1. 51.
    +6
    kızla 10-15 gün arkadaş gibi mesajlaştık.

    sonra bir gün bana bir mesajında animasyon sinemasını çok sevdiğini ve buz devri'nin 2. filmini çok merak ettiğini yazdı.

    ben de tabi bu mesajı alarak " ben de çok merak ediyorum, istersen bi gün birlikte izleyelim." dedim.
    halbuki ilk filmi bile izlememiştim amk. animasyon filmleri çocuk filmi gibi gelir bana hep.

    neyse sinemada film izlemekten çok birbirimizle muhabbet ettik. hatta çocuğunu filme getiren bir kadın arkasını dönerek baya bir azarladı bizi. ancak o gün hiçbir şey tadımızı kaçıramıyordu.

    film çıkışında da bir kahve içmek için beyoğlu mado'ya gidip oturduk.

    ben artık dayanamıyordum ona önce gözlerimle, sonra da gücümün yettiği kadar sözlerle "seni çok seviyorum, sen benim ilkimsin." dedim.

    hatta kendimi tutamayıp "keşke bütün ömrümü senle geçirsem." dedim.

    o gülümsedi ve biraz duraksayıp bana hayatı boyunca bir insanın söyleyebileceği en anlamlı cümleyi söyledi. "keşke! belki de öyle olur."
    ···
  2. 52.
    +2
    ondan sonra hayatımda öyle bir dönem yaşadığım için hala her gece şükrettiğim bir dönem başladı.

    aşkımdan yanıp tutuşuyordum beyler. nereye gitsem, ne yapsam sanki onun yanındaydım.

    yolda, otobüste gördüğüm o yaşlardaki her kızın yüzünü ilk bakışta ona benzetiyordum.

    kalbim hızlı hızlı çarpmaya başlıyordu. sonra o olmadığını anlayınca hemen telefona sarılır, "seni çok özledim." görüşelim. diyordum.

    ne zaman güzel bir şey yesem, onsuz boğazımdan geçmiyordu.

    güllü lokumu çok severdi beyler. her fırsatta beyazıt'taki koska'dan 300-400 gram kadar güllü lokum alır, çemberlitaş, sultanahmet'i konuşa konuşa geçer ve gülhane parkında oturur yerdik.

    ben hala onun yanında zamanın nasıl olup da o kadar hızlı geçtiğine bir anlam veremem.

    o zamanlar devlet bursu alıyordum ve dayımın işleri oldukça yolunda olduğu için bana "sen üniversiteye gidiyorsun, delikasın ihtiyacın olur." diyerek para veriyordu.

    ben onunla görüşmediğimiz günler tasarruf yapar, onunla olduğumuz vakitleri daha güzel geçirmeye çalışırdım.

    bir yandan içim kıpırdı, hayatımdaki şu ana kadar yaşadığım en güzel dönemi yaşıyordum.

    bir yandan da annemin o dönemler depresyon belirtilerinin artmasıyla da kahroluyordum.

    bi gece annem çok fenalaştı.
    ···
  3. 53.
    +2
    ilaçlarını almayı reddettiği için annem bir türlü iyileşemiyordu.

    onu sık sık kendisiyle konuşurken yakalıyordum.

    o dönemler ben aşkın kendi üzerimdeki iyileştirici etkisini fark ettiğim için " acaba hayatında birisi olsa bu kadar acı çekmez miydi." diye ilk defa düşünmeye başlamıştım.

    hala aklımda bir soru işaretidir beyler. annemi başkasıyla görmeyi kendime yediremeyecek olsam da arada sırada düşünürüm.
    "acaba hayatında biri olsa, annem iyileşir mi?" diye..

    o dönemler bir ara babamdan yardım almayı düşündüm. hem özlemiştim mailleşmeyi falan, bir bahane olurdu işte amk.

    ancak daha sonra annemin o durumda olduğunu bilmesini istemedim. gurur yaptım beyler.

    çünkü babam annemle gerçekten ilgilense, onu merak etse kendisi arar durumunun öğrenirdi. çok iyi olmadığını biliyordu sonuçta.
    birazcık olsun umrunda olsa bir şeyler yapardı.

    en azından arada bir istanbul'a bizi görmeye gelirdi.

    fenalaştığı gecenin ardından "bakırköy parkına" yaptığımız bi ziyaret sonrası annemin pgiboloğuyla konuştum.

    annemin son bir kaç ayki tavırlarını onun tamamen hayal dünyasında kaybolma isteğine bağlamıştı.

    yani annem onun deyimiyle bir nevi "bilişsel bir intihar" deniyordu.
    ···
  4. 54.
    0
    ben annemi bir şekilde toparlamaya ona yardımcı olmaya çalışırken, kız arkadaşım beşinci ayımızı güzel bir yemekle kutlamak istiyordu.

    diğer kızlarda da var mı bilmiyorum beyler, buna siz cevap verin. ama bu kız da aşırı bir özel gün düşkünlüğü vardı amk.

    ben de onu kırmamak için özel günlere ben de çok önem veriyormuş gibi davranıyordum.

    benim doğum günlerim küçüklükten beri pek kutlanmadığı için ben aslında özel günleri hiç sevmem.

    hatta kasım ayı yaklaşırken içime bir hüzün çöker.

    yine doğum günüm gelicek, tüm gün kimseye hatta kendime bile belli etmeyerek babamdan bir telefon beklicem.

    sonra saat akşam 10'dan gibi de o telefonun hiç gelmeyeceğini anlayarak üstüme bir hüzün çökecek diye korkarım.

    hatta bu seneki doğum günümün de tasası da bir ay önceden beni sarmaya başladı amk..

    neyse, çok seviyoruz ya, kıyamıyoruz amk..

    kız 5.ayımızı da en güzel şekilde kutlamak istiyor diye ben hazırlıklar yapmaya başladım beyler.

    ve hayatımdaki en aptalca hatayı da o yemek hazırlığı döneminde yaptım.
    ···
  5. 55.
    +4
    isteyene istediği belgeyi koyarım beyler, hiç merak etmeyin.

    inanmayanların olması çok normal, buna şaşıracak değilim.

    şimdilik sadece buraya yazdıklarımın hepsinin doğru olduğunu size sahip olduğum her şey üzerine yemin ederek garanti ediyorum beyler.

    hatta eksiği var fazlası yok amk..

    hikayenin akışını bozmamak için bundan sonra araya girip başka müdahale yapmadan yaşadıklarımı bitirene kadar anlatmaya devam edicem.

    bittiğinde söylicek bi kaç şeyim var.

    hadi bakalım devam..

    nerede kalmıştık.
    ···
  6. 56.
    +5 -1
    size böyle rahat rahat anlattığıma bakmayın beyler.

    ben en yakın arkadaşıma bile bu kadar detayı anlatmadım.

    onlara "babamla annem ben küçük yaştayken ayrılmışlar, babam amerika'da, biz istanbul'da yaşıyoruz. annem de zamanında yaşadıklarının etkisiyle biraz fazla duygusal bir kadın." diyerek özet geçerim.

    ilk başlarda o kıza da öyle anlattım. onun tadını kaçırmak istemedim bi de işte anlatamadım beyler.

    onun bu olaylar etkisiyle beni daha az sevmesinden hatta en sonunda onu kaybetmekten korktum.

    ancak ona deli gibi aşıktım ve ben bu konularda biraz fazla sahiplenici biriyim galiba.

    ve işte nasıl olduysa oldu ve madem özel gün, o günü çok önemsiyor diye düşünerek, ona o yemekte evlenme teklifi etmeye karar verdim beyler..
    ···
  7. 57.
    +2
    evlenme teklifi nasıl edilir beyler??

    filmlerde falan görüyoruz, şık bir yerde mum ışığı eşliğinde romantik bir yemek yenir, arkada bir kemancı olur.

    o sırada erkek kadına tek taş yüzüğünü çıkararak onu çok sevdiğini söyler ve "benimle evlenir misin?" der dimi amk..

    ulan aptal, sen hiç mi onlardan bir ders almadın? hadi bunların hepsini bir arada yapamıyorsun, bari bir kaç tanesini tanesi yap, dimi!!

    o gün saat 5 gibi buluştuk. üstüm başım idare ederdi işte.

    incirli caddesi üzerindeki bir restaurant'tan rezarvasyon yaptırmıştım. geldiğinde çok neşeliydi. üstünde siyah bir elbise vardı ve biraz abartılı bir kırmız ruj sürmüştü. ama yine de ona çok yakışmıştı. o günü çok önemsediği her halinde belli oluyordu.

    karışık ızgarasını yerken, bana hediye olarak aldığı gömleği çıkarıp verdi. mavi kısa kollu güzel bir gömlek almıştı.

    giyim kuşam konusunda çok zevkliydi.

    ben evlenme teklifi yapacağım için "hediyen sonra" dedim.

    ve beyler! işte o cümleden sonra kurduğum her cümle ilişkinin sonuna doğru atılan geri dönülmez bir adım oldu.
    ···
  8. 58.
    +1 -1
    beyler 20-25 dakika sigara molası vermem gerek amk..

    bu kısmı yazmak biraz zor olacak. müsadenizi istiyorum..
    ···
  9. 59.
    +2
    ona o gün kendimi anlatmaya karar vermiştim.

    ona size burada anlattıklarımın hepsini anlattım hatta buraya yazamadığım bir kaç detayı daha söyledim.

    kolay mıydı amk, evlenip yuva kuracaktım onunla..

    hakkımdaki her şeyi bilmeye hakkı vardı. her şeyimi bilsin beni tanısın hayatımızı ona göre çizelim istedim.

    ben anlattıkça yüzü düştü, ama ben anlattıklarıma hüzünlendi herhalde diye düşündüm.

    arada "boşver, takma." gibi klişe destek sözleri söylemeye devam ediyordu.

    benim de hatam vardı tabiki. ben birlikte olduğumuz o dönem boyunca ona maddi durumumuzun kötü olduğunu hissettirmemek için özel bir çaba sarf ettim amk.

    normalde yaşayamadığım şeyleri onunlayken yapmaya başladım.

    dışarı çıkıp kafelerde oturmak yemek yemek masraflı şeyler. ben ondan önce o kadar gezmezdim. o anlamasın diye biraz olduğumdan "cömert" davrandığımı sizden saklamayım..

    o özellikle ben maddi durum konularda gerçeği anlatırken biraz farklı tepki vermeye başladı..
    ···
  10. 60.
    +2
    ben bunun tepkisini fazla kafama takmadım. gayet makul bulmuştum. sonuçta zor bir durumdu benimki.

    sokakta karşılaştığınız kaç kişi bu kadar talihsizliği bir ömre sığdırabilmiştir ki amk..

    sonra ben cebimden siyah kadife kaplı kutuyu çıkarıp açtım ve gülümsedim.

    "ben buyum işte ve seni çok seviyorum. sen bu hayatın bana verdiği en güzel hediyesin. ömrüm boyunca seni hep baştacım yapmak istiyorum. benimle evlenir misin?" dedim.
    ···
  11. 61.
    +3
    çok şaşırdı beyler. gülümsedi.

    "şaka gibi ya, gerçek mi bu?" dedi. "olamaz." gibi bişeyler daha söyledi.

    o anda çözemedim. dalga mı geçiyordu, yoksa o sürpriz karşısında şaşkınlıktan mı öyle konuşuyordu, sevinmiş miydi?

    tam anlayamadım.

    ama yine de hiç bozuntuya vermeden "bu yüzüğü bize aldım istersen takalım, bundan sonraki birlikteliğimizin bir sembolü olsun dedim."

    "canım bana evlilik teklifi için bana gümüş yüzüğü mü layık görüyosun." dedi.

    o anda niye o kadar şaşırdığını anlamış gibiydim.
    ···
  12. 62.
    +4
    beyler tamam belki benim hatam.

    ama en ucuz pırlanta 800 liradan başlıyor, alamadım amk.

    bi de yol yordam bilmeden evlilik teklifi etmek büyük bir hataydı.

    o tarz detayları çok da önemsemediğim için gümüş yüzük almıştım.

    bu konudaki yorumularınızı bekliyorum beyler.

    çünkü bu olayı en yakın kankalarıma bile anlatmadığım için yaptığım salaklığın büyüklüğü konusunda net bir fikrim yok.

    gümüş yüzükle evlilik teklifi çok mu saçma oldu beyler?

    gerçekten hayatım boyunca içimde kalacağına gitmeden şimdi sizden öğreneyim.
    ···
  13. 63.
    +9
    yüzük konusundaki yorumlarınızı çok merak ettiğim için biraz ağırdan aldım beyler..

    cidden hep içimdeydi bu konu.

    benim yaptığımın biraz çocukluk olduğunun farkındayım ama alırken gümüş ya da altın diye bakmadım o yüzüğe ben.

    sadece parmağımızda ikimize ait bir şey olsun diye istemiştim.

    bu arada yüzükleri geçen seneye kadar saklıyordum beyler..

    bir gün dayanamadım, eminönü'nden vapurla üsküdar'a geçeceğim bir gün yanıma aldım ve kimsenin bakmadığı bir an denize attım amk.

    şuan yüzükler boğazın serin sularında beyler.

    not: bu arada " @304'teki araba hikayesi" cidden çok güzelmiş lan..
    ···
  14. 64.
    +14
    o avukat kızıydı beyler, annesi de anaokulu öğretmeniydi.

    maddi durumları da gayet iyiydi.

    o anki mimiklerini hiç unutmam. gözlerini kapattı, bordo ojeler sürdüğü ellerini kaldırarak : "bak canım." dedi.

    "annenin durumuna üzüldüm. seninle gerçekten güzel günler geçirdik. ama çok farklıyız. ben bu akşama kadar bu kadar farklı olduğumuzu bilmiyordum. bunları bana keşke daha önce anlatsaydın- haklıydı da binler- ben seni bu yaşadıklarınla annemle babamın karşısına "işte evleneceğim kişi" diyerek çıkaramam. seni kırmak istemiyorum ama durum böyle" dedi.

    " annen yalnız bir kadın. sana ihtiyacı var. hem benimle olup, hem de ona aynı anda yetişmen mümkün değil, şimdi bu teklifi kabul edersem ileride evlenince, annen kimde kalıcak?"

    "bu iş gerçekten olmaz."
    ···
  15. 65.
    +10
    gerçekten de olmadı beyler.

    o akşamdan sonra yine aradım uğraştım ama bana bi kaç kırıcı laf daha söyledi, müsadenizle onlar bana kalsın.

    ayrıldık.

    annemin babamdan sonra o kadar depresyona girmesini anlıyordum ama bir yandan da ona hep kızıyordum içimden.

    insan kendisi için yaşamalıydı bu hayatta. birisi onu terk etti diye o kadar sarsılmamalı diye düşünürdüm hep.

    ben de aynı hatayı yaptım beyler.

    aynı annem gibi ben de depresyona girdim bir süre.

    2 ayda 5 kilo verdim.

    yemek yiyemiyordum, yedikten sonra da feci bir mide bulantısı yaşıyordum.

    akşamları karnım çok ağrıyordu. çok ama çok mutsuzdum beyler..

    inançlı biriyim, intiharın çok büyük bir günah olduğunu biliyordum.

    sırf o'ndan korktuğum için bir de annemi yalnız bırakmamak için 3-4 defa bu kararımdan döndüm.

    işte bu yüzden hala hayattayım.
    ···
  16. 66.
    +9
    size daha önce yazmıştım. benim bir kardeşim yok.

    hep bunun ekgibliğini içimde hissetmişdir.

    etrafımda gördüğüm kardeş kavgalarına bile imrenirim.

    böyle akıl vermek haddime değil ama çok içten bişi söylicem binler.

    anne babalarınız da çok değerli tabi, ama kardeşlerinizin değerini iyi bilin binler.
    kardeş daha farklı sanki.

    ama yine de şanslı binim.

    en az öz kardeşim kadar sevdiğim kankalarım var.

    ben hayatta insan kaybetmekten çok korkarım binler.

    hatta kardeşlerim bana arada takılır " bu kadar saf olma amk, çocuk seni bariz kandırıyor." derler.
    saflıktan değil lan..

    birine hayır diyerek onu kaybetmekten korkarım ben.

    işte bu size bahsettiğim depresyonu da o kardeşlerim sayesinde yendim.

    5-6 aydan fazla sürdü ama bi şekilde toparlandım binler.

    unuttun mu derseniz yorumu size bırakıyorum.

    o 4-5 aylık dönemden sonra hayatıma hiç kimse girmedi beyler.

    uzun süredir sadece annemle ilgileniyorum..
    ···
  17. 67.
    +11 -1
    evet benim için yavaş yavaş gitme vakti yaklaşıyor..

    şimdi de size son durumu biraz anlatıyım isterseniz.

    babam kızıyla new york'ta yaşıyor. bana bu kadar uzakken kızına o kadar yakın olması içimi acıtıyor ama idare ediyoruz işte.

    30 aralık'ta ona mail atmayı düşünüyorum. yılbaşını kutlıcam, hem bir bahane olur da halini hatrını sorarım.

    ileride evlenirsem ( bu kez teklifi altın bir alyansla yapcam lan söz) onu düğünüme çağırıcam.

    düğünüme gelmesini çok istiyorum binler. hatta bir yandan da üzülüyorum, çağırırım da gelmezse o düğünü kendime zehir ederim biliyorum amk.

    ama bence gelir binler. sonuçta oğlu evleniyor lan.

    o kadar da değildir herhalde amk.

    annem daha iyi olacak inş beyler.

    ben sık sık doktora zütürüyorum onu. orada konuştukça açılıyor.

    bu aralar mahalledeki bi kadınla kanka olma yolunda.

    1 kişi bile insanın hayatını o kadar çok değiştiriyor ki beyler.

    annem o kadınla samimi olduğundan beri daha farklı davranıyor sanki.

    arkadaş çok önemli bir şey lan..

    biraz da kendi durumumu anlatayım amk
    ···
  18. 68.
    +4
    hadi biraz ifşa ediyim kendimi o zaman, nerden anlıcaksınız kim olduğumu.

    üniversite bitti beyler geçen yaz.

    şu an istanbul üniversitesi'nde ana kampüsteki bir bölümde yüksek lisans yapıyorum. (üniyi bilenler zaten tahmin etmiştir amk bölüm olduğunu, etmediyseniz de araştırın biraz lan.)

    benim lisede en çok okumak istediğim bölümdü. o zaman puanım tutmamıştı yükseğe başvurdum kabul edildim amk..

    halbuki ales'ten de öyle aman aman değil 78 puan almıştım, mülakat iyi geçmişti..

    neyse işte amk.

    aynı zamanda şu an iş arıyorum beyler.

    2 ay öncesine kadar istiklal caddesinde bir yurtdışı seyahat danışmanlık firmasında çalışıyordum. bu "work and travel, interrail" programlarına katılmak isteyen gençlere uçak bileti falan ayarlıyordum.

    iş çok yoğun maaşı azdı.o iş olmadı.

    bi de yüksek lisansla birlikte sürdürmek zor geldi biraz..

    şimdi haftaya pazartesi şişli'de bi iş görüşmem var.

    orası olacak gibi geliyor.

    umutluyum dur bakalım..
    ···
  19. 69.
    +11 -2
    gelelim size anlattığım o kıza:

    işte bu noktada özet geçmek istiyorum binler:

    2 hafta önce bir başkasıyla sözlendi..

    "çok mutlu olsun inş."
    ···
  20. 70.
    +3
    inci'yle tanışmama ve yazar olmama gelelim amk..

    bu yazdığım hoşunuza gitmicek biliyorum ama izninizle gerçeği söylemek istiyorum.

    ben inci'yi ekşi'de gördüm binler.

    orada sol frame'de sürekli bir "inci sözlük" başlığı görüyordum. bir gün merak ettim ve buraya girdim.

    ilk başta logosu ve içeriği çok sert gelmişti.

    sonra o efsanevi @2'lerden "sen doğduğunda emiyordum o memeleri şerefsiz"in yer aldığı başlığını gördüm ve 30 küsür sayfa boyunca
    @2 gibmiş, @2 kapıya kadar geçirmiş." gibi ifadeleri görünce, dedim bu çok tuhaf ve güzel bir topluluk.

    ben de dahil olmalıyım. o sıralar yazar alımı açık değildi.

    uzun süre şansımı denedim olmadı.

    sonra bir gün yazar olmayı başardım.

    yeni yazar alımı açıldığı için dördüncü nesil olacağımı düşündüm ve başka bir başlıkta yer alan "fakir binleeeeer" ifadesinden de etkileninc eortaya böyle bir nick çıktı amk.

    ilk zamanlar tamamen dalga geçme amacıyla burdaydım.

    sonra sevmeye başladım.

    çok güldüm, az yazdım, çok okudum.

    ve sonra da 4 gündür de sol frame'de sürekli gördüğünüz (bkz: 15 bin kişi gibtir git desinnnnnnnnnnnnnnnnnn) başlığını açtım amk.
    tabiki tahmin edeceğiniz gibi o başlığa 15 bin entry girileceğini hiç düşünmemiştim.

    özetle sizi tam çok sevmeye başlamıştım ki yolun sonuna geldiğimi fark ettim amk
    ···