/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +39 -8
    Arkadaşlar kafadan numara sallama partisi veriyodu. Ben de bu sıralar “Bi kaç yerden alıcaam var, onları da alıyım, intihar edicem” modunda olduğum için beni de çağırdılar.
    Ortam çomolokko. Ev, tabelası olmayan tekel bayi gibi. Ben hayatımda, rüyamda bile içki içmem. Sigara? Allah belasını versin. Nargile? Lan git. Puro? Ejdadını… Purozak? işte orda dur. Bana hemen kıstaslarıma uygun bi şişe Prozak sakinleştiricisi yarattılar. Çember yapıp oturduk. Ne istesem yapıyolar, sağ olsun 2016-2017 depresyon dönemi! Samet önce oyunu anlattı: Ortada bedava dakkası olan bi telefon var, 180 derece döndürülür ve kime geliyosa o kafadan numara sallayıp hoparlörü kökler.
    Başladık. Samet tam çevirdi, daha telefon kendi etrafındaki turunu tamamlamamıştı ki “Kapatın bu oyunu” dedim! Prozak etkisi başlamıştı. Üçüne birer tokat attım! Önümüzde dönüp duran telefona parmağımı bastırdım, kafasından durdurdum.
    “Bi elinizdeki içtiğiniz çılgınlık materyallerine bakın, bi de şu yaptığınıza?” deyip üçünün de suratına birer kez tükürdüm. Sonuncuya pek tükürük kalmadığından ona üflemek gibi bi şey yaptım. Bağırdım: “Var mısınız daha tehlikeli bi oyuna? Bu akşam burda büyük bi prodüksiyon patlatalım mı? Devrim yapalım mı?”...
    ···
  2. 2.
    +19 -1
    Teker teker kulaklarına eğilip çılgın projemi aktardım. Fısı fısı fısı. Aktarım tamamlandığında suratlar şok. Yanakları çıkmaz boyayla kırmızıya boyandı! Tükürüğün az geldiği Samet, “Burda mı yapıcaz” dedi etrafın uygunsuzluğunu gözleriyle anlatarak. Bu kez tükürüğüm gerekli birikimi salgılamıştı: “Tühf! Ulan Osmanlı da bi çadırda kuruldu ama şimdi bakın nerde! Şimdi bi yerde değil ama geçmişte bi yerdeydi” diye boşalttım tarih bilgimi. Nasıl olsa depresyon dokunulmazlığım var diye hepsine tükürüp vuruyordum. “Ulan şu dokunulmazlığın bi kalksın ebenin çalıştığı hastaneyi bulmazsak biz” der gibi bakıyolardı. Diğer eleman Emrah, “Vururlar bizi” dedi! “Sadece benim adımı yazıcaz. Size bi şey olmıycak. Ben zaten intiharlıkım” dedim. Emrah, “Ben varım” diye şımardı. Yüzüm ötekilere döndü. Bunlar da zaten ellerindekiler sağ olsun olumsuz bi şey söyleme yetenekleri ortadan kalkmıştı. Ben de elimdeki Prozak’tan bir kapak daha aldım. Kiralık katil gibi bakarak tekrardan “Ben zaten intaar edicem, no problem” dedim ve çılgın proje için evimizin bilgisayarlı odasına geçtik. Ayak baş parmağımla bilgisayarın kasayı açtım. Vuuuuuvvv.
    ···
  3. 3.
    +14 -1
    3 sayfayı aramak için dışarı çıkmaya karar verdik. Güneş daha sallanıyodu, sabah sabahtı, Şeref Mahallesi uyanana kadar bulmalıydık sayfaları. Nermin abla ve tüpçü Mustafa’nın ömrünün çapı bizim elimizdeydi. Meclis üyesi Ahmet ve emlakçının karısı Ayşen’in de ölüm tarihleri bize bağlıydı… Ve en kötüsü, Emo’nun annesi… Derken bi ses duyuldu! Pat, pat, pat diye üç ses daha doğrusu! Hayatımızda ilk defa canlı silah sesi duymanın verdiği heyecanla donduk. Tahmin ettiğimiz gibi Nermin ablanın evden çıkıyodular. Üçümüz de oraya doğru atılmaya başladık ama neremizle koştuğumuz belli değil. Bütün üç rakamlı numaraları aradık yolda. Silahların konuştuğu sokağa girdiğimizde… Yerlerde yüzlerce kağıt bizi karşıladı! Kağıtlar üzerimize üzerimize geliyodu sağ sol yaparak. Bizim gazeteydi bunlar! Sokağa girmemizle geri çıkmamız bir oldu! Koşarken hayatta kalmayı düşündüğümüz gibi bir şeyi daha düşünüyorduk: Kim bizim gazeteyi çoğalttı lan? Ve bile bile Nerminlerin evinin önüne saçtı? Biz bütün organlarımızla eve koşarken yol kenarlarındaki evler tek tek lamba yakmaya başlamıştı. Ardımızdan birkaç silah sesi, hayatta kalma çığlığı ve cinnet efekti daha geldi. Koşarken yanıma baktım, Emo ağlıyodu! Hem ağlıyo, hem koşuyo. Eline baktım, bizim gazeteden bir yaprak! Emo yan yola girdi ve virajı alarak gruptan ayrıldı! O ayrılırken arkasından bakakaldım ama bir durdurma hareketi yapamadım. Biz naptık lan böyle! Samo ve Big Setenay’la eve girdik ve bütün kilitleri Off moduna getirdik. Perdeleri de off moduna getirdik. Kendimiz de of offffff modundaydık. Samo ağlıyodu kocaman adam. Big Setenay da konuşsa ağlamaya başlıycak diye susuyodu. Ağlaması kursağında bekliyodu çünkü. Ben de ağlaya ağlaya “Ağlamayın lan” diye bağırıyodum!
    ···
  4. 4.
    +14
    Hiç iletişim kurmadan içeri girdi. Salona… Samo ve Big Setenay şaşkınlıktan ağzını o kadar çok açık tuttu ki adam onları mal sanıp bana döndü. Bana baka baka, salonun göbeğini oluşturan masaya koca göbeğiyle bir gemi gibi yanaştı. Sonra masaya “Pat” ettirerek bir fotoğraf çarptı! “Bunu da basın!” dedi. Ve girdiğinden beri tuttuğu sessizliğini ölümüne bozdu:
    “Gazetenizi sabah namazı çıkışında gördüm. Ne lan bu diye elime alıp incelerken, işte budur dedim. Yıllardır hayalini kurduğum şeyi siz yapmışsınız. Şeref Mahallesi’nde 20 yıldır muhtarım çocuklar. O kadar şerefsizlik gördüm ki… Hep içimde tuttum, tuttum. Ama siz başardınız. Ve devdıbını birlikte getiricez. Bu fotoğrafı basıcaz manşete…”
    Hepimiz Maykıl Ceksın’ın dans ekibi gibi gösterdiği fotoğrafa aynı anda eğildik. Bu belediye başkanıydı! Ama kucağında olmaması gereken bir cisimle. Sekreteriyle! Muhtar devam etti:
    “indiricez bu i.neyi. 20 yıldır muhtarım, artık belediye başkanı olma zamanım geldi.”
    ···
  5. 5.
    +12 -1
    Saatlerdir bütün enerji ve tabii kaynaklarımı bu işe vermiştim. Artık bilgisayara bakmaktan gözlerim Samsung’un sahibi gibi olmuştu. Samo, Emo ve Big Setenay bütün bildiklerini anlattı. Ayakta yuva kalmıycaktı bu gidişle. Bütün sorunları aştık, artık işin kıçı gözüktü. Gazetemizin her yeri okey, bi tek manşeti ekgibti. Manşet manşet… Belki yarım saat düşündüm. Beynim hiç bu kadar çalışmamıştı. Saçlarım trafik canavarının saçlarına döndü. Ama birkaç kapak Prozac tükettikten sonra buldum! Aha diyerek buldum! Bulur bulmaz kıpkırmızı oldu yüzüm zaten, yangın çıkıcaktı suratımdan. Yarın, “Şeref Mahallesi” diye bi mahalle kalmıycaktı iyi ihtimal. Bu gazete dağıtıldığı an, her evden silah sesi duyucaktık!
    Manşeti açıklamak için Emo’yu bizlere içki sıçkı getirme bahanesiyle atmosferin dışına ittim. Çünkü önüm arkam sobeyken bu haberi açıklayamazdım. Haber Emo’nun annesiyle ilgiliydi! Samo ve Big Setenay’a haberi açtım, ikisinin de kulakları oynadı! Samo, “Senin bu söylediğin abeylegesse ile iştigal” dedi. Bak bak. Kimlerle gazete çıkarıyoruz ya. Bunu mu demek istedi: Abesle iştigal. Big Setenay ise nefesi tükenene kadar hiiiiii çekti, “Bizi vuru…..” dedi.
    Bizim ortamdan uzaklaştırdığımız Emo geri geldi. Annesinin yaptıklarını manşette görmesin, kalp ve damar tıkanıklığı yaşamasın diye Samo’ya hareket çektim, onu tekrar atmosfer dışına itmesi için. Samo beni kastederek “Bu osurdu oğlum, gelin beyler dışarı çıkalım” dedi. Hepsi çıktılar. Beni ve Word 2016’yı yalnız bıraktılar… Bir osuruğun oksijene yedirilmesi süresince yazdım manşeti… Çıktıları alırken kapı baktım oynuyo, “Gelmeyin gelmeyin, bi daha osurdum” dedim. iki osuruğun oksijene yedirilmesi zaman zarfınca çıktıları aldım. inandırıcı olsun diye sahiden bi kere bombaladım. Sonra “Bilgisayarı kapat” dedim. Bitti bu iş. Windows’un “Dın dın duuunnnn” kapanma piyanosuyla birlikte kutlama partimiz de başlamış oldu! Onlar halay çekerken ben gidip taze çıktılarımızın mürekkepleri kendine gelsin diye mandalla balkona astım. Sonuçta korsan mürekkep. içeri bir girdim bunlar kurbane olmuş. Uyumuşlar! Valla benim de canım çekti. Samo ile Big Setenay’ın çaprazına şöyle bi beş dakkalığına uzandım. Öf leş! Kalktım. Cebimden ağız spreyimi çıkarıp bu nefes borusu delinmişlerin ağzına sıktım. Sonra yine uzandım.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    +13
    Speed takıldım ve bir oturuşta 4 haber çıkardım. Kim kimi aldatıyo olayları, hangisinin karısı hangi tesisatçıyla, hangi tüpçü in, hangi marangoz out filan kendiliğinden geldi. Ne doluymuşum. Emo, “Biz bu gasteyi hangi manyak matbaada bastırıcaz, pardon ama” dedi. işte sana kocaman bi soru işareti! Bunu hiç düşünmemiştim ya. Gece uzun olucaktı. Hiçbirimizin sahte para basan, kaçak kuçuk işler yayınlayan .rospu çocuğu bi matbaacı tanıdığı yoktu. Ani bi kararla gazeteyi minimize edip “A4 boyutunda” basmaya karar verdik. Yazıcıdan! Bildiğin kağıda yani canım. ittifakla kabul edildi. Tekrar bilgisayar başına geçtik.
    ···
    1. 1.
      0
      Devam amk manyağı
      ···
  7. 7.
    +11 -1
    Hayatımıza yeni bir sekme açıyorduk. içimde kelebekler. Yanımdakinin, biz ona “Big Setenay” deriz, çünkü hem şişman hem de adı lanet olsun ki Setenay. Kaynağı “Big City Life” şarkısından geliyo. Neyse işte yanımdaki Big Setenay’ın dizleri akıma kapılmış gibi titriyor, ben bunu fark ettikçe “Titremiyo oğlum ben sallıyom” havası yaratıyordu. P.ç Setenay! Onun yanındaki Emrah da üşüdüğünü bahane edip içerden astronot giysilerini kapıp geleceğini söyledi, daha hala yok. Korku yaptı herhal. Elde kalan öteki eleman Samet de mutsuzluk yapıyodu. Bu şoparlarla “Erotik şerefsiz mahalle gazetesi” çıkarılmazdı. Evet çılgın projem buydu. Bir mahalle gazetesi. Mahallede olan biten aldatmaları, kim kimeyi yazıcaktık. Kıyameti koparmaca. Gömleğimin kollarını sıvayıp üçe katladım. Bunlara fasulye görevler verdim. Bunlardan sadece şerefsiz mahallemizin karılarını aldatan kocaların, kocalarını aldatan karıların vegibalıklarını toplayıp gelmelerini istedim. Samo, “Olduuuu. Soğan halkası da ister misin” dedi. “Bak bu sözünü ‘okunmadı’ olarak işaretliyorum bak” dedim. Ama haklıydı Samo. Vegibalık toplamak, havai fişekler kadar dikkat çekeceğinden küçük bi yazı işleri toplantısı düzenledim ve ani bir kararla “şerefsiz erotik mahalle gazetemizi” fotoğrafsız yapmayı uygun gördük.
    ···
  8. 8.
    +10 -1
    Gürüldemeyle uyandım. Samo’ya dönüp “O ses senden mi çıktı” dedim. Hayır, yağmur yağmur gibi yağıyodu! Rabbilalemin! Hemen balkona bastırdım! Mandallar rüzgardan 180 – 180 dönüyor, ipte kalan 3-5 kağıt mürekkeplerini saça saça dalgalanıyordu. Kağıtların çoğu havadaydı! Gidiyolardı! Bir müddet onların havadaki sarhoş dansını izledim. Suradıma yağmur yedim. Sonra kendime geldim! Ohh yağ yağ! Yağ hay mübarek şarıl şarıl! “Naptık ulan biz! Koşun oğlum sokağa dağılıyo gazete! Yok edelim şunlarııı” diye bağırdım. Prozak’ın etkisi geçmişti. Benimkiler geldi. Onların da gözler çıktı. Ayılmışlardı. Balkondan atlayarak gazeteyi toplamaya başladık…
    Eve kapanıp, kurutma makinesini paslaşa paslaşa saçlarımızı kuruttuk. Sobayı harladık. Dışarıdan topladığımız sayfaları elime alıp sandalyeye çıkarak bir nutuk atma gereği hissettim:
    “Arkadaşlar gaza gelip bi an mahalledeki bütün aldatma olaylarını anlatan bir gazete yapalım dedim. Ok, saçmaydı. Bu gaza gelme için özür dilerim. Allah’tan sokağa saçılan sayfaları topladık ve tehlikeyi atlattık. Ulan var ya şunlar sokağa dağılsaydı bütün mahalle bizi s.kerdi he.”
    Gülündü. Ama Big Setenay gülmüyordu. Elimde salladığım sayfalara kitlenmişti.
    “Noldu lan” dedim.
    “Sayfalar ekgib” diye bağırdı! Hayali bir mermiyle vurulmuşum gibi başım döndü, sandalyeden aşağı düştüm! Ne diyodu bu! Topladığımız gazete sayfalarına yoklama çekmeye başladık. 1, 2, 3, 4, 5… Gerisi yok! Ananı! Samo, Emo ve Big Setenay’ın deri rengi değişti korkudan! 3 sayfa ekgibti! Hiii! Emo hemen zıpladı:
    “Ne yazıyodu o sayfalarda peki? Ben pek hatırlayamıyorum.”
    “Annen” dedi salak tipli Big Setenay!
    “Annenle ilgili cümle kurucam o olcak” diye toparladı sonra! Volümü düşürtüp açıklama yaptım:
    “Birinde Nermin ablanın tüpçü Mustafa’yla germe açma hareketleri yazıyo. Ötekinde meclis üyesi Ahmet’in, karısından daha çok gördüğü Ayşen abla var.”
    Emo “Ötekinde ötekinde” dedi. Ulan içine mi doğdu çocuğun annesini yazdığımız! Big Setenay ve Samo odanın ölü alanlarına bakmaya başladı. “Ötekini hatırlamıyorum ya” dedim konudan kaçarak. Kağıtları yakmak için toparladık. Sobaya verdik, onlar kül olurken bizim de içimizdeki korku eriyodu. Çıtır çıtır rahatlıyodu içceğizimiz. Ama o kaybolan, mahallenin derinliklerine doğru kanat çırpan 3 sayfa bizi korkutuyor, idrar yollarımızı gerekli gereksiz açıyodu…
    Tümünü Göster
    ···
  9. 9.
    +7 -2
    “Öhöm. Arkadaşlar bu gazete şeysinde benim arkamda oldunuz. Şu an isteseydiniz sıcacık evinizde annenizin getirdiği yemeği yiyip, ardından bir sigara yakıp iyice mayışarak bilgisayarı da açıp keyifli keyifli, yavaş yavaş mastırbasyon yapıyor olabilirdiniz. Ama delikanlılık yaptınız. Eğer şu kapıdakiler polisse, suçu üstüme alıp sizi bir melek gibi tanıtıcam polis amcalara. Merak etmeyin.”
    Samo, “Sen de iyi ki bi gazete yaptın. iki de bir, bir yerlere çıkıp NASA başkanı gibi açıklamalar yapıyosun” dedi. Sağıma soluma baktım. Haklı lan. indim. Kapı ikinci partiye çalındığında bu anonim kişinin polis olmadığını anladık. Çünkü güm güm tıkatak, güm tıkatak diye çalınmıştı. Yavşak çalışı. Kapımızla beste yapan bu insan bize yavşıycak kadar yakın bi zat o zaman? Samo, “Açalım olum, açmazsak dikkat çekeriz” dedi. Ölü numarası yapmaktan daha iyi bir fikirdi. Ama bu darbuka, bir şaşırtmaç olabilir mi? Öf yeter be. Harekete geçtim. Kapıya uzanan o yol Çin Seddi gibi geldi. Çürüdüm yolda. Yürüyor, yürüyordum. Korkudan bedenim kontrolden çıkmış, jöle gibi oynuyodu. Eğer polisse “Kurtarın beni abi, içerde bana zorla gazete yaptırıp duruyolar ya” diycem. Savunma hazır. Gömleğimi de iki çekeleyip ütüsünü aldım. Zorla tutuluyomuş gömleği yaptım. Dış kapının kilidini özgürlüğüne kavuşturdum. Olacakları Allah’a bıraktım. Kilitten yere bir tutam pas döküldü. Kapı ağır çekim açıldı, açıldı, ardındakini yarısına kadar gösterir şekle gelince durdu. Bu göbek? Bu g.t? Kareli Waikiki gömleği? Karşımda muhtar vardı. Şeref mahallesi muhtarı!
    ···
  10. 10.
    +8
    Yarım saatlik tartışmadan sonra sonunda Big Setenay kumandayı çaldı ve TV’yi açtı! Ov yov! Bütün haber bültenleri Şeref Mahallesi’ni gösteriyo! Bizim buralar! Tüm Türkiye k.çı kırık Şeref Mahallesi’ni konuşuyo! Haberlere göre; Nermin gebermişti! Gizli aşkı tüpçü, oksijen tüpüyle nefes alıyodu, hastanede. Nermin’e üç el sıkıp dünya değiştirten kocası kaçmamıştı bile, teslim. Meclis üyesi Ahmet sapığı! Emlakçının karısıyla birlikte intihar etmiş! Bu da “Yasak Aşk intiharla Bitti” diye veriliyodu. Ve… TV karşısında hepimizi şoklayan bir haber daha vardı:
    “26 yaşındaki Emrah Kıran korsan gazetede yer alan haberi okuyarak evinin yolunu tuttu. 45 yaşındaki annesi Derya Kıran’ı bıçaklayarak öldürdü. Emrah Kıran, annesiyle ilişkisinin olduğunu öğrendiği Sezgin A.’yı öldürmeye giderken yakalandı…”
    Big Setenay kumandayı aldı ve TV’yi kararttı! Kapanan TV’nin ekranında bizim gölgelerimiz çıktı. Şimdi napıcaktık? Ya Emo bizi ispitlerse? Ya o gazeteyi beraber yaptık ama annemi de koymuş soysuzlar komserim derse? Ya bu televizyona gölgelerimiz değil de gerçeklerimiz çıkarsa? Ve daha da önemlisi… Kim çoğalttı lan bu gazeteyi?
    Kapı, odanın sessizliğini sol ve sağ aparkatla dağıtırcasına çaldı: Güm, güm. Kapı sesini duyunca o aparkatları sanki biz yemiş gibi olduk. Samo ve ben profesyonelce evde yokuz numarası yapmaya başladık. Bi de baktım Big Setenay direkt ölü numarası yapıyo! Korkudan aklı sıvılaştı herhal. Kapıyı açmadan önce klas bir hareket yaptım. Yine sandalyenin üzerine çıkıp bir açıklama yapmaya başladım:
    ···
  11. 11.
    +7
    Ellerinden elektrik çıkıyodu nerdeyse. Muhtar içindeki bütün pislikleri masaya boşaltmıştı. Gazeteyi kimin delirmişçesine çoğalttığını da şimdi anlamıştık. Bir soru işaretinden kurtulmuştuk. Ama? “Peki bizi nasıl anladı lan bu Waikiki” diye düşünüyodum. Muhtar, beyin okuyomuş gibi cevapladı:
    “Sizi .rospu Nermin’in vurulduğu yerden kaçarken gördüm. Çalıların arasında canlı canlı cinayet izliyodum” dedi. Tam bir gidik. 20 yıldır ikametgah vermekten kafa gitmiş. Samo ve Big Setenay, “Neyin içine girdik böyle” diye bakıyodu. Ama muhtar fotoğrafı koyduğu masaya bir tomar da para koyunca birden dikeldiler! Muhtar ilk girişindeki gibi sessizliğe büründü ve kendi kendine evden çıkıp gitti. Çok mu film izliyo bu muhtarlık ofisinde? Paraya baktım. Gözlerimle sayamayınca ellerime aldım. Yok, ellerimle de sayamadım anasını. Vay toprak zengini .bne! Para havuzu gibi duran masaya çıktım. Ayağa kalktım.
    ···
  12. 12.
    +5
    Paraları toplayıp 3’e böldük matematiğimiz yettiğince. Yeni sayımıza başlama vakti gelmişti. Ama önce… Birer takım elbise, içki sıçkı ve Prozac almak için evden çıktık.
    -SON-
    ···
  13. 13.
    +5
    “Arkadaşlar. Samo. Big Setenay. Bugünden itibaren Şeref Gazetesi’ni hayata geçiriyoruz. Nerede şerefsizlik varsa yazan bir gazete olacak bu. Çok tehlikeli bir iş olduğunun bilincindesiniz biliyorum. Var mısınız ülkeyi sallamaya.”
    Cümlem bitmemişti ki:
    “Varız.”
    ···
  14. 14.
    +5
    Devdıbını merak eden var mı? Yeter mi bu kadar?
    ···
  15. 15.
    +3
    Ve geldik finale! Tahmini olanlar?
    ···
  16. 16.
    +3
    Devam edeyim mi arkadaşlar?
    ···
  17. 17.
    +3
    Paraları toplayıp 3’e böldük matematiğimiz yettiğince. Yeni sayımıza başlama vakti gelmişti. Ama önce… Birer takım elbise, içki sıçkı ve Prozac almak için evden çıktık.
    -SON-
    ···
    1. 1.
      0
      mehmet kanka beni hatırladın mı
      ···
      1. 1.
        0
        Emo Mehmet'i pompalamaya geliyor sanırım
        ···
    2. 2.
      0
      hatırlayamadım?
      ···
  18. 18.
    -2
    Tutarsa çugulayın
    ···
  19. 19.
    -2
    (bkz: eski kalem kanalı uzaylılar hakkında heni video)
    (bkz: ispanyolca çalışıyordum aklıma geldi)
    ···
  20. 20.
    +1
    Efso olmus panpa
    ···