/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +1 -1
    Beyler bu hikaye ne bi aşk hikayesi ne ciks ne de bir sarhoşluk hikayesi tamamen yaşanmışlıklar hikayesi. sokaktaki normal bir insanın hikayesi mi diye sorarsanız değil, çok farklı bir insanın hikayesi mi diye sorarsanız o da değil. normalle anormallik sınırları arasında gidip gelen bir insanın hikayesi bu insan kim mi? bu insan aslında tanıdığınız birisi. hepinizin kendinden bir parça bulabileceği birisi. "delirmenin eşiğindeki" bir insanın son çırpınışları. aklını yitirmekle yitirmemek arasında kalan bir insanın nasıl bu duruma gelidğini anlatma çabaları...

    Her şey nasıl başladı. hayatım boyunca günü gününe olmasa bile ayda bir haftada bir günlük yazmaya çalıştım beyler. her şeyi hatırlamak her şeyi unutmaktan çok zordu evet. bir kağıda bile olsa yaşadığın olayları, durumları anlatmak çok zordu. hele ki bunu insanlarla paylaşmak... yapabileceğim en zor şeydi. çok zor şeyler mi yaşadım? aslında çok da zor değildi. ama ben zor bir insandım. hayata karşı ayaklarımı hiçbir zaman güçlü basamamıştım.
    tutunamamıştım hiçbir yere. ne aileme ne sevgililerime ne de -sözde- dostlarıma. Benim hikayem lise yıllarımda başlıyor. Çok zeki veya başarılı bir öğrenci olduğum söylenemezdi. Sadece ağzım laf yapardı o da lisede pek işe yaramıyordu. Öyle ya da böyle torpille biraz da şansın yardımıyla bir anadolu lisesine kapak atmıştım. Liseye başlarken umutlarım vardı. ortam yapıcaktım manitalar kucağımdan inmeyecekti. okulun ilk günüydü. eski okulumdan göz aşinalığım olduğu bi kız yanıma gelmişti. merhaba dedi gülen bir yüzle. ben de aynı şekilde karşılık verdim. aynı okuldan mezunuz galiba? dedi. evet ya dedim yüzümdeki gülümseme geçmek bilmiyordu amk sırıtıyordum mal gibi. o an aramızda öyle bir elektriklenme olmuştu ki beyler tesla olsa o an edisona evlenme teklif ederdi o derece sevgi koyim. daldım bi an için iyi misin dedi. iyiyim dedim. ismin neydi ya dedim. "aysu" dedi. senin ki de william'dı değil mi dedi. ben de kafamı yukarı aşağı doğru salladım. kafamı öyle sallamışım ki kız bu çocuk niye headbang yapıyor diye düşünmüştür herhalde. elim ayağım titriyordu. ama çattırmıyordum beyler coolum ya hani hıdıbına. ama baya çattırdım yani beyler öyle böyle değil. zaten ben çattırmam diyen varsada yalan söylüyordur ne kadar bin olursan ol o an illa bir salaklık yapıyorsun. kaç puanla girdin gibisinden muhabbet oldu ve gitmesi gerekti. görüşürüz dedi. tam arkasını dönmüştü yürüyecekti ki, beklesene bir saniye dedim .
    Telefon numaranı verebilir misin?
    ···
  1. 2.
    +1
    reserved.
    ···
  2. 3.
    +1
    üfff liseli
    ···
  3. 4.
    +1
    okurum ulan
    ···
  4. 5.
    +1
    format at
    ···
  5. 6.
    +1
    durumumuz yoktu
    ···
  6. 7.
    +1
    Reserved
    ···
  7. 8.
    +1
    Bir anda gelen yenilikler eski sizden çok şey zütürebilirler. Her şey yolunda gibi gözükse de temeli zayıf ev misali olur. en ufak bir sarsıntıda yıkılmaya müsaittir bu tür yenilikler. siz siz olun zamanınızı geniş kullanın beyler her şeyin sağlam bir alt yapısı olsun sonra harekete geçin sonra çok pişmanlık duyabilirsiniz. "Acele eden ecele gidermiş"

    tamam dedi gülen gözlerle. telefonumu uzattım aceleyle numarasını yazdı. koşar adımlarla sınıfına gitti. yüzümde bir gülümseme vardı beyler. hayatımda çok mutlu olduğum nadir anlardan bir tanesiydi. ağzım kulaklarımda bir şekilde ben de sınıfa geçtim. onun gülen güzel gözleri dışında hiçbir şey düşünemiyordum. mutluydum. hem de çok mutluydum. çölde karşıma çıkan vahaydı aysu.

    her teneffüste yanında alıyordum soluğu. ondan başka hiçbir şey ya da hiç kimse önemli değildi. aysunun biraz çekik, toprak rengi güzel gözleri, güneş gibi parıldayan kumral saçları ve uzun ve yuvarlak bir yüzü vardı. sanki cennetten yeryüzüne düşmüş kırık kanatlı bir melekti. ve o melek benim yanımdaydı. ne anlatırsam pür dikkat beni dinliyordu. ne yaparsam beni izliyordu gizemli gözleriyle. bana bir arkadaşın gösterebileceği ilgiden fazlasını gösteriyordu. zaten ilgiye aç olan şu gönlüm onun ördüğü ağlara düşüvermişti. ve ben o kıza aşık olmuştum beyler. bu meleğe aşık olmuştum. ilk aşkım. ne yapacağımı bilmiyordum. ona ne söyleyebilirim ne sorabilirim, onun yanında ne anlatabilirim bilmiyordum. ona sürekli okuduğum romanlardan bahsediyordum. felsefeyle ilgilendiğimi anlatıyordum. müzik zevkimi anlatıyordum. ve o beni pür dikkat dinliyordu. başka konuşulacak hiçbir şey bilmiyordum beyler. çok toydum. kültürlü bin olmaya çalışıyordum ama galiba başaramıyordum. biraz taktik almanın zamanı gelmişti.

    Çocukluk arkadaşım olan kadim dostum mertle ikişer bira alıp mekana gittik. mekan dediğim mahallenin dışında insanlıktan uzak bir yer. kaldırıma oturduk havadan sudan konuştuktan sonra sıra o meseleyi konuşmaya geldi. Başladım meleğimi anlatmaya. OOO büyüdün de aşık mu oldun la sen çüksüz diye daşşak geçti. sonra aklımın içine bir şeytana yerleştirdi. kardeşim sor bakiyim sevgilisi var mıymış? hemen telefonuma sarıldım ve o malum mesajı attım.

    -Sevgilin var mı?
    ···
  8. 9.
    +1
    Gergin bir bekleyişin içerisine girmiştim. dakikalar günler gibi geçip gidiyordu. endişeliydim endişeli olmakta haklıydım. altı üstü 3-5 gündür tanıyordum bu kızı gerçek anlamda. "hızlı mı gidiyordum acaba. keşke bunu sormasaydım. acaba ne diyecek" diye düşünürken telefonumdan ses geldi. ellerim titriyordu be beyler basamadım tuşa. baya zorladım kendimi lakin nafile. merte verdim telefonu en sonunda aç la şunu dedim.

    Hasssssssgibtir dedi mert. Bu mutluluk hassgibtiri değildi beyler. evet demişti. Ama tüm o bana gösterdiği ilgi neydi peki ? sevgilisi vardı ve bana bu kadar içten davranıyordu. nasıl bir şeydi bu? nasıl bir oyundu? kader nasıl bir yol çizmişti bana? anlayamamıştım. çok garipsemiştim. ufaktan gözlerimin dolduğunu hissettim. ama ağlamadım beyler ağlayamadım. sinirlenmiştim. bağırmak istedim.. sesim çıkmıyordu. bir şeyleri yumruklamak istedim tekme atmak istedim ama ellerim ve ayaklarım sanki başka bir insana aitti. kalakalmıştım öyle 9 çocuğuyla dul kalmış kadın gibi boş boş bakıyordum etrafa. mert iyi misin aga diye sordu. derin bir nefes aldım ve iyiyim dedim. yalan söylemiştim. dostuma lakin iyi bir yalancı değildim. anlamıştı yalan söylediğimi. değilsin dedi ve koluma girdi. yürü bi su alalım dedi. istemsizce mert beni bakkala zütürdü. ayaklarım ona uyuyordu. beni dinleme gibi bir niyeti yoktu ayaklarımın.

    kendimi biraz toparladıktan sonra. mesaj attım aysuya:
    aa kimle çıkıyorsun dedim. kaanla 2 aydır çıkıyoruz dedi. kaan kimdi lan. çaktırmadan sordum hangi kaan ya allah allah falan gibisinden soyadını falan öğrendim. belki işime yarardı bir gün. lakin aysuyu kaybetmemem gerekiyordu. onu kaybedersem savaş biterdi. sabırla bekleyecektim. savaşı kazanmak için her şeyi yapabilirdim. evet beni hiç tanımayan bir düşmanla savaşa girmiştim kendi zihnimde olan bir savaşa. hayatım boyunca yaşayacağım pek çok pgibolojik savaşın ilkine...

    pgibolojik savaşlar çok zordur. özellikle karşı cinsle olanlar. çünkü kadınlar bizden daha zeki olmasa da bizden daha ayrıntılı düşünebilen yaratıklar. çok garip yaratıklar. bu savaş öyle bir savaştır ki karşınızdakine bir kerede çok büyük bir zarar veremezsiniz. her seferinde ufak zararlar vermek zorundasınız ki etkileri daha büyük olabilsin. iki erkeğin arasındaki pgibolojik savaş çoğunlukla sıcak savaşa dönüşmektedir. erlerin meydana çıkıp birbirinin ağzıyla gözü yer değiştirene kadar bitmez bu savaş da. ben de sıcak savaşı beklemeye başlar olmuştum. hayatımda çok kavga etmedim ama bu çocukla çok sağlam edecekmişim gibi hissediyordum kendimi.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 10.
    +1
    Beyler aşk hikayesi değil öyle gidiyor ama bu 6 yıllık bir hikayenin ufak bir kısmı. zaten özet geçmeye çalışıyorum burayı. eleştirilere açığım kafanıza takılan bir şey varsa pm atın.

    o haftasonu çok zorlu geçmişti benim için beyler. cumartesi pazar yataktan çıkmadım, çıkamadım. zorlu bi iki gün geçirdim. aysuyla da çok az mesajlaştık zaten. sadece ona olan hislerimi anlamaması için mesaj atıyordum. pazartesi geldi çattı. sabah sınıfa girdim. sınıf bomboştu çantamı bıraktım. kapıdan birisi girdi pek umursamadım. lakin umursamam gerekiyordu.
    "günaydın" dedi ince ve narin bir ses tonuyla esmer kumral saçlı bir kız. şaşırdım. aynı sınıftaydık lakin ben ismini dahi bilmiyordum.
    pek de içten olmayan bir sesle "günaydın" dedim.

    naber pek iyi görünmüyorsun?
    hastayım biraz üşütmüşüm
    hayırdır bu mevsimde ne üşütmesi ben soyunucam neredeyse
    bilmiyorum ya hassas bünyem herhalde bahar ayları yaramıyor pek bana
    anladım
    ben kantine inicem gelmek ister misin?
    olabilir aslında bi çay iyi gider.

    Kızla yavaş yavaş iki kat alttaki kantine gittik. Bu arada ismini de öğrenmiş oldum "Aleyna" 5 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğuymuş. ortalama üstü bir yaşam yaşıyormuş ailesiyle. çayımızı içtik hocalarla ilgili gözlemlerimizi paylaştık, muhabbet ettik sonra o sınıfa çıktı ben ise. tam tersi istikamete doğru gittim. aysunun yanına. Selam verdim naber napıyosun kısımlarını atlıyorum.

    A:neyin var senin dedi gözlerimin içine bakarak.
    W:hastayım ya bahar ayları pek yaramıyor bana (kıskançlığımdan geberiyorum aq :@)
    A:emin misin başka bir şeyin olmadığından
    W:adım gibi eminim (yannan eminim aq)
    A:haftasonu naptın?
    W:arkadaşlarla çıktık dolaştık kafeye gittik (evde yattım bütün gün söyleyemiyom utancımdan)
    A:Hangi kafeye gittiniz?
    W:xxx biliyo musun orayı? (yalanın sevgisine koydum)
    A:ayneeeen çok severim orayı bir gün beraber gidelim canım.
    W:olabilir bu cumaya ne dersin? (ANANI GiBiM ASKŞFJAKŞDSFJAKŞDFJAKŞDFJAD)
    A:olur

    Bir canım demesi bile yetmişti bana beyler. çok sevinmiştim. arsasında petrol çıkan adam kadar sevinmiştim. Moralim tavan yapmıştım. Kafamda inşallah kaandan ayrılmıştır diye geçiriyordum. Ayrılmadıysa da fark etmeyecekti.
    ···
  10. 11.
    +1
    Cuma günü okul çıkışı direk gittik. ben aslında onun hakkında çok fazla bir şey bilmediğimi fark ettim. sorularımı ona göre akıllıca seçmeli ve daha spesifik bilgileri öğrenebilmeliydim. kartlarımı direk aşk meşk mevzusuna oynamadım. öğrenebildiklerimi özet geçiyorum panpalar. doktor ve hemşire bir anne babanın biricik kızıydı. sigaradan nefret ederdi. alkolün kokusuna bile katlanamam demişti. bu kadar yüzeysellik benim için yeterliydi biraz daha spesifik şeyler öğrenmeliydim. burç konularına falan girdim beyler. bu tür konular çok işe yarıyor bazen. yanınızdaki hatun bu işleri biliyorsa sizin bilmenize gerek yok konuyu açın sorun sonra he he deyip geçin o konuşma kısmını halleder zaten. sonra büyük kartlarımdan ilkini oynadım. kaanla nasıl gidiyor? iç çekti gözlerini kaçırdı, yürümüyo be williamcım. güvenemiyorum ben kaana dedi. ben de fırsatı buldum yapıştırdım tabi. biz erkeklerin çoğu güvenilmez zaten. ben mesela sevgilim dışında hiçbir kızla asla konuşmadım. ama tüm erkekler böyle değil maalesef. aysu düşünceli bir şekilde keşke güvenebilsem kaana dedi. ben de yavşak gülüşü yaptım, herşeyin ilacı zaman canım dedim. negatif yüklü havayı biraz olsun yumuşatabilmek için bir iki espri yaptım sonra kalkması gerekti. evine bıraktım. her şey için teşekkür etti. güne gelen teyzeler şeklinde öpüştük. güle güle dedik birbimize kapıdan girerken arkasına baktı ve bana gülümsedi. işte bu gülümseme benim hem ilacım hem hastalığım diye düşündüm. ya beni iyi yapıyordu bulutların üzerinde uçuyordum. ya da beni yataklara düşürüyor cehennemin dibine kadar yol alıyordum.

    Bir kaç ay böyle geçti gençler. bu bir kaç ayın sonunda benim için iyi aysu için kötü bir haber vardı. Aysuyla kaan ayrılmıştı. Aysu teselliyi benim omuzlarımda bulmuştu. ben de daha fazla ona yaklaşmaya başladım. iyice samimi olduk. ayrılıklarının üzerinden 2 hafta geçmesinin ardından ben aysuya açılmaya karar verdim beyler.
    ···
  11. 12.
    0
    Panpa seni bekliyoruz, nerelerdesin ?
    ···
  12. 13.
    0
    dersler dışında her saniyemiz beraber geçiyordu. hiç yalnız bırakmıyordum destek(!) olmak için. sözde destek oluyor bi andan da alt yapı hazırlıyordum. her sabah yapılan güzel jestler her akşam mesajlaşmalar meyvelerini vermeye başlamıştı. ve ben bir perşembe gecesi aysuya açılma kararı aldım. hemen mesaj atmalıydım.

    w: Yarın boş musun okul çıkışı bir şeyler yapalım?
    a: boşum canım yapalım da napıcaz.
    w: kafeye gideriz sahile ineriz belki?
    a: olabilir ama sahil için fazla soğuk değil mi hava?
    w: ben seni ısıtırım canımın içi
    a: tamam o zaman gidelim *

    her şey planladığım gibi gitmişti o ana kadar beyler. önemli olan şey ise her şeyin yarın da yolunda gitmesiydi.
    Ertesi gün sabah erkenden kalktım duş aldım. saçlarımla uğraştım yaklaşık yarım saat kadar. parfüme abandım. parfümü nolur nolmaz diye yanıma aldım. gömleğin üstüne bi kazak geçirdim siyah pantolonla gittim (gri amele pantolonlarından vardı bizim okulda). dakika bir gol bir okula girer girmez müdürle göz göze geldim. bana ters bir bakış attı beyler ama bakışı bakış değil. sen gel benim yanıma bi bakiyim. bu kıyafetler ne okul kıyafetlerin nerede? dedi. hocam dün dedemlerde kaldım (külliyen yalan dedemler bu ülkede bile değil) dedim. neden kaldın orada diye sordu. yalana başlamıştım bir kere devdıbını getirecektim. babaannem rahatsız hocam onun yanında kalmam gerekti o yüzden bu kıyafetlerleyim. sabah eve uğrayamadım. adam garip bir şekilde bana baktı. bir daha olmasın dedi ve elleriyle git işareti yaptı. günün ilk zorluğunu atlatmıştım beyler. o gün içerisinde yine sürekli aysunun yanındaydım. bir aksilik olmadı okulda allaha şükür.
    Okuldan çıktık. kafemize gitmek üzere minibüse bindik. kafede oturduk. yine sıcak bir muhabbet vardı. aysu benden bir beklenti içinde değildi. giyimi gayet her zamanki gibiydi. okul kıyafetleri vardı üstünde. gittiğimiz kafe bi göçmen kafesi gençler. ikimiz de göçmeniz zaten. göçmen olan veya göçmen tanıdıkları olanlar bu ortamları bilirler. canım da kifla istedi. bi kifla söyledim. sen ister misin diye sordum hayır canım istemiyor dedi. kiflam geldi ikiye böldüm. ellerimle besledim meleğimi. muhabbetin de biraz sıkıcı olmaya başlamısını fırsat bilerek kalkalım mı sahile inelim dedim. kafasını salladı kanatsız meleğim.
    ···
  13. 14.
    0
    sahiller her mevsimde romantizmin doruk noktada olduğu yerlerdir. sıcak bir akşamda sevgilinizle veya flörtünüzle yapacağınız kısa bir yürüyüş ilişkinizi kuvvetlendirmek babında size çok şeyler katabilir. veya sonbaharda bir banka oturup denize karşı yapılan bir sohbet size romantizm açısından inanılmaz avantaj sağlayabilir.

    Kafeyle sahil arası yaklaşık bir bir buçuk kilometre. hafiften bir rüzgar esiyor hava çok soğuk değildi. kızlar bizden daha az üşür beyler bunu aklınızda bulundurun bir kız size üşüdüm diyorsa bu onunla ilgilenmeniz gerektiği anldıbına gelebilir. belki de gerçekten üşümüş olabilir o ihtimali unutmamak gerek tabiki de.
    üşüdüğünü söyledi. ben de istersen koluma girebilirsin dedim. hiç şikayet etmeden koluma girdi. yürümeye devam ettik kol kola iki aşık sıcaklığında.
    sonunda sahile gelebilmiştik biraz daha yürüdükten sonra şu banka oturalım mı diye sordum. tamam olur dedi. dananın kuyruğu tam olarak bu noktadan sonra kopacaktı.

    w.aysucum biz tanışalı çok uzun bir zaman olmadı dimi ?
    a.evet ya ama ben seni çok uzun yıllardan beri tanıyormuş gibiyim.
    w.aynen öyle canım benim.
    a.niye söyledin ki bunu? küsmeye mi çalışıyosun benimle yoksa :p
    w.saçmalama ya konuşma konusunda iyi değilimdir fark etmişsindir belki de.
    a.yoo gayet iyi bir konuşmacısın.
    w.aslında benim sana bir şey söylemem gerekiyor ama nereden başlasam bilmiyorum.
    a.başla bir yerden william endişelendirme beni.
    w.içimde bir şeyler var aysu içime bahar yağmurları yağıyor şu son bir kaç aydır. ve içimde bir okyanus var ve ben bu okyanusun içinde bpğulmaktan korkuyorum aysu.
    a.nasıl yani
    w.yağmurla birlikte içime yağan her su damlası aslında sana karşı beslediğim en gizli duygularımı sembol ediyor aysu.
    a.(şoka girmişti, böyle bir şey beklemiyordu aslında ben de beklemiyordum bu kadar edebiyat yapabileceğimi ama çıktı o anda beyler) bbben. ne diyeceğimi bilmiyorum william. biliyorsun ki yeni bir ilişkiden çıktım yorgunum. tamam sana karşı bir hoşlantım var senden hoşlanıyorum. ama biraz zamana ihtiyacım var. düşünmek için zamana ihtiyacım var.
    ···
  14. 15.
    0
    Zaman sadece armutları olgunlaştırır beyler. bu söz vardı aklımda o andan itibaren. ve en çok zorlayan şey de beklemekti. sinir bozucu uzun bir hafta sonu...

    O gün yatağa girdim. ve inanılmaz bir pişmanlık duydum. "keşke bu kadar aceleci olmasaydım." "keşke kıza biraz daha zaman tanısaydım" şeklinde düşünceler beynime hücum etmekteydi. ama benden hoşlanıyordu. bu da bir şeydi. ama reddedeceğini düşünmeden edemiyordum. hatta kendi kendime iddaalaşıyordum. bi tarafım kabul edecek diyordu diğer tarafım kabul etmeyecek. ben kendimle savaşa dururken. mertten mesaj geldi.

    m.naptın o işi?
    w.açıldım. lakin düşünücem dedi.
    m.o kötü olmuş be kardeşim 15 dakika sonra mekana gel itiraz istemiyorum.
    w. geliyorum.

    bana iyi gelebilecek tek şey bir dostla konuşmaktı. boşu boşuna çivi çiviyi söker dememiş şarkıda. yataktan çıkmaktan her ne kadar zorlansam da başardım... montumu giydim mekana doğru yürüdüm. her şeyi anlattım dostuma. dostum ise sadece kısmet diyebilmekle yetinebildi...
    kısmet... her şey kısmetti tabi. her şey kaderin elindeydi. aysuyla olan geleceğim kaderin elindeydi. aysuyla yaşayabileceğim mutluluklar kaderin elindeydi. ve her şey bana 3 gece 2 gün uzaklıktaydı. sabredilemeyecek bir zaman dilimi değildi. sabredebilirdim bunu başarabilirdim. ama o bunu başarabilir miydi. orasını bilmiyordum.
    ···
  15. 16.
    0
    reserved panpa şimdi değil ama okurum bi ara.
    ···
  16. 17.
    0
    Pazar akşamı mesaj sesine uyandım. gelen mesaj aysudandı. endişeyle açtım mesajı bir gram umut kırıntısı yoktu bende. size mesajı hatırladığım kadarıyla yazmak istiyorum.

    "Ben çok kırıldım william, herkes beni çok kırdı hayatımda bulunan. artık kırılmamak istiyorum. beni dünyada kırmayacak yegane insanlardan birisinin de sen olduğunu biliyorum. çünkü sen bana şimdiye kadar hep iyi oldun. kimsenin iyi olmadığı kadar hem de. sen benim hem dostum hem arkadaşım oldun. şimdi sevgilim de olabilirsin. bana hiç resmi bi teklifte bulunmadın william sadece duygularından bahsettin ama ben teklifte bulunmuşsun gibi düşünüyorum ve teklifini kabul ediyorum. "

    o depresif takılan ergen yok olmuştu. evin içinde mal mal koşan gerizekalı ergene dönüşmüştü. çok mutlu olmuştum beyler. heyecandan kalbim öyle hızlı atıyordu ki bi an kalbim duracak sanmıştım. ne diyeceğimi ne yapacağımı bilmiyordum. mesajına cevap vermeliydim.

    w.cidden teklif etmedim mi ?
    a.hayır sadece bana olan duygularından bahsettin canım *
    w.o zaman yarın resmi teklifimi yaparım *
    a.sabırsızlıkla bekliyorum *

    sonunda aradığım o mutluluğu bulmuştum. kendimi istanbula giren fatih sultan mehmet gibi hissediyordum. büyük bir zafer kazanmıştım. hem de en büyüğünden. artık onun güzel gözleriyle benim aşkla bakan gözlerim rahatça dans edebilecekti. onu mutlu etmek için şansım vardı. ve bu şansı iyi değerlendirmeliydim. onu dünyadaki en mutlu insan yapmalıydım. ona bir melek olduğunu hatırlatabilmeliydim. uçmayı bilmeden uçmayı öğretmeliydim ona.
    ···
  17. 18.
    +1
    Panpa gece hep bu saatlerde yazacaksan söyle yalnız bırakmayalım
    ···
  18. 19.
    0
    @18 panpacım işimin yoğunluğuna göre değişiyor. bazen gün içerisinde entry girme şansım oluyor. ama çoğunlukla gece 12'den sonra buradayım. bu gece planlarım var 1 part atabilirim anca affınıza sığınıyorum.
    ···
  19. 20.
    0
    Sevdikleriniz insanlarla geçirdiğiniz her saniyenin önemini bilin beyler. çünkü onlarlayken zaman su gibi akıp geçiyor. onlarla geçen her saniyenizi aklınıza kazıyın unutmayın. hatırlamak istediğinizde boş kalmasın elleriniz.

    Pazartesi günü... işte hayatımın en güzel günüydü. sevgili olarak ilk defa dışarı çıkmak üzere cumartesi gününde anlaştık. zaman çok hızlı geçiyordu. ben ne zaman cumartesi oldu anlamamıştım bile. erken kalkmıştım o gün. duşumu aldım saçlarımı düzelttikten sonra hemen kahvaltımı yaptım. kıyafet seçerken çok zorlandım beyler. o güzel meleğin yanında sönük kalmamalıydım. sonunda bir kareli gömlek seçtim ve altına kot pantolonumu geçirdim. basitti. lakin etkili olacağına inandığım bir ikiliydi. evden çıktım. buluşma yerine on dakika erken gittim. beklemeye koyuldum.

    a:selam
    w:selam nabersin?
    a:iyi sen
    w:iyiyim canım
    a:yalnız ben fazla kalamayacağım annemle kavga ettik biraz da hastayım...
    w:saçmalama daha yeni geldin canım?
    a:elimden gelebilecek bir şey yok seni gördüm birazdan da gidicem.

    havada inanılmaz bir soğukluk vardı beyler anlam veremediğim. daha dün sarmaş dolaş gezdiğim kız bugün elinde hiçbir neden yokken bana trip yağdırıyordu. anlam veremiyordum bu davranışlarına. biraz havadan sudan konuştuktan sonra yanağıma bir öpücük konudurdu. arkasını döndü ve gitti... telefonum çaldı tam eve mi gitsem diye düşünürken. arayan kuzenimdi.

    k: kuzi napiyon?
    w: merkezdeyim yavrum kız gitti eve mi gitsem diye düşünüyordum.
    k: biz de merkezdeyiz. avm'ye gidicez kardeşim gelsene yemek yeriz.
    w: olur geliyorum. bekleyin beni kim var?
    k: pınar var bi de oğuz var.
    w: tamam kardeşim geliyorum.

    hızlı adımlarla kuzenimin yanına gittim. avmye yürüyerek gidecektik. güle güle yürüyorduk hep birlikte. aşağı yukarı elli metre ileride solumdaki kaldırımda el ele yürüyen bir çift vardı gözüm onlara takıldı. birden yürümeyi kestiler ve öpüşmeye başladılar beyler. normalde böyle bir çift görsem kafamı çevirirdim hiç yokmuşlar gibi davranırdım. ama bu sefer bir ses bana içten içe "oraya bak!" diyordu. gözlerimi ayıramıyordum. sonunda kızın yüzünü görme şansını elde etmiştim. karşımda bi erkekle öpüşürken göz göze geldiğim kişi sevgilim olan ilk aşkım olan aysudan bir başkası değildi.
    ···