1. 1.
    +4
    sifon çekme panpa poşetle lazım olur
    ···
  2. 2.
    +4 -1
    o günden sonra artık her gün sigara içer oldum amk. üçümüz buluşuyoruz sigara içiyoruz. bir akşam hiç unutmam amk, arka mahallede bahçeli evler var. bir tanesinin bahçesinden şeftali alacaz, ağaçta gözümüze ne güzel gözüküyor şeftalileri.

    duvardan tırmandık ben atladım bahçeye, öyle çalma falan da değil alacam yani 3 tane şeftali gidecem. tam alacam şeftaliyi evin sahibi seslendi napıyorsun diye. amca dedim iyi akşamlar 3 tane şeftali alacaktım canımız istedi arkadaşlarla. adam da kalktı yerinden gibtir git lan dedi, bir tanede elinde bir şey vardı muhtemelen çakmak fırlattı bana, ben hemen kaçtım duvara tırmandım.

    duvarın tepesindeyim dedim ki, amca ne var 3 tane şeftali versen? vermeyeceksen de elleme şeftalime desen de gideriz dedim. bu bana ananı giberim senin falan filan sövmeye başladı. bu benim çok zoruma gitti amk. adama dedim ki sana o şeftalileri yedirirsem dediğin gibi anamı gibsinler dedim.

    kaçtık sonra, ara yolda sigara yaktım, sinirden ağlıyorum. leventle ferhatta tamam lan gibtir et falan diyor ama çok zoruma gitmiş, bir de adama yedirmeyecem sana şeftalileri demişim, yedirmemem lazım. düşünüyorum bir akşam gidip tüm şeftalileri çalsam mı falan diye.

    derken köşede işeyen bir tane bebe gördüm ve aklıma delicesine bir fikir geldi. bu olayı hala mahallede arkadaşlarla rastlaştığım da birbirimize anlatır güleriz. mahallede yaşıtlarımız saklambaç oynuyor. hepsini topladım. herkes poşet falan bulsun dedim millet buldu geldi.

    dedim ki şimdi bunların içine işeyin sıçın amk. millet bakıyor bana. dedim işeyin lan. herkes poşetlere işedi, bir kaç kişi sıçtı amk. bütün poşetleri tek tek üstte hava kalacak şekilde bağladık. 8-9 tane poşet var sidikli taklu elimizde. gittik duvara tırmandım, hepsini de ağacın tepesine atıyorum ben. bir kaç tanesi direk yere düştü tabi.

    adam mal mal izliyor beni. anlamıyor hiç bir tak. dedim ki amca veriyor musun vermiyor musun şeftali? bu gibtir git lan dedi tam ayağa kalktı, levent ferhat ben sapanlarla poşetlere taş atmaya başladık amk. 3-4 tanesi patladı, ağacın tepesinden aşağı sidik tak damlıyor hep.

    aklıma geldi anlattım beyler. muhtemelen pekekent herifte yiyememiştir.
    ···
  3. 3.
    +2
    artık okula giderken sigara vişne suyu alıyorduk, ama ekmeğin yerini vodka almıştı. yarım litreden daha az doldurup veriyordu tekelci. bir gün akşam eve 11 gibi geldim, babama gittim para istedim. ne içindi hatırlamıyorum amk ama verdi babam. çok mutlu olmuştum, sarıldım öptüm falan. mutluluğumun sebebi de ertesi gün vodka alıp ilk defa gerçek bir vodka şişesinden içecek olmamızdandı.

    sabah 11 de çıktım evden, yukarı kata uğradım leventi çağırdım, annesi babası içeri aldı beni zorla kahvaltı yaptırdılar. sonra çıktık leventle, ferhatı da aldık. dedim ki bende çok para var gidip bir şişe vodka alıp içelim. ferhat dediki olum öğle saatinde içilmez çarpar. ben dedim çarpsın amk. ferhat yok falan dedi ama razı ettim ben.

    gittik bir tane vodka aldık 70 lik. 3 tane liseliyiz amk. levent belki orta sondadır tam hatırlamıyorum. gittik vişne suyuna koyarak içiyoruz takunu çıkarmadan. sonra ben alkol ortamında yapılabilecek en büyük hatalardan birini yaparak itiraf etmeye başladım. eda'nın dilek diye arkadaşına aşığım ben dedim. aynı mahallede oturuyoruz ama hiç konuşmuşluğumuz yok. seviyorum ben o kızı dedim. başladım saçmalamaya.

    ferhat normalde ağırbaşlı bir fırlatma olmasına karşın başladı gazı vermeye. git konuş, belki o da sana bir şeyler hissediyor ama söyleyemiyordur. bu esnada vodkam bitti, bu bana şişeyi uzattı ben mal gibi kafama diktim o şişeyi. elimden alana kadar onlar bayağı bir sek vodka içmiştim. deli gibi midem bulanıyor ama kusamıyordum. haykırdığımı hatırlıyorum.

    burada flashback var beyler.

    kendime geldiğimde ferhatın oturduğu evin arkasında levent ve ferhatın ayaklarının üstünde yatıyordum. her yerim sırılsıklamdı, deli gibi zütüm acıyordu amk. gözlerimi açtım yavaş yavaş.

    noluyor lahhnnn? zütüm neden acıyor, gibiyor musunuz muallaklerrr falan demeye başladım. meğer o vodkayı içtikten sonra deli gibi koşmaya başlamışım. bir tane pencere kırılmış mahallede koşmuş koşmuş zütümü açıp üstüne oturmuşum. kafaya bak amk, hafiften i,bnelik mi başladı falan diye düşünmüştüm o zamanlar. bunlar da bir kova su almış bakkaldan kafamdan aşağı dökmüşler ayılayım diye. kendime geldiğimde böyle bir durumdayımdım beyler.

    en kötüsü de kafamı sağa çevirdiğimde bana bakan dileğin gözlerini görmemdi. hafiften tebessüm ediyordu. lan dedim bir de sevdiğin kıza madara oldun salak herif. serde delikanlılık var kıza bağırmaya başladım. dileekkk neye bakıyorsun dilekkkk! zütüm çok mu hoşuna gitti falan, tam o esnada ferhat zütümden çıkarmakta olduğu bir cam parçasını zütüme soktu. acı bir çığlıkla bunun suratına baktım. sus zütünü giberim dedi.

    ben o kafayla gitmiş dileğe seni seviyorum demişim, o da ben de senden hoşlanıyorum demiş. gidip kırık pencerenin üstüne oturmuşum bende sevinçten amk.

    ferhatın gaz vermesinin nedeni de buymuş. eda söylemiş dilek liseli atmığından hoşlanıyor diye. vay amk. bu iki isim yan yana gelince kötü oldu. dilek ve liseli atmığı, ironiye bak ekşici olduk beyler.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    +2
    ilk defa parasızlığı tatmaya başlıyorum. babamın işten eve geldiğinde direk sofraya oturmayıp, televizyon başına geçmesinden sezinliyorum bir şeyler yanlış gidiyor. babam ya yemiyor, ya da çok az yiyor. bir gün sofrada şunları söylediğini hatırlıyorum. bütün işçiler istifa edip gittiler.

    o zamanlar düşünmüştüm ki be muallakler, yıllarca beraber çalıştınız kazandınız. biliyorum da babam hep hak geçmesin diye fazla fazla verir. böyle sünneti falan olur işçinin çocuğunun, sünnetçiye bırakmaz çocuğu, hastanede sünnet ettirir parasını verir. sünnet düğünü için yardım eder falan.

    yanında çalışan elemanları tek tek işten ayrılıyorlar. yıllar önce birisiyle karşılaştığımda beyler bana dedi ki "babanın yanında çalışmak isteyipte mecburen istifa etmek öyle bir koymuştu ki bize, anlatamam. normalde asgari ücretle çalıştırırlar, baban hep fazlasını verdi bize. ama kriz vurduğunda boş boş oturuyorduk, ve ay sonu gelince birilerinden borç alıp bize maaş veriyordu. biz de daha fazla yük olmamak için hep beraber konuştuk arkadaşlarla, istifa ettik gittik."

    bunu duyunca beyler yıllar boyu sövdüğüm babamın elemanlarına karşı nasıl utandım anlatamam. meğer ben onların taşağındaki kıl bile olamazmışım. hepsinden allah razı olsun. o günden beri bir olay karşısında asla ani tepki vermem. derinlemesine düşünürüm. benim göremediğim bir fayda vardır belki diye.
    ···
  5. 5.
    +2
    Yanımda rus var 70 TL ye tuttum onu bırakıp hikayeni okuyorum amk hızlı.20 dk geçti yazmamışın.
    ···
  6. 6.
    +2
    ramazan gelmişti. oruç tutuyordum. zaten ramazan gelmese de çoğu zaman oruçlu gibiydim. veren olursa sigara içiyordum yoksa mal gibi geziniyordum. siz hiç kışın karın içinde bulduğunuz yarım sigarayı ıslak olmasına rağmen cebinize attınız mı beyler? ben o sigaralardan çok topladım. kaloriferin üstünde kuruturdum, bir kaçı içilecek durumda olurdu, çok sıkışınca onları içerdim.

    ramazanın ortalarındayız. bir gün neden hatırlamıyorum ama eve geç gittim. tam iftar zamanı. ben binaya girerken ezan okundu. neyse açtım kapıyı girdim eve, evde abim yok. annemle babam var sadece, oturma odasında oturuyorlar. lan dedim içimden, bunlar neden sofrada değiller? ezanı mı duymadılar acaba falan. elimi falan yıkadım gittim oturma odasına. beynimin en derin yerine kazılmış sahneyi paylaşacağım şimdi sizinle beyler.

    girdim oturma odasına kanepenin birinde annem diğernde babam oturuyor. ikisi de birer bardak su almış. babamın oturduğu kanepenin yanında bir tane sehpa var. üstüne su dökmüş biraz. ıslanmış madeni paralar var. bana dediki (o zamanlar 6 sıfır atılmamaış paralardan, madeni 250.000 ler falan var) 100.000 var mı dedi? babam bana 100.000 liran var mı diyor beyler. liseliler için açıklayayım şimdi ki 10 kuruş. hani şu tedavülde olan ama çiklet bile alamadığın 10 kuruş var ya. heh işte o.

    resmen beynimden vuruldum beyler. yok baba dedim sadece. başka da ne diyebilirdim amk. babam o esnada bir bağırdı beyler. bana baba demeeeeee 100.000 lirası olmadığı için evine ekmek alamayan baba mı olur lannnnn! diye bağırdı. öyle gözümden yaşlar geldi. ağlamak gibi değil sadece yaş döküldü öyle.

    arkamı döndüm amk çıktım gittim evden. sokaklarda kimse yok. hüngür hüngür ağlıyorum. artık parasızlığı aşmış, açlıkla imtihan ediliyoruz resmen. gidecek hiç bir yerim yok, ne yiyecek ne içecek bir şeyim yok. olsa da nasıl yiyip içersin annen baban aç aç otururken.

    o şekilde yaklaşık 1 saat gezdim. hava soğuk, üşüye üşüye ağlıyorum. internet kafeye gittim sonra. biraz ısınayım bari diye. orada ortada bir masa vardı bekleme salonu gibi oturdum oraya. kafeye tek tük müşteriler gelmeye başlıyor. kafenin sahibi 2 tane çayla birlikte geldi oturdu masaya. nasılsın falan biraz konuştuk. yine uzun marlboro ikram etti içtik.
    ···
  7. 7.
    +2
    beyler dediğim gibi 1 günde anlatıp bitirecektim, olmadı iki gün sürdü. kusura bakmayın özür diliyorum bunun için. hikaye kafamda şekillendirdiğim gibi yürümedi, hayatımın belli bir bölümünü biraz ekgib bir biçimde anlatmış oldum. aslında başlık beni değilde daha çok babamı anlatıyor beyler. yinede konu konuyu açtı ve bir çok şeyi anlattım. ama hala anlatmadığım bir kaç şey var. mesela abimle hiç görüşmüyoruz, birbirimizin yüzüne bakmıyoruz. nefret ediyoruz birbirimizden. dedemin cenazesinde annemi arayıp demiş ki "kardeşim olacak puşt evden çıksın, ben başsağlığına geliyorum." ilişkimiz bu durumda yani. ben evden çıktıktan sonra giriyor baş sağlığına.

    Babam işe devam ediyor. Artık yaşlandım bırakacam falan diyor ama, para kazanma dürtüsü daha ağır basıyor hemen. Yeni bir işe giriyor şimdi.

    neyse beyler, dinleyen herkese teşekkür ederim, belki beklentilerinizi karşılamadı hikayem, sevmediniz ama anlatmak istedim. hepinizi de çok seviyorum. hikayemin bitmesi şerefine bir türk kahvesi yapıp uzun marlboro ile selamlıyorum sizleri.

    fenerin maçını izlemeye gidiyorum, maçtan sonra gelirim.
    ···
  8. 8.
    +2
    dilek kalmış lisede amk karıştırma dileği
    ···
  9. 9.
    +2
    güzel. devam et.6 sayfayıda şimdi okudum hiç biyeri için saçma lan burası demedim.
    ···
  10. 10.
    +2
    @207 anlamadınmı beyaz zenci amk... :D asjfhfkhsgef
    ···
  11. 11.
    +2
    günler geçiyor. dilekle sadece mektupla görüşebiliyorum. ferhatla görüştüğümüz de deli gibi sigara içiyoruz. bende hiç bir zaman para yok. ama ferhat hiç dert etmiyor. bazen cebindeki parayı paylaşıyor benimle. ben 15 o 17 yaşında beyler. eskinin arkadaşlıkları farklıydı beyler. durumumu bilen sadece ferhat var.

    böyle giderken dilek artık eskisi gibi sallamaz oluyor beni. ben her gün ona mektup yazıp yolluyorum, o bana haftada bir ya yazıyor ya yazmıyor. ben kafayı yiyecem amk. herşey iyi güzel giderken kız bir anda değişiyor bana karşı. herhangi gözüken bir neden bile yok. evi aramaz oluyor. mahallede gördüğümde yaklaşma şeklinde hareket yapıyor. bunu önceden de yapardı mahallede kimse görmesin diye. ama artık sürekli yapıyor.

    bir gün okuldan kaçtım gittim bunun okulunun önüne. bu okuldan çıktı beni gördü, yaklaşma falan şeklinde kaş göz etti. etrafa baktım annesi yok abisi yok ortalıkta amk. (babası o çok küçükkken ölmüş) lan dedim bunda bir takluk var. gittim yapıştım koluna. dilek neden böyle yapıyorsun dedim, aramıyorsun, yanıma gelmiyorsun, mektup yazmıyorsun falan başladım saymaya. bana ne dedi biliyor musunuz?

    sen önceden bana hediyeler alırdın artık hiç almıyorsun dedi. önceden A4 kağıda yazardın mektuplarını, şimdi saman kağıtlara veya defter yapraklarına yazıyorsun dedi. hiç telefon açmıyorsun dedi. bana zerre değer vermiyorsun dedi. bunların hepsini de bağırarak söylüyor ama beyler. okul çıkışı, düşünün karizmanın dibini.

    ben ağzım açık kalmış bir biçimde bakakaldım. bıraktım bunun kolunu. evet telefon açamıyordum çünkü telefonumuz kegibti amk. bazen sırf telefon açmak için anneannemlere veya teyzemlere gittiğim oluyordu. oradan aradığımda da o çıkmıyordu hiç telefonlara. A4 kağıda verecek para yoktu cebimde, ne gelirse yazabileceğim ona yazıyordum mektupları. hediyesinin amk zaten.

    işte o zaman içimde parasızlığın verdiği çaresizliği hissettim. para olmayınca bir çok şey boştu. sen ne kadar fedakarlık edersen et, insanlar ne durumda olduğunu, neyi neden yaptığını düşünmüyordu. yukarıda da dedim ya işçilere söverdim diye, bilmezdim neden babamı bırakıp gittiklerini. işte dilek; benim dileğim de bilemedi neden ona hediye alamadığımı. neden arayamadığımı. o benim aşkımı kaliteli a4 e değil de saman kağıda dökmeme takılmıştı.

    giderken arkasından baktım. çocuğum lan daha. kimse yok ferhat ve ondan başka. ağlamaya başladım. yapma dedim. kolunu kaldırdı beyler. arkasına dahi bakmadan, yürü bas git anlamında kolunu kaldırdı. hayatımdaki en büyük yenilgilerden birini alıyordum o giderken. o ise hiç bir şeyin farkında değildi.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 12.
    +2
    neyse 2 gün oldu burcudan haber yok. 3 gün oldu burcudan haber yok. 4-5 amk kafayı yiyecem. dedim her şey bitti tabi salak herif. 1 haftayı geçti dayanamadım aradım. meğer ben sövdükçe yumuşayan bana karşı nazikleşen yeliz bunu aramış amk o gün. bunun hemen ardından yeliz, burcunun numarasını benden almış o gün, uzak dur ondan falan demiş. beni hamile bıraktı çocuk bekliyoruz falan vurmuş yalanın dibine. anlattım bende olanları burcuya. ikna ettim, zar zor tekrardan başladık. bundan sonra hiç hata yapmayacaktım beyler. böyle bir lüksüm yoktu.

    o günden sonra yeliz arada bir arıyor, aradığında insan gibi konuşuyordu. hastalığıyla ilgili bilgiler falan veriyordu. ben 3. sınıftayken yıllardır beklediğim haberi verdi. ilik nakli oldum iyileştim dedi. tamam dedim, artık görüşmemize gerek yok. lütfen bir daha arama dedim. o da teşekkür etti her şey için ve bir daha aramadı.

    okula ağırlık vermeye başladım. okulda iktisat kulübünü kurdum ve başına geçtim. 3-4 arkadaştık. kafamıza göre araştırmalar yapıyor, ekonomistleri okulumuza davet ediyor, kimisini getiriyorduk.

    bu günlerde beyler, sözlüklerden birinde bir hatun ile tanıştım. kendisi sözlükte moderatördü. normal konuşuyorduk sadece. arada bir istanbula takımımın maçlarına gittiğim bir arkadaşla takılıyordum. o da aynı sözlükte yazdığından durumu biliyordu. bir gün salakça bir nedenle bu mevzu açıldı. git gide ilerledi. en sonunda olay giberdin gibemezdine geldi. ve tabi her gibiyle düşünen erkek gibi başladım kıza yazmaya. kız çok acaip çıktı beyler. safım masumum sevimliyim diye zırvalarken bir gece saat 2 de telefonun çalması ile uyandım. burcu arıyordur diye açtım direk. ya çok azdım hadi bana bir şeyler söyle dedi. lan dedim kim bu gece gece. bir baktım telefona bu kız. aramızda hiç sevgililik yok bir şey yok. ne söyleyeyim dedim. şimdi orada olsam, aynı yatakta olsak bana neler yapardın anlat dedi. anlattım ben bir şeyler. o günün sabahı aradım, dün arayan abaza hiç o değilmiş gibi, masum taklitleri, saflık taklitleri almış başını gidiyor. iddayı kazanmamak için hiç bir neden göremiyordum. ve bir kızın duygularını (her ne kadar kaltak ruhlu da olsa) bir iddaa uğruna hiçe sayabilecek kadar şerefsizleşmiştim.

    kızı o gün memlekete davet ettim, ertesi gün geldi (zaten burada okuyordu). ve akşdıbına kızı gibtim beyler. tabi kızla birlikte hayatımı da kendi gibimle gibiyordum ama farkında değildim. iddalaştığım arkadaşla buluştuk. rakılarımızı ısmarladı güzelce. mangalımızı yaktık. içiyor eğleniyordum. deli gibi rakı içtim, iyiden iyiye sarhoştum artık. o sırada burcu aradı. ben telefonu açtım. manyak gibi sarhoşum. burcu hüngür hüngür ağlıyor beyler, teyzem öldü diye. bende o kafa yapısıyla diyorum ki teyzeni gibtir ette kıza ne güzel çaktım, kocaman memeleri vardı. anlatıyorum salak gibi sarhoş kafayla. arkadaş da içkili ama benim kadar değil. lan dur amk falan dedi aldı bu telefonu elimden. ben tekrar aldım aradım burcuyu. beyler düşünün teyzeniz ölmüş, aklınıza ilk sevgiliniz geliyor arıyorsunuz, o telefonu sarhoş bir biçimde açıyor ve çatır çatır gibiştiğinden bahsediyor. ki daha çok kısa süre önce günah çıkartmış, yeliz hakkında bütün itirafları yapmış bir insandan bahsediyoruz. bu güveni bir daha sarsmayacağına sözler veren insan.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    +2
    lan şaka yaptım poşetleme boşver yazıyı yaz
    ···
  14. 14.
    +2
    bu arada 2000 li yılların sonlarına geliyoruz artık. yavaş yavaş sivilceleniyoruz. ferhat dediğim arkadaş eda ile konuşmaya başlıyor. edanın bir de arkadaşı var ki dilek diye, çok hoşuma gidiyor benim. sarışın küt saçlı kahverengi gözlü bir şey böyle. ama konuşmaya zerre cesaret yok.

    biz leventle takılıyoruz ferhat kızla birlikteyken. evin yakınında ki internet kafeye gidip multiplayer quake, half life falan oynuyoruz. oynarken de deli gibi sigara içiyoruz.

    birimizin cebinde para olmasa diğerlerinde oluyor. iki kişide olmasa birinde oluyor. sürekli bir paket sigara alacak paramız oluyor yani, ki bu da bize yetiyor. çok lükse kaçarsak okula gidip taze ekmek ve meyve suyu alıyoruz.

    bir gün yine buluştuk mahallede mal mal oturuyoz duvar tepesinde. ferhat ben gidiyom edayla görüşecem dedi. bizde okula gidelim dedik, vişne suyu aldık ekmekle okula gittik. sigara falan içiyoruz arada bir iki lokma ekmekten alıyoruz, bir yudum vişne suyu içiyoruz falan. bir kızla sevişmek nasıl bir şeydir falan diye konuşuyoruz ergensel bir şekilde.

    yarım saat 45 dakika böyle sürdü. sonra ferhat geldi. elinde 1 litrelik kola şişesi var ama içinde yarısına kadar su var. bu geldi oturdu. benim vişne suyunun içine azıcık döktü. levente de döktü. dedi ki bana güveniyorsanız bunu hiç bir şey demeden yavaşca için. lan yavaşça içtim biraz acımsı ama güzel bir tadı var.

    mideme indiği gibi midemi yaktı. ama böyle tatlı bi yakış. sonra biraz daha biraz daha derken 2 bardak vişne suyu içtim ben. içine de azıcık bundan koyuyor ferhat. böyle omuz başlarım falan vücüdumdan ayrılmış gibi hissetmeye başladım. kollarım ağırlaştı başım dönmeye başladı. ama güzelde geliyor içmek de istiyorum.

    meğer ferhat tekel bayine gitmiş vodka almaya. parası yetmemiş, tekelci de bu şişeye doldurmuş biraz vermiş. eskiden böyle şeyler yapıyordu tekel bayi. bugün biraları alırken söyledim hatta: hulusi abi yarım yarım vodka doldurarak bağladın beni buraya diye gülüştük.
    ···
  15. 15.
    +1
    bundan yaklaşık 2 saat sonra burcunun telefonu çaldı. konuştu falan, ondan sonra veriyorum dedi lan pat bana verdi telefonu. ben şoke olmuş vaziyetteyim. telefonu verirken de annem dedi, beni iyice bir heyecan aldı. diyorum acaba kızımın yanında gezme falan mı diyecek, nereden karşılaştık diye sövüyorum, alo diyebildim en sonunda. beyler ben anadolu çocuğu olduğum için çok görmedim böyle şeyleri, yani buralarda bu şekilde değil aile yapıları, o yüzden çok ilgincime gitmişti, anlatacağım. alo dedim telefona, nasılsın oğlum falan dedi teyze bana. konuştuk biraz sonra dedi ki, bak oğlum 900 km. uzaktan gelmişin buralara kızımızın arkadaşı olarak, o yüzden bu akşam bize yemeğe bekliyoruz seni. ben yok teşekkür ederim falan diyorum, teyze ısrar ediyor, olmaz yavrucum o kadar yolu gelmişin misafirperverliğimizi yapmamız lazım bizim diyor, hem kızımızın arkadaşını daha iyi tanıma fırsatını da elde etmiş oluruz diyor. akşam 7 de gitmem lazım diyorum teyze ısrar etmeye devam ediyor. ağzımdan tamam çıktı amk.

    beyler şimdi sözlükte sürekli böbrek.avi falan diyoruz ya. direk öyle şeyler düşündüm. dedim gidecem, böbrek dalak pankreas ne varsa bırakıp çıkacam heralde, korkuyorum bir yandan. daha burcuyu bile 4-5 saattir tanıyorum, yemek işi nereden çıktı hiç tanımadığım insanlarla diyorum.

    buraları biraz hızlı geçeyim. bir cesaret gittim akşam yemeğe. tatlı falan elimde. babası falan var. ben çok gerginim tedirginim, onlar ise gayet rahat. muhabbet dönüyor masada. yemekler yeniyor bir yandan. yemek bitti kahveler geldi, müsade istiyorum çay getiriyorlar. diyorum kendime, sıcak şeyleri içiriyorlar böbrek dalak yumuşuyor heralde, keserken rahat olacaklar falan. telefon titreşimde bir yandan arkadaşım arayıp duruyor. haliyle çok merak etti o 7 de gelecem sanıyor. saat 10 u geçiyordu en sonunda müsade istedim kalktım. telefona baktım 10-12 tane cevapsız arama var. 1 tanesini arkadaşım yapmış, gerisini hep yeliz yapmış amk merak etmesi gereken adam iplemiyor, aramasın dediğim insan defalarca arıyor. aradım arkadaşı, lan ben burada kaldım dedim. iyi tak yedin dedi. bir tane otele gittim beyler, otel sözde 4 yıldızlı amk. buz gibi içerisi, klimayı açtım onunla ısınmaya çalışıyorum. kalorifer falan yanmıyor, muhtemelen de tek müşteri benim.

    yelizi aradım sonra mal gibi. açtı bu, nerdesin sen dedi direk. lan bana hesap falan sorar olmuş diyorum kendi kendime. neyse atıyorum tutuyorum, arkadaşlarla halı saha maçı yaptık falan, telefon sessizde kalmış batak oynamaya gittik. sen nasılsın falan diyorum hiç cevap vermiyor. ben telefon kesildi sanıp kapatıyorum, tekrar arıyor ama hiç ses vermiyor. çok sinir bozucu beyler. bir yandan burcuyla mesajlaşıyorum. burcu da birbirimizi biraz tanıyalım falan dedi, çok mutlu oldum. öyle yattım o gece.

    ertesi gün kalktım, alnımda bir kaşıntı var. gözümü açtım yavaş yavaş, duvarda bir tane örümcek var, alnımla duvar arasında ağ kuruyor beyler. yani düşünün oteli, örümcekler bile odaya yeni bir şey girmesine yabancılaşmış artık. duş aldım bir tane çıktım döndüm bursaya. oradan da bir kaç gün daha takıldık bursa da, memlekete döndük tekrar.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 16.
    +1
    ağlattın lan harbi diyom hüngür hüngür gittim amk
    ···
  17. 17.
    +1
    daha sonra kafenin sahibi dedi ki geçen hafta elemanı kovdum, sürekli burada durmak zorunda kalıyorum, okuldan sonra burada çalışır mısın dedi. zaten adam inşaat mühendisi bina yapıyor sürekli. kafe öyle zevk için açılmış çerez parası gibi geliyor kazandığı. hafta sonları falan da gelirsin dedi. ben varya beyler çalışmak ne demek, domalırım tüm müşterilere. yeter ki para kazanayım, evde bir daha böyle şeyler olmasında.

    yapacağım iş basit amk. kafenin temizliği (süpürülmesi, masaların silinmesi) masa aç, kapat hesap al falan. klagib internet kafe mantığı. bilgisayarlar da o döneme göre iyiler. o gün akşama kadar çalıştım. sonra çağırdı patron beni yanına. dedi ki bundan sonra gece 12 ye kadar çalışacaksın, bugünlük git bakalım dedi. ben öyle yüzüne bakıyorum tabi. ne kadar para alcam en önemli şey o benim için. bu da dediki sen ne kadar alacağını düşünüyorsun heralde. veririz bir şeyler dedi. kafenin anahtarlarından birini de verdi. gönderdi beni.

    ben neyse yine mutlu mesut gittim evime. anlattım anneme. annem yok olmaz çalışamazsın okulun aksar falan diye çıkıştı ilk. sonra ben dedim ki be anam ders aksarsa aksasın, aç yatıyoruz bugün farkında mısın?

    ondan sonra gözlerini devirdi gitti beyler. ağlamıştır muhtemelen.
    ···
  18. 18.
    +1
    kör olacam lan biraz kısalt entryleri
    ···
  19. 19.
    +1
    adam gelecekten yazıyor beyler 2000li yılların sonunda
    ···
  20. 20.
    +1
    okuyoruz amcık yaz sen.
    ···