/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    0
    ilker-“Vayy. Süper vurdun ha. Neyse gel maça gidel…” Birden her şey dondu. Ben ilker’e doğru dönüktüm kedi de arkamda kalmıştı. Daha sonra arkamdan bir ses geldi. Ses çok merhametli ve bir o kadar da güzeldi:

    “Sana söylemiştim değil mi ama? insanlara güvenmemelisin demiştin. Keşke beni dinleseydin oğlum.” Arkamı dönmem ile bayağı güzel bir manzaraya tanık oldum. Altın sarısı renginde bir aslan vardı. Ve yerde de vurduğum kedi ayağa kalkmış o aslana bakıyordu. Ölmemiş demek ki. Kafamı kedinin bedenin olduğu yere çevirdim. Bedeni hala vurduğum yerde, ağzından da kan geliyordu. Demek ki ölmüş. Ayakta olan şey de ruhuydu.

    Kedi-“Sizden özür diliyorum. Sizi dinlemediğim için suçlu benim. Peki şimdi ne olacak? Beni Eternal’e mi göndereceksiniz?”

    “Hahahaha. Hayır tabii ki de. Ben seni sadece uyarmıştım. Bunu uygulayıp uygulamamak senin elindeydi. Uygulamadın ve öldün. Sen yanlış bir şey yapmadın. Hata bendeydi. Eğer seni daha fazla uyarabilseydim bunlar başına gelmeyecekti.”

    Kedi-“Lütfen kendinizi suçlamayın. Ben suçumu kabul ediyorum. Sizden ne kadar özür dilesem de artık geri dönüşü yok.”

    “Evet. Artık bu hayata geri dönüşün yok. Merak etme. Eternal’e gitmeyeceksin. Ormanımda istediğin gibi dolaşabileceksin, istediğin yemeği ve sınırsız su bulabileceksin. Hem de insanların kirlettiği sokak suları değil. Hayatında hiç tatmadığın kadar güzel sular içeceksin.” Büyülenmiş gibi bakıyordu.

    b-“Özür dilerim.” Dedim ama sesim çıkmadı. Sesim onlara ulaşmıyor. Hatta kendim bile duyamıyorum. Birkaç defa tekrar ettim ama işe yaramıyor. Kedinin gözyaşlarını gördüm. ilk kez bir kedi ağlar iken görüyorum.

    Kedi-“Ben bunu hak etmiyorum. Sizi dinlemedim, insanlara güvendim ama siz hala bana sevginizi gösteriyorsunuz. Ben bu sevginizi hak etmiyorum.”

    “Bana ihanet etmeyen her kulum benden sevgi görür. Sen de bana ihanet etmedin, sadece kendi yolundan gittin. Şimdi ormanıma girebilirsin.” Kedinin arkasında bir yer belirdi. Yemyeşil bir orman. Sadece oraya bakmak bile insanı cennette hissettiriyordu.

    “Hadi ne duruyorsun? Gir içeri.” Dedi ve kedi de ormana doğru koşmaya başladı. Arkasına son bir kez baktı ve:

    Kedi-“Teşekkür ederim Haylaus.” Dedi ve orman kayboldu. O yumuşak ortam birden sertleşmeye başladı. içimde dal dal korku büyüyordu. Hava bile şiddetlendi. O baktığım aslanın kürkü parlak ve iç ısıtan bir altın renginde iken içinde karanlık ve soğuk bir altın rengine büründü.

    Haylaus-“iNSAAAANN!!” Kükremesi ile dizlerimin üzerine çöktüm. Bana doğru döndü. Gözlerini görmem ile bütün o iç ısıtan, baba hissiyatı veren kişi gitmiş yerine sanki bir canavar, kinin ve öfkenin vücut bulmuş hali gelmiş gibiydi. Hiç olmadığım kadar terledim, korktum, donakaldım. Konuşmak istesem de boğazım kupkuru olmuştu. Bu ölmek gibi bir şeydi sanki. Korkuyorsun ama ölemiyorsun. Sonsuz bir döngüde gibi.

    Haylaus-“BENiM DEĞERLiMi, DEĞER VERDiĞiM ÇOCUĞUMU SEN NASIL ÖLDÜRÜRSÜN? DAHA DÜNYADA GÖRMESi GEREKEN ONCA ŞEY VAR iKEN NASIL OLUR DA ONA DOKUNABiLiRSiN?” Son bir güç ile:

    b-“Ö zür dile rim.”

    Haylaus-“ÖZÜR DiLEMEN ONU GERi GETiRECEĞiNi Mi SANIYORSUN? ÖZÜR DiLE BAKALIM GERi GELECEK Mi?” Birden kedinin bedeninin yanında kendimi buldum.

    b-“Sana zarar vermek istememiştim, sana zarar vermek istememiştim. Böyle olacağını bilmiyordum. Özür dilerim. Özür dilerim. Lütfen geri dön.” Bunlar depoda söylediğim sözler. Tek farkı ‘lütfen geri dön’ dememdi.

    Haylaus-“Geri döndü mü peki?” Hayır diye başımı salladım.

    Haylaus-“CEVAP VER iNSAN. GERi BEDENiNE DÖNDÜ MÜ?” Artık konuşacak takatim bile kalmamıştı. Aşırı kısık bir sesle:

    b-“Hayır.” Diyebildim. Kedinin bedenine dokunmak istedim ama tam dokunacak iken kendimi geri Haylaus’un önünde buldum. Öfkeli gözleri yine karşımdaydı:

    Haylaus-“Siz insanlar asla ders almayacaksınız. Siz insanlar asla bıkmayacaksınız. Siz insanlar asla tüketmekten vazgeçmeyeceksiniz. “ dedi ve avuçlarımda birden bir yanma hissettim. Çığlık attım lakin sesim bile çıkmadı.

    Haylaus-“Sağ elindeki damga sende olduğu sürece çocuklarımın senden nefret etmesi gerektiğini anlayacaklar. Sol elindeki damga da ne zaman korkunu unutsan sana tekrar hatırlatacak. Ve kaçamayacaksın. Siz insanları tanıyorum. Ufacık pgibolojiniz bozuldu mu kendinizi kapatıyorsunuz. Kapanmana izin vermeyeceğim. Ölümüne korkacaksın ama kimse o kadar korktuğunu anlamayacak.” Dedi ve uyandım.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster