/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +48 -1
    ön bilgilendirme:Arkadaşlar hikayede paylaştığım fotoğraf ve giriş yaptığım paragraf neticesinde içeriği yanlış anlayıp okuyabilirsiniz. Eğer ki kahramanlık hikayesi falan dinleyeceğinizi düşünüyorsanız direkt başlığı terkedin.Çünkü bu hikayede benim askerlik görevimi yerine getirdiğim esnada yaşadığım bir takım olayları konu aldım. Olayın komandoluktan, bordo bereli olmaktan, veyahut helipkopterden helikoptere atlarken şarjör değiştirmek ile uzaktan yakından alakası yoktur.

    Merhaba dostlarım. Bugün sizlere burada bir öykü anlatmak istiyorum. Bizzat yaşadığım bir anımı paylaşmak istiyorum daha doğrusu.
    Bu klagib bir hikaye. Sokağın içinden bir hikaye. Hepiniz duydunuz, belki çoğunuz anlattınız bu hikayeyi.Ben de burada, sizlerle paylaşmak istedim hikayemi.
    Hayatımın bir dönemini kapsayan ve belki de benim karakterimde birçok değişikliğe sebep olan bir anı da diyebilirim.
    Önsözü epey uzatmayı lüzumsuz gördüğümden hikayeye bodoslama tabiri ile giriş yapmak isterim;

    Bundan tam 2 sene evvel, totalde 4 sene birliktelik yaşadığım kadınla artık ilişkimizin son demlerini yaşıyorduk.Zor ve taktan bir dönemdi.Ne okuluma ilgi gösteriyor
    ne işime odaklanabiliyor ne de sosyal aktivitelerde etkin olamıyordum.
    Belki aşkım hala devam ediyor ve belki de en kötüsü sadece alışkanlıklarımdan dolayı yaşadığım bir takıntıydı. Bilemiyorum.
    Velhasıl kelam o dönem ilişkimin bitmesini istemediğim için, çoğu insan gibi gururumu ayaklar altına aldırarak bir şekilde kendimi ifade etmeye çalışıyor ve
    ilişkimi kurtarmaya çalışıyordum. Gerek arkadaşlarıyla iletişim kuruyor,ne yapmam gerektiğini konuşuyor, gerek kapısına kadar gidip kendimden ödün veriyordum.
    Fakat bunların hiçbirisi ama hiçbirisi bir gibe yaramadığı için en sonunda vazgeçmiştim.
    Yalnız ben onun peşinden koştukça, onunla beraber olmak için, ilişkimizi kurtarmak adına günlerimi harcadıkça kendimden uzaklaşmıştım. Bunu o zaman farkedemedim.
    Yapayalnız, yalın bir halde kalınca anladım.Ne çok zaman kaybettiğimi.
    Ne işimden hayır geliyordu,ne de açıktan sadece askerliği ertelemekten başka bir gibe yaramayan okulumdan. Dımdızlak bir şekilde kalmıştım öyle.gib gibi..

    Sonrasında radikal bir karar aldım kendimce. Kendimi bir şekilde toparlamam gerekiyordu. Sonuçta dünyanın sonu değildi ya dıbına koyayım. Daha 20li yaşlarımın başındaydım.
    Bir yerden benim de hayata başlamam, birçok şey yapmam gerekiyordu.Çevremdeki herkesin bir uğraşı,bir hedefi vardı. Bense aptal gibi depresif vaziyette geçiriyordum
    günlerimi. Kendimi toparlamam için bu şehirden uzaklaşmam gerekiyordu. Gitmem ve yalnız kalmam. Ailemi,arkadaşlarımı, alışkanlıklarımı..Herşeyi bir kenara bırakarak
    uzaklaşmam gerekiyordu. Fakat bunu yapabilecek kadar lüks bir hayatım olmadığı için bu metodu uygulamanın tek bir yolu vardı! Yıllardır ertelediğim askerlik.
    Radikal bir kararla bir sabah erken saatlerde kendimi askerlik şubesinde buldum. Girdim içeri, gerekli belgeleri alıp, tecilimi bozdurup, askerlik için gün saymaya
    başladım.
    Bu kararıma birçok arkadaşım kızsa da,ailem benim için en doğru olanın bu olduğunu söyleyerek o dönem beni desteklemişlerdi. Sonuçta bir baltaya sap olamayan
    dangalağın biri olduğum için en çok da babam sevinmişti bu olaya.

    Daha sonrasında gün geldi çattı. Askere gitmeme bir gün kala askerlik eğlencesi adı altında arkadaşlarla kadıköyde bir pubda buluşma,bir kaç bira yuvarlama kararı
    aldık.Öyle fazla değil,8-9 arkadaş..
    Fakat çevremdeki çoğu insanın eskiden hayatımda olan kadınla da arkadaşlığı olduğu için, yani hepsi aslında ortak arkadaşlarımız olduğundan, benim aldığım bu kararı
    kendisi de öğrenmiş ve yanımıza gelmişti.Bu kararımı sadece onun için aldığımı bildiğinden bir sorumluluk hissetmişti sanırım.
    Yanımıza geldiğinde masada öylece oturuyordu.Bir şey söylemiyor,ara sıra bana kaçamak bakışlar atmaktan başka bir şey yapmıyordu. Daha sonrasında dayanamayıp
    benimle konuşmak istediğini, farklı bir masaya geçip geçemeyeceğimizi sordu. Benim içimde bir ukte kalacağına dedim gel geçelim, konuşalım.Sonuçta son günüm dıbına koyayım
    konuşmasam 1 sene boyunca ah ulan keşke konuşsaydım diyebilme ihtimalim var. Tanıyorum ben kendimi.
    Velhasıl oturduk konuştuk. Beni beklemek istediğini falan söyledi. Aramak istediğini,bu süreçte yanımda olmak istediğini, bizim beraber büyüdüğümüzü falan fişman.
    Bir sürü şey anlattı dıbına koyayım.E tabi benim orada kafa güzel,e hatun güzel, dıbına koyayım gitmeme kalmış 6-7 saat. Dedim tamam ulan, bekle beni..
    O konuşmadan yaklaşık 2-3 saat geçti geçmedi, kalktı gitti. Sonra samimiyete göre insanlar ufak ufak gitmeye başladılar masadan. Kardeşim Allah\'a emanet ol,söyledir böyledir
    gibi şeyler söyleyerek.
    En son yanımda epeyce samimi olduğum 2-3 kişi kaldı. Onlarla da artık sıkılıp biz de kalkalım dıbına koyayım dedik ve kalktık.
    Ben atladım otobüse gidiyorum dıbına koyayım.Eve geçicem, evden de alibeyköy otogara geçip manisa kırkağaç jandarma komando 6.alay komutanlığına teslim olucam.
    Saat gece 4 civarı peder bey tarafından otogara bırakıldım. işte onlarla da Allah\'a emanet, sağ salim git gel oğlum, yavrum,muhabbeti yapıldı.
    Benim aklımda hiçbçir şey yok ama. Nereye gidiyorum, gittiğim yer nasıl bir yer, orada ne tak yerim,ne ederim yok aklımda hiçbir şey.Tek aklımda olan şey hatun.
    Ulan gideyim 2 ay eğitim göreyim de dağıtıma gelip hatunu göreyim kafasındayım. Başka askerlikmiş, jandarmaymış falan filan hikaye yani. Aklıma dahi gelmiyor.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +14
    Şimdi gelelim hikayenin finaline beyler;

    Karakol komutanının bana ilk ve son kıyağı ile tezkeremi alıp, istanbul\'a döndüm. Döner dönmez öyle gezip tozayım, kafa izni yapayım, biraz dinleneyim demeden
    peder beyin işletmesinde kendime uygun bir pozisyonda işe başladım. Askerden sonra nickime bayağı bir aykırı hareket ettim diyebilirim :D

    Hatun meselesine gelecek olursak, şarjörü kaybettiğim dönem, kendi zütümü kurtarmanın derdine düştüğüm için, hatunun derdine düşemedim.O günden bugüne kadar
    kendisiyle hiçbir şekilde konuşmadım, iletişime geçmedim. Askerden gelir gelmez Tülay sürekli okudukları şehre beni davet etse de,ısrar kıyamet aramızı düzeltmeye çalışsa da
    hiçbir şekilde aldırış etmedim ve gitmedim. Ayrıca eski hatunun benim arkadaşlarıma fasist ile birçok hayalimiz vardı, onunla büyümüştük, keşke böyle olmasaydı demesine de aldırış etmedim.
    Bunca şeyden sonra o kadar aptallığı ben dahi yapamazdım zaten. Sanki dalga geçer gibi benimle oynadığı 1 seneyi unutmadım. Daha sonrasında tüm bu olaylardan bağımsız olmasına rağmen, hikayede anlatmış olduğum Zehra\'ya haksızlık ettiğimi düşündüğüm için
    kendisini hiçbir sebep yokken, sırf eski hatunla barışmak için pürüz olmasını istemediğimden engellemiştim. Engelini açıp tekrar onunla iletişime geçtim ve daha sonra onunla bir ilişkiye başladık.
    Tabi bu öyle kolay olmadı, sonuçta neden engellendiğini, benim aylardır neler yaptığımı herşeyi anlattım.Ona rağmen kabul etti.
    Şuan hala onunla beraberim ki hatta hikayeyi yazarken sürekli aramasından dolayı biraz geciktim, kusura bakmayın :D Ondan sonra eski hatun da başka biriyle bir ilişkiye başlamış 1 ay önce Tülay söylemişti.

    Bu hikayeyi burada yazmayı uzun zamandır istiyordum.Çünkü eski hatunla olan durumların bir çoğunu buradaki siz panpalarıma gerek pm\'den, gerekse yine bu şekilde başlık açarak defalarca kez anlatmıştım.Bu yüzden hem onunla aramızdaki muhabbetin sonunu,hem de askerde başıma gelen trajikomik olayı anlatmak istedim.

    Vakit ayırıp okuyan panpalarıma teşekkür ederim. Sağolun beyler..
    ···
    1. 1.
      +1
      panpa esas kızı zaten uzak mesafede tanırsın ben o yüzden şehrimden birini değilde en az 500km uzakta arayıp buluyorum ki yan yana gelince daha bir güzel ilişki oluyor daha sonra araya özlem ws giriyor sevip sevmediğini daha iyi anlıyorsun
      ···
  3. 3.
    +13
    Geldim beyler devam ediyorum. Ameliyat günü geldi çattı. 2 uzman beni Bingöl Devlet Hastanesi ek binasına getirdiler. Burayı fazla uzatmak istemiyorum. ilk defa ameliyata gireceğim baya bi heyecanlandım dıbına koyim. Anesteziyi verdiler, 15 e kadar saymamı istediler, 12 ye kadar saydım sonrasını hatırlamıyorum. Uyandığımda bir süre anestezinin etkisinden çıkamamışım. iyice kendime geldiğim zaman kasıklarıma baktığımda şişliklerin kaybolduğunu gördüm. Ama zütümde acayip bi ağrı hissetmeye başladım meğerse ameliyat erken bitmiş, doktorda fırsattan istifade 1:30 saat boyunca zütümü gibmiş. Komutanlar bunu duyunca bana pembe tezkere verdiler ve evime yolladılar. Bu da böyle bi anımdır.
    ···
    1. 1.
      +3
      Haykırdım amk
      ···
  4. 4.
    +11
    Sözün özü hatunun kaprislerinden dolayı bayağı bir hayal kırıklığı yaşadığım için o 11 gün bana zehir olmuştu. Zaten daha önümde 10 ay askerliğim vardı.
    Bunca şeyden sonra beni ümit verip, koşa koşa gelince de bu şekilde karşılaması benim gururumu bir hayli incitmişti. Fakat bir şey demedim. Hiç ama hiç ses etmedim.
    Normal devam ettim. Bozulduğumu belli etmemek istedim nedense.
    Daha sonra bu böyle devam ederken,e sayılı gün tabii, izin bitti. Emektar adam peder bey tarafından bu kez Atatürk havalimanına bırakıldık.
    Sabahın erken saatlerinde, sanıyorum 8,45 civarı bingöle iniş yapmıştım. Havalimanına girdim, bavulumu aldım derken, birden etrafımda 2 tane inzibat bitti.
    inzibat dediğimde öyle aklınıza klagib inzibat kıyafeti gelmesin. Normal sivil iki kişi.E tabi asker olduğumuz tipten belli. Sarışın adamım ben hemen farkediliyorum
    bingöllü vatandaşların arasında. Elimizde de askeriyenin verdiği bir çanta var. Bilen bilir gib gibi bir çanta. Farkedilmemek mümkün değil yani.
    inzibatların referansı ile birlikte bir otobüse bindirildim. Otobüsle alaya vardık. Alaya vardığımızda yaklaşık 1-2 saat sonrasında benim karakola düştüğüm söylenildi.
    Merkez ilçeye bağlı, bingöl-elazığ karayolunun üzerinde,33 şehit anıtının hemen karşısında varolan, yeni yapılmış bir karakol..
    Karakolun en önemli özelliği, zamanında 33 askerimizin şehit olduğu o noktaya bir anıt yapılmış. Anıt yapıldıktan sonra da bir jandarma karakolu inşaa edilmiş.
    Bu yüzden de ismi Anıttepe jandarma karakolu olmuş.Bu yüzden manevi değeri yüksek olan bir karakoldur.

    Fakat karakoldan komutanlarımın beni almasını beklemek zorundaymışım.Çünkü benim gibi anıttepe askeri olan birkaç kişi daha varmış ve onların da ktmye katılmasını
    bekliyorlarmış. Falan filan işte.

    Ktmde toplamda 3 gün kaldım ama o 3 gün dile kolay beyler.Ben hayatımda bu kadar zor zaman geçirmemiştim. Resmen saniyeler dakika gibi, dakikalar saat gibi ilerliyordu.
    Elimde takoz bir telefon, bazı yerde çekiyor, bazı yerde çekmiyor. Kızı aradım 2-3 sefer.Çalıyor çalıyor açan yok. Arkadaşları arıyorum, müsait olanı yok.
    Ulan birileriyle konuşmam lazım benim. Zaman geçirmem lazım. Yoksa kafayı yiyecem orada.
    Gözüm hep telefonda. Kız arar mı? Ha şimdi aradı,ha şimdi arayacak. Deli gibi onu bekliyorum. Neden aramıyor diye türlü türlü şeyler düşünüyorum.
    ···
    1. 1.
      +3
      o çantanın avradını gibeyim. bilmez olur muyum o çantayı.
      ···
  5. 5.
    +11
    izinden daha yeni dönmüşüm, bir ya da iki hafta olmuş olmamış, böyle bir ihtimali düşünmek ne kadar da keyif veriyordu anlatamam. Vazifeden kaçıyor gibi düşünüyor olabilirsiniz beyler. Evet öyle. Normalde böyle bir şeye sevinmemek gerekir, dışarıdan bakıldığında tasvip edilmeyecek bir durum, anlarım sizi. Fakat askerlik işte, öyle dizilerdeki gibi olmuyor.Bu cümleyi belki çok duymuşsunuzdur, klişedir ama öyle.
    insan ömründen geçen günlerin şafağını sayar mı lan?Şafak sayıyorsun dıbına koyayım, tabi ki hava değişimine sevinecem..

    Daha sonra mevzuyu komutanlara anlattım. Hani internetten baktım demedim de,böyle bir şişlik var dedim komutanım. Ağrıyor,sızlıyor, ayakta duramıyorum, işeyemiyorum..Bol keseden sallıyorum dıbına koyim. Devlet hastanesinden randevu aldılar bana.
    Randevu tarihi de hemen 2 gün sonrasına.. Merakla bekledim o günü. Acaba muayene nasıl sonuçlanacak? Belki de bu kasık fıtığı değildir?! Ne olur, nasıl olur? Düşündüm durdum iki gün.
    ···
  6. 6.
    +12 -1
    Beyler şu ana kadar okuduğunuz bölümler benim ve o dönem hayatımda olan insanların hakkında en azından bir kaç fikriniz olsun diye anlattığım bölümlerdi. Bundan sonraki bölümlerde hikayede esas anlatmak istediğim konulara gelmek istiyorum. Zaten pek bir şey de kalmadı. Fakat partları böyle kısa kısa yazmak pek hoşuma gitmiyor, hikayenin akıcılığını bozuyor. Akşam eve döndüğümde geri kalan kısımları da anlatırım ve olayı günümüze bağlayarak finali yaparım. Ayrıca bu hikaye kurmaca değil, benim yaşadığım bir hikaye. Zaten şu zamana kadar sözlükteki eski yazarlar bilirler benim bu hatundan neler çektiğimi :D Onlara buradan selam olsun. Akşam görüşürüz.
    ···
    1. 1.
      0
      panpa hatun duruyor mu hala
      ···
    2. 2.
      +7 -1
      Hatun ellerin oldu panpa.
      ···
    3. 3.
      +4
      yaktım panpa..
      ···
    4. 4.
      -1
      ele yazık olmuş habibi kullanılmış kadından hayır gelmez o iffetini seninle kaybetmiş başkasına varmış Allah ıslah eylesin
      ···
      1. 1.
        -1
        iffet ne la ferre mu
        ···
      2. 2.
        0
        rezzers panpa cıgaraya gıdıyom
        ···
      3. diğerleri 0
    5. diğerleri 2
  7. 7.
    +11
    Atladık sonra otobüse manisaya gidiyoruz. Otobüs kalktı 5 dakika oldu olmadı telefon zırıldamaya başladı.Bir baktım ki hatun arıyor. Heyecanla açtım tabi. Yolda
    giderken yanımda olmak istediğini, fakat mümkün olmadığından en azından telefonla konuşarak yanımda olacağını söyledi. Ulan zaten duygusaldım iyice iştahım kabardı
    mevzuya. Konuşuyoruz bununla 30-35 dakika oldu olmadı dıbına kodumun otobüsü şehirden çıkar çıkmaz telefon sinyali kayboldu. Manita askfsşf falan bir şeyler diyo
    anlamıyorum ne gibim diyorsa.Ben bir şeyler diyorum,o anlamıyor bu kez. Kapattık telefonu. Dedim bari uyuyayım dıbına koyayım. Yarın gücümüz kuvvetimiz yerinde olsun
    malum askere gidiyoruz ilk günden akşamdan kalma vaziyette gitmeyelim.
    Tam uyuyacağım falan derken gecenin bir vakti deli gibi yağmur başladı. Ulan hüzün çöktü içime iyicene.Bir taraftan sağanak yağmur yağıyor,bir taraftan
    gecenin karanlığı,bir taraftan aklımda telefon sinyalinin kaybolması ve hatunla konuşamama üzüntüsü. Nasıl bir duygu durumundayım bilemiyorum.
    1-2 saat yalandan uyudum derken gün ışıldamaya başladı zaten. Sonrasında kırkağaç'a geldim. Kırkağaç manisaya 80km kala bir yerde. indirdiler beni bi yerde, şurada
    soma otobüsü var ona bin seni tam alayın önünde indirir. Eyvallah kaptan falan filan indik aşağıya. Soma otobüsüne bindim gidiyorum.Bir abiyle tanıştık otobüste
    ama ne konuştuk,ne oldu ne bitti tam hatırlamıyorum. Bayağı askerlikten dem vuran bir abiydi ama. Selam olsun kendisine.

    Soma otobüsü beni köşe bir yerde indirdi. indiğim yerden yaklaşık 300-400 metre yürüdükten sonra alay kapısına ulaşıyorsunuz. Alaya bir gidişim var ama sormayın.
    Son gün şeklim bozulmasın diye ne saç tıraşı olmuşum ne sakal.20-30 cm saç var kafamda dıbına koyayım, rüzgar vuruyor saçlarıma püfür püfür,bir karizmayım ki sormayın.
    Alaya doğru giderken bilenler bilir kırkağaç'ta efsane bir dağ tepesi vardır.Önce vatan tepesi derler. Kocaman böyle "önce vatan" yazar. Ulan şaka maka askere geldim
    hissiyatı başladı onu görünce. Zaten 100 metre ileride 2 nöbetçi er var bana bakıyor ne gibim yiyor burada diye. Elimde sülüs kağıdım öylece ilerliyorum tepeye bakarak.
    Nöbetçilerin yanına vardığımda "selamun aleyküm,ben askere gelmiştim de,teslim olacam işte ben de askerim beyler" falan diyorum. Heyecanlıyım dıbına koyayım. Adamlar
    baktılar kağıda, eliyle bir yeri işaret etti şuraya git diye. Gittik.Bir baktım 20-30 tane benim gibi dalyarak bekliyor.Üst araması varmış meğerse.

    Üst araması, çanta kontrolü gibi metodlar uygulandıktan sonra, kayıt işlerimizin halledilmesi için tek sıra vaziyetinde toplanmamız istenildi. Toplandık bizde.
    Ama tipleri görmeyin. Herkes farklı farklı coğrafyalardan gelmiş, kimisi dızzo, kimisi iyi aile çocuğu, kimisi benim gibi alkolik belli, kimisi evli çoluk cocuk sahibi.
    Herkes farklı lan.Bu kadar farklı insanı aynı objektifte görmek zaten askerlik haricinde nasip olmazdı.Çok farklıydık.
    Toplandık normal adım halinde önümüzdeki "usta" askeri takip ediyoruz. Giderken tabi alayın içerisinde yürüdüğümüz için bir sürü eğitim yapan, uygun adım yürüyen, marş
    söyleyen bölükler görüyoruz. Bazı boşta olan askerlik bizi yani "çömezlerini" karşılamaya gelmişler. Demiştim ya şeklim bozulmasın diye saçlarımı kesmedim diye.
    Kafamı, aklımı dengemi gibeyim dedim oradayken. Saçlar uzun olduğu için, anadoluda uzun saçlı erkek görmeyen bir takım askerler tarafından karşılanınca durum bayağı
    bir farklı oldu tabi. işte sana değil de saçlarına üzüldüm. Oğlum bu nasıl adam lan puahauhau.Vay amk bunu da mı askere almışlar gibi, türlü türlü tahrik edici sözlere
    maruz kaldım. Benim gibi birkaç kişi daha vardı tabi..
    Sonrasında kayıt olacağımız yere geldik. Kayıt eden bir assubay başçavuştu. Beni görünce bu ne hal lan böyle? Seni üniversite bahçesinden mi topladılar aminüym?
    Sen askere nasıl gelmen gerektiğini bilmiyor musun? Diyerek fırça attı bana. Kayıt edildikten sonra usta askerler tarafından apar topar berberhaneye zütürüldüm.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Rezevenk
      ···
    2. 2.
      0
      Rezerve
      ···
    3. 3.
      0
      Rez gibeyim reeeeez
      ···
    4. diğerleri 1
  8. 8.
    +11
    Sinanla arkadaş olduğumuz gecenin ertesi günü, saat 16:00 civarında, anıttepe jandarma karakol komutanlığından nihayet bizi almaya gelinmişti. Bizi almaya gelen iki araç vardı. Biri kobra 2,ve ona eskortluk eden mercedes unimoc... Çok deli aletlerdir ha.

    Velhasıl bu askeri araçları görünce nasıl bir yere gideceğimizi iyice merak etmiştik. Doğuda bir karakolda jandarma olmak öyle herkese nasip olmaz. Terörden,ramboculuktan dolayı değil ,karakol herzaman daha iyidir.Az asker olur, temiz olur, çok iş olur ama yüksek rütbelilere çok çarpılmazsınız. Belli başlı avantajları vardır. Yemekler daha güzel olur. Yüksek maaş verirler.(600 liraydı).Zaten bingölde çarşı izni de olmadığı için ha karakoldasın,ha alaydasın. Farketmiyordu.

    Araçlarla yaklaşık 45-50 dakika yol katettikten sonra zaten karakola gelmiştik.Biz karakola vardığımız esnada dedelerimiz futbol maçı yapıyorlardı. Araçlardan indiğimizde bizi gören askerlerin hepsi etrafımıza toplandı. işte geçmiş olsun, wellcome to cehennem, şafak kaç, nerelisin muhabbetleri yapıp, akılları sıra bizimle eğlenmek için başımızda toplanmışlardı.
    Karakolun etrafı yüksek duvarlarla çevriliydi. Hapishaneyi andırıyordu. Etraf gözükmüyordu. Karakol içeriğiyle alakalı bilgi vermem doğru olmayacağından, karakolu bu şekilde anlatmamın yeterli olacağını düşünüyorum.Çünkü daha fazlası suç teşkil ediyor.
    ···
  9. 9.
    +10
    Ağustos sonu gibi tülaydan telefon geldi. Tülay sürekli arıyordu beni zaten. Kardeşim gibiydi, belki de annemden sonra en çok arayan soran o olmuştu.Ara sıra benim hatundan da haber veriyordu.
    O yüzden tülay arayınca nöbette bile olsam telefonu açmakta tereddüt etmiyor, direkt açıp konuşuyordum.
    Tülay bu sefer bana benim hatunla beraber üniversite sınavına tekrar girdiklerini ve neticede şehir dışında aynı okulu kazandıklarını, oraya gideceklerini söyledi. Yani bana bunun haberini Tülay verdi.Hal böyle olunca ben kızdan tamamen ümidi kestim. dıbına koyim hadi bana sormuyorsun, bana danışmıyorsun, bari bunu senden duyayım değil mi?Böyle asker mi beklenir?
    Tülay'ın verdiği haberden sonra kızı aradım.
    Ben:Hayırlı olsun,x şehrini kazanmışsınız, sonunda gidiyorsun yani?
    Kız:Aaa evet fasist,ben sana haber verecektim fakat bazı ailevi problemlerim vardı, zaten sen de biliyorsun.Bu yüzden artık istanbulda kalmak da istemedim. Sana haber vermeye fırsatım da olmadı. Kusura bakma. Tekrar sınava girdik ve Tülayla birlikte gidiyoruz.

    Telefonda konuşurken yine pek sesimi çıkarmadım. Telefonu kapatınca ana avrat dümdüz sövdüm. Ulan nasıl fırsatın olmadı?Bir mesaj dahi çeksen kafiydi.Ama ona söylemedim. Dağın başında hatunla kavga etmek, tartışmak,benim pgibolojim için pek hayrı alamet olmayacağı için, üstelemedim.
    ···
  10. 10.
    +9
    Neyse hikayenin bu bölümünü fazla uzatmak istemiyorum.Ben durum böyle olunca mehmetçik hattını falan aradım.Ama bir gibe çare olmadı. Zaten mehmetçik hattında telefona bakan eleman da bizim gibi askermiş, bunu da o zaman öğrenmiştim. Yani kimi, kime şikayet ediyorsun durumu söz konusu. Askerde pek hak talep edemiyorsunuz, gidenler bilir.

    Bu konu nasıl sonuçlandı diye soracak da olursanız beyler, bizim peder yine işi halletti.Ne yapsam hakkını ödeyemem, taşşaklarına beton yetmez dıbına koyim. Peder o dönem komutanın beni oyaladığını, maksadının ameliyat tarihini geçirmek olduğunu anlamış. Durumu şuan Elazığ'da görev yapan bir binbaşıya anlatmış.Bu binbaşı da babamın arkadaşının arkadaşı yani, öyle çok yakın bir ahbabımız değil.Bu binbaşı benim bağlı olduğum bölüğe telefon açacağını ve gerekli izahati yapacağını söylemiş. Fakat babam bölük komutanının ismini verince;

    Binbaşı:Ağabey,o bölük komutanı dediğin adam benim devrem yahu. Aynı yerde okuduk biz. Telefonu zaten ben de mevcut, arar hallederim.Sen merak etme

    Demiş. Daha sonrasında bizzat bölük komutanı karakolu arıyor ve benim ameliyat tarihinde hastanede olmamı emrediyor.Bu konu da böyle aradan çıksın.
    ···
    1. 1.
      0
      lan hadi hadi hadi
      ···
  11. 11.
    +9
    3 sene boyunca argan yağıyla beslediğim,kerastes şampuanlarla parlattığım,zeytinyağıyla sıvazladığım saçlarım saniyeler içerisinde,takoz bir tıraş makinesiyle
    yok olup gitmişti.Aynada gördüğüm bir insandan çok,yüksek gıda takviyesine maruz kalmış patatese benziyordu dıbına koyim.Velhasıl berberhanedeki işim bitince
    diğer askerlerin yanına katılıp,işte bildiğiniz şeyler palaska,kamuflaj tibi standart techizatları almaya zütürüldük.
    Aşıdır,ıvır zıvırdır işlerimiz bittikten sonra kaçıncı postada olduğumuz,bölüğümüz falan ayarlandı.Yerleşmeye gönderildik.Yerleşmeye giderken Allah razı olsun
    hala bazen arar sorarım,urfalı bir eleman çıkageldi.Bavulumu taşımamda yardımcı oldu.Benim acemi birliğindeki en sıkı dostum oldu.
    O gece,yani ilk gece yatağa kafamı koyar koymaz uyuyuverdim.Hiçbir şey düşünmedim.Bazı insanlarda travmadır askerdeki ilk gece ama ben öyle normal yatıp osura osura uyumuştum.
    Sonrasında günleri saya saya beklemeye başladık bitmesini.Çok çile çektiğim bir dönemdi dıbına koyayım.Manisa kırkağaç gerçekten lanet bir yerdi.
    Hatta dağıtım izninde manisayı anlatan bir entry girmiştim.. http://www.incisozluk.com.tr/e/198425040/ şu linkten bakarsınız,tekrar anlatmayayım şimdi.
    Öyle böyle derken günler bir şekilde geçiyordu.içtima,içtima,içtima.Sürekli birileri gelip bize bağırıp çağırıp bir şeyler anlatmaya çalışıyorlardı.
    Eğitim yapıyorduk.Heryere uygun adım gidiyorduk.Kantinden sigara almaya uygun adımla gider hale gemiştik dıbına koyim.
    Ama öyle veya böyle günler geçiyordu,dağıtım zamanına az kalmıştı.Dağıtım demek benim lügatımda izin demekti.izin olsun ki hatunla konuşayım.Çünkü herşey
    havada kalmıştı.Tamam seni bekleyeceğim demişti de, 1 satır cümle kurmuştu dıbına koyim.Askerde de ara sıra 5-10 dakika naber nasılsın diye konuşuyor kapatıyorduk.
    Mevzunun içi çok boştu ve bunu beni huzursuz ediyordu.
    ···
  12. 12.
    +9
    Sonra moralim bozuk, boynum bükük, nizamiyeye doğru yürüdüm.Bir sigara parlattım. Annemi aradım. Zaten sabahtan beri defalarca aramış, cevapsız kalmıştı. Durumu en ince ayrıntısına kadar anlattım. Kadıncağız sinirden küplere bindi. Sövüyor,sayıyor karakol komutanına. Sonra bana tekrar konuş, ısrar et dedi. Diyorum "Anne cocuk oyuncağı mı bu?Adam sinirlendi, bağırdı çağırdı.Şafağım az diye yollamak istemiyor beni."
    Ama annem beni ikna etti tekrar karakol komuntanının makdıbına gittim. Yine tekmil versaire yerine getirerek ,söze başladım;

    Ben:Komutanım aileme haber verdim, konuyu biliyorlar ve çok endişe ediyorlar. Annem çok pimpirikli insandır, şimdi bu konuyu öğrenince yerinde duramaz, benim hastaneye yatmam gerekiyor.

    Eee tabi işin içerisine aile girince komutan geri vites yaptı.
    "Oğlum ben seni göndermem demedim, bölük komutanının emri böyle dedim.Ama madem öyle bir durum var, gider ben konuşurum komutanla, uygun görülürse olursun ameliyatını."

    Ben o günden sonra bidaha komutanla bu konu için görüşmedim. Sonuçta bölük komutanıyla görüşeceğini söylemişti. Fakat şöyle de bir durum söz konusuydu ki ameliyat tarihine 3 gün kalmıştı. Komutandan da ses seda yoktu.
    ···
    1. 1.
      0
      hadi be amk hızlı hızlı seri seri
      ···
  13. 13.
    +9
    Vakit geldi, yine topladık çantamızı, bavulumuzu.Atladık pederin emektara gidiyoruz. Peder bu sefer biraz hisli tabi. Doğudan oğlu gelmiş, güneşin altında kapkara olmuş,10 kilo vermiş. Kara kuru bi çiroz olmuş dıbına koyayım. insan hislenmez mi?Babamın bana sarıldığı sayılıdır.Öyle fazla görmedik biz babamızdan sarılmalar, seni seviyorum demeler, canım oğlum gibi laflar.Pek bilmedik.O gün babamla yine yeniden vedalaşırken bu kez bana sarıldı. Yolun açık olsun canım yavrum dedi. Perişan oldum lan orada.Ne hatun kaldı aklımda ne başka bir şey. Babama bak be... Öyle perişan etti beni.

    Bingöl'de yine herşey aynıydı. Ekstrem çatışmalar, bombalar,skorskiler falan yoktu. Herşey olağan seyrinde devam ediyordu. Bazen kaza falan yapılıyor,yol güvenliği almak için göreve gidiyorduk. Bazen kimlik kontrolüne çıkıyorduk. Bunları yapmak da askerliğin tek zevkli şeyiydi zaten.O kamuflajla, elde silahla köye inmek, yollara inmek, sivil insanların size bozkurt işareti yaptığına şahit olmak, bazılarının fırsatı olsa sizi gibecekmiş gibi bakışlarıyla karşılaşmak... Keyifliydi.

    Hatun ise yine herzaman yaptığı gibi askere gelir gelmez aramayı, mesaj atmayı, ilgi göstermeyi bir bıçak gibi kesti.Ne arıyor,ne soruyordu. Değişen bir durum yoktu. Fakat bu kez ben de bir şeyler değişmişti.Ona karşı hislerim güzelden kötüye, sevgim ise nefreye doğru emin adımlarla ilerliyordu.
    Bu kez arayan değil, aranan olmak istiyordum. Sesini duymayı ne kadar arzuluyor olsam da ,beni hayatımın en zorlu günlerinde bile bile yalnız bırakan insanı aramak gururuma dokunuyordu ve aramıyordum.
    ···
    1. 1.
      +12
      hatun bence pkklı oç askere gidince ilgiyi kesiyor
      ···
    2. 2.
      +2
      hdpli olabilir şuku dsklajdljkas
      ···
    3. 3.
      +2
      o yol aramaları, kimlik kontrolleri, ellerde silahla merkeze inmek, insanların ooo asker ağa gelin bi çayımızı için demesi... ah ulan ah... özledim o günleri bee.
      ···
    4. diğerleri 1
  14. 14.
    +9 -1
    Neyse kızı akşam vakti bir kez daha arayınca bu kez telefonu açtı. Konuştuk öyle, neden açmıyorsun, neredesin,ben bu Allah'ın dağında seni düşünüyorum
    sen benim telefonumu neden açmıyorsun gibi haklı sitemler ediyordum. Kız da duymamışım, uyuyordum gibi şeyler zırvaladı.Tam da hatırlamıyorum gerçi cevabını, yalan olmasın
    şimdi.

    Ktm'de ilk iki gün kimseyle arkadaşlık kuramadım. Normalde askerde arkadaşlık kurmak kolaydır.Çünkü orada herkes yalnız, herkesin birilerine bir şeyler anlatmaya ihtiyacı
    var. Herkesin birine güvenmeye, biriyle muhabbet etmeye, dost olmaya ihtiyacı var.Çünkü ne ailen yanında,ne dostların,ne sevgilin, kimsen yok. Yapayalnızsın.Bir sen varsın
    bir de silah arkadaşların. Onlar hem ailen olacak,hem kardeşin,hem dert ortağın.
    Bu yüzdendir ki insan ne kadar çekingen de olsa askerde bunu bir şekilde aşar.Çünkü buna ihtiyaç duyar.
    Fakat dediğim gibi ilk iki gün ben kimseyle konuşmadım.Öylece içime kapanık vaziyetteyim. Biraz da karakola gidicem diye orayı merak ediyorum.
    Burada bir düzen tutturmaya lüzum yok sonuçta diyorum.E aklım hatunda zaten.
    ···
    1. 1.
      0
      reserveee
      ···
  15. 15.
    +8
    Karakolda ilk gecemizde bizi serbest bıraktılar. Kamuflaj falan giydirmediler, biraz etrafı tanıyın, askerlerle kaynaşın diye saldılar bizi.E ben de durur muyum? Fırsattan istifade telefon açmaya başladım. Ailemi,arkadaşlarımı, tanıdık tanımadık kim varsa arıyorum öylesine.
    En son her ne kadar telefonumu açmadığı için sinir olsam da kız arkadaşımı aramaya karar verdim.
    Yine telefon çalıyor, çalıyor,açan olmuyor. Derken bir kez daha çaldırıyorum. ikinci kez numarasını çevirip çaldırdığımda silah sesleri yükseldi. Pata pata silahlar sıkılıyor, nereden sıkıldığı belli değil. Usta askerler saldırı varr ,saldırı varr diye etrafta koşuşturmaya başladılar.Ben içeri, karakola kaçtım.E ne yapayım dıbına koyim? Henüz silah zimmeti bile verilmemişti. Taş mı atayım?
    Karakolun ışıkları kapatıldı, usta askerlerin hepsi silahlarını alıp daha evvelden planlanmış olan mevzilerine doğru koştular.Biz de karakolun içerisinde gazinoda yere yatmış bekliyoruz.
    5 veyahut 10 dakika boyunca silah sesleri kesilmedi. Daha sonra silah sesleri kesildi, ışıklar açıldı, millet içtima düzenine geçti. Meğerse saldırı değil tatbikat yapılıyormuş. Fakat askerin ne kadar sürede mevzisine gideceğini gerçek manada ölçebilmek için, karakol komutanı ve birkaç uzman çavuş haricinde kimse bilmiyormuş tatbikat yapılacağını.
    O silahların sıkıldığı vakitte de kız beni aramış.E dıbına koyayım adam doçka ile araziyi tararken telefonun zırıldamasını hissetmek mümkün değil. Tatbikattan sonra içtima düzeni alındığından ve karakol komutanı aklı sıra bize hoşgeldin tatbikatı yaptığından dolayı telefon açamamıştım.O gece öyle uyuduk sonra.Bir hayli stresli bir geceydi.

    Daha sonra nöbet, karakoldaki amele işleri, ıvır zıvır şeyler, arkadaşlarla kaynaşmalar falan derken öylece göz açıp kapanıncaya kadar 1 ayı geride bırakmıştık.
    Benim karakoldaki tek düşüncem ağustos ayının 1'inde izne çıkmaktı. Başka bir hedefim yoktu. Keza olmasına mümkünat da yoktu çünkü daha askerliğimin bitmesine aylar vardı dıbına koyim.
    Kız arkadaşımın da bu soğuk tavırlarına artık alışmış,onu aramamaya başlamış, ondan telefon beklemeyi de bırakmıştım. Ayda 1 veyahut 2 kez beni arıyordu.Öyle telefonu açıp nasılsın,iyi misin muhabbetinden ileri geçmeyecek şekilde konuşuyorduk.E neden sormadın bu davranışlarını diyecek olursanız da,bilmiyorum dıbına koyim. Hiç sorasım dahi gelmemişti.

    Artık karakol ortdıbına alışmıştım, arkadaşlarla vakit geçirmekten keyif almaya başlamıştım bile. Nöbet tutmaya başlamış, uykusuz kalmakta eskisi kadar zorlanmıyordum. Derken ağustos ayı geldi çattı. Daha önceden komutanıma ağustos ayının 1'inde izne çıkma talebimi arz etmiş olmama rağmen izne gönderilmedim. Doğuda bir karakolda askerseniz izne çıkma durumu batıdaki kadar kolay olmuyor. Asker sayısı az,nöbet tutacak adam yok, sonra çıkarsın gibi bir takım bahaneler ile yollanmadım.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Tekrar rezervden.
      ···
    2. 2.
      0
      Rezzerved
      ···
  16. 16.
    +9 -1
    Hal böyle devam ederken Ekim ayının ortasına geldik. Artık askerliğimin yarısı bitmişti.6-7 ay boyunca hiçbir sivil insan görmeksizin, hergün elimde g3 ile nöbet tutarak, aylar,haftalar, günler tüketmiştim.
    Daha sonrasında karakolun idari işleri ile uğraşan bir komutanım beni yanına çağırdı.

    K:Faşist, ağustos ayında izne çıkmak istemişsin.Bir takım imkansızlıklardan dolayı seni gönderemedik. Senden sonra devrelerinin bir kısmı izne çıktı geldi,sen izne çıkmaktan vaz mı geçtin? istersen seni yollayabilirim.

    Ben: Sağolun komutanım ama ben izne ağustos ayında çıkmak istiyordum.Şimdi çıkmamın bir gereği yok. Yine de teşekkür ederim, sağolun dedim ve topuk selamı verip odasından ayrıldım.
    O gece nöbet tutarken ve nöbetten sonra yatağıma girdiğimde sadece bu konuyu düşündüm. Acaba çıksa mıydım? Belki kızın gittiği şehre gider onunla konusurdum. Belki aramızdaki bu belirsizlikten başka hiçbir şey olmayan şeyin tamamen sonunu getirirdik.Ya da tam tersi, belki de düzelirdik..

    Ertesi gün sabah erkenden botları boyadım, tıraşımı oldum, kamuflajımı nizami bir şekilde üzerime geçirip yine idari işler komutanının odasına girdim.
    Tekmilimi verdim;
    Fasisttipsizfakirvedeissiz Bursa! Komutanım, dün bana söylemiş olduğunuz şeyi daha sonra tekrar düşündüm ve verdiğim kararın hata olduğunu anımsadım. Eğer hala uygun ise izne çıkmak isterim..

    Komutan ilk bir üff püff yaptı, salak salak hareketlerden sonra tamam dilekçeni yolluyorum dedi. dıbına kodumun cocugu benim hakkım olan şeyi hem bana geç veriyor,hem de artistlik yapıyor.
    O günden tam 16 gün sonra uçak biletim geldi ve izne ayrıldım. istanbulda bir kaç gün kaldıktan sonra kızın üniversite okuduğu şehre gittim.
    ···
    1. 1.
      +2
      Bursanın neresindensin kardeşim
      ···
      1. 1.
        +2
        ananın amından
        kusura bakma da yapmadan duramadım pnp
        ···
      2. 2.
        +2
        Sıkıntı değil panpa güldürdün :D
        ···
      3. 3.
        +2
        Gemlikliyim kanka
        ···
      4. 4.
        +1
        Güzeldir oralar :D
        ···
      5. diğerleri 2
  17. 17.
    +8
    Muayene sonucunda doktor kasık fıtığı teşhisini koydu. Ameliyat olmam gerektiğini, ameliyattan sonra da hava değişimine çıkacağımı anlattı. Zaten beklediğim bir haberdi. Bana amelyat tarihini belirten bir hasta yatış kağıdı verdi.
    Hasta yatış kağıdını aldıktan sonra komutanların hastaneye gelmesini ve beni almasını bekledim. Olağanüstü bölge olarak geçtiği için askerin çarşı içerisinde gezmesi, hastaneye bırakıldıktan sonra kendi iradesiyle çıkması kesinlikle yasaktı. Hastane kapısında sigara üzerine sigara içiyorum. Tamam güzel haber aldık, mutlu haber aldık amma velakin esas mevzu bunu komutanlara izah etmekti.Çünkü dediğim gibi askerlik yaptığım karakolda hava değişimine pek sıcak bakılmıyordu. Hele hele daha izinden yeni dönmüşken..
    Neyse ki uzmanlardan biri nihayet beni almaya geldi. Karakola döndük. Karakola girdiğimde hemen apar topar karakol komutanının makdıbına doğru koştum. Kapıyı çaldım, tekmilimi verdim, baş selamımı icra ettim

    -Fasisttipsizfakirvedeissiz Bursa! Komutanım izniniz olursa bir durum arz etmek isterim..
    Buyur dedi. Elim ayağıma dolaşmış bir vaziyette kağıdı komutana uzatarak;

    -Komutanım doktor bana kasık fıtığı teşhisi koydu. Ameliyat olmam gerekiyormuş,bu kağıdı verdi, buyrun..
    Komutanın suratı düştü, canı sıkıldı, morali bozuldu amk. Bunu gözlerinden anlamak mümkündü. Karakoldaki uşaklarından birinin 1 ay boyunca tatile gidecek olmasına bir hayli sinirlendi sanırım.
    Bağırdı çağırdı,ne lan bu falan dedi.
    "Bu fıtık sende askerden önce vardı,sen şimdi hava değişimi için bunu öne sürüyorsun, kesinlikle olmaz "dedi. " Bölük komutanının bizzat talimatı var, tezkeresine az kalmış askerleri hava değişimine gönderemeyiz, kusura bakma" diye de ekledi. dıbına kodumun çocuğu, deli divane etti beni.Bir vursam suyunu akıtırım ama ne yaparsın? Askersin,emir kulusun...
    -Emredersiniz komutanım! dedim ve çıktım odasından.
    ···
    1. 1.
      +4
      hızlı anlat gibicem fıtığını hadi
      ···
  18. 18.
    +8
    Kaldıkları şehre giderken, Zehra ile olan tüm bağımı koparmak amacıyla, kendisini tüm sosyal platformlardan engelleyip, numarasını silip, eski hatunla tekrar barışmaya
    yaptığım bu şeyden dolayı özür dilemek için yollara koyulmuştum.Şimdi şu cümleyi yazarken bile kendime sinir oldum.Bir insan haklıyken ancak bu kadar haksız
    duruma düşebilirdi dıbına koyayım.
    Neyse o ana dönmek gerekirse ben hatunun yanına vardığımda beni biraz soğuk karşıladı. Yaptığım şeyden dolayı bana olan güveni sarsılmışmış..Bu yaptığım şey
    aramızdaki köklü ilişkiyi derinden etkilemişmiş falan.Ben Tülay tarafından nasıl manipüle edildiysem artık,en iyi arkadaşına, yani eski hatuna yalvar yakar barışmak
    isteyen durumuna düşmüştüm. Evet evet, yine,yeniden,ve ısrarla..

    Eski hatun benim bu aciz halimi görünce, yani sizin tabirinizle bu betalığımı görünce, iplerin hala kendisinin elinde olduğunu farketmiş, beni affettiğini söylemişti.
    Fakat şuan için bir ilişkiye başlamanın yersiz olduğunu, benim tekrar Bingöl'e dönüp askerliğimi bitirmemi, geldiğimde tekrar oturup konuşmamız gerektiğini söyledi.
    Ben de tüm bu yaşanan olaylarda, yaşamış olduğum olumsuzlukları, kendisinin bana yansıttığı şeyin sevgi olmadığını, onun sevgisini hissetmek istediğimi söyleyip
    daha da küçülmüştüm.O tüm bunları anladığını, askerden geldiğimde herşeyi oturup konuşacağımızı söylemişti. Onda eyvallah dedikten sonra zaten hava değişimini de
    tüketmiş olduk. Hava değişimi bittiğinde sanıyorum 29 Aralıktı.29 aralıkta tekrar Bingöl'e,ktmye katılmıştım.
    ···
  19. 19.
    +7
    Ktm'de kaldığım ikinci günün gecesi artık ktmdeki son gecemdi. Yani uyuyup uyanacak ve ertesi günü karakolda olacaktık. Anıttepe askerlerinin tamamı ktmye katılmıştı.
    Ktmye tüm askerler katıldığından ve kalmış olduğumuz koğuşta yetersiz yatak olduğundan birçok kişiye yatacak yer kalmıyordu. Bundan mütevellit de kendi aramızda ranzaları birleştirme kararı almıştık. Beraber uyuyacaktık.Ne yapacaksın? Sabah 5te uyanıyorsun gibe gibe uyayacaksın...
    Yatarken yanımdaki bir arkadaş bir sağa dönüyor,bir sola.E haliyle rahatsız oluyorum. Omzuna elimi attım ;
    Ben:Yahu biladerim bir rahat dur da uyuyalım
    +Ya kardeşim uyayacağım uyumasına da tam yatağın ara yerine denk geldim. Rahat edemiyorum. Boşluğa düşüyorum dıbına koyim. Ayrıca yanımda bir eleman var adam deri ceketle yatağa girmiş.Onu gördükçe benim tepem atıyor laf da etmek istemiyorum..

    Söylemiş olduğu adama baktım antepli bir çocuk. Hayatımda gördüğüm en esmer insan. Mousa sow'dan daha siyahi gözüküyor fakat antepli. Adam gerçekten o sıcak koğuşta, sıkış tepiş yattığımız yatakta, deri ceketle uyuyordu. Yanımdaki eleman daha fazla dayanamayıp ben bir sigara içicem diye kalkmaya yeltendi. Sonra nezaketen beni de davet etti.Ben de çıktım onunla beraber kapı önüne. Tanıştık,konuştuk, dertleştik.Zaten ihtiyacım da vardı böyle bir herife.Şansa benim gideceğim karakola gidiyormuş o da.

    Çocuğun ismi Sinan. Tuncelili fakat istanbulda ikamet ediyormuş.Hem de benim yaşadığım semte çok yakın bir yerde.Öyle kendisiyle tanıştık, arkadaş olduk.
    ···
  20. 20.
    +7
    Yazacak misin birader biz devam ettirelim mı yoksa
    ···