen bunu yaparsın demiyorum ama genel olarak hacı tcma ile takılmış o zaman dediği "default" olarak doğrudur mantığın etiketçi yaklaşıma giriyor. "Lan bu hacı da qardeshlikten atılmısh moruq niye okuyalım ki hamuq" diyen beta'dan ne farkın kalır ki? Dediklerinin neden doğru olduğunu anlayabilmen, kendi sorularının cevaplarını anlayabilmen açısından önemli.

    Ben de öyle çok müthiş bir şey buldum sanrısına kapılma olayı tezahür etti son zamanlarda. Nerden vurdu bilmiyorum ama aşmam gereken bir olay olduğu kesin. Gbos'un yazılarıyla bazı bölümler birebir aynı, başlığın alt kümesi gibi yani. Ama şaşırdığım nokta tam olarak onlar değil. Günah çıkarma, telefon defterindeki dişilerle tek aramayla yatma gibi ufak konularda da aynı benzerlik söz konusu. Problemlerin doğrudan veya dolaylı dişilerle ilgili olması, bazen arada gibtirin gidin okumayın demesi. Ha bunu tcma = gbos moronluğuyla yorumlama cehaletimin açıklaması yok, mallık yani. Olayı araq ya da bu adam tcma xd siyah beyazlığıyla yorumlayıp nüansları görememek falan tonga'nın bahsettiği zayıf akla giriyor işte. Ne tcma'yı ne başlığı anlamamışım daha farklı bir perspektifte değerlendirmem gerektiğini daha yeni anlıyorum. Tcma'nın üstünlüğünü bu bilgileri bilmesi gibi vs. düşünüyordum. Neyse, bu da uzadı ; öyle yani bu da alırsan benim tavsiyem sana. Uzun uzun yazışıyoruz, yorucu da oluyor ama aklı geliştirdiğini düşünüyorum bu işin. Teşekkür ederim yeniden eleştiriler için, sağlıcakla kal dostum.
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    Sürgün olayında seni yanlış anlamışım ve bariz çarpıtmışım, o konuda haklısın daha geniş düşünebilmeliydim.

    Bir şeyler isteyebilirsin itirazım ona değil orada, isteyiş tarzında bir ukalalık var. "Forumu hiç kullanmayak"a bağlaman gereksiz, bu çarpıtma oluyor. Öyle bir söylüyorsun ki sanki doğuştan gelen bir hakkınmış gibi bu. Bana şunu da yapın, beni ferahlatın, yanlışımı düzeltin; üslupla alakalı bir durum. Yanılıyorsam falan diyorsun ama içten içe "ben yanılmıyorum mk, dediğimi yapın işte" dediğini duyar gibiyim. Nasıl anlatayım daha bilmiyorum, senin egonu okurken ben hissediyorum. Ayrıca bu farklı formlarda da tezahür ediyor, zamanında belikebond'a yaptığın çıkıştaki gibi. Geçen yine gördüm Apeople'a potansiyelinin düşük olduğunu söylemişsin. Bana demiştin ya hacı bile bu kadar kesin hüküm vermiyor diye, abi sen insanlar hakkında hacı'nın, tcma'nın vermediği hükümleri veriyorsun? ne iş? Hayır, böyle bir "ben oldum, bir şeyler hak ediyorum" havan var ya, bak bu çok zarar veriyor sana. Antipatikliğini geçtim, bildiğin kendine zararı var bunun baltalar gelişimini yani. "Bana öğretin, gösterin bana bunu" ile "gösterirseniz sevinirim gençler" arasında dağlar kadar fark var. Hacı bile "lütfen bana doğruyu öğretin" naifliğiyle yaklaşıyordu olaya. Yani sen kimsin ki biri sana bir şey öğretmekle yükümlü olsun? Kimsenin bir borcu yok abi sana bunu kavrayamadığını düşünüyorum.

    işine gelmediği mevzuyu en uç noktaya çekip "e o zaman hiç yapmayalım hamuq"a bağlama gözünü seveyim. "Şu kızla konuşman gereksizdi" diyen birine," e o zaman gay mi olalım hamuq" demen kadar absürd bir olay bu. Forumu hiç kullanmayalım demiyorum orada, bunu sen de biliyorsun. iyi niyetli olabilirsin forumu daha iyi kullanma adına, ama metodun yanlış kanka. Ayrıca forumdaki ana amaç ürünlerin bir anda süperleşmesi değildi. Diğerlerine göre kalburüstü ürünleri olan başlığa kafa yormuş, kültüre aşina insanlara betalardan arınık ve daha rahat nefes alabilecğei bir ortam oluşturmaktı.

    "Gbosadam’ı okuyup okumamakla da alakası yok mevzunun hacı zaten net bir şekilde açıklamış mevzuyu konu kapanmış."
    Okumadan hacı'nın söylediklerini direkt doğru kabul edebiliyorsan diyeceğim bir şey yok.
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    "baktım ki tcma'nın anlattıklarının neredeyse aynısı hem de 2011 yılında" burada çok büyük sıçış var. Tcma'nın anlattıkları çok daha derin ve geniş bir konseptte. Burada aslında kast ettiğim anlatılan hakikatlerin bir kısmını gbosadam'ın önceden işlediği.
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    Yazılarını okuyorum dostum, okumasam vaktimi ayırıp burada sana bir şeyler aktarmaya uğraşmam. Yazılarını anlamadığımı iddia edebilirsin bu ayrı konu.

    Mesajların silinmesi, sürgün verilmesi vs. bunlar birer mesajdır. Yapılacak olan açıklama da ekstraya giriyor, o sebeple "ekstra" dedim. Açıklamaya yapılmadığını ben de biliyorum, ama yapılırsa bunun ekstra bir iş olacağını söylüyorum. Bunu anlamamışsın bir kere.

    Ya sana niye bir şey söylensin abi? Sen kimsin? Niye kendini bu kadar abartıyorsun? Yok bana açıklayın, yok bana söyleyin, yok beni düzeltin. Bir kere üslup tamamen yanlış, full ego belirtileri bunlar. Eskiden de sana söylediğim olayı devam ettiriyorsun, kendini yukarıda tutan bir havan var. Bu sebeple insanlara yüksekten bakıyorsun, tartıştığımızda da çıkış yaptığım mevzu buydu. Daha önceden ceza almamı düşündüğünü söylemişsin, düşüncen kimseyi bağlamıyor. Benim aldığım sürgünde de hatalı olduğum bir olay var elbette, o sebeple aldım. Eğer harbiden merak etseydin ve bana sorsaydın söylerdim zaten.

    "birinin sürgün alması demek aslında o kişinin toplu olarak dışlanması demek, az buçuk aklı olan herkesin alınan sürgünden dolayı o kişiye bir uzaklık hissetmesi demek ancak ben böyle bir bilincin olduğunu çok göremedim, bunun nedenlerinden biri sürgün olayının insanlarda somutlaşmaması"

    Bu ne demek abi? Demedim diyorsun ama hepsini demişsin. Ya dediğinin farkında değilsin, ya da ben seni hiç anlayamıyorum. Sürgün yiyen insan toplu olarak dışlanır diyorsun, bu yanlış bir hüküm. Evet bu insan yanlış yapmış olabilir fakat devamında ne yapacağı da önemlidir. Spesifik bir konuda yapılan yanlıştan da sürgün yiyebiliyorsun, yani ortama karşı yaptığın bir yanlışlık söz konusu olmak zorunda değil. Bu hata bayağı bireysel de olabilir. Nitekim ben yanlış yaptığımda özelden gelip yardımcı olanlar, tavsiyeler verenler insanlar da oldu. "Hadi biz bunu dışlayalım bu bize yanlış yaptı amk" düşüncesiyle insan kaybetmek çok ama çok yanlış. Sende bazı olgular hiç ama hiç oturmamış, benim gördüğüm bu.

    "Ben diyorum forum bu şekilde bir kale olmak zorunda değil biraz modifiye edilebilir ki inciden foruma geçince insanların anlayış seviyeleri artıp içerde süper ürünler mi çıktı inciden farklı olarak?"

    Bu da soru mu? Yani bunun tersini düşünüyorsan büyük nankörlük içerisindesin. Rahat bir nefes alabileceğin, beta vızıklamasından uzak ortamı sundu forum gayet de. Ve ürünler de ızıt bızıt yorumlardan süzülerek yayınlanması sağlanıldı. Vaadi bu zaten forumun. Ürünler kötü dersen, bu insanlarla yani bizle alakalı bir durum. Nitekim ilk ürünlerimle şimdiki arasında bile uçurum var. Açıkçası forum olmasaydı anlayış seviyem bu kadar gelişmeyecekti. Senden, ötekinden, berikinden bir çok faydalı yorum ve eleştiriyle ilerledim.

    "ha “aklı olan zaten anlar” denilebilir, evet ama bu şekilde sebeplerin açık açık belirtilmesi insanın işini kolaylaştırır. "

    Niye iş kolaylaşsın peki? Olay işleri kolaylaştırmak mı yoksa zor olsa da doğru olanı uygulamak mı? 10 kiloyla gelişeceksindir ama işin kolaylaşması için 5 kiloyla çalışırsın, hangisi daha verimli? Çok temel hataların var eleştirilerinde ve dediğim gibi "bize şu yapılsın", "şu sağlansın", "devlet bize bahmiyii" zihniyetinden derhal kurtulmanı öneriyorum. Bir ekgib gedik gördüysen elbette dile getirirsin, bu insanların da hataları olabilir. Ama bu mevzuda yok abi, boşuna fazla zorluyorsun ; daha iyi düşün bu durumları. Foruma gereğinden fazla iş kapasitesi yüklersen bu sefer temelde hedef alınan mevzunun değeri azalacak. Bunun bir de iş yükü tarafı var yöneticiler adına. Beta tecrübe etmekte zorlandığımıza zaten hemfikiriz bunu daha önceden de dile getirdik. Çözüme yönelik ise forum şöyle olsun böyle olsundansa daha yapıcı bir şey belki biz üretebiliriz? Forum öyle kalsın abi güzel yani, niye değiştiriyoruz?

    Neyse bu kadar yazdım ama eleştirilerin çoğunun muhattabı zaten ben değilim, sadece farklı fikirleri duy diye yazdım. Gbosadam'ı okumamış olsan da uyarıların için teşekkür ederim, değerlendireceğim.
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    @tonga: Yorum yapma nezaketinde bulunduğun için teşekkür ederim.

    "Good artists copy, great artists steal" olayı mı var o zaman burada? Hacı'nın bahsettikleriyle birleşince tcma gbos'tan esinlenmiş ve gerekli gördüğü için başlığa dahil etmiş yorumunu mu yapmamız gerekiyor? Başlık bütünsel olarak farklı bir olay bunun ayırdındayım elbette. Ne sadece gbosadamla kısıtlayabiliriz, ne ac serisi, ne de crysis 2 replikleriyle. Ortada bir çok kaynağın süzgeçten geçirilip sentezlendiği bir sanat eseri var. Şaşkınlığımın sebebi tcma'yı abartmamdan ileri geliyor sanırım. Ben onu böyle daha uçuk şeyler başaran biri olarak hayal etmek istemiş olabilirim. Hacının bahsettiği bir mevzu vardı, insan bir şey yaratamaz. Bakır ve kalayı karıştırır tunç elde eder en fazla diye. Ama şunu da ekliyordu, bu adam bu bilgileri bir yerden öğrendi safsatasını bir geçin bu adam farklı diye. Ben onun üstünlüğünü yanlış yerde aramışım o zaman.

    Bahsettiğin leşliği ifşa etmem iyi oldu çünkü farkında bile değildim. Senin de görüşün elbette önemli, çokça yazılarını okudum gerek sözlüklerde gerekse forumda. Sonuçta bunları anlamadıysam ne tcma'yı ne de başlığı anladığımdan söz edebilirim. Sadece neden neredeyse copy-paste gibi aldığını merak ediyorum. Sonuçta o dönem forumun gündeminde olmalı bu başlık. Tcma farkındadır "ya bu gbos'tan arakladı mk" diyeceklerinin. Bir test olması için kasıtlı olarak mı öyle yayımladı?
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    @hoca dehanni: Kardo malum nedenden buradan yazıyorum sitedeki eleştirine yönelik olan yorumlarımı.

    Sürgün alma nedeninin açıklanmaması daha doğru. Sebebine gelirsek başlık kültürümüz zaten okuyucunun işi çözüp anlamasına yönelik oluşmuş durumda. Eğer bir açıklama olursa kişi hatasının üzerine yeterince düşünmeyeceğinden ders çıkarma meselesi sekteye uğrayabilir. Sonuçta ne zaman sürgün aldığın, ne yaptığını son dönemde hatırlıyorsun ve ona göre düşünüp ders çıkarabiliyorsun.

    Modların genel olayı zaten işin doğasına müdahil olmamak. Yani gidişat çok kırmızı çizgilere geçmediyse engellemiyorlar. Eğer hatanı anlayamıyorsan da bu senin kabahatin olmuş oluyor. Birinin aklı zayıf diye ekstra açıklama yapılması saçma, aklını geliştir ve anla yani. Ben mesela sürgün yediğimde üzerine düşündüm ve neden yediğimi şimdi daha iyi anlıyorum. Eğer bana bu bildirilseydi üzerine hiç düşünmeden bir bilgi bana dayatılmış gibi olacaktı ve hatamı daha iyi anlayamayacaktım. Neticede bu insanlar öğretide derin ve hata yapma olasılığı bizden daha az olan insanlar, ürünlerinden dolayı bir güven önşartı çoktan sağlanmış durumda. Bu sebeple bir bildikleri vardır diye düşünüp bir eleştiri getirmeden önce daha iyi düşünmek gerekir. Senin aklına gelen mevzu onların da aklına gelmiştir ve ona göre bir plan çizmiş olabilirler.

    Sürgün yiyen insanlara tepkisel olarak bir soğuk gidildiğini söylemişsin. Buna katılmıyorum. Bende böyle bir durum olmadı en azından, aktif olduğum süreçte birisi sürgün aldıysa ona farklı bir gözle bakmadım. Bakmayı da doğru bulmuyorum, çünkü bu o kişinin hatasıyla ilgili bir mevzu. Kişi bir hata yapmıştır ve onun bedelini ödüyordur, bu süreçte benim onu dışlamam olayı kişisele bağlamam olur.

    Beta mesajlarının yayınlanması ise tamamen gereksiz, forumun kurulma amacına ters. Orası bir kale niteliğinde ve aklı selim, öğretiyle haşır neşir olmuş insanların ürünlerini sergilediği bir yer. Mesajlar bilgi barındırmıyorsa, vızıklamaysa, betalık içeriyorsa, kişi o seviyeye daha gelememişse tabi ki yayınlamayacaklar. Eğer sen beta entry'si inceleme adına bir ekgiblik görüyorsan buna yönelik bir şey üretebilirsin, her şeyi foruma dayatmamak gerekir.

    Şu anda tek merak ettiğim mevzu modların rütbelerin neden düştüğü ve sürgün insanların entrylerini onaylayıp onaylayamadıkları. Sürgünken mesajınızı bir mod onaylıyordu, şimdi sitede bir mod yok. Benim ise son zamanlarda mesajlarım yayınlanmadı, altında yatan sebep bu mu? Yoksa mesajlarım niteliksiz miydi? ilki olduğunu düşünüyorum çünkü bu rütbe düşme mevzusundan sonra yayınlanmadı mesajlarım. Ve sürgünken özel mesaj atamıyorsunuz, bu sebeple öğrenemedim bu işin detayını...
    ···
  • +1 -1
    unbelievable my7
    Şöyle de ilginç bir durum var. Bu üslup ve tavır sonlara doğru 2012'de değişiyor, adam sanki başka birisi oluyor. 2012'de açtığı başlıkta olay hikayelere evriliyor ve anlatım tabiri caizse taka sarıyor. Zaten başlık da tutmuyor. Hacı'nın bahsettiği bu fırlak diye hitap etme, tcma taklidi ıkıntılığı da bu 2012'de yazdıklarına denk geliyor.

    Tcma çalıntı yapacak, araklayacak bir karakter değil ; bunu yıllar içerisinde gördük zaten. Ama ne oldu diye düşünüyorum. Bir insan bir şeyi yaptıysa daha önceden de yapmıştır diye bir olay var. Yani tcma bunu çok sık yapmam'ı yazmadan önce de deneme maksadıyla başlıklar açmış olabilir. Bunu da bizzat kendi hesabıyla değil de, arkadaşının hesabıyla yapmıştır belki de.

    Kendimden biliyorum ki arkadaşlar arasında böyle ortak hesap kullanma, ödünç verme mevzuları oluyor. O dönem bir arkadaşından isteyip denemeler yapmış olabilir. Şöyle de bir entry'si var gbosadam olarak:

    "daha once sozlukte baska bi yazi dizisi denemistim, bir suru insanin hayata, olaylara bakisi degisti. o da iliskiler uzerineydi. tamamlamadim, ama onemli olan tamamlamam degildi, alacak insan almasi gerekeni almisti. kalan bosluklari da burada toparlayabilirler."

    Bunlar anlatılan içeriğin birebir benzerliği, üslup ve tavır benzerliğiyle birleşip ; 2011 yılında yayınlanmasıyla da birleşince kalan tek ihtimal gbosadam'ın tcma olduğu. Bir de adam anlatıyor ve gibtirip gidiyor, bu yönden de tam bir tcma davranışı.

    Bu 2012'de yazılan rezalet yazılara getirebileceğim tek açıklama da hesabın başkası tarafından kullanılmaya başlanılması. Eski yazılardaki akıcılık ve bilgi çeşitliliği yok, olay hikayelere evrilmiş durumda. Bir yandan da tcma ıkıntılığı var. Gelen popülarite ve ilgi sonrası hesabı kullanan diğer kişi olayı devam ettirmek istemiş ve sıçıp sıvamış olabilir. O başlık da şu: (bkz: nedir bütün kızları etkileyen şey)

    Şaşırdığımı söylemem gerekir, çünkü bilgileri ilk ve sadece bunu çok sık yapmam'da olduğunu düşünmüştüm. Aynılarını gbosadam'da görünce şaşırdım. Neticede 2011'de o yazıları yazan kişinin tcma olma ihtimali çok yüksek. Ya bir yerde "tek kişi bile anlasa bana kafi, onun için yazacağım" diyor adam, bu da aynı tcma tipi bir davranış.

    Başlıkları eğer okumadıysanız siz de bir okuyun, değerlendirin. Ben ilk defa okudum ve oldukça şaşırdım. Yanıldığım bir nokta varsa da lütfen belirtin. Esenlikler...
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    Gbosadam hiç okumamıştım, başlığın başında onun başlattığı manipulasyonu tamamlayacağını söylüyordu. Nedense hiç merak edip bakmamıştım adam ne yazdı diye. Bir bakayım dedim, bir baktım ki tcma'nın anlattıklarının neredeyse aynısı hem de 2011 yılında ; başlıktan da önce. Üslup ve cümleler bazı yerlerde neredeyse birebir benzerlik gösteriyor. iki ihtimal vardı ; ya tcma gbosadam'dan arak yaptı, ya da tcma gbosadam. Nediyorsun dıbına koduğum diyorsanız başlıkları incelememiş olma ihtimali yüksek şuraya bırakayım.
    (bkz: sadece aptal erkekler kizlara agib olur)
    (bkz: kızların zihnini nasıl manipüle etmek)

    Hacı gbosadam'la ilgili tcma arağı yaptığını söylüyordu, araştırma yapmadığım için heralde doğrudur dedim ve üzerine bile gitmedim. Lakin bakarsanız yazılar 2011 yılında, başlıktan önce yani. Şöyle bir kaç yeri paylaşayım.

    "bu yazi dizisiyle bir nevi gunah cikariyorum."
    "yazi boyunca kisaca anlatacaklarimi ozetlersek :
    1) sevgi/ask diye bir sey yoktur, disinin tek sevdigi sey kendisidir.
    2) hayattaki sorunlarin buyuk cogunlugu dogrudan veya dolayli disilerle ilgilidir.
    3) kizlar, sorun yaratmalarina izin vereceginiz kadar bile muhatap olunacak varliklar degiller."

    "inci sozlukteki yapay "abazalik akimi" bile ne kadar vahim bi halde oldugunuzu gosteriyor."

    "disilik, neden kedilerle ortusturulur biliyor musunuz? bi laf var. bi kopege yemek verirseniz : "aa bu bana yemek veriyor, bu tanri olmali" der. bi kediye yemek verirseniz "aa bu bana yemek veriyor, ben tanri olmaliyim" der. "

    "kadinlarin en buyuk orgazmlarini bebekleri tarafindan emzirilirken yasadigini biliyor muydunuz? bu onlarin arasinda sir gibi bir sey.. "

    "tam tersi, bu bir uyanis. bu bir isyan. beyniniz sacma sapan seylerle uyusturulmayacak artik. televizyonda gordugunuz ask'a, populer romanlarda okudugunuz ask'a, sarkilarda dinlediginiz ask'a gotunuzle guleceksiniz. cocuklara, cabuk uyumasi icin masal okuruz degil mi? ve onlara anlattigimiz sey ask'tir. simdiye kadar, omrunuz boyunca ask'la uyutuldunuz. ve size askla ilgili anlatilan her seyin tamamen sacmalik oldugunu anlatacagim."

    "ve emin olun, anlattigim seyler hosunuza gitmeyecek. benim tavsiyem, basligi terk etmeniz. gibtir olup gitmeniz. cunku yazdiklarimdan sonra, her sey iyice taka saracak."

    "bu baslikta hayattaki sorunlarin bi yerde hep kadinlardan kaynakligini goreceksiniz. ve kadinlar'i giblememeye basladiginizda, gercekten degersiz varliklar oldugunu gordugunuz zaman, hayatiniza aci degil sadece mutluluk katacaklar."

    "ilk entrylerimde belirli cesarete sahip olan okuyuculari kazanmak istedim sadece. onyargili, karsidakine konusma payi vermeyen gibik karakterli insanlar elendi boylece."
    ···
  • +1
    unbelievable my7
    @hoca: Yorumların üzerine bu olayın üzerine gittim. Ufak bir araştırmayla bunun yaygın bir adı olduğunu öğrendim "histriyonik kişilik bozukluğu" diye geçiyor. Küçüklük anılarımı hatırladım ve geçmişime şöyle bir göz gezdirdim. Belirtilerinin bir çoğunu gösterdim zamanında, bugün de izleri halen devam ediyor.

    Bu abartma olayı bende eskiden de vardı. Böyle çocukken bir olayı anlatırken de sıklıkla yalan ve abartma kullanırdım. Kökeni ise ilgi çekme arzusuna dayanıyor. Karşıdakini etkileyebilmek ve böylece onun ilgisini kazanarak değerli hissetmek. Burada da olayları abartmamın altında çok iyi tespitler yaptığımı göstererek takdir kazanma arzusu olduğunu düşünüyorum.

    Tek çocuk olmamın ve yetiştirilişimin bunda etkisi vardır elbette. Çünkü ailede hep ilgi odağı bendim ve isteklerime çok önem verilirdi. ilkokulda da bu böyle devam etti. Futbolda takım lideriydim, sınıfta en çalışkan bendim, sınıf başkanıydım vs. ilginin hep üzerimde olmasına çok alışkındım. Ergenlikten sonra ise olay tam tersine döndü. Başlıkta anlatılan süreçlerden geçtim ve dişilerden ilgi göremeyen ve boyun eğen "susqun serseri" ye evrilen bir sürece maruz kalmıştım. Dersleri de asla düzenli çalışmamış ve savsaklamıştım, oradan da darbeyi yedim. Kendimi oyunlara verip, erkeklerle de klagib muhabbetler çeviren birine evrilmiştim. Bir de kendimi hep bir yancı pozisyonunda buldum. Olaylarda kendimi asla yeterli görmüyordum, aklımca güçlü bir figürün yanında yer alarak işleri öyle halletmeyi seçiyordum. Bu yazılarımda my7 esintilerinin ve beylik lafların olmasının nedeni o. Güçsüzdüm ve güçlüyü taklit ederek ilgi çekebileceğimi düşünüyordum.

    Bir de bu durum beni tamamen dışarıya bağlı ve eleştirilere karşı kırılgan yapıyordu. Gelen eleştiriler sonrasında egomun zedelenmesi, duygusal çalkantıları yaşamamın sebebi işte o takdire olan bağımlılık ve yetersizlik hissiyatı. Duygular ise o takdiri kazanabilmek için bukalemun gibi her türlü renge dönüştürebiliyordu beni.

    Bunu nasıl yenerim? Şimdilik yüzeysel tespitlerle değindim fakat daha derinine de ineceğim. Tavsiyelerinize de açığım arkadaşlar. Tahminim ise şu, öncelikle bu tespitin yapılması (sizlerin sayesinde), olayı kabul ediş en önemli adım. Bu neticede içsel bir durum, eğer neden böyle olduğunu iyice anlarsam değişebileceğimi düşünüyorum. Kafada bu işi bitirince davranışlarıma da yansıyacaktır. Ama öyle pat diye olmasını beklememek lazım. Yavaş yavaş üzerine gideceğim ve bunu sergilemeye meyillendiğim anlarda bilinçli olarak durdurmam gerekecektir kendimi.

    Bir kere hells'in de değindiği gibi peşin hüküm verme, yeterince şüphe duymama ekgibliğim var. Asıl amacımı hakikate ulaşmak olarak aklıma kazıyıp, aksiyonları da bu doğrultuda oluşturacağım. Daha şüpheci ve sağlam temellerle sorgulamayı öğreneceğim. Olum çok iş çıktı ha, neyse yapacağız artık. Bir hastalığı yendik kaldı 99999, üşüyoruz hacı reyiz. Bir de bilgi felsefesi için internette araştırdım fakat böyle faydalı bir kaynak bulamadım. Bulan varsa ve paylaşırsa güzel olur. Selametle.
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    @dby: evet, akıl ile tanrıyı bilmese de yardımının bilincinde olduğunu düşünüyorum. Ha bunu bilmek ne katacak o da ayrı bir mevzu. Sadece analiz yaparken aklıma gelenleri biraz heyecanla tespit yapma şevkiyle abartmış olabilirim. Burada da hepiniz beni uyardınız, bu yönden teşekkür ederim. Bir şeyleri yakalama isteği gerçeği görmenin önüne geçtiğinde el frenini çekeceksin. Bir de doğru şeyi sorgulamıyor olabileceğimi fark ettirdiniz. Daha çok akılla bilebileceğim ve kesin olayların üzerinde analizi döndürmeye başlamak daha sağlıklı. Bir önerme yaparak düşünüyorum ama bunu peşin hüküm olarak yazdığımda bu düşünmek olmuyor, yanlışa sapmaya davet oluyor. Sana yazarken çıkardığım dersleri de eklemiş oldum artık sana kısmetmiş en son yazdığım için. Selametle.
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    @hells: kanka buradan yazıyorum çünkü entrylerim onaylanmıyor sitede, nedenini bilmiyorum. Modların rütbeleri düşmesi sebebiyle onaylama yetkilerini kullanamadıklarını tahmin ediyorum sadece.

    Yani patır patır hüküm vermişim, biraz peşin hükümcülük var o entry'de haklısın. Hoca'nın bahsettiği gibi gazlanma durumu var. Kardeşlik analizi ve kuran'daki akrabalık araştırmalarından sonra böyle büyük bir şey yakalama isteğim gerçeğin önüne geçmiş gibi duruyor. Bunun ardında başka sebepler olabilir. Daha sorgular biçimde ve tereddütle yaklaşmak gerekir ki hakikate ulaşmak mümkün olsun. Hoca'nın uyardığı gibi bu tavırla yanlışa saptığım daha önce çok olmuştu. Uyarılar için teşekkür ederim.
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    @hoca: Bir daha okudum da yanlış anlaşılan nokta şu sanırım. Ben şu anki pencereden olayı yorumluyorum, tcma bunları görüp bu hamleleri bir bir yaptı demiyorum. iddia ettiğim olay tanrısıyla olan ilişkisindeki derinliğin ona gittiği yolda çok yardımcı olduğu. Kardeşlikteki insanların toplanmasında takvaya yaptığım vurgu var. Orada kan bağının ötesinde bir aidiyet ile kardeş olunmasının arkasındaki gerçeğin gittikleri yolun doğruluğu olduğunu söylüyorum. Dolaylı olarak da iş tanrılarına olan yakınlığına varıyor. Bunun sağlanması için de odunların dizilmesi lazım. Bir kancık entry'sinde tcma tanrıya inanmıyorsan kardeşliği falan gibtir et sana gelmez diyordu. Bu dinin içte olması örneğini de bu sebeple verdim, nikaragua'daki adam örneğini de. Kuran'la karşılaşmadan da gittiğin yol dosdoğru olabilir, ha kuran'a çıkması ayrı bir güzellik tabi ki. Nitekim akılla bilmek ile diğeri asla bir olamaz. Hacı da sıkça vurguluyor zaten bu adamın içi temiz ve tanrı bunu görüp ödüllendiriyor olay bu. Yoksa bir komplo teorisi üretmiyorum her süreci o kontrol etti, insanları kurtuluşa hazırlamayı planladı vs. diye bu ahmaklık olurdu. Tcma bu kadar şeyi planlayamaz, yolun buraya çıkacağını da tahmin edemezdi. Ki bu aşırı normal yani bir kahinlik beklentimiz niye olsun ki, yeterince üstün güzellik başlıkla birlikte yeşermiş durumda.

    Hangi konuyu abartıyorum tam olarak? Manevi güç olayı ise alfa olmanın maneviyatla ilgili olduğunu kendisi de söylüyor kancıkta. Bir yerde de "moron seni alfa olmanı belirleyecek olay gittiğin yoldur" diye uyarıyordu birisini. Bir de "bir beta, en az alfa kadar yetenekli olabilir...
    fakat alfa'nın mistik güçlerini kullanabilmesinin tek nedeni, gittikleri yolların farklı olmasıdır." Başlıkta attığım pasajlarla birlikte bir manevi güç desteğiyle bu işin yürüdüğünün açıkça farkında . olduğu görülüyor. Bunların üstüne kendisindeki kutun da farkında yani insanları değiştirebilmesiyle ilgili verdiği örnekler var. Ya bir de adam farkında olmayabilir mi öğretiyi inşa ediyor ve çok hızlı bir değişim içerisinde. "dı çuzın van" olayına falan girmesi de boşuna değil, yani kendisinde özel bir şeyler olduğunun çokça farkında. Bunlar olmasa başlık olayına falan niye girsin zaten? Farkında olmadığı bir kutu mu ispatlayacak adam? Hayır abi, planında vardı zaten kardeşliği oluşturmak. Sahip olduğu kutu ispatlıyor ki arzuladığı kardeşlerine giden yolu oluşturabilsin.

    edit: nikugura ne olm asdsad. Böyle yazman da iyi olmuş, çok sıkışmıştı ve entryleri açmak işkenceye dönüşmüştü.
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    Tabi ki ben de yanılıyor olabilirim ki daha önce çok kere yanıldım. Bir kopukluk var farkındayım, olmasa ikiniz de beni uyarmaya çalışmazdınız. Belki de farklı perspektiften bakıyoruz olaylara, ben kendi penceremi biraz daha açayım hakikat gün yüzüne çıkacaktır.

    " Hem Tanrı'sına yakın hem onun ona yardım ettiğinin farkında olup hem de nasıl dinini anlamamış olabilir biri?"

    Şöyle, çok yalnızdı herif. Öğretiyi inşa ederken inanılmaz soyutlanmıştı kafa olarak çevresinden. Sohbet, muhabbet etse de insanlar kendisiyle aynı frekansta olamıyordu. Merdıbını anlatacağı bir tek tanrı vardı ve kancık entrylerinden "dua" kavrdıbına ne kadar önem verdiği de bariz. Üstüne "bir dost arıyorsanız tanrıyı deneyin" tavsiyesi de vardı. içini yalnızca tanrısına dökebiliyordu öğreti zihninde inşa edilirken.

    "çünkü din içtedir, ne olduğunu yahut nasıl olduğunu bilemezsiniz... " Varoluş adlı konuda geçiyor bu sözü. iç dünyasındaki temizliğe ve iyiliğe olan yatkınlığı, ahlaki olarak pişmişliğiyle, aklını kullanmasıyla, gittiği dosdoğru yol ile takva sahibi olmuştu. Fakat kuran'ı tanımıyordu çünkü üzeri yüz yıllardır kara bulutlarla örtülmüştü barış dininin. Arapçası da olmadığı için dinini tanıyamamıştı bugüne kadar ve çevresinin sünni dayatmalarındaki izleri de entrylerinde tanıklık ettik.

    Tanrı, insanın içine bu gücü zaten bahşediyor. Ayetler sadece kuran'da yazılı değil. Bir içteki peygamber var, bir de dıştaki peygamberler. Bu içteki peygamber de tanrının dünyadaki vesilesidir. Bir yerde haksızlık gördüğünde karşısında dikiliyorsan, bağırıyorsan ; vicdan sahibiysen sen barış dinini yansıtıyorsundur. Bu dıştaki peygamberler de, içteki peygamberleri/vicdanları ölmüş topluluklara gelirler. Onu uyandırabilmek için. Tcma biliyordu abi işte, nasıl bilmiyorum fakat uyandırdı; hepimizi kurtuluş yoluna hazırlayan savaşcılar haline getirdi keşifleriyle. Tamam büyük planı göremiyordu zamanında, fakat gideceği yolu içgüdüsel olarak biliyordu. Arayışının nereye çıkacağını bilmiyordu fakat nasıl ilerlemesi gerektiği konusunda bir hassasiyeti vardı. "Bunu bir günah çıkarma olarak düşünebilirsiniz" derken dolmuşluğu ve gerçekleri aktarma yükümlülüğünü omuzlarında hissetmesi olayı var. "Nedensiz bir biçimde bu işe itilmiş buldum kendimi" derken yine bu olay söz konusu. Adam hissediyor yani bunu yapması gerektiğini ama mantıki çerçevede bunu dile getiremiyor. Neticede kuran okumak ve anlamak zorunda değil birisi tanrısıyla yakın ilişki kurmak için. Bu meleke tanrı tarafından insanın içine fıtraten bahşedilmiş durumda. Bu odun dizme meselesi zaten bu melekeyi canlandırmak ve saf metni anlayabilecek kapasiteye kendini taşıyabilmekle ilgili. Nikaragua'da yaşayan bir adam kuran'dan bihaber ölebilir ama tanrısıyla yakın bir ilişki kurmuş olabilir. Pisliği aklını kullanmayanların üzerine yağdırdığını bildiren tanrı, bu kadar tefekkür eden ve akılları keskinleşen savaşçı kodunun kaşifine bu güzellikleri bahşetti. Ve hep bu tip uç adamların bir çeşit mentorları, onlara öğreten ve destek olan yol gösterenleri vardır ; tcma'nın ise yok. Hacı da bunu onaylıyor "olsun, bana da tanrı yardım etti" diyormuş tcma. Bu adamın tanrısıyla yakın ilişkisi olmamasının imkanı var mı?

    "Tcma'nın o zamanlar kurtuluşun Tanrı'da olduğunu bildiğini nereden çıkarıyorsun hangi entryden/yazıdan söyle de öğreneyim ben de?"

    " ''kur'an haricindeki dini kaynaklar tarihi açıdan ne kadar doğrudur usta?
    (çaylak qwerty368 ?, 02.11.2013 17:49)''
    gerçek dini metni okuduğunu nereden biliyorsun ?
    belki de, kasıtlı olarak yapılan çeviri hatalarıyla doludur metin...
    yahut, mükemmel ve kapalı bir anlatım izleyen tanrı'nın ne kastettiğini anlayabilecek bilgeliğe sahip
    misin ?
    sorulması gereken, daha büyük sorular var...
    bir kısım doğrudur ; bir kısım çarpıtılmıştır...
    fakat, en önemlisi şudur ki : asıl metin saf gerçekliktir...
    ve tanrı, kurtuluştur... "
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    "Genel olarak Tcma sanki dinle ilgili olayları başlıktan önce çözmüş ve kardeşliği bu motivasyona göre kurmuş, başlığı yazdığı dönemde de Tanrı’nın yardımının farkındaymış ve dini anlamasından dolayı ortaya çıkan bu manevi güçle ve dosdoğru yolda olduğunun farkına vararak başlığı yazıp insanların alfalarını tetiklediğini söylemişsin."

    Böyle bir şey söylemedim. Dedim ki tanrının olaylarda yanında olduğunun farkında ve yakın bir ilişkisi var. Kurtuluşun tanrıda olduğunu biliyordu fakat yaptığı keşiflerle gittiği yolu bağdaştıramıyordu ta ki kuranla karşılaşana kadar. Şu anki çerçeveden bakınca da bu dosdoğru yol/takvayla ilişkilendirilebilir. Tanrı kolaylıkları ve yardımı gittiği yol sebebiyle ona cömertçe sundu. Bunun adını o zamanlar koyamıyor olsa da yine de farkında bu maneviyatın ona kattıklarının. Neden koyamıyor? Çünkü barış dinini derinlemesine bilmiyor, o kancık örnekleri de bunu destekler nitelikte. Kuran hakikatiyle karşılaştıktan sonra da parçalar tek tek yerine oturuyor.
    ···
  • +2
    unbelievable my7
    Elbette anlamadan, tartmadan, düşünmeden her şeye hak ettiği olan değeri vermek mümkün olmaz. Bunu hakkıyla yapabilmek keskin bir aklın getirisidir. Yunus 100 artık kültleşmiş durumda; caner taslaman, emre dorman, mehmet okuyan gibi akıl ile dini bildirmeye çalışan değerli insanlar da sıklıkla kullanıyor bu ayeti.

    Umursamamak da sürecin sonunda oluşan bir eylem. Her şeyi ilüzyonlardan arınık görebildiğin durumda değersizlik alanına giren olguları giblemiyorsun. Bunlar toplum tarafından oldukça değer görebilir, fakat apple'dan etkilenmeyen altair örneği gibi oluyorsun. "Liseliye bağlamamak" kısmı ise henüz bunları idrak edemeden sırf tcma dedi diye "fak yeaaa giblemiyorum" kuruntusuna kapılma konusunda bir uyarı. Çünkü süreç içerisinde neyin ne olduğunu aklınla ayırt etmen ve bazı olguları ise doğrudan tecrübe etmen gerekiyor. Nitekim bu sebeple saha görevi vs. var.

    Rum 30'da da vurgulanan insanın içinde olan fakat farkında olmadığı o "dosdoğru din" nasıl açığa çıkacak? Neden farkında değil insanlar? Bunun cevabı başlıkta. Kitle düşünmektense ölmeyi tercih edebilecek kadar batağa saplanmış durumda, bu sebeple güdülüyorlar. Başlıkta her şey akıl, sorgulama ve tefekkürü işaret ediyor; fakat bunu bilinç düzeyinde yapmıyor tcma, çünkü ortam müsait değil. Bakın beyler ben çok düşündüm, tefekkür ettim, öyle ki çoğu mevzuyu kafamda simule ederek bile çözebilecek kadar aklımı geliştirdim vs. dese "hastir len" cevaplarıyla başlık bugünkü etkisini yaratamazdı. Primatların bile içine işleyebilecek sanatsallık işte kullanılan, pozitif NLP diye somutlaştırılan olay.
    ···
  • +1
    unbelievable my7
    Dinini önceden bulduğunu mu iddia etmişim? Yoksa tanrının yardımını aktarırken daha yüzeysel bir dil kullanmayı uygun gördüğünü mü söylemişim? Sözlerimi anlamamış ve çarpıtmışsın. Kuran'ı tanımadan önce de tanrısıyla yakın bir ilişkisi vardı.
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    "Çünkü bir insanı diğeri ile kardeş kılan imanı ve takvasıdır. "
    Aynen brother, imzamı atarım. Verdiğin elçi Nuh örneği de bende her şeyi çok daha net sağlamlaştırdı. Hucurat 10'da bahsedilen olay, işte tcma'nın yaptığı da buydu. Üstün olanları topluyorum derken bahsedilen üstünlük mevzusu da takvaya dairdi. Nitekim elit alfa grubunu toplamasında ve bu insanların kardeş kılınmasında kan bağından öte bir durum söz konusuydu ; bu insanlar çok daha farklı bir yakınlıkla aile oldular. insanların alfasını tetiklemesindeki olay da bu ruhsal/manevi gücün açığa çıkmasıyla ilgiliydi. Kendisi bu dosdoğru yolu çok daha önceden fark ederek onu nasıl üstün kıldığını keşfetmişti. Başlıkta alfa olunca yaşanacaklardan bahsederken"Her güzel şey seni bulacak" diyordu, burada bariz tanrının yardımına göz kırpıyor gibi ama o şekilde belirtemediğini hissediyorum başlıkta. Tanrısıyla sünni dogmatik bağlamların dışında ne kadar yakın bir ilişkisi olduğunu da mesajlarında bize yansıtmıştı. Tabi kuran gerçeğiyle yüzleşince artık yaşadığı her şeye daha derin ve açıklayıcı cevapları bulmuştır.
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    Hasgibtir bu hiç aklımıza gelmedi, elimdeki kuran'ı derhal bırakıyorum.
    ···
  • +2
    unbelievable my7
    Akrabalık meselesiyle ilgili kesin bir sonuca varabilen var mı? Benim vardığım sonuç tanrının akraba yani "GRB" kökünden türemiş kelimelerde bir kan bağına atıfta bulunulmadığı yönünde. Nereden vardım buna?

    Bir kere aynı rahimden çıkma anldıbına gelen başka bir kelime daha var "- l-erHāmi" olarak geçiyor. Ahzab 6 ve Enfal 75'de özel olarak kan akrabaları olarak da çevrilmiş bazıları tarafından. Öte yandan "eḳrabu" olarak yakınlaşmak anlamında çokça kullanılmış bu kelime. Bakara 237'de haklarından vazgeçen erkekler takvaya, yani tanrının korunmasına daha yakındırlar diye geçiyor. Al-i imran 167'de küfre daha yakın olanlardan söz ediyor. Nisa 11'de yarar bakımından yakınlık var. Maide 8'de adaletli davranmanın takvaya yakınlıkla ilişkisi var. Nahl 77'de saatin(kıyamet) çok yakın olduğunu söylüyor. Isra 57, Vakıa 85'de de yakınlık babında kullanılmış.
    Lakin kelime "l-kurba" olarak kullanıldığında direkt olarak akrabalık olarak kullanılmış. Hani ibadet kelimesi nasıl ritüellerle yozlaştırılmışsa bu kelimenin de kan bağı varmışcasına yozlaştırılmış olma ihtimali çok yüksek. Bir yakınlık söz konusu evet, fakat kan bağı var mı? Savaşlarda kan bağından olanların birbirini kesmek zorunda kaldığını biliyoruz. Şura 23'de ise elçi muhafazid'in "kurba" sevgisi dışında sizden bir şey beklemiyorum da kastı kan bağı sevgisi olabilir mi? Oradaki insanların hepsiyle arasında kan bağı ilişkisi yoktu ki. Ve son olarak noktayı benim için koyan ayet Mümtehine 3: "Ne yakın akrabalarınız, ne çocuklarınız kıyamet günü size bir yarar sağlayamaz." Tahmin edin burada akraba olarak çevrilen kelime ne? "erHāmekum" Yani ayni rahimden çıkma, kan bağı olan insanlardan söz ediyor tanrı. Bunun için zaten bir kelime varken "krb" nin kan bağı dışındaki bir yakınlık olduğu görülüyor.
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    Öğreti analizi:

    Öğreti, olağanüstü bir adamın hayata dair yaptığı keşifler ve bunları sistematik biçimde sunuşudur. Eşi benzerine rastlanılmayan marjinallikte ve hayatın ta kendisini anlatışıyla kişinin sadece etrafına bakmasıyla görebileceği sanatsallıktaki keşiflerdir.

    Hayata dair hakikatler konu edinirken tcma bir çok olguyu tanımlamada orijinal keşiflerini kullanır. Hakikatlerin insana bildirilişinde aşamalı eğitim esas alınmıştır. Alfanın ne olduğundan yazının en başında da, ortasında da, sonunda da bahsedilir ; fakat hepsinde farklı aşamalardaki öğretiyi içeren kısımları sunulur. Kişi, eseri her okuduğunda içselleştirebildiği kısmının üzerine yeni bilgisini inşa eder. Yazılar aynıdır fakat bakan gözler farklıdır.

    Öğreti, odunları dizer. insana önemli soruları sordurarak şahsi mücadelesinde gerekli olan yöne zihni kaydırır, böylece doğru yöne doğru kişinin yelkenlerine gerekli rüzgar desteğini verir. Aklı güçlenen kişi, doğru ve yanlışı ayırt edebilmeyi, sonucunda da doğru hüküm verme yetisini öğrenir.

    Öğreti, insanı net bir biçimde açığa koyar. Çarpıcı gerçekler akıl yoluyla aktarılır ve bütün gerçekliğiyle çırılçıplak biçimde işlenir. Davranışların arkasındaki asıl nedenleri ortaya koyarak insan ilişkilerinin ne üzerine döndüğünü kişinin önüne apaçık bir biçimde serer. Keşifler daha çok hayatın geneline yayılan dallar olan pgiboloji, sosyoloji vb. sosyal bilimleri içerir. Anlatılanların az, ya da çok kısmını okuyucu bir yerinden illa ki tutar ; bunun ne kadar olacağı da yaşanmışlıklarla ilgilidir. Beta ise ancak gibi tutar çünkü aklı menfaatlerle sonuna kadar kapanmış durumdadır. Yani öğretinin ne olduğu daha çok seninle ilgilidir.

    Öğretiyi bilmek ve derinleştirip içselleştirmek arasında büyük bir fark vardır. için dışa yansıması olayı bir süre sonra gerçekleşir. Olayları anlayabilecek kadar kafa yoran, derinleşen insanda bir süre sonra davranışsal bazda otomatik değişimler görülür. Bu insan öğretiyi istemsiz bir biçimde yansıtmaya başlamıştır, çünkü artık akılla kavradığı hakikatler karakterine işlemiştir. Yüzeysel olarak bilmek ve otomatik olarak uygulayacak kadar iç içe olmak arasında bu sebeple büyük fark vardır. Hayat bir savaş alanıdır ve öğreti hayatta kullanılacak en etkili savaşçı kodudur. Bir dövüş sanatı gibi ama en etkilisi. taks yaptığını düşün, yıllarca antrenman yapmış olan bir insanın keskin reflekslerinin ani tepkileri ile arada bir takılıp keyfine spor yapan birininki bir olur mu? Savaş, %99 oranda hazırlık aşamasında kazanılır. Öğretiyle sık sık haşır neşir olan insanın bu sebeple hayatta karşılaşacağı olaylara genel olarak oldukça hazırlıklıdır ve alfası onu bu yolda keskin tutar.

    Kuran ve öğreti paralellik gösterir ve çakışmaz, çünkü kuran zaten tanrının insan için hayata yönelik verdiği nasihatlerdir. Öğreti de hayata dair hakikatleri işlediğinden dolayı bir kul eseri olarak kuran ile uyuşur biçimdedir. Neticede öğreti kuran’ı anlamak için kullanılacak önemli bir silahtır, kurtuluşumuzda kullanacağımız yegane enstrümandır. Öğreti yol değildir, yolda bizi sağlam tutacak teçhizat ve silahlanmadır. Asıl yol dindir ve öğretide derinleşmiş insanın bilgisini tanrıyı daha iyi anlamak, hizmetini daha kaliteli yapabilmek için uğraşır. Bunu yapabilecek yetkinliğe ulaşmada odunlar öğreti sayesinde dizilmiştir. Kuran sayesinde de fitil ateşlenir ve odunlar işlevselliğini kazanıp bizi kurtuluş yolunda umarız ki muvaffak kılar. Öğreti de dahil her şey bu yegane amaç uğrunda basamak olarak kullanılır.
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    Kardeşlik analizi:

    Titizlikle seçilen özü temiz, farkındalığı yüksek, hayata dair derinleşmiş insanların dünyada en kutsal amaç olan "kurtuluş" uğrunda birleştiği egodan, kibirden ve bilimum bütün kötü fıtrat özelliklerinden arınmış ideal sürüdür. Oluşumun sağlamlığı ve saflığı da tcma gibi kut sahibi bir liderin ışığında sağlanmıştır.

    Kardeşlikte görev ve sorumluluk bakımında hiyerarşik bir düzen olsa da neticede aynı yolda mücadele eden kardeşlerden oluşan bir ailedir. Bu sebepledir ki insanlar arasında en ufak bir ego kırıntısı yoktur ve ilişkiler basitliklerden arınıktır. Bahsettiğimiz oluşuma katılmak için zaten kişinin şahsi mücadelesinde galip gelmesi gereken, özgürlüğünü kazanması gereken zorlu bir süreç vardır. Benzer yollardan geçen insanların da derinlikleri ve ortak kültürleri onların arasında eşi benzersiz bir sevgi bağı oluşturmuştur. Bu oluşumda en ufak bir beta tohumunun yeşermemesi için tcma büyük bir uğraş verip inanılmaz bir seçicilik göstermiştir.

    Lider olarak tcma bu insanların sevgisini, saygısını ve güvenini online’da yaptığı inanılmaz işler ve kutunun ispatı ile kazanmıştır. insanlar onu açık bir şekilde görmüş ve süreçleri kendi akıl süzgeçlerinden geçirerek liderlerine sadakatlerini sunmuşlardır. Tcma bu insanların güvenini gelişen süreçlerde sergilediği üstün karakteriyle fazlasıyla kazanmıştır. Kardeşliği büyük bir ağ olarak düşünürsek, merkezdeki ana üs tcma’dır ve dallanan diğer ağları besleyen ana güçtür. Yıllar boyunca yoğun çabası sonucunda seçtiği bu insanları da kendi seviyesine çekebilmek için canla başla çalışmıştır. Kardeşlikteki her birey tcma’ya can borcu olduğunu bilir ve ona büyük bir sevgi beslerler. Böyle bir insanın liderleri olduğunu bilmek onlara büyük bir güven verir.
    Kardeşlik despotluktan uzak bir oluşumdur. Tcma süreçlerde zaman zaman aşırı otoriter bir tavır ortaya koyar gibi görünse de aslında olanlar sadece testten ibarettir. Zaten aklı olmayan insanın kardeşlikte işi yoktur. Aklını kullanmayıp özgürlüğüne kavuşamayan, meseleleri anlamayan bir kişi kardeşlikle muhattap bile olamaz. Tcma’nın amacı ve isteği ise otoriter bir rejim kurmanın tam tersine yeterli keskinliğe erişen bireylerin yetiştirip kendisini de denetler konuma gelmelerinden yanadır. Tcma iblis faktörüne oldukça aşina olmasından dolayı %0,01 bile pay olsa bunun gerçekleşmemesi için kuran anayasında kendisini denetleyen bir sistem ortaya koymuştur.

    Kardeşlikte herkes ihtiva ettiği yetenek ve yatkınlıklarına göre görevlendirilir. Çeşitli departmanlarda o işlerden anlayan insanlar görev alırlar. Yani işi bilen insan o işi yapar. Adı sanı duyulmamış ama hakikate dair bilgi taşıyan ilimlerde bile kardeşliğin derinleştiğini biliyoruz. Bunun dışında kardeşliğin gidişatını etkileyecek önemli kararlarda her insanın görüşü alınır. Kriz durumları dışında emirlik bir durum oluşmaz. Yapılması gerekeni söylemeden yapabilen insanlardan oluşan bir oluşum olduğu için zaten bu tür girişimlere gerek duyulmaz.

    insanın serpilmesini sağlayacak, alfalığa yakınlaştıracak doğal şartlar ancak kardeşlik ortamında oluşur. Kutun ve hakikat momentumun verdiği etkiyle insanlar farkında olmadan bile sözsüz eğitimle bile büyük değişimler yaşarlar. Farkında olmadıkları hastalıklar bile kişinin galip gelip daha güçlenmesi için fırsat olarak ona sunulur.
    Kardeşlikte elbette ki kırmızı çizgiler vardır. Kuran’ı terk etmek, betalığa sapmak, işin içine menfaat sokmak gibi olaylarda asla taviz verilmez. Oluşumun saflığı ve temizliği daima korunmak zorundadır. Bunun da sağlanmasında en büyük etken tcma’dır, çünkü kendisi başlı başına öğretinin turnusolu niteliğindedir.
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    Din analizi:

    Barış dini ne yazık ki tahrip olmuş ve kelimelerin anlamları yozlaştırılmış halde insanlara sunulmuş durumda. Din aslında tertemiz ve tanrının dosdoğru olan dini, onu kirleten ise insanlar.

    Tanrı, gönderdiği din ile bir insanın hayatı yaşaması için gerekli olan anayasayı hazırlamıştır. Önemli olan da bütün konulara açıklık getirmiştir. Fakat insanoğlu meseleleri anlamaktan öte kendi çıkarları doğrultusunda yozlaştırmaktan öteye geçememiştir. Bu sebeple saf gerçekliğe ulaşmak meşakkatli bir yoldur. Herkes hakikati anladığı şekilde eğip bükmüştür. Salat ve namaz meselesi, akrabalık meselesi, kıble, hac gibi ritüelleştirilen ibadetlerin aslında çok daha derin ve çok daha fazla çaba isteyen önemli meseleler olduğu görülmüştür. Salat gibi dinin direği olan bir meselenin namaz olarak sadece ezberlenen birkaç surenin yatıp kalkarak söylendiği bir ritüele indirgenmesi akıl almaz bir rezalettir.

    Fakat tanrının sözlerini anlamak için de bir çok şart gereklidir, yani bu herkese nasip olacak bir olay değildir. insanın daha öncesinde gerekli soruları sormuş olması ve doğru yolda ilerleyecek ivmeyi kendisine kazandırmış olması gereklidir. Kalbinin mühürlenmemiş ve hakikati anlamaya açık olması şartı vardır. Tanrı hayat yoluyla insanlara hakikatin bir kısmını öğretmiştir. Tcma gibi kut sahibi bir insanın kuran’ı gördüğünde direkt olarak teslim olmasında da bu yatar. Tanrının bahsettiğini çok iyi anlayabilecek konuma gelmiştir çünkü.

    Arapçamız olmadığı için bir çok konuda tam yetkinliğe sahip olamıyoruz metin ile ilgili. Sadece ilmine güvendiğimiz insanların yorumlarına bakıyoruz ve karşılaştırıyoruz. Bunun dışında öğreti de Kuran’ı anlamadaki en büyük yardımcımız. Eğer bir çeviri hayata dair hakikatle ters düşüyorsa şüphe çanlarımız çalmaya başlıyor. Öğretinin en harika yönü tanrıyı anlamamızda bize dokunan yardımı olabilir. Öğreti sayesinde tanrıyı akıl yoluyla bilip anlama lütfuna sahip olduk. Tanrı, hayatla çelişen bir mesele sunamaz ; dolayısıyla böyle bir çelişkide anlarız ki çeviriyle ilgili bir hata vardır. Hakikate ulaşmak için de ayetlerin karşılaştırmaları, kelimelerin kökenlerine inme doğrultusuyla asıl gerçekliğe kavuşma şansımız ancak var olabilir.

    Tanrının gönderdiği kitaptan sorumluyuz ve hesaba çekileceğiz. Tanrı, kurtuluşu ve bunun yolunu insana bir kitap dahilinde sunmuştur. Yaptığımız bütün davranışlar kuran pusulasında olmak zorunda. Öğreneceğimiz her yeni şey, kazanacağımız her olgu da kuran’ı daha iyi anlamada kullanılacak bir araçtan ötesi değil. Yani öğreti hayatı daha iyi anlamak adına kullandığımız bir savaşçı kodu, hayatı daha iyi anlamak ise kuran’ı daha iyi anlamamızı sağlayan bir olgu. Kuran’ı daha iyi anlayıp özümseyen insanlar ancak O’na en iyi hizmeti yapmaya, kurtuluşu hak etmeye layık olabilirler. Kuran’ı aksatma gibi bir lüksümüz ise asla ama asla yok, bu taviz verilmeyecek kırmızı çizgilerin en başıdır.
    ···
  • 0
    unbelievable my7
    Sevgilisi:
    Sevgilisi fiziksel ve anatomik kusursuza yakın olan bir altın dişidir. ilişkileri akıl ile oluştuğunda dolayı çok sağlam temellerle atılmıştır. Bu dişi alpha’ya son derece bağlı ve sadıktır. iki insan da birbirleri için bir çok şey ifade eder aslında, yeri geldiğinde çok iyi arkadaş olup eğlenerek vakit geçirirler, yeri gelince birer romantik aşık olup güzel anlar yaşarlar. Hayatın çekilmez geldiği zamanlarda birbirlerine çok iyi destek olan, zor zamanlarda umut yeşertmeyi başarabilen bir çift olmuşlardır.

    Dişilere/Erkeklere Nasıl Davranır?:
    içinden geldiği gibi davranır. Olay dişi yahut erkek olmakta değil, iyi insan yahut kötü insan olmakla alakalı. Kişinin samimiyetine, niyetine, amacına göre ölçüp biçer ve en doğru şekilde karşılığı verir. Zaten öğretiyi istemsizce yansıttığı için hiç kasmaz sosyal olaylarda. Bir su gibi akar ve doğru kararları alması çok rahat bir olaydır onun için.
    Yardıma muhtaç birini gördüğünde elindeki tüm imkanları kullanır. Bir haksızlık gördüğünde ne olursa olsun karşısında durur ve hakkı savunur. Omegalarla samimi ilişkiler kurup, iyiliğe olan yatkınlıklarını besler. Çevresi tarafından oldukça sevilen, sayılan birisidir.

    insanların hayatlarını otomatik bir şekilde yukarı çeker yaydığı pozitif NLP ve alfa enerjisi sayesinde. insanlar onun yanında garip bir mutluluk ve umut dolu bir ruh haline bürünürler. Küçük problemleri ve dert edindikleri olaylar gözlerince küçülür, sadece aşılacak basit birer engel haline gelir.

    Eğer birisi alpha’ya ciddi bir şekilde betalığını kanıtladıysa RIP. Hayat gibme hobisi olan birisi için gerekli şartlar oluşmuştur. Tüm süreçte bir betaya ne kadar derin zararlar verip pgibolojik olarak çökerttiğini görüyoruz. Reelde de bir beta gördüğünde duruma göre acımadan gibertebilir. Hayatında bir çok kere de kıskanılmış ve sırtlanların çeşitli aciz saldırılarına maruz kalmıştır. Klagib betalar ondaki kutun ışığını fark ettikleri anda her türlü pisliği bilinçaltlarının etkisiyle yapmaya çalışarak saldırmştır. Fakat alpha için artık beta gibmek rutin bir iştir, hayatı zaten bu malları gibmekle geçtiği için zahmetsizce bu işi yapar.

    Kendine neden güveniyor?:
    Bir kere sahip olduğu her şeyi sadece tanrıya borçlu olduğunu biliyor. inşa ettiği her şeyi de akıl ile sorgulayarak, bol bol tefekkür ederek, en ince ayrıntısına kadar düşünerek oluşturmuş. Bu, ona eminlik ve takındığı küstahlığı kazandırıyor. Kendi kendisinin en büyük eleştirmeni olup, zayıf ve güçlü yanlarının tespitini yapıp, kendisini çok iyi bir şekilde tanımış durumda. Bu sebeple dışarıdan gelecek yorumlar ve eleştiriler onun için çok bir şey ifade etmiyor. Güvenini sarsacak herhangi bir durumun mahal vermesine olanak bırakmamış durumda. Gerek tuttuğu günlüklerdeki derinlemesine analizler, gerekse online’da insanların fikrini sorarak öğrenme çabası, bunların ötesinde de bir merak ile gelişme konusundaki evhamli yapısı onu bilgi bakımından çok yukarılara taşımış durumda. Bilgisi ve ilk elden tecrübesi sayesinde hayatın önemli hakikatlerini özümsemiş olmasından dolayı kendisine güveniyor diyebiliriz.

    Kendine güvenmese ne olurdu?
    Efes zengin olurdu xd. Yapacağı işleri korkunç bir kararlılıkla yapamazdı. Elinin bir tersiyle ittiği herkesin delicesine istediği olaylara bağımlı yaşardı. Cesur olup sarp yokuşu göze alması gerektiği kararlarda geri basabilirdi. Belki de ufak tersliklerde pes ederdi. Kısacası şu anda olduğu kişi olmazdı. Fakat bunları ihtimal dahilinde tutmayacak biçimde kendine güvenmeme nedenlerini bir bir akılsal olarak çürüttüğü için hiçbir sıkıntı yaşamıyor.

    Hangi konularda üstün senden?
    Doğuştan sahip oldukları, üstün yetenekleri, aşırı gelişmiş aklı, iyiliğe olan korkunç yatkınlığı, hayata dair hakikatlerdeki derinliği ile çok çok üstün durumda. Kut sahibi bir kere, bununla birlikte de sorumlulukları bazında yapabildikleriyle çok fazla üstünlüğü var. Ben, onun 16 yaşında sunmuş olduğu öğretiyi yıllardır anlamaya çalışan birisiyken, o ise bunu sistematik bir biçimde oluşturmuş olan kişi. Benim odunlarımı dizecek sistematik öğretiyi o yazdı, onun odunlarını ise çok küçük bir yaşta şartlar ve tanrının yardımı dizdi.

    Betalık tohumlarının tutmadığı ve tertemiz saf benliğini koruyabilmiş, dosdoğru yolda olan bir kişilik. Kardeşlik gibi egodan, menfaatten,kibirden arınmış ve akılsal birliği sağlamış ütopik bir sürünün kurucusu ve lideri. Ben ise şahsi mücadelesinde hastalıklarıyla savaşan ve yolunda özgürce koşabilecek kadar arınıp kardeşliğe girmeyi hak etmeye çalışan birisiyim. Bu yolda da alpha’yı anlamak ve yaptığı seçimleri anlamdırmak aklımın gelişmesine katkı sağlıyor, onunonline’da yaptıklarını analiz etmek bile bana mücadelemde büyük katkı sağlıyor. Sonuçta kut var, bunu neden yazıyorum, cevap kut. Yıllardır neden öğretiye asla yüz çevirmeden haşır neşir olmam gerektiğini hissediyorum? Kut.

    insanlardan hangi konuda üstün?:
    Hangi konuda değil ki? insanların hastalık dolu olduğunu ispatlamış ve kitlelerin ne mal olduğunu göstererek müthiş buluşlar yapmış bir insan bir kere. Onun yanında diğer insanlar yaşıyor taklidi yapan belli bir evrimsel programlamanın ürünü olan botlar gibi. Onların hayatları boyunca uğraşıp didinip kazanmaya çalıştıklarının bir hiç olduğunu haşırt diye gözlerinin içine sokmuş ve cevabın bu olmadığını, aslında sadece uçuruma doğru sürüklendiklerni ortaya koymuştur.

    Olayların ardı arkasını görebiliyor ve kimin hangi amaçla öyle davrandığını sezebiliyor. Sezgileri oldukça kuvvetli durumda, birinin ondan bir şeyi saklaması neredeyse imkansıza yakın. Birinin ne mal olduğunu sadece suratına bakmasıyla çözebilecek kadar fizyonomiye hakim. Bir insanı en değerli yapacak olan unsuru yani aklı da yıllarca yaptığı tefekkürlerle inanılmaz derecede keskinleşmiş.

    Öğretinin getirdiği müthiş farkındalık ve bilgi birikimi ile hayatta insanların çırpınıp durduğu odaların her anahtarına o çoktan sahip olmuş durumda. Bir kere asil bir amaca bağlı olarak yaşıyor ve amacında koşabilecek kadar özgür. Hiçbir şekilde menfaat birliği kurmuyor, biriyle kuracağı ilişki sadece akılsal bazda olabilir, bunun dışındakilerle anca nezaketen sohbet edip fazlasıyla da taşak geçebilir. Tüm sosyal ilişkilerde ipler tamamen onun elinde ve istediği gibi at koşturabilecekken asla bunu olumsuz manada kullanmıyor.

    Bunların ötesinde hayallerde yaşamıyor, tüm işi hakikatle. Hayatında hiçbir ilüzyona yer yok, züte züt demekte bir sakınca görmüyor. Asla kendini ya da başkalarını kandırmıyor ve doğru olan ne ise görebilme yetisine sahip. Bir olayın arkasındaki nedenleri, insanların motivasyonlarını, o işi yapmanın gerçekten gerekli olup olmadığını tartıp doğru kararı verebiliyor.

    Hangi özellikleri onu etkileyici-farklı kılıyor?:
    -Hakikati gördüğünde ne olursa olsun o yola adanması
    -Çok fazla başarısına rağmen asla zütünün kalkmaması
    -inanılmaz mütevaziliği ve keskin biçime karakterine yansıyan iyiliği
    -Yaptığı keşiflerin kuran’la bu kadar fazla benzerlik/paralellik göstermesi
    -Belki de binlerce yılda bir denk gelebilecek uç şartların ve karakterin, üstün güzellikteki değerlerin tek bir adamda birleşmesi
    -Tanrısını tam olarak keşfetmeden önceki yaşdıbının da neredeyse tamamen kuran pusulasında ilerlemesi
    -Sahip olduklarının ona sadece sınav için verildiğinin farkındalığına sahip olması
    -Tanrısına duyduğu aşırı saygı ve sevgi ; her şeyin O’ndan geldiğinin farkında olması.
    -Öğretiyi hiçbir şekilde menfaati doğrultusunda kullanmaması. Sadece peşinde olduğu gerçekler için koşan ve bunu tüm iyi niyetiyle yapan bir figür çizmesi.
    -Anlamayan insanlara değer vermeyip gütmeye bile yeltenmemesi, akılsızlardan yüz çevirmesi
    -insanlara değerini asla peşkeş çekmemesi.
    -Öğrendiği her şeyi ücretsiz olarak insanlara sunması ve karşılığında bir beklentiye girmemesi.
    -Bilgisinin bile zekatını başlık zamanında günü gününe vermesi.
    -Güvenilirliği ve adaleti en hassas biçimde tutan hakkaniyeti.
    -Amacına olan adanmışlığındaki korkunç kararlılık.
    -Hassasiyet gerektiren her konudaki inanılmaz titizliği, duyarlılığı ve özeni
    -Sırf eğlenmek için açtığı başlığın binlerce insanın hayatını doğrudan değiştirmesi
    -Hata olarak görülen olayları stratejik anlamda büyük bir avantaja çevirmesi
    -En başından beri dogmanın değil de hakikatin peşinde olması
    -Yaptığı keşiflerin hayata baktığında çok kolay bir şekilde apaçık gözlemlenebilir olması (anlayanlar için)
    -Kitaplardan öğrenilemeyecek bilgileri kendi alın teri ile insanlarla türlü türlü deneyler yaparak öğrenebilmesi ve keşiflerini beklentisiz diğer insanlara sunması
    -Elde ettiklerinden, başardıklarından sonra hiç ama hiç azmaması ve kibre kapılmaması ; güce karşı aç olmayıp, onun kontrolü altına girmemesi.
    ···
  • daha çok