/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 51.
    +6
    Üniversitedeki koskaca bir yılım yanlız geçiyor, her akşam kafamı dumanlıyor, içimdeki huur çocuğuyla her akşam kavga ediyordum. Gece uyuyana kadar beynimi gibiyordu.
    + Seni annen baban bile sevmiyor. Kim sevecek başka ?
    + işe yaramaz ezik
    + Anca milletin nişanlısını gib.
    + Ne oldu Davut az kalsın gibiyordu ananı.

    Bu sesi susturamadıkça bu olaylara karışan herkesin hayatını gibmek istiyordum. Bir süre Davut'u bir yerde kıstırıp ağzını burnunu gibmeyi planladım. .Uzun yıllar sonra yediğim ilk dayaktı bu. Ben aslında kabullenmiştim, hak etmiştim çünkü, ama içimdeki huur çocuğu kabul etmiyor, ağır konuşuyordu.

    Bir gün annem aradı..
    + Konya'ya geliyoruz oğlum, birşey istiyor musun ?
    - Yok, istemiyorum

    Bu nerden çıkmıştı şimdi. Hemen evi havalandırdım, zuladaki esrarların tamdıbını dışarıdaki çöpe attım. Çünkü biliyorum annem bütün evi temizleyecek, altını üstüne getirecek.
    Akşam üzeri bizimkiler geldi, kapıda karşıladım. Yanlarında epey erzak getirmişler. ilk akşam onlarla oturdum, işi, okulu herşeyi soruyorlar. Ne soruyorlarsa cevaplıyorum.. Ama fazlası yok.. Sonrasında uyumak için kalktım yerimden.. "Yarın iş var"
    ···
  2. 52.
    +6
    Fulya'nın kendi hayatıyla ilgili anlattıkları beni derinden etkilemişti. Aynı zamanda kendi hayatımı ve ailemle olan ilişkilerimi tekrar tekrar düşünmeme sebep olmuştu. Onun yaşadıkları benimkinden daha ağırdı, yaptığı hata benimkilerden daha büyüktü (ailesine karşı yaptıklarından bahsediyorum) ama o bunları aşmıştı. Çünkü kabul etmişti. Olgunlaşmanın ve hayata tutunmanın ve kendini geliştirmenin en temel yolu, hatalarını kabul etmektir. Ben ise hatalarımı asla kabul etmiyordum. Yaşadığım her olayda, yediğim her takta, mutlaka suçlu başka birileri vardı. Her defasında kendimi aklayacak bazı gerekçeler uyduruyordum. Bunları 2-3 gün sürekli düşündükten sonra bir akşam annemi aradım..
    + Anne nasılsın ?
    Kaç senedir aramıyorum.. Kadın şaşırmıştı.
    _ iyiyim oğlum, bir şey mi oldu ? iyisin değil mi ?
    Bana bir şey oldu da ondan aradın sanmıştı.. Gel de kahrolma..
    + iyiyim anne.. iyiyim.. meraklanma.. öyle aramak istedim.. aslında konuşacak şeylerim var.. gelince de konuşuruz ama ben bir iki cümle söyleyeyim şimdii.. Özür dilerim anne, çok özür dilerim. Çok üzdüm sizi. Kusurlarımı kabul edemedim, sanki beni hatalarımdan, kusurlarımdan dolayı sevmeyeceksiniz gibi geldi.. öyle düşündüm. sizin beni sevmeme ihtimaliniz beni delirtti. Artık kabul ediyorum anne. Evet abim çok sakin, efendi bir adam. iyi de bir abi aslında.. Ben öyle değilim anne. Kanım biraz hızlı akıyor. Çabuk sinirleniyorum. Evde sıkılıyorum. Evet sigara içiyorum, içki de içiyorum. Belki birgün bırakırım anne ? O zamana kadar sabredin olmaz mı ? Ama benim de iyi yönlerim vardır değil mi sevecek ?
    Annemi hiç o kadar ağlarken görmemiştim. Bu sefer üzütünden değil, sevincinden ağlıyordu.
    - Deli oğlan sen bizim göz bebeğimizsin..
    ···
  3. 53.
    +6
    Ben oldum olası kalabalıkları çok seven bir tip değilim. Ortam ne zaman kalabalıklaşsa, çıkan her ses beynime bir çivi gibi giriyor. 12 kişi ne lan.. Hapishane ortamı gibi.. Odadan içeri selam verip girdim, geçip ranzama oturdum. Sabah ilk ders 08:00'de, yol acayip yormuştu, uyumam gerekiyor.. Tabi henüz bilmiyorum ilk hafta ders olmadığını..

    Tepemde ki huur çocukları hararetli hararetli batak oynarken ben altta uyuyamıyordum. Güzelce uyardım. "Erken kalkacağım, lütfen sessiz olur musunuz?"
    Odanın yarısı zaten 2. öğretimmiş, sonradan öğrendim. Böyle bir odada kavga çıkmama ihtimali var mı ?

    Zar zor uykuya dalmıştım kı "koydum muuuuu??" diye bir bağırmayla uyandım. Lugatımdaki tüm küfürleri edip ilk kavgamı çıkarttım. Oda karıştı.
    Aynı günün sabahı, dişlerimi fırçalarken, aynı zamanda telefondan Sagopa Kajmer - Pavlov'un köpeklerini dinliyorum. 2. öğretimden bir huur çocuğu müzik sesine uyanmış sanırım, o da bir müzik açmış ve geldi, hiçbir şey demeden benim telefonun yanına kendi telefonunu vurdu geri çıktı. Hiç ses etmedim, onun telefon da çalıyor benimki de.. 2 dk sonra geldi " uyuyoruz su dıbına koduğumunun yerinde "
    Sabahına 2. kavgaya da karışmıştım.. ilk hafta zaten okul olmadığı için yurtta takıldım. Bu sırada Duygu'yla her fırsatta konuşuyoruz. Onun taraf sıkıntılı.. Biraz ağızlarını yoklamış, ancak ailemden vazgeçmem gerekebilir gelirsem diyor.. Bu kızı böyle bir şeye zorlayamazdım.
    ···
  4. 54.
    +5
    Duygu'yla yada Ecem'le yada Müge'yle hiç görüşmüyorduk. Ecem bir kaç aramıştı, ancak ben terslemiştim. O da aramaz oldu.
    Her ne kadar işsiz de olsam, mevcut düzen ve hayatımdan memnundum. Stabil bir ilişkim vardı ve derslere adam gibi gidip gelir olmuştum. Bir süre sonra annem babam geldiler ziyarete, yıllar sonra onlarla harika zaman geçirdik.. Esrarı bırakmıştım, tek içkim kalmıştı ama onu da eskisi gibi bir şeyleri unutmak, beynimi uyuşturmak için değil, keyfe keder içiyordum.
    Bizimkilerin yanımda olduğu süreçte beni gerçekten çok sevdiklerini idrak etmiştim. Bazen görmek için bakmak yetmiyor, görmek için kalp te gerekiyor. işsizdim, gerçi öğrenciydim, ama bunu hiç problem etmiyorlar, hatta babam " oğlum işi gücü kafana takma, okulunu bitir elbet toparlarsın işi gücü, ben senin hep arkadandayım" demişti. Bundan daha büyük itici güç var mı beyler ? Baba desteği..
    Fulya'yı bizimkilerle tanıştırmıştım. Bir haftasonu kahvaltıya geldi. Fulya'da kendi annesine benden bahsetmiş, o da tanışmak istiyordu. Bizimkiler Fulya'yı, Fulya bizimkileri çok sevmişti.. Artık iş aramayı da bırakmış, öğrenciliğin tadını çıkartıyordum. Sıkıntılı olan derslerin çoğunu toparladım, birtek devamdan kaldığım dönem vardı, kafadan okulu uzatıyordu. Onu söylemedim bizimkilere.
    Koskaca yazı beraber geçirdikten sonra bizimkiler döndü. Bir tek Fulya'm kalmıştı yanımda
    ···
  5. 55.
    +5
    Bizimkiler 1 hafta kalacaklardı. ilk gün hariç yanlarında nerdeyse hiç oturmadım.. Akşam yemek yiyor, sonra ben odaya geçiyor pc de oyun oynuyor yada müzik dinliyordum. içemiyordum ve bu bende huzursuzluk yaratıyordu. 3-4 gün böyle takıldıktan sonra bir akşam babam odama geldi..
    + Oğlum şimdi mi buldun bu bilgisayarı ? Gelip yanımızda otursana ?
    - Tamam baba gelirim birazdan.
    + Lan kalk hala birazdan diyor..

    Son cümlede sesi yine yükselmişti. Offlayarak kalktım, geçtim içeriye.. Hala konuşmuyordum. Birşey sorarlarsa cevap veriyordum.. Babam tekrar konuyu açtı, söylenmeye başladı.. Birkaç küfürden sonra, bunun yanına gelen de kabahat dedi. Ağzımı gibeyim ki, şunlar çıktı ağzımdan..
    - Gelmeseydin o zaman.

    Babam kükreyerek kalktı yerinden.. "Kalk hanım, gidiyoruz"
    Apar topar babam çıktı evden. Annem doğruldu yüzüme bakıyor. Birşey dememi bekliyor. Tek kelime etmedim..
    + Yazıklar olsun sana..
    - Git abim teselli eder sizi.
    + Oğlum sen hala bıkmadın mı abin de abin.
    - 15 yıl siz abin de abin dediniz. Sıra bende.
    + Allah seni bildiği gibi yapsın.

    Bizimkilerle pamuk ipliğine bağlı olan ilişkimi de bugün kopartmıştım. Zaten uzun zamandır para pul istediğim de yok.. ihtiyacım da yok kimseye.. Ama içimden neden ağlamak geliyor bilmiyorum.. içim paramparçayken dışım neden bu kadar sert ?
    ···
    1. 1.
      0
      Rezerve
      ···
    2. 2.
      0
      Devam et devam iyi hikaye
      ···
    3. 3.
      0
      Devvvaaaaömmmmmm
      ···
    4. 4.
      +1
      Bırakan en adı huuuuur çocuğudur
      ···
    5. 5.
      +1
      devam etsene aq bekliyoruz
      ···
    6. diğerleri 3
  6. 56.
    +5
    Fulya ile artık 4-5 aydır birlikteydik ve bir konuda bile bir anlaşmazlık çıkmıyordu ve onunla buluşmalarım tamamen onu özlediğim için oluyordu, gibiş için değil.. Yine bir akşam beraber çıktık işten, tramvaya doğru yürüyoruz. Bir konu konuşuyorduk, konu yine derinleşti ve durağa kadar bitmemişti. Karşıdaki çimlere oturduk yine biraz, konuşmaya devam ettik. Sonralarında ise birbirimize sarılıp öylece salak gibi oturuyoruz orada, ikimizin de ayakları mutluluktan yere basmıyor.
    iş yerinde çalışan, gıcık gittiğim huur çocuğunun teki bizi görmüş. Güzel günlerime karabasan gibi çöken o huur çocuğunu bugün görsem, ağzını suratını yine giberim. Yine dememden anlamışsınızdır.. Gidip bunu içerdeki diğerlerine anlatmış, Fulyayla yakışıklıyı şurda şurda öpüşürken sarılırken gördüm diye.. Kulaktan kulağa konuşulurken konu şirkette duymayan kalmamış. Biz Fulyayla perşembe günü oturuyorduk, cuma günü aşağıdaki binlerin fısırdamalarından ve bakışlarından sezinlemiştim birşey olduğunu ama aklıma bizi gördükleri gelmiyordu tabiki.. Cumartesi günü üretim mesaiye gelmişler, biz yine Fulya'yla geziyoruz ve bu durumu geldiği günden beri kıza kegib olan huur çocuğu patron da öğrenmiş.. Cumartesi öğlen beni patron arıyor.. Açtım. Bir şeyler duyduğunu, hemen şirkete gelmem gerektiğini söyledi. Tamam dedim.. Çok geçmedi Fulya'yı da aradı. Ona da aynısını söyledi. O zaman anladık bu durumun duyulduğunu.
    ···
    1. 1.
      0
      Devam habibi
      ···
  7. 57.
    +5
    Aradan aylar geçmesine rağmen Fulya da iş bulamamıştı. O dönem babası da işsizdi, hemde aylardır işsizdi.. Evin yükünü kız çekiyordu. O da işsiz kalınca epey zorlanıyorlardı. Ben kendimi bırakmış Fulya için iş arıyordum. Ama bir türlü olumlu bir sonuç çıkmamıştı.
    Bir gün Fulya geldi yanıma, bitik halde. Gözleri ağlamaktan şişmiş, saçı başı dağılmış..
    + Ne oldu ?
    - Oturalım mı bir yere ?
    + Ne oldu ???
    - Gel güzelim anlatıcam..

    Bir yere oturduk.. Anlatmaya başladı. Onu hiç ağlarken görmemiştim, o da zar zor tutuyordu kendini.. Babası Ankara'da iş bulmuş. Fulya'nın amcaları da orada yaşıyormuş zaten. Taşınma kararı almışlar.

    - Ben sensin ne yapacağım bilmiyorum..

    Ben hiç bir şey söylemiyordum. Dünyam başıma yıkılmıştı. Giden olmak kolay aslında, kalan olmak çok zormuş.. Aklıma yine fikirler geliyordu, ama bu kadar maneviyatımı toparlamışken bir hayat daha gibemezdim.

    + Bunun bir çaresi yok mu ? diyebildim..
    - Ya iş bulacağım, yada bizimkileri yine terkedip kalacağım..

    Son cümlesi biraz yoruma açıktı. Benden bir teklif bekliyor gibiydi.. Gitme sen, kalma burda benimle .. gibi...
    ···
    1. 1.
      +2
      Panpa evi ben kiralamıştım ya zaten amk. O dönem bizimkilere yurttan kovulduğumu söyleyemedim okulun başı, param yok, karıyı getirdik o dönemi atlattık, sonra işe girdik çalıştık falan. Duygu gittiğinde ben o evde kalmaya devam ettim, ev kiralık zaten
      ···
  8. 58.
    +4 -1
    Devam eden süreçte Ecemle birlikte olma işinin takunun çıkartmış, bir tek tualette ayrılıyorduk. Yurdundaki izin günlerini bitirene kadar gece de benimle kalıyor, izni bittiği zaman son giriş saatine dönüyordu. Beraber olduğum süre zarfında ise evden çıkmıyorduk..
    Ecem aslında tahmin ettiğim gibi bir kızdı. huur asla değildi. Lise zamanında birisine aşık olmuş ve ilk aşkına kızlığını vermiş. Daha sonra terk edilince de başka sevgilisi olmamış. Olduysa da gibtirmemiştir bilmiyorum, çünkü bu amın içerisine yannan girmemiş gibiydi beyler.. Kızın o yaşa kadar büyük bir titizlikle koruduğu o darlığın anasını gibmeye yemin etmiş gibi kızın üzerinden inmiyordum. Evden dışarıya sadece alışveriş için çıkıyoruz, yada ders için.. Bu süre zarfında ise Duygu aklıma bile gelmiyor..

    Okulda işler karışık. Sınıf hala 2'ye bölünmüş durumda ve bu acayip keyifsiz bir durum. Aynı ortamı paylaşmak zorunda olduğunuz insanlarla konuşmuyor olmak tam bir işkence insana.. 3 tane hocam ise Müge yüzünden hala bana takmış durumunda. ::Diğerleriyle aram iyi, ancak o 3 tanesinin sınavlarından 30'ü geçemiyorum. Edebiyat dersinden 90 alıyorum, kompozisyondan 30.. Belliydi ki yannanı yiyeceğiz.
    ···
    1. 1.
      0
      Yaz habibi
      ···
    2. 2.
      0
      Aha hocalara çakmaya başlayacak ithoroz.
      ···
    3. 3.
      0
      Devvvaaaaömmmmmm
      ···
    4. diğerleri 1
  9. 59.
    +4
    Fulya benim kanadı kırık serçemdi. Duygusal anlamda yıkılmış bu kızı almış, besliyor, iyi ediyordum. Belki de geçmişte yaptıklarımı kendime unutturmaya çalışıyordum. Hayatımda ilk defa bir ilişlikiyi kendim için değil, karşıdaki için yaşıyordum. Onu da düşünüyor, bir karar alırken yada bir söz konuşurken onu incitmemeye çalışıyordum. Fulya git gide daha iyi olmuştu, duygusal anlamda yaşadığı o travmaları unutuyordu. Uzun süre sonra birlikte olma teklifi ondan gelmişti. O güne kadar hep ben onu hazırlıyor, işi yatağa kadar ben zütürüyordum. Fulya'nın bu teklifi ondaki değişimi ve iyileşmeyi gösteriyordu. Artık hızlı da seviyordu, yada ilişkiye girerken titremiyordu. Hızlı yapmamı bile istiyordu. Bazı günler ise bir bira açar, kucağına uzanır anlatır da anlatırdım. Kimseye anlatamadıklarımı.. Hep içimde sakladığım, büyütüp bir çığ haline getirdiğim aslında basit olayları.. O beni dinler, saçlarımı sever, küçüğüm diye severdi beni. ilk defa birisinin yanında yaşımı doğru hissediyordum. Evet ben daha 21 yaşındayım. Bütün bu yaşadıklarımı yaşamam gerekiyordu benim. Asıl yaşıma dönmüştüm. Fulya beni severken yada sarılırken tam ensemden kavrardı hep. Bunu bana bir kadın ilk defa yapıyor, vücut dilinin önemi bu olsa gerek. Bu harekette bir dominantlık var.. Ne zaman raydan çıkacak olsam Fulya bana bakışlarıyla "sakın" diyordu. Ne zaman bir asilik yapsam, fevri bir çıkışta bulunsam tebessümle bana bakıyor, yine ensemden tutuyor, "bana yemez bunlar güzel çocuk" diyordu. "Akşama yapacak bir aktivite bul, ben gönlünü alacağım senin" Ya Fulya çok olgundu, yada ona içimi açmış olmamın meyveleriydi bu, bilmiyorum, ama beni bırakmıyor ve saçma sapan bir hareket yapmama da izin vermiyodu. Bir abla gibi dikiyordu bakışlarını ve bunu o kadar tatlı, o kadar masum yapıyordu ki, ben ilk defa birisine itaat ediyordum.
    ···
    1. 1.
      +1
      Rez huur çocuğu
      ···
  10. 60.
    +4
    Bazı anlar vardır hayatınızda yaşanmamış olmasını dilediğiniz ve ne yapacağınızı bilemediğiniz. Bu böyle anlardan birisiydi. ikimizi birden çağırıyorlardı, muhtemelen yüzleştirip, onu huur, beni de ırz düşmanı ilap edip ikimizi de kovacaklardı. Kaldı ki kime neydi ? Tamam bugüne kadar bir çok hata yaptım ama belki de doğru yaptığım tek iş buydu. Bunda da yüzleşmek zorunda kaldığım duruma bak .. Benim özel hayatım iştekileri ne ilgilendirir ? Yani bizi ofiste gibişirken yakalarsan istediğini söyleyebilirsin ama bu durum seni zerre ilgilendirmez. huur çocuğuyla artık yıllardır çalışıyorum, bu anlattıklarımı anlamayacağını çok iyi biliyorum. Onun asıl bozulduğu ve sindiremediği konu ise onun kızı çok beğenmesi, kızın yüz vermeyip benimle olmasıydı. Bu kuyruk acısını ne dindirebilir ?
    Ben gitmeme kararı aldım. Sanırım artık olgunlaşıyor ve sakinleşiyordum. Fulya'ya sende gitme, bu işin sonu belli zaten. Ne gerek var kendimizi düşürüp böyle saçma sapan bir konuya dahil olmaya ? Fulya gideceğim dedi. Ne dediysem ikna edemedim. Karşısındakileri insan sanıyor, hesap sormaya gidiyordu. Demiştim mert kız diye.. Onu yanlız bırakamazdım. Normalde olsa gibimde olmazdı, ama onu tek göndermedim. Gittim onunla. Bir odaya hepsi doluşmuş bizi bekliyorlar. Patron denen anasını gibilmiş konuya ;
    + Ben pekekent değilim, burada beraber çalışıyorsunuz ne haltlar yediğiniz belli değil dedi.

    Keşke gitmeseydik.. Tutamadım kendimi

    - Sen pekekentin bayrak tutanısın az mı gelip kızın masasına kerkindin yavşak dedim..

    Tabi ortalık karıştı beyler. 2 ortak direk üzerime yürüdü. Oda kalabalıktı, ayırdılar falan ama ikimizde kovulmuştuk. içerde kalan maaşımızı da vermediler. Hukuken uğraşabilirdim, ama değmezdi, çünkü tiksinmiştim hepsinden.
    Böylelikle iş maceram da son buldu. ikimiz de işsiz kaldık. Daha sık görüşüyorduk artık, ama para eninde sonunda bitecekti. iş bulmak lazım.
    ···
    1. 1.
      0
      Seri habibi
      ···
  11. 61.
    +4
    Bazen eskileri özlüyorum ben. Sizde de böyle oluyor mu bilmiyorum ama, ne bileyim yeşilçamı özlüyorum. Rahmetli Kemal Sunal'ı özlüyorum. O dönem filmlerde konu edilen o masum aşkları özlüyorum. ciks bir dürtü evet ve cikssiz de olmuyor ama işin içine cinsellik girince o masum aşk ölüyor gibi geliyor bana. Belki de ben ilk defa birisini amı için sevmemiştim.
    Böylece yine yanlız kalmıştım. Fulya ile hemen ayrılmadık tabi ki, uzun süre mesajlastık, telefonlaştık ikişkimiz devam etti.. Hatta bir kaç fırsatta geldi yanıma falan.. Ama tipik uzaktan uzağa aşk krizleri. O özlem en sonunda kavgalara sebep oldu ve ayrıldık. O kısımları uzun uzadıya yazmayacağım, herkesin başına bir şekilde gelmiştir bu..
    ···
  12. 62.
    +4
    Odaya geçtik, direk yumuldu Müge.. Hiç öpmekle uğraşamazdım. Alt tarafımı çıkardım, t-shirt üstümde. Mügeyi soymaya çalışırken, hatun aldı malafatı ağzına. 19 yaşında bir kız böyle bir sakso çekemez amk. ilk olmadığı kesin, son olmayacağı da kesin. Öyle bir emiyor ki, gibmesem bile olur.. Bir taraftan da kendisini soyuyor hatun..

    Yatağa geçtik.. Bacak arasına girdim..
    - Yavaş.. Bakireyim ben.
    Bunu söylerken tükürüklediği parmağıyla züt deliğini ovalıyor küçük huur.
    dıbına koyduğumun dünyasında, bir bakire nasıl böyle sakso çeker ?
    + Dön o zaman.
    - Hayır böyle gib zütümü..

    Bacaklarını yukarıya kaldırdı, önümde 2 tane delik duruyor. Müge aynı zamanda 2 parmağını zütüne sokmuş durumda.. Ellerini çektim, gibimi dayadım züt deliğine..

    - Bir dakika.. zütümü emsene ?
    + Ne ?
    - zütümü yalamak ister misin ?
    + Lan ne yalaması.

    Am yalarken bile midem bulanıyor, şu hayatta sanırım son yapacağım şey züt yalamaktır. gibimi zütüne yerleştirdim, zorlanmadan girdi. Ve Müge'de tık yok. Canını çok yakmadığı belli, aksine keyif alıyor. Gel gitlerim hızlandı, Müge'nin iniltileri de artmaya başladı..
    - Amımla oynasana boşalıcam..

    O ana kadar gibtiğim kızların hepsi beni mutlu etmeye çalışıyordu. Ben nasıl istiyorsam, kendilerini öyle gibtiriyorlar, benim o ciksten daha fazla keyif almam için ellerinden geleni yapıyorlardı. Ama şuan ben bu huuryu mutlu etmeye çalışıyordum. Benim ne hissettiğim Müge'nin umrumda bile değildi. O sadece nasıl istiyorsa, kendisini bana öyle gibtiriyordu. Bu durumdan acayip gıcık aldım. Kendimi kullanılıyormuş hissettim. Alkolün de verdiği etkiyle beraber bu rah hali gibimi indiriyordu. Kızın içinde ölüyordu benim başkomutan.
    ···
  13. 63.
    +4
    içimden bir şeyler koptu sanki, söküp aldılar kalbimi ciğerimi.. Ama kal demedim beyler, diyemedim. Onun da hayatını gibmek istemedim. Belki her şey güzel olurdu, ama o ana kadar hiç birşeyi güzel bitirememiştim. Her çıktığım yolda, benimle yürüyenleri, bir şekilde hayatıma girenlerin hepsini gibip atmıştım. Hem fiilen, hem mecazen. Fulya benim kanadı kırık serçem.. Onu bu kadar iyi ettikten sonra, bir de ben kolunu kanadını kıramazdım. Tamam değiştim, uslandım ama, henüz test etmedim. Kriz anında neler yapabilirim kestiremiyorum hala. Ben içimde bunları düşünürken o soru geldi..
    - Seninle kalmamı istemez misin ?
    + Bebeğim.. isterim tabiki, neden istemeyeyim. Ama bu büyük bir risk değil mi ? En çok ta senin için ? Benim şuan evlenecek durumum yok, hala öğrenciyim. Hadi sonraya bıraktık değilim, zamanın neler getireceği belli olmaz.. Bu ucu görünmeyen bir yolculuk olur. Belki bana bir şey olmaz ama, işler kötü giderse sen çok üzülürsün ve ben bunu asla kaldıramam.

    Sanırım geçmişte yediğim taklardan ders çıkarmıştım. Bir kere ailesini karşısına almış ve birisine kaçmış ve kaçtığı eve tekrardan dönmek zorunda olan bu kızı, bir de ben vuramazdım. Buna hakkım yoktu..
    ···
  14. 64.
    +4
    gibim ne zaman inse Müge hep aynı istek ve şevkle emiyor, ayağa dikiyor tekrardan delikleri dikiyordu tepeye. Bu huurnun canını yakmalıydım, keyif almasını istemiyordum. Olabildiğince hızlı gibmeye başladım, öyle sert vuruyordum ki taşşaklarım bile acıyordu, bu huurnun ölmesi lazım. Ama yok beyler, ben hızlandıkça bunun zevk katsayısı artıyor, sakın durma, geliyorum diyor. Ben bir gol atamadan kahpe 5-6 gol attı.
    Hızı azalttım, ya durma diyor hala.. gibim zütündeyken 2 parmağımı daha soktum zütüne. Bu biraz canını acıttı sanırım. 3. parmağı sokmaya çalışırken elimi tuttu..
    - Ya napıyorsun ?
    + Kes.

    Üç parmağım ve gibimle 2-3 dk gibtim. Amk huursu buna da alıştı, yine başladı ohh lamaya. Hala amımla oyna boşalıcam diyor.. Sonunda zar zor da olsa boşaldım. Ve çıktım odadan hiçbir şey söylemeden, gidip salondaki yerime yattım.

    Ertesi gün dersimiz saat 10'da. Sabah kalktık, Nejla 3'ü 1 arada yapıyor, bende rica ettim. Ayılmam gerekiyor. Müge de kalktı o arada, inanılmaz mutlu bir ifadeyle "günaydıııınnn" diyerek girdi odaya. Bilmiyorum yüzüne bile bakmak gelmiyor içimden. O ise kurduğu her cümlede, attığı her adıma taa gözümün içine bakıyor, benim bu nefrete benzeyen ilgisizliğimi merak ediyordu. Onunla yanlız kalmaktan kaçındım, ki benimle konuşmasın..

    Toparlanıp derse gittik, telefonum hala kapalı. Benim ağzımı bıçak açmıyor, çünkü Duygu'ya ne diyeceğim hiçbir fikrim yok.. Okulda berbat mutsuz bir gün geçirdikten sonra evin yolunu tuttum. Tıpkı eve 2-3 gün gelmeyip, sonunda gibe gibe eve dönerken ki mahçubiyet, endişe ve suçluluk hissediyordum. Bir diğer güzel özelliğimse suçlu olduğum anlarda çirkefleşerek üste çıkmaktı. Aileme karşı işe yarıyordu. Karıma karşı ilk defa deneyecektim.
    ···
  15. 65.
    +4
    O dönem yaşadığım ruh halini tasvir etmekte zorlanıyorum inanınki zorlanıyorum beyler. Hayatta hiçbir şeyim amacım ve gayem kalmamıştı. Anne ve babamın gözüne girmek için çıktığım bu serüvende sonuç olarak onları da kaybetmiştim. Hayatıma girip beni gerçekten seven bir sürü insanı da kaybetmiştim. Bu saatten sonra başarılı olsam ne olur ? Sanırım insanların hayattaki başarılı olma çabaları bu yüzden. Yapayalnız birisi neden çok başarılı olmak için çabalasın ki ? Hele ki son olaydan sonra asla babamdan para isteyemezdim. Bu sebeple işimi asla boşlamadım. Moskova'da Automechanika fuarına katılma kararı aldı şirket. Fuar zamanı derslerle çakışıyor, 4 gün sürecek fuar, gitti geldi mecburen 1 hafta yokum. Tüm devamsızlıklar sınırda, fuar Rusya'da gitmiyorum desem olmayacak. Gidip hocalarla konuştum, durumu izah ettim. Müge yüzünden bana takan o 3 huur çocuğu hoca dışında , diğerleri beni seviyordu. Herşeyi geçtim rusçayı kullanarak iş yapıyordum, bu bölüm için övünülecek birşeydi. Tüm hocalar saolsunlar anlayış göstediler, hatta çok sevindiler. Devamsızlığı kafaya takma.. Ne güzel bir cümle. Ama o 3 huur çocuğu, aralarında anlaşmış gibi, "özel hayatınız beni ilgilendirmez, dönem sonu devamsızlığın geçmiş olursa kalırsın"
    Dün yediğin hurmalar, bugün zütünü tırmalar. tak var gibi bütün devamsızlıklarını kullanırsan olacağı bu. Yapacak birşey yoktu beyler, o fuara gidecektim. Hem iş için zorunluydum, hem de gerçekten istiyordum. ilk yurt dışı deneyimim olacak bu..
    Sonuç itibariyle gittik. Moskova hakkında düşüncelerimi belki daha sonra anlatırım. Metrosuna hayran kaldım, hayran kalınmayacak gibi değil. Onun dışında genel izlenimlerim negatif.. Am gibemedim, çok çabaladım işin gerçeği. Ama denk getiremedim. huur gibmekte istemedim.. Sonuç olarak 3 dersten kalmıştım, devamsızlıktan..
    ···
  16. 66.
    +4
    Fulya mert bir kızdı, cesurdu, gözü karaydı. O güzelliğine yakışmayacak kadar sertti. Öyle çıt kırıldım bir kız çocuğu değildi. Belki de bu yüzden daha henüz açılmamıştım ona, yada eve atıp gibmeye çalışmamıştım. Arkadaşlığı bile güzel geliyordu bana.
    Muhabbetin epey ilerlediği bir gün, Fulya "seninle konuşmak bana çok iyi geliyor.. anlatacaklarım var, dinle" dedi.
    + Ben çok hatalar yaptım bu hayatta. Ve yaptığım bu hataların tüm ceremelerini ödedim.
    - Hata mı ? Çok severim adsd..
    + Ben 18 yaşındayken patronuma aşık oldum. Muhasebe asistanıydım, aynı zamanda yönetici asistanı gibi... Patronum o zaman 52 yaşındaydı, evli 4 çocuğu vardı.
    Bu anlattıkları beni biraz şok etmişti beyler. Hiçbir şey söylemiyor, şaka yapmıyor, bölmüyordum. Sadece dinliyordum.
    + Tabi bu aşkın başlaması biraz onun yüzünden oldu. Bana ayrı bir ilgi gösteriyordu. Evime bırakıyor, hafta sonları bir yerlere davet ediyor, ne istesem alıyordu. Bir sıkıntımı görse hemen soruyordu yardım ediyordu. Bir süre sonra şehir merkezinde bir ev tutmuş, dayalı döşeli. Bir akşam beni oraya zütürdü. ilk ilişkimi orada onunla yaşadım. Öpüşmek falan değişik geliyordu başlarda ama iş o noktaya gelince ben korktum, istemedim. O da ısrar etmedi. Ama neredeyse hergün iş çıkışı o eve çağırıyordu ve sevişiyorduk. Sadece o işi yapmıyordu, ben hala istemiyordum, korkuyordum. Onun bu sabrı benim çok hoşuma gidiyordu.. Bir süre sonra sürekli o evde kalmaya başladım. Evden kaçtım.. Babam polise şikayet etti. Karakolluk olduk. Reşittim, kendi rızamla gittim dedim. Patronum suçlanamadı, babam beni evlatlıktan reddetti. Artık metres hayatı yaşıyordum, gece gündüz o evdeydim. Patronum ise her fırsatta yanımdaydı. Bana bir araba bile almıştı. Sonra bir gün sevişirken yine istedi. Korkuyordum hala.. Bu sefer sabır göstermedi, elimi kolumu zorla tutup tecavüz etti. Evet tecavüz etti, hatta direndim diye dövmüştü beni. O gece benimle o evde kaldı, sabaha kadar kaç defa tecavüz etti hatırlamıyorum. Yüzüm gözümde morluklar vardı, işe gelme bugün dedi ve gitti sabah. Daha sonraları fabrikada duyulur diye işten çıkarttı beni. Artık sadece o evde oturuyordum. O ise canı ne zaman isterse geliyor benimle birlikte oluyordu. istememi beklemiyor, umursamıyor ve olmaz falan dersem dövüyor yine tecavüz ediyordu. O kadar salağım ki 3 sene o evde bu şartlar altında yaşadım.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 67.
    +4
    Fulya'nın büyük bir üzüntüyle anlattığı bu hikaye adeta kanımı dondurmuştu.. O da son cümlesinden sonra susmuştu.. Devamında sordum :
    - Peki sonra ?
    + Sonrası işte bir gün ayrılmaya karar verdim. Ona da söyledim bunu. Yine dövdü, hatta eve kilitledi. Sen benimsin hiçbir yere gidemezsin dedi. Bir süre daha tecavüz etti. Ama bir gün kaçtım.
    - Nereye kaçtın ?
    + Evime döndüm.
    - Sizinkiler ne dedi peki ? Anne babandan çekinmedin mi ?
    + Ben onların kızıyım yakışıklı, ne kadar hata yaparsam yapayım, beni atacak yada sevmekten vazgeçecek halleri yok ya! Babam bir kaç gün surat salladı ama yumuşadı sonra.

    Bilmiyorum beyler Fulya'nın bu son cümlesinden sonra beynimde şimşekler çaktı. "Ben onların çocuğuyum, ne kadar kötü olursam olayım beni atacak halleri yok ya! "

    Fulya'nın bir kız kardeşi, bir de erkek kardeşi vardı. ikisi de evliydi ve düzgün bir hayatları vardı. Evden tek manyak bu çıkmış, benim gibi.. Ama o bunu umursamıyordu. Evet hataydı diyor.. Ve ben bu hatayı yaptım. Dünyanın sonu mu ? Evet dünyanın sonu değil.. Ne kardeşlerinin hayatını nede anne babasının onlarla ilgili düşüncelerini sallıyordu.. Bu onların hayatıydı, onu ise kendi hayatı ilgilendiriyordu.
    ···
  18. 68.
    +4
    Bosna hersek mahallesi Konya merkezin 40 km dışında. Şehrin diğer ucunda. Böyle bir yerleşim aslında hem Konya için iyi olmuş, hem de öğrenciler için. Yoksa öyle bir iç karışıklık çıkardı ki Hakkari'deki hendekler yanında çerez kalır..
    19 yaşında hem koca, hem baba, hem öğrenci olmaya çalışıyordum. Her ne kadar düzenli para akışı babamdan gelse de, o bir öğrenciye yetecek kadarını gönderiyordu. Duygu'nun zulası bizi bir elimiz yağda, bir elimiz balda zütürüyordu.
    Ancak, tek başına gurbette öğrencilik zaten zor, koca olmanın zorluğunu henüz evlenmeyen bile biliyordur, ama babalık mevzusu bambaşka bişey.. Amk 19 yaşında bunun 3'ü birden olabilir mi bir insan ? Olamaz beyler. Ben olamadım. Çocuk tabi ki benim değil, ama 4 yaşlarında bir melek o, şerefsiz, sorumsuz olabilirim ama ona kötü yada ilgisiz olamam. Çok bocaladım.. Yavaş yavaş sınıfta ve fakültede arakdaş ortamları da oluşmaya başladığı zaman daha çok zorlanmaya başladım. Evde kalıyorum, ama kimseyi davet edemiyorum, çünkü kimse evde bir kadın ve çocuğun beni beklediğini bilmiyor. Bir yere çıksam ve takılmamız uzasa Duygu illa ki arıyor.. "merak etmişmiş" Beyler Duygu bir hatun şuan çıksa karşıma, köşede 31'e başlarım. O kadar güzel ve kalite bir hatundu ki, aynı evin içinde, aynı yatakta gibmez olmuştum. Çünkü mutsuzdum. 19 yaşaında bir genç ne yapmak istiyorsa, bende onu yapmak istiyordum. Delilikse, delilik. Çocukluksa, çocukluk. içip içip bir yerde sızmaksa, onu istiyordum. Çok mu şey istiyorum ?
    ···
  19. 69.
    +4
    Rezz amk fena huuru cocugusun
    ···
  20. 70.
    +3
    Okuldan mezun olamayacağım netleşince, okulu iyice boşlamıştım. iş odaklı yaşıyordum artık.. Geldik başlık konusuna ve hayatımın dönüm noktasına.. Şirkette durumlar iyi, satışlar artmıştı. Şirket büyüyordu.. Ben de part time çalışmama rağmen zam almıştım, 1800 TL maaş. O zamanlar bir öğrenci için deli para bu. Birgün muhasebeye bir kız başladı, adı Fulya. Bu başlıkta tüm isimleri doğru kullandım beyler, ama hala uydurma yazanları falan görüyorum :D
    Fulya 1.65-70 boylarına, kilosunu bilmesem de fit, kıvrımları gerçektene dikkat çeken, sarışın bir kız. O dönem 24 yada 25 yaşında. Gerçekten güzel kızdı, yani ilk gördüğünüzde, istemsizce bir bakıyorsunuz. Konya Akşehirliydi.
    Bu kız şirkete başladıktan sonra şirket birden değişti, eski havasından eser kalmadı. dıbına koyayım, bir kıza herkes yazar mı ? Patron başta olmak üzere, herkes şansını deniyordu.. Acaba.. Olur mu diye.. Kız ise hiçbirine yüz vermiyor, patron dışındakilere bunu belli ediyor, patrona ise çok belli edemiyordu, sanırım kovulmak korkusuyla. O huur çocuğu gelir kızın masasına ön bacaklarını dayar, arkaya gerilir öndeki aletini şişirirdi kızın önünde gerilir dururdu. Utanmasa çıkarıp masaya vuracak. Ben bu düzenin de anasını gibeyim. Her akşam kızı bekler, "gel ben bırakayım seni derdi." Kız da biner arabasına giderdi. Bu durumdan memnun gibi gözükmüyordu, sanırım kendisini mahçup hissediyordu.
    Eğer herkes yazmasaydı, yalan yok kıza yazardım beyler. Ama bu kadar aç kurtun arasında benim de şansım yoktu. Bunu anlayacak kadar çok şey yaşamıştım. Herkesin aksine, ben kızla hiç muhattap olmuyordum. Başlarda "Günaydın" "iyi akşamlar" "Afiyet olsun" gibi temek selamlaşmaları yapardım, ama herkes kıza çullanınca bunları da yapmadım. Fulya bana bir şey söylemezse, ben selam bile vermiyordum. Belki bin yıllık klişe tekrar etti. Bu durum kızın dikkatini çekmiş olacak ki, o benimle konuşmaya çalışıyordu. Yemeklerde gelip yanıma oturuyor, çay molasında çayını alıp bizim odaya geliyordu. Amk zaten o kızla birisi çıkacaksa bu ben olmalıydım, kıza yaşı en yakın olan benim, diğer herkes evli barklı +40 yaşlarında.
    Hergün tramvaya kadar yürüdüğümü söylemiştim, kız da tramvayla gidiyordu. Bir süre sonra akşamları beni beklemeye başladı. Patron "gel bırakayım" dediğinde gitmiyordu onunla.. "şu ilerde işim var" yada "biraz yürüyeyim teşekkür ederim" diyordu. Tramvaya kadar beraber yürüyorduk, arkadaş olmuş gibiydik artık.
    Tümünü Göster
    ···