/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 2051.
    +4
    Hoop rez
    ···
  2. 2052.
    +5
    Ne yapalım ne yapalım diye düşünürken kendimizi bir anda tur teknelerinin orada bulduk ama hava biraz kapalı olduğu için gezi yoktu, bu biraz bizi üzmüş olsa da yapacak bir şey yok diyerek başka tarafa yöneldik. Bir süre sonra önümüze ankesörlü telefonlar geldi, dün akşam toplanma telaşından kimseyi arayamamıştım, biraz telefonla görüşeceğimi söyleyip Ahmetle Ramazana bir kafeyi gösterdim, konuşmam bittiğinde gelirim alırım sizi takılırız dedim. Annemle babamı aradım önce, 11e bilet aldığımı falan söyledim, Cansuyu aradım sonra.

    C: Artık Muğlanın alan kodunu bildiğim için senin aradığını anında anlıyorum he, nasılsın Kingim iyi misin
    K: iyiyim iyiyim, dün akşam arayamadım toparlanma telaşından falan işte, aldık bileti gidiyoz bu gece, sabah Çanakkaledeyiz
    C: Dert ettiğin şeye bak ya, kaça aldınız biletleri
    K: 11de, sabah orada olacakmışız işte, hatırlamıyorum şimdi kaçta
    C: Güzel gayet iyi yani, Çanakkalenin alan koduna da bakarım ben ararsan falan bu kim demeden direkt açarım
    K: Telefon sokmaya çalışacam bu sefer, cidden telefonsuz olmuyor ya, çok zor sürekli ankesörlü ankesörlü gına geldi yani
    C: Kendini riske atacak bir şey yapma da başına bela alma, bize lazımsın sen
    K: Sen nabıyosun nasıl gidiyor
    C: Evdeyim bugün gitmedim bir yere
    K: Hasta mısın niye gitmedin
    C: Yok ya canım sıkkın biraz, burada anlatamam ama eğer oraya gittiğinde rahat olursan anca o zaman anlatırım
    K: Dinliyorum güzelim, anlat bakalım
    C: Sorun olmasın sana
    K: Yav ne sorunu, derdin varsa sokayım diğer sorunlara, evet dinliyorum
    ···
  3. 2053.
    +4
    C: Geçenlerde sana bahsetmiştim ya bi çocuk var işte Kanadalı falan diye
    K: Ee
    C: Onunla tartıştım dün, baya da ateşli bi tartışmaydı yani, sırf onu görmemek için evden çıkmıyorum şu anda daha doğrusu beni görmek istemiyor diye
    K: Sen ondan hoşlanıyordun dimi
    C: Ayy evet ya, çok hoş bir çocuk ama aynı zamanda gerizekalının teki, az biraz Türkçe biliyor ama iyi sövüyor yeri geldiğinde, benden daha güzel sövüyor hatta
    K: Sana mı sövdü ne oldu onu anlamadım
    C: Ya yok, bu ondan hoşlandığımı biliyor tamam mı, ben buna dedim ki biraz beraber takılalım mı bir süre, kısa bir süre en azından, baş başa falan yani. Gelmiş bana diyor işte ben seninle niye takılayım ayrı olarak zaten sürekli beraber değil miyiz falan derken ben buna bir tokat attım istemsiz, neden vurdun bana ben ne yaptım falan demeye başladı, tabi ne kadar özür dilesem de bir faydası olmadı, bana vurmadı ama tartışmaya başladık işte sonrasında olay hakaret etmeye yaklaştığında bana seni görmek istemiyorum dedi
    K: Bu mu yani mesele, seni görmek istemiyorum dedi diye mi evden çıkmadın
    C: Çocukça gelecek belki ama evet
    K: Belki mi, yav Cansu kaç yaşında kızsın bu davranış ne, sırf öyle söyledi diye evde mi oturulur delirdin mi
    C: Görmek istemiyorsa görmez işte bu kadar basit
    K: Ayda yılda bir de olsa saçmalıyorsun ama saçmaladın mı tam saçmalıyorsun sanki aradaki boşluğu tek seferde dolduruyormuş gibi, vay arkadaş

    Bir süre daha konuştuktan sonra Burakla Ayline selam söylemesini söyleyip kapattım, Ahmetcanı aradım açmadı, meşgule de atmadı, muhtemelen sessizdeydi telefonu.
    ···
  4. 2054.
    +5
    Bizimkilerin yanına gittim, konu bir süre sonra tekrar telefona geldi, Ramazan öyle bir anlattı ki orayı sanırsın PlayStation falan sokabilirsin içeri, hayır kanıma giriyordu şerefsiz.

    K: Anlat amk anlat, askeriye mi normal bir yer mi orası amk
    R: Olum arkadaşın yalancısıyım ben, onun söylediğini söylüyorum size işte
    K: Ee peki sen onunla nasıl konuşuyorsun
    R: Telefonu yanında adamın at kafası, nasıl konuşacam başka türlü, ben ankesörlü o kendi telefonu, ben aradım onu hep
    A: Bizim izmirdenmiş bu çocuk, yan bölükten
    K: Neyse, bi gidelim de görecez bakalım nasıl bir yermiş amk, söylendiği kadar rahat mıymış değil miymiş görecez
    R: Rahat ol reis, sıkıntı çekmeyecez hiç
    K: Ben sana nasıl güveneyim amk
    R: Güvenmekten başka çaren yok
    A: Haklı ama bu malın ipiyle de kuyuya inmeden önce dikkatli olalım, ne olur ne olmaz. Pat diye telefonla da gitmeyelim yani
    K: Nasıl pat diye telefonla gidecez yanımızda mı sanki telefonlarımız

    Cebimizde az bir para vardı o yüzden fazla da harcamak istemiyorduk, tamam bira falan içmiştik ama aldığımız maaş zaten 36 liraydı amk, o da harca harca bitmiyordu askeri kantinde, sigara içmeyen biri hiç çarşıya çıkmasa o 36 lira ile karnını doyurur askeriyede 1 ay boyunca.
    ···
  5. 2055.
    +4
    Hepimiz 15er lira ayırdık ve karar verdik akşama kadar internet kafede takılacaktık, eğer yiyip içmeye devam edersek paramız bitecekti. Girdik bir internet kafeye, saat 9a kadar falan takıldık, ben Facebookta çok ama çok özlediğim Cristina ile konuştum sadece, bir ara Aleyna yazdı nerelerdesin sen diye, askerde olduğumu biliyordu ama unutmuş. Çıktık internet kafeden, aldık çantalarımızı yanımıza, minibüse atlayıp otogara geldik, başladık otobüsü beklemeye.

    R: Hoşçakal Marmaris, bana çarşılarımda verdiğin kızları hiç unutmayacam
    K: Bu ne diyor amk
    A: Görende diyecek her çarşısında karı attı eve, altı üstü bir kez karıya gittin yani
    R: Olsun olum, illa çakmak gerekmiyor hatırla Ağustosu, Eylülü. Gözlerimiz bayram ediyordu resmen
    A: Hey allahım ya, kaç tanesini çektin kenara o ağzının suyunu akıta akıta baktıklarından, sadece bir tanesini o da zaten parasıyla oldu
    K: Ramazan sen böyle değildin amk, ne oldu sana havası mı çarptı buranın
    R: Karı kız değiştirdi beni ama bugün sondu işte, dahası yok, Çanakkalede hele Kasım ayından itibaren yarrrak görürüz bikiniyle dolaşan
    A: Aklı fikri karıda bunun da
    K: Sorma, bizi nasıl gibmedi bu abazalıkla ben onu anlamadım
    A: Yok yok bu kadar değildi bu, burası böyle yaptı onu, acemi birliğinde gayet sessiz sakin uslu biriydi yani, ben bile şaşkınım

    Güldük eğlendik, Ramazanla baya bi taşak geçtik, saat 10:45 gibi geldi bizim otobüsümüz, binmeden önce son kez sigaralarımızı içtik, valizlerimizi yerleştirdik ve yerlerimize oturduk, Ramazan direkt uyku moduna geçti, zaten tek başına oturuyordu. Otobüs hareket etmeye başlamadan önce Ahmetle biraz muhabbet ettik, sonrasında film izleyeceğini söyleyip önündeki televizyonu açtı, ben de baktım listeye ama izlemeye değecek bir film yoktu açıkçası, kulaklığı takıp müzik listesinden bir şeyler dinlemeye başladım, bir ara Ahmet ve Ramazana baktım sonrasında önüme dönüp "Vay be, askerliğimi neredeyse yarıladım. Bir zamanlar hep korkardım askerlikten, sonrasında o korkumu yenmeyi başardım, geldim gördüm hiç düşündüğüm gibi değilmiş bu askerlik veya ben şanslıyım, doğuya da düşebilirdim sonuçta. Ama olsun, askerlik askerliktir her ne kadar rahat yapıyor olsam da üst rütbe gördüğümde ödüm zütüme kaçıyor ve emir altındayım" diye söylenip gülümsedim, müzikleri dinlerken uyumak istiyordum, koydum kafayı koltuğa müzikleri kapatmadan, çok geçmeden ben de uyumuşum.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 2056.
    +5
    Amk patronu 7den sonra yasak var diye nasıl başardıysa izin çıkartmış, 8e kadar çalışıyoruz yine. Diğer taraflara bakıyorum 6da gidiyorlar biz kalıyoruz, ama bugün Rusların son günüydü yani bir daha gelmeyecekler, amk salağı patronum ek çalışma izni aldığına pişman olacak, bize genelde ruslar geliyor çünkü, müşterilerin %90ı ruslardan oluşuyor.

    5 Kasım akşamından kalma bir fotoğraf bırakayım, son 1 ayı kalmış ve telefon sokmayı başarmış askerlerden biri çekmişti. Soldan sağa sırasıyla Enis, Osman, ibrahim ve Enes. Pek fazla muhabbetim olmadı kendileriyle ama iyi çocuklardı. Alttaki at hırsızı benim, yanımdaki de Ramazan.

    https://klasresim.com/i/hB1es

    Yarın umarım görüşürüz, iyi geceler herkese.
    ···
    1. 1.
      +2
      iyi geceler panpam
      ···
    2. 2.
      +2
      panpa kısa saç sana daha çok yakışıyormuş.
      ···
    3. 3.
      +2
      iyi geceler panpa kusura bkma tam at hırsızlarıma benziyormuşsun
      seviliyorsun.
      ···
    4. 4.
      +1
      Panpa bu link de ölü
      ···
    5. diğerleri 2
  7. 2057.
    +4
    selam çok uzun zamandır herhalde hikaye başladığından beri okuyordum sonra sözlüğe katılmaya karar verdim efsane birisin abicim. akşam için rezimi alıyorum şimdiden
    ···
  8. 2058.
    +2

    R E Z

    ···
  9. 2059.
    +3
    Hala çıkamadım iş yerinden amk
    ···
  10. 2060.
    +4
    Anasını gibeyim rusların, bir bitmediler amk. Eve yeni ayak basıyorum, muhtemelen yemekten sonra direkt uyurum, yarın akşam bol bol yazarım.

    iyi geceler herkese.
    ···
    1. 1.
      +3
      tamam panpa iyi geceler.
      ···
    2. 2.
      +2
      Sıkıntı yok panpam iyi geceler
      ···
  11. 2061.
    +2
    rezzzzz
    ···
  12. 2062.
    +2
    Rezimi alayım
    ···
  13. 2063.
    +3

    R E Z

    ···
  14. 2064.
    +3
    7 Kasım

    ---

    Anafartalar caddesinde indik, tam truva atının önünde, şu meşhur truva atı. Saatime baktığımda 8 olmamıştı bile ve hava hafif karanlıktı kapalı olduğu için, etrafımıza biraz bakındıktan sonra bir pastane gördük, girdik oraya güzelce kahvaltımızı yaptık. Orduevinin yerini sorduğumuzda pastanedeki adam güler yüzle bize tarif etti, yanlış gelmemişiz, indiğimiz caddenin ilerisinde kalıyormuş orduevi, adamla ayak üstü iki muhabbet ettikten sonra çıktık oradan.

    K: Geldik meşhur Çanakkale'ye, hadi bakalım size yılın sorusu, direkt teslim olalım mı yoksa akşama kadar takılalım mı
    A: Bence teslim olalım ya, akşama kadar gezme fikrini ortaya atan bendim ama kararımı değiştirdim, hava yağarsa biz gezerken kötü olacak.
    K: Mantıklı
    R: Hava yağacak gibi duruyor, bence de biz gidelim teslim olalım diyorum
    K: O zaman geldiğimiz yerden geri yürüyüp orduevine gidiyoruz doğru mudur
    A: Sen ne diyosun peki bu teslim olma işine
    K: Bana hiç fark etmiyor, teslim olsak da olmasak da bir şey değişmeyecek
    R: O zaman gidelim bari yavaş yavaş, etrafa baka baka, ezberleyelim ki şimdiden çarşıya çıkınca zorlanmayalım

    180 derece arkamızı döndükten sonra yürümeye başladık, bir tane saat kulesi vardı onu aklımıza kazıdık, orduevinden bu tarafa geldiğimizde saatin sağında internet kafe, solunda telefoncu, düm düz ilerisinde de kafe, yemek yerleri falan vardı. iskeleyi geçtik, truva atında birer sigara içtik sonra tekrar yürümeye başladık, bir tane çocuk gördük bir kapıda dikiliyordu.

    K: Nerde olum bu orduevi
    A: Adam burayı tarif etti işte, sol taraf deniz orayı gibtir et, sağda kalıyor olması lazım ama yol bitti
    K: Gidelim biraz daha bi markete falan sorarız tekrar
    R: Bak ileride askeri kıyafetli birileri var galiba nöbetçiler, gelin soralım onlara belki de orasıdır
    ···
  15. 2065.
    +4
    Ramazan'ın gösterdiği askerlerin oraya gittik, sorduk orduevi nerede diye bize az önce gösterdiğimiz çocuğu gösterip oranın girişi olduğunu, şu an bulunduğumuz yerin Nara olduğunu söyledi, önce bi birbirimize baktık, sonra teşekkür edip geri o çocuğun yanına gittik.

    K: Selam dostum, subay orduevi burası dimi
    U: Evet, ben Uğur, siz şu Aksazdan gelen 3 kişi misiniz
    K: Ben de King, memnun oldum. Evet biziz nereden anladın
    U:(Güldü) Sizin geleceğinizin haberi 1 ay öncesinden geldi, buyrun içeri zütüreyim ben sizi
    R: Eyvallah

    içeri doğru yürürken biraz muhabbet ettik, tam kafa çocuğa benziyordu Uğur. Biz koğuşların oraya gelene kadar biraz anlattı bize işleyişi, kendisi 8-10 nöbetçisiymiş ve bizi ilk gördüğünde anlamış ama ses etmemiş, bölük komutanımız ilkan astsubay karşıladı bizi, gayet güler yüzlü bir insan gibi duruyordu.
    ···
  16. 2066.
    +4
    ilkan astsubay bizi aldığı gibi yazı-büroya zütürdü, oradaki onbaşı Murat ve Çavuş Agah bizi valizlerimizi koyacağımız odaya zütürdüler, tanıştık ettik biraz Aksaz hakkında muhabbet ettikten sonra üstümüzü değiştirdik ve beni bir koğuşa, Ramazanla Ahmeti diğer koğuşa soktular. 2 koğuş ve toplam 26 asker varmış burada, daha doğrusu bizimle beraber 26 olmuş. Bu sefer ranzada yatmak zorundaydım, Agah bana yatacağım yatağı ve dolabımı gösterdi sonra da gitti, koğuşta iki tane çocuk vardı, biri Vedat biri Şakir.

    V: Hoşgeldin bro, ismin neydi
    K: King
    V: Memnun oldum ben Vedat, bu da Şakir
    K: Ben de memnun oldum
    Ş: Aksazdan geliyordunuz dimi siz
    K: Aynen Aksazdan geliyoruz
    V: Ne yapıyordunuz orada
    K: Ben plajdaydım, rahattım yani Ahmet ve Ramazan kendileri anlatır doğru şekilde
    Ş: Oh mis, burada devrecilik yok o açıdan içiniz rahat olsun, burada dikkat etmen gereken tek kişi Yavuz astsubay olmalı, diğerleri çok babacan insanlar
    K: Neden dikkat etmeliyim ona
    Ş: Ruh hastası huur evladının teki de ondan
    K: Vay be, Aksazda da vardı bi tane Murat diye
    V: Her yerde varlar, gel dışarı çıkalım biraz

    Dışarı çıkarken mutfaktaki Ferhatla da tanıştım, bana ankesörlü telefonu gösterdiler, benim için önemli olan tek şey oydu aslında. Sonra muhabbet arasında Vedat bana çarşıdan dönüşte üstümüzün aranmadığını, sadece telefon sokacaksam her ihtimale karşı o telefonu çorabıma sokmam gerektiğini söyledi, taa ki içeri girene kadar.
    ···
  17. 2067.
    +3
    Birim amirlerini anlattı bize, otelin amiri Hakan astsubay, kafe ve restorantın amiri Fatih astsubay, genel işlerin daha doğrusu ofis gibi bir yerin amirleri ise Tuncay ve Yavuz astsubaymış. Biz muhabbet ederken Ahmet ve Ramazan da geldi yanımıza, sigaramızı yaktık bir güzel konuşuyorduk ki Yavuz astsubay geldi, ben tanımıyordum ama Şakir "Yavuz astsubay" dedi "Hay ananı gibeyim yine mi ilk günden sigaradan gidecez ya" diye söylenerek ayağa kalktım.

    Y: Merhaba çocuklar, siz yeni misiniz
    R: Evet komutanım yeniyiz
    Y: isminiz nedir sizin
    R: Ramazan
    Y: Senin
    A: Ahmet komutanım
    Y: Ya senin
    K: King
    Y: Ne güzel isimleriniz varmış, ben Yavuz memnun oldum

    Niye ruh hastası diyorlardı bu adama hala anlamış değildim, o kadar samimi bir ses tonu vardı ki

    Y: Vedat, Şakir arayın üstlerini bunların
    V: Emredersiniz komutanım

    Aradılar üstümüzü, sadece sigara paketlerimiz çıktı, bir kişi hariç. Aldı paketleri kırdı çöpe attı ve "Sigara sağlığa zararlıdır" dedi, gülerek gitti yanımızdan, Şakir arkasından bakıp gittiğinden emin olduktan sonra bize oturmamızı söyledi.

    K: Bu neydi şimdi
    V: Subay Orduevine hoşgeldiniz tekrardan, kendisi Yavuz astsubayımız
    A: Bu arama neyin nesiydi onu anlamadım ben
    V: Telefon veya sigara için, özellikle Yavuz astsubay nöbetçiyken asla paketlerinizi yanınızda taşımayın, hele telefon sokarsanız buraya gerekirse yutun o telefonu ama ona sakın kaptırmayın
    K: Ee katıksız manyak bu, Murst astsubay en azından bundan daha iyiydi
    Ş: Daha durun ilk kez gördünüz, onun nöbetinde esas olayları göreceksiniz
    ···
  18. 2068.
    +4
    ilkan astsubay geldi yanımıza, üçümüzü aldı ve bir güzel tüm koğuşlara paspas attırdı, sonrasında mutfağı temizletti, ardından bol bol iş yaptırdıktan sonra bıraktı bizi, Vedatla Şakir buranın meydancılarıymış, otelde, restoranda, kafede, berberde çalışanları da tanıdık o arada, bir tek birim amirlerinden Yavuz astsubayı görmüştük. Saat 12 buçukta yemeğimizi yedik, ilkan astsubay bizi taktı peşine, bir yere doğru gidiyorduk, bir binanın içine girip bir ofise girdik, o oturdu biz ayaktaydık, çok geçmeden Yavuz, Tuncay, Hakan, Fatih ve bize söylemeyi unuttukları Vedat astsubay geldi, kendisi kazan dairesinden sorumluymuş.

    HA: Hoşgeldiniz çocuklar
    Biz: Sağ olun komutanım
    VA: Hakan abi bana birisi lazım değil, Doğuş ve Mehmet yetiyor bana ben müsadenizle gideyim
    TA: Otur be olum yeni askerlerle tanışıyoruz şurada, Aksazdan mı gelmiştiniz siz
    A: Evet komutanım
    TA: Melih astsubayın yanında çalışan var mı içinizde
    K: Benim komutanım, plajdaydım ben
    TA: Melih hala şişman rambomu
    K: Kiloluydu komutanım evet
    TA: Vay be, Yavuz abi Melihle ben tanıştığımızda çok zayıftı sonrasında bir kilo almaya başladı akıllara zarar ha
    FA: Konuyu dağıtmayalım da işimize bakalım, şimdi daha önce restoran, kafe tarzı bir yerde çalışan oldu mu

    Ramazan ve Ahmet elini kaldırdı

    FA: Ahmet ve Ramazandı dimi, Ahmet seni kafeye, Ramazan seni restoranta alıyorum, gelin benimle

    Fatih astsubay aldı ikisini çıktı

    YA: Ben de şu kalanı alayım mı
    HA: Zıplama hemen, asker adın neydi senin
    K: King komutanım
    HA: King daha önce otelde falan çalıştın mı sen
    K: Hayır komutanım
    HA: O zaman otele alıyorum seni, size yine malzeme kalmadı beyler kusura bakmayın, Eyüple devam siz
    ···
  19. 2069.
    +4
    Hakan astsubayla birlikte yavaş yavaş ilk giriş yaptığımız nizamiyeye doğru yürümeye başladık.

    HA: Kingdi dimi ismin
    K: Evet komutanım
    HA: Sen temiz bir çocuğa benziyorsun, seni Yavuz ve Tuncayın eline salmak istemedim, otelde yapabilirsin dimi
    K: Yaparım tabi komutanım ne demek
    HA: Çok güzel, şimdi ben seni odalara verecem, 4 tane sivil memur olacak yanında ve ihsan, Mehmet Emin isminde 2 asker olacak. 94/4 celbi den biri geldiğinde daha asker alacam, Mehmet Emin ve ihsan 94/1 celbinden
    K: Anlaşıldı komutanım

    Otelin içine girdik, beni resepsiyondaki Tuna isimli asker ve 2 sivil bayan memurla tanıştırdı, baktım restorana giriş otelden oluyormuş, çıkarttı beni yukarı bir odaya soktu, 2 kadın 2 erkek ve 2 asker vardı odada, tanıştırdı beni, bıraktı ve gitti. Bir tanesi 23 yaşında kız ismi Semiha, diğeri 42 yaşında Şükran abla, erkekler ise Şeref ve Alparslan. Anlattılar bana yapılacakları, hiç zor bir şey değildi sadece boşalan odanın çarşaflarını söküp yenilerini takacaktım, diğerlerini onlar hallediyormuş.
    ···
  20. 2070.
    +4
    Kendi aramızda tanışıp kaynaşmaya devam ederken Hakan astsubay geldi bir ara ve bana gece nöbetlerine yazılmayacağımı söyleyip gitti.

    K: Peki iyi hoş güzel, telefon işi nasıl oluyor burada

    O an ihsan ve Mehmet Emin gülerek ceplerinden telefonları çıkardılar, what the fuck der gibi suratlarına baktım, gülmeye başladılar

    ME: Kanka burada Mümin yarbay veya Yavuz astsubaya yakalanmadığın sürece telefon kullanabilirsin
    i: Ve tabi ki Tuncay astsubaya
    S: Yok mu sende telefon şu an
    K: Hayır Semiha yok
    S: Çarşıya çıktığında alırsın o zaman dert etme
    K: Bu kadar basit mi yani sokması
    ME: Basit ya, biz cebimizden çıkarmadan direkt dönüyoruz çarşıdan
    K: Vay anasını
    Alp: Yav kardeş en olmadı çarşı gününde bizden birine verirsin biz sokarız onu düşünme sen şimdi, esas mesele yakalanmamak
    K: Anladım, sağ olun bilgilendirmeler için

    Hakan astsubay tekrar geldi, bana giydiğim bedeni bile sormadan M beden gömlek, 36 beden pantolon getirmiş, tam nokta atışıydı bu bedenler.

    HA: Ne bakıyorsun oğlum suratıma öyle, sen 36 beden pantolon, M beden üst giymiyor musun
    K: Evet komutanım da nereden anladınız bunu
    HA: Ohooo(Gülmeye başladı) bu daha bir şey bilmiyor, evladım ben senin gibi belki binlerce asker gördüm, anlıyorum artık kimin ne giydiğini, hadi git koğuşa bunları giy öyle gel

    Aldım elinden paketleri ve gittim koğuşa, değiştirdim üstümü, aynada kendime baktım "dıbına koyim bu nasıl askerlik, dün şortla askerdim bugün beyaz gömlek siyah pantolon ve kravatla" üstümü başımı düzelttikten sonra tam gidiyordum ki Agah tuttu beni yazı-büronun önünde.

    A: Agacım sen haftaya değil sonraki hafta kapı nöbetine başlayacaksın, otelde olduğun için gece nöbeti yazılmayacak sana ama koğuş nöbeti tutacaksın geceleri, Hakan astsubayın emri
    K: Tamamdır, ilk günden yazmadınız herhalde koğuş nöbeti dimi, ne de olsa ne nedir ne değildir daha bilmiyorum
    A: Yok yok için ferah olsun, Pazartesiden itibaren yazılırsın. Sen bir sonraki pazartesi başlıyorsun kapı nöbetine
    ···