/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +47 -2
    Merhaba, çocuklukta başımdan geçen olayı ve yaşadığım travmayı anlatacağım.

    Sene yanılmıyorsam 97 senesiydi. 8 ya da 9 yaşlarındaydım. Bilenler bilir, o yıllarda Nintendo’nun NES adlı bir konsolu vardı. Çok popülerdi o dönemler ve ben de bu konsolu aldırmak için babama dil döküyordum sürekli . Evin tek çocuğu da olmamdan ötürü, müthiş bir bağ vardı aramızda ve onu çok ama çok sever, müthiş ve sarsılmaz derecede bir güven duyardım ona, o da genelde isteklerime hayır diyemez, elinden geldiğince ne istersem yapmaya çalışır, yapamadığı zamanlarda da mutlaka beni ikna edecek bir bahane bulup ertelerdi. O dönemler ailemiz açısından zor zamanlar geçiriyorduk. Babam öğretmendi ve annem çalışmıyordu, yeni araba almış ve yeni eve taşınmayı düşünüyorduk. Bir akşam annem, babam ve ben oturup sohbet ederken bir hınzırlık yapıp konuyu, çok istediğim oyun konsoluna getirdim. Uzunca konuşmamıza rağmen babamı ikna edememiştim, üzgündüm. Odama gittim, sessizce ağlamaya başladım. Evet, zor bir durumda olduğumuzu biliyordum ama o kadar çok istiyordum ki o konsola sahip olmayı… Gözlerimden yaşlar süzülürken odamın kapısı gıcırdadı, dönüp baktım, gelen babamdı.
    ···
  2. 2.
    +22
    Şimdi 27 yaşındayım ve her günümü aynı şeyleri düşünerek geçiriyorum. Hayatta olmadığımı, belki bu gördüğüm şeylerin de geçirdiğim şizofreniden dolayı uydurduğum bir senaryo olduğunu, şu an akıl hastanesinde tutulmakta olan bir hasta olduğumu düşünüyorum ama eskisi gibi uyanamıyorum. Çocukken uyanarak kurtulmuştum kendi yarattığım dünyadan, ama şimdi yapamıyorum. Ne olurdu o saçma hediyeleri almasam, doğrudan cup diye söyleseydim babacığıma, o her şeyden çok sevdiğim varlığa, onun kainatta en sevdiğim varlık olduğunu ve sonsuza kadar böyle kalacağını. Çocukluk, insanın boğazına oturan bir yumru gibidir diyordu izlediğim bir filmde, işte ben o yumrudan bir türlü kurtulamadım. Dünyanın en ağır yükü sırtımdayken boğazın mavi ve serin sularına bakıyorum. Bu denli acımasız bir hayatta daha fazla kalamayacağım düşüncesi, hayatta kalma içgüdüme ağır basıyor…

    ---S O N---

    OKUYAN VE YORUMLAYAN HERKESE TEŞEKKÜRLER...
    ···
    1. 1.
      +1
      agladım
      ···
    2. 2.
      0
      panpa yemin ederim hüngür hüngür ağladım Allah rahmet eylesin
      ···
    3. 3.
      0
      Kardeş Burak Aksak misin be ağzımıza sictin
      ···
    4. diğerleri 1
  3. 3.
    +11 -1
    Ertesi gün, kahvaltıda babamla konuşmayınca babam bu niyetimi sezmişti. Biliyorum ki bu yaptığım onu daha çok kahredecekti, ama olsun neticede elde edeceğim ödül için bu değerdi. Bir akşam babam, belki aramızdaki buzları çözmek için elinde iki çikolatayla gelmiş, kanepeye oturup yemeye başlamış, diğerini de bana uzatarak “Al bakalım beğenicen mi” demişti. Ben uzattığı çikolatayı aldım, ambalajını söktüm, gözünün önünde parçalara ayırıdm ve parçaları pencereden aşağıya attım. Yaptıklarımı gören babam gülmeye başladı, gülerken bir anda öksürük nöbetine tutuldu. Ben “Yavaş yavaş, gören de öldün sanır.” dedim. Babam, öksürüklerinin arasında zoraki “Bir su getirsene oğlum” dedi, ben de tavrımdan ödün vermeden “Annem getirsin, kendimi yormaya değmez” dedim.
    ···
  4. 4.
    +12
    Beni o halde görünce yanıma geldi, başımı okşadı, sırtımı sıvazladı ve biraz mahzun bir tavırla: “Sen benim biricik evladımsın, hayatta seni her şeyden çok seviyorum biliyorsun değil mi oğlum” dedi. Ben küstah bir tavırla “inanmıyorum buna, dedim “Bu kadar seviyorsun ama iki kuruşluk konsolu çok görüyorsun öyle mi” Babam “Oğlum, bak benim kaç tane yere borcum vardı onları yeni kapattım, bu haldeyken başımıza iş almayalım, söz bak yeni eve taşınalım, en güzelinden alacağım oğluma, tamam mı biricik yavrum benim” Bu sözü duyunca bende bir yumuşama olmuş, ama daha önce sürekli isteklerimin karşılanmasının vermiş olduğu cesaretle “istemiyorum ben ev falan, oyun konsolumu istiyorum” demiştim, sonradan çok pişman olacağımın bilincinde olmadan. Babamın üzgün olan yüzü daha da düştü bu sözlerimden sonra, “Sen bilirsin oğlum” dedi, kapıya yöneldi, yönelirken bir iki kere şiddetli şekilde öksürdü. Kapıyı kapatırken bana baktı, gözleri dolmuştu. “Sevmiyorum seni” dedim son bir kez. Blöf yapıyordum, biliyordum ki o konsolu almak istememesinin sebebi maddi durum filan değildi, zira bana alacağı kıçı kırık bir konsolun ev almasına engel olmayacacağını biliyordum. Sebebi, benim şiddetli oyun bağımlılığımdı. O dönem bende çakma atarilerle başlayan oyun serüveni, karşı konulamaz bir tutkuya dönüşmüştü.
    ···
  5. 5.
    +9
    Bu söylediklerimin içten içe onu nasıl yiyip bitirdiğini, kahrettiğini biliyordum ama şu an istediğim oyun konsolundan ve oynayacağım oyunlardan başka hiçbir şey düşünmüyordum ve bu uğurda birçok şeyi göze almıştım. Tek hedefim bu olmuştu, o konsolu elime almadan rahat etmeyecektim.
    ···
  6. 6.
    +8
    Ne yapacağımı şaşırdım, hiç böylesine sert ve öfkeli görmemiştim onu, gözlerim hafiften dolmaya başladı. Tam o anda babam yumruk haline getirdiği ellerini açtı ve beni itti, o an gözlerim dolu “Baba, sen böyle şaka yapmazdın” dedim, der demez “Ne şakası ulan, al oyuncağını odanda oyna, çekil önümden şimdi” şeklinde karşılık verdi. Oyuncağı aldım, koşar adımlarla odama gittim ve hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bu mu olacaktı bu bekleyişin sonu? Yaptığım onlarca blöfün, kötülüğün intikdıbını mı alıyordu babam? Hayır, yapmazdı böyle bir şey babam, benim babam yapmazdı. Az önce yaşadıklarımın babamın bir şakası olduğunu düşünmeye karar verdim ve tekrar koşarak yanına gittim.
    ···
  7. 7.
    +8
    Haftaiçleri günde 5-6 saatimi oyuna harcıyordum (ben okulda sabahçıydım, öğretmen olan babam da öğlenciydi, dolayısıyla onun olmadığı dönemde oyun oynamak için geniş bir zamanım oluyordu) Annem bu duruma sinirlense de çok fazla sesini çıkarmıyordu, fazla müdahale etmezdi genelde bana, öyle bir yapısı vardı. Haftasonları da gecem gündüzüm oyun olmuştu. Nihayet makine benim bu bağımlılığıma daha fazla dayanamamış, iflas etmişti, bozulmuştu konsol. (Konsolun bozulmadığını, babamın bir gün ben yokken aletle uğraşıp bana bozulmuş süsü verdiğini çoook sonradan öğrenecektim.) Babam o kadar düşünceli bir insandı ki, bu konsol almama ısrarının ardında yatan tek sebep buydu ama o, sorunun benim bağımlılığım olduğunu söylemek yerine maddi sebeplerden olduğunu söylüyordu. Belki oyun bağımlılığım olduğunu yüzüme vurunca pgibolojimin daha da bozulacağını düşünmüştü. Bunu bildiğim halde babama karşı çok acımasız davranmıştım. Fakat bu acımasızlığım bununla kalmayacaktı. Babamla birkaç gün küs kalmayı planlıyordum, belki ısrarından vazgeçer de oyuncağımı hemen alır diye. Keçi gibi bir inat vardı bende, evden taşınmamıza çok bir şey kalmamıştı, yeni alacağımız ev için parayı denkleştirmiştik, biraz beklesem ve sabretsem eminim ki taşındığımız zaman babam bana o konsolu alacaktı, ama gene de tutkularıma karşı koyamadım ve isteğimin hemen gerçekleşmesi için böyle bir yola başvurmaya karar verdim.
    ···
  8. 8.
    +8
    Nakliyat işlemleri bitti, ev oturulacak hale sokuldu. Biraz sürdü tabi bu süreç. Ama neticesi, beklediğim gibi olmuştu. Babam, bir gün elinde paketle gelmiş, yanıma gelmesini bile beklemeden onun yanına koşmuştum ve istemsiz şekilde sarılmıştım. Bu, artık uzun süren küslüğümüzün bir son buluş ifadesiydi, aramızda daha önce hiç yaşamadığımız kötü süreçler geçmiş olsa da, neticesi tatlı olmuştu. Konsolu aldım, kurdum ve oynamaya başladım. ilk birkaç gün başından kalkmama hayali kuruyordum ta ki babamın gelip “Pşşt, ooo ilk günden böyle mi yapacaksın, kalk ulan ordan kimden izin aldın sen” diyene dek. Babamdan küs olduğumuz dönemler dahil asla böyle cümleler duymamıştım ve bunu garipsedim, ama babam devam ediyordu “Kalksana lan, daha kaç kere söyleyeceğiz, istediğin şeyi aldık işte git ötede oyna bırak televizyonumu izleyeyim” demişti bir anda.
    ···
  9. 9.
    +7
    Gerçekle hayali ayırt edemediğim için uzun süre ruh ve akıl sağlığı hastanelerinde ikamet ettim. Ne kadar geçtiğini tam olarak billmiyorum ama bu süreçte kendi kurduğum şeylerin gerçek olduğuna inandığım için, önce bunların beynimden sökülüp gerçek yaşadıklarımın hafızama aktarılması sağlandı, bu aylar sürdü. Aylar süren bu tedavimden sonra artık gerçeği aşağı yukarı öğrendiğimde, babamın yaşayıp yaşamadığını merak ediyorum ve babamın hala hastanede olduğunu ve beyin ölümünün gerçekleştiğini, bitkisel hayata girdiğini öğreniyorum…
    ···
    1. 1.
      0
      Bu tutar rez emek vermişsin
      ···
  10. 10.
    +6 -1
    Arkamı döndüm ve bir daha asla unutamayacağım bir manzarayla karşılaştım, karşımdaki kişi ağzını bir av bekler gibi kocaman şekilde açmış, gözlerini dikmiş bana bakan babamdan başkası değildi. Yüzünde sert ve korkunç bir gülümseme vardı, “Sen, hiçbir şeyi hak etmiyorsun” diyordu bana……..
    ···
  11. 11.
    +7
    Aylarca bu günü beklemiş, hayalini kurmuştum ama sonunda böyle bir duruma düşmüştüm, Hala inanmıyor ve inanmak istemiyordum babamın benden intikam aldığına. Bir de intikam için aylarca beklemiş miydi yani? Günler geçti, durum aynıydı, babamla doğru düzgün iletişim bile kuramıyorduk aylardır. Günlerim hep babamın çıkıp tüm bunların bir şaka olduğunu söylemesini beklemekle geçti. Ama yok, galiba gerçekliğine inanmaya başlamıştım. Belki de babam o kadar iyi biri değildi. Beni karşılıksız seven, bir dediğimi iki etmeyen, ne hata yaparsam yapayım yanımda olan babam değildi o benim artık. Düşündüm, düşündüm, düşündüm. Babamın eski imajını kafamda silip duruma gerçekçi bakmaya çalıştım. Babam, gözümde o kadar yüce bir makamdaydı ki ne kadar yaşananların gerçek olduğunu düşünsem de babamın imajını kafamda silemiyordum. Ama nihayet bir sonuca vardım, evet, aslında bu durumun oluşmasında en büyük pay ve sorumluluk bana aitti
    ···
  12. 12.
    +7
    Okuldan çıkıyorum. Söyleyeceklerimi toparlıyor ve elimdeki tüm parayla babama hediyeler alıyorum, babamın seveceği türden her şeyi. Gözlerim belki hiç olmadığı kadar ışıl ışıl tutmaya çalışıyorum, ona en ufak bir moral kırıntısı kazandırmak ve belki ömrünü biraz uzatmak için. Eve varıp zili çalıyorum, açılmıyor. Anahtarı kullanıp açıyorum, evde kimse yok ama içerde yengemi görüyorum. “Babam nerde” diye bağırıyorum olabildiğince, elimdeki hediyeleri görünce ne yapmak istediğimi anlıyor, hüzünlü gözlerle “Birazdan gelirler” diyor. Yalan olduğu o kadar belli oluyor ki, ne olduğunu biliyormuş gibi hastaneye koşuyorum, her tarafı dolaşıyorum gene hastanede, bir ara annemi görüyorum otururken, yanına gidip bağırıyorum “Babam nerde” Annem çaresiz, gözleriyle işaret ediyor, babam yoğun bakımda, girmeme izin vermiyorlar. Sonradan öğreniyorum ki beynindeki kanserli tümör, beyin kanamasına sebebiyet vermiş.
    ···
  13. 13.
    +6
    Televizyonun sesini yüksek şekilde açmış, haberleri dinliyordu. Televizyonun düğmesinden sesini kısmaya çalıştım, babam anında yanımda bitip “Çekil ordan, bela mısın sen yumurcak laftan anlamıyor musun” dedi. “Baba, artık çığırından çıktı bu şaka” deyince onun verdiği karşılığı duyunca ağlayarak soluğu banyoda aldım “Senin bana aylardır yaptığın onca şey şaka mıydı?”
    ···
  14. 14.
    +6
    ileri derecede pgibolojik bir vakayım ben. Aslında yeni bir eve hiçbir zaman taşınmadık, babam hiçbir zaman bana yeni bir konsol almadı, hiçbir zaman bana kötü davranmadı. Şöyle ki, yeni eve taşınmanın hazırlıklarını yaptığımız bir dönemde, babam, zaten daha önceden de var olan ve benimle yaşadığı problemlerden dolayı stresin de tetiklediği ağır bir kanser hastalığına yakalanıyor. Tabii, öksürüklerden anlamam lazımdı ama benim de kafamda oyundan başka bir şey mi vardı ki. Başlarda haberim olmuyor tabii bundan, ta ki aynı okulda okuduğumuz amcamın oğlu bunu ağzından kaçırana dek.
    ···
  15. 15.
    +6
    Bana karşı hiçbir zaman en ufak bir kötü söz söylemeyen, içtiği sigarayı ben odaya girince söndüren, hasta olduğum geceler uykuları kendine haram edinen bir insana karşı yaptığım onlarca kötülük onun böyle bir reaksiyon vermesine sebep olmuştu her ne kadar inanamasam da. Artık bunu kabullenmeli ve babamle eski günlerime dönmek için elimden ne gerekiyorsa yapmalıydım, tıpkı basit bir konsol aldırmaya çalışırken yaptığım gibi. Bir sabah, her şeyi kafamda planlamış şekilde uyandım, kahvaltı için masaya oturdum.
    ···
  16. 16.
    +6
    Günler geçti, ama günler geçtikçe bendeki bu oyuncak ısrarı hiçbir şekilde tükenmemesine rağmen babamı kararından bir türlü vazgeçiremedim. Sanırım yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştım ve artık kabulleniyordum, yeni eve taşınmadan bana konsol filan yoktu. işin ilginç tarafı, babamla sadece birkaç gün küs kalmayı planlamamıza rağmen bu küslük hali 1 ayı aşmıştı. Babamı her seferinde farklı yollarla ayartmaya çalışmıştım ama hiçbiri başarılı sonuç vermemişti, her seferinde eli boş dönmüştüm. Babamın mücadelesi takdire şayandı, bu uğurda benimle 1 ayı aşkın süre küs kalmayı bile göze almıştı. Ama nihayet yeni evimize taşındığımız gün gelmişti.
    ···
  17. 17.
    +5
    Günler, belki de aylar geçti. Artık babamla konuşuyor, şakalaşıyor, hatta beraber oyun oynuyorduk. Ama hiçbir zaman babamın doğal halinde olmadığını düşünüyordum, babam değil de sıradan bir insan gibi olmuştu artık. Başlarda, babamın gözümdeki yüksek konumundan dolayı yanlış düşüncelere kapıldığımı, aslında onun normale döndüğünü düşünsem de, hayır, sonradan emin oldum ki o, eskisi gibi değildi.
    ···
  18. 18.
    +5
    Bunu duyar duymaz eve koşuyorum hüngür hüngür ağlıyorum, aylardır babama sözde küs taklidi yapıyorum ve her gün babamın kalbinden bir parça söküyorum, babamla aylardır iletişim kurmadım ve böyle bir durumda öğrendiğim bu gerçek, beynimde tarifsiz bir oyuk açıyor. inanmak istemiyorum babamın 6 ay sonra dünyadan silineceğine. Belki kansere inanıyorum ama ömrünün tükeneceğine inanmıyorum. Ben yaşadığım sürece o da yaşayacak diye şartlanmışım hep, başka bir şey düşünemiyorum. Plan yapıp onu müthiş derecede mutlu edecek bir şey yapmak istiyorum, artık oyuncak filan istemediğimi tek istediğim ve tek düşündüğün şeyin onun sağlığı olduğunu anlatacaktım
    ···
  19. 19.
    +4 -1
    Odanın kapısına kadar gelip, kapı deliğinden etrafa baktı, kimse görünmüyordu. Odanın sağındaki koridoru geçip balkona varacaktık. Tam karşıdaki odadan bir ses geldi, hırsız muhtemelen oradaydı. BU fırsattan yararlanarak koşarak balkona gidecektik. Annemi düşündüm o an ama düşünmek için yeterli zaman yoktu. Babam kapıyı açıp koşmaya başladı, ben de arkasından. Çok geçmeden nedenini anlamadığım bir şekilde yere çakıldım.
    ···
  20. 20.
    +5
    Bunu öğrenir öğrenmez şizofrenik ve pgibolojik travmalar başlıyor, bundan sonra yaşadığım her şey hayal ve gerçeğin ayırt edilemediği bir şekilde gerçekleşiyor. Anlattıklarına göre eve gelip kafamı duvarlara vuruyormuşum, babamın yaşadıklarını yaşamak için. Annem, durumumu haber alınca amcam ve yengeme, beni kendi evlerine zütürmesini ve bir süre orada kalmamı sağlamalarını söylüyor. Onların da anlattıklarına göre bu safhadan sonra benim için artık gerçeklik kayboluyor ve kişilik bölünmesi yaşayarak kendime bir dünya yaratıyorum. işte, hikayemde anlattığım yeni eve taşınma sürecinden itibaren her şey kafamın içinde gerçekleşiyor.
    ···