/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +1
    Talat-“Abla neden konuşmuyorsun?”

    Köpük-“Keyfim yerinde değil.”

    b-“Abla, benim yüzümdense kendini üzme sen ya. Bak sana olayı da anlatacağım. Küçükken üst sınıfımdaki biri beni bir köpekle aynı depoya kapattı. Akşama kadar o köpekle aynı depoda kaldım ve korktum. O yüzden öyle söyledim.”

    Köpük-“Bu anlattığından daha fazlası oldu. Orada yine gördün değil mi? Sana nefret eden gözle bakıyordu o köpek.”

    b-“Evet. Korkudan ona sertçe vurduğum için. Yanıma gelmeye çalışıyordu. Muhtemelen korktuğumu anlayıp yanıma gelmek istedi. Ben de daha çok korkup ona vurdum. O tüm gün boyunca bana o gözle baktı. Ne kadar özür dilesem de değişmedi.”

    Köpük-“Gidip fiziksel olarak özür dileseydin eminim kabul ederdi. O köpek senin dediklerini anlamaz ki. Duygularını anlar sadece. O anda da korkun baskındı.”

    b-“O an aklıma gelen tek şey oradan çıkmak istediğimdi. Sonra abim geldi aldı beni zaten.”

    Köpük-“Bunu bilseydim seni şakasına kovalamazdım. Özür dilerim.”

    b-“Özür dilenecek bir şey yok.” Dedim ve elini başına atıp okşamaya başladım. Ama içimden “o ablam, o ablam o ablam” diyip duruyorum. Ani hareket yapsa korkudan ölürüm herhalde.

    Talat-“Vayy. Korkunu yendin mi?” elimi geri çekip geri çekildim.

    b-“Hala alışma aşamasındayım.”

    Köpük-“Bu kadarı bile benim için yeterliydi.”

    Talat-“Geldik.” Dedi ve ablamın kapısını açtı. Ben de arabadan indim. Her yer ağaçlarla kaplı, her taraf çamur vs. tak gibi bir yer anlayacağınız. Kimse buraya yürüyüşe bile gelmez. Doğru yeri seçmiş. Bizi bir yerde bıraktı ve:

    Talat-“Buradan sonrasını araba ile devam edemem. 600 metre ileride bir kulübe var. Sahibi bizim Hasan Usta’ydı o da vefat etti. Bu kulübe de yıllardır öyle boş duruyor. Orası sizin için iyi bir yer olabilir. Hava falan soğursa oraya girersiniz. Bagajda poşetleri var onları da alın içinde yemek var akşama kadar size yeter. Akşam gelir sizi alırım.”

    b-“Tamam da bu kadar şeye gerek yoktu.”

    Talat-“Ne demek gerek yoktu. Sizi 40 yılda bir görebiliyorum.”

    Köpük-“Neden ki? Aranız kötü mü?”

    Talat-“Aslında değil. Ama Bir Bine bey beni ziyarete gelmiyor.”

    b-“Abi benim de işim gücüm var. Bak daha ev incin duruyor. Hay Allah aklıma geldi şimdi. Daha evi toparlayacağım.”

    Talat-“Akşam senin eve gideriz beraber toparlarız.”

    b-“Valla güzel olur, tek başına toparlanacak gibi değil.”

    Talat-“Beni niye çağırmadın lan doğum günü partine?”

    b-“Mesaj attım ya.”

    Talat-“Bak abla mesajı okuyorum. ‘abi doğum günü partim var gelecen mi?’ Saat kaçta? Ne kadar sürecek? Nerede olacak? Hiçbir şey yazmıyor. Sonra ona geri döndüm ve ‘nerede ve saat kaçta’ yazdım. Bayağı da aradım ona göre işten izin alacaktım. Gece 2 de ‘abi parti çoktan bitti’ yazmış.” Ablam bir iki kere falan havladı. (Hay amk. insanın gerçek hayatta da ablası olunca havladı diye yazıyorum garibime gidiyor)

    b-“Niye havladın?”

    Köpük-“Aslında güldüm. Yakında her yaptığım hareketin sebebini anlayacaksın.”

    Talat-“Sohbetinizi bölmek istemem ama artık ayrılmamızın vakti geldi. işe geç kalacağım.” Dedi ve ablam açık kapıdan indi. Ben de arkadan “görüşürüz.” Dedim ve indim. O da el salladı ve gitti.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster