/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +9 -17
    Ortaokul yeni bitmiş, liseye geçilmişti.
    Bana o zaman deselerdi ki \"Hayatının aşkı ile tanışacaksın\" gibseler inanmazdım.

    DN: Türkçem fazla iyi olmadığı için anlatım bozukluğu olabilir, üzgünüm.
    ···
  1. 2.
    +2
    sonra yazarsin kafa acma bu saatte
    ···
  2. 3.
    0
    Ee bu kadar mı? Bu nasıl hikaye girişi amk
    ···
  3. 4.
    +2 -1
    ilkokuldan bazı arkadaşlarımın da benimle aynı lisede olması aslında avantajdı, en azından yalnız olmayacaktım. Aradan 4 ay geçti, başka bir okuldan bir kız, bizim okula, bizim sınıfa geldi adı "Melike Beste"

    Ben kızı ilk başta gördüğümde pek giblemedim açıkçası, standart öğrenciydi. Gerçekten öyle miydi acaba? Veya daha doğrusu öyle mi devam edecekti?
    ···
  4. 5.
    +3
    Arkadaşlarla "şu kızı ayarlarsın, bu kızı ayarlarsın" üzerine iddialara girer, gider mal gibi konuşur ve reddedilirdik, ama o dönem köpek gibi eğlenirdik. Melike'nin okula gelişinin üstünden 3 hafta geçmişti ki, ayarlama iddiasında sıra bendeydi ve bana Melike hedef gösterildi. Ben de tabii ki "Ayarlarım lan ne olacak" kafasında takılıyorum.

    ilk geldiği günlerde dikkatimi çekmişti, sürekli limonlu soda alırdı kantinden ve içerdi tenefüste. Melike'yi kantinde yakaladım, tek başına oturuyordu ve önünde her zaman(Bakın istisnasız her zaman) aldığı limonlu sodası yoktu. Benim de o dönemler harçlığım azdı ama sırf iddia uğruna limonlu soda aldım 2 tane(ki ben pek sevmem limonlu) geçtim oturdum karşısına ve uzattım "ilk geldiğin zamanlarda pek fazla konuşamamıştık, okulumuza ve sınıfımıza hoşgeldin Melike, ben nitta"

    Kafasını kaldırdı ve "Teşekkür ederim, hoşbuldum" dedi, sodayı aldı gülümsedi fakat üzgün gibi bir hali vardı. O gülümsedikten sonra 2-3 saniye tabiri caiz ise mala bağladım.
    ···
  5. 6.
    +3
    Kendimi toparladıktan sonra konuşmaya çalıştım ;

    N: Üzgün gibi görünüyorsun, neyin var?
    M: Yok bir şey, beni yalnız bırakır mısın?
    N: Peki(Başka ne diyebilirdim ki?)

    Kalktım yanından kantinin kapısına gittim, tam çıkacaktım ki geri dönüp Melike'ye bir kez baktım. Kızın gerçekten bir derdi vardı, belli oluyordu. Acaba ailesinden birine mi bir şey olmuştu? Bilmiyordum ve anlatmamıştı. Onun konuştuğu kızlara sordum neden böyle olduğunu, sonuçta sınıf arkadaşım o benim neden üzgün olmasını isteyeyim ki diyordum. Onlar da şaşkındı bu duruma, çünkü dün neşeli olan kız bugün üzgündü ve henüz kimseye bir şey anlatmamıştı.

    Gün bitti, son zil çaldı ve okuldan yavaş yavaş çıkıyoruz. Melike, yanında bir kaç kız ile birlikte konuşarak benim birazcık önümden gidiyor. Okulun kapısından çıktı, döndü beni gördü ve bana el salladı gülümseyerek. Ben de ona el salladım, o ayrı yoldan gitti ben ayrı yoldan. O gün nedense aptal gibiydim, evde babam bana neyin var diye sorup durdu, bir şey diyemedim. 14 yaşındayım daha, acaba ben hoşlanıyor muydum Melike'den? O aklıma geldikçe, gülümsemesi gözümün önüne geliyordu ve ben de salak salak sırıtıyordum.
    ···
  6. 7.
    +6
    Ertesi gün son dersten hemen önceki tenefüste bizim tayfamız bir araya geldi, bana Melike ile olanları sordular "Ayarladım tabii ne sandınız? O kız bende" dedim, oo moo falan derken sınıftan Eda yanıma geldi.

    E: Nittacım benimle kantine gelir misin?
    N: Tamam olur
    ... merdivenden inerken
    N: Ne oldu Eda? Sen benimle pek muhattap olmazdın?
    E: Seninle konuşmamız gereken bir konu var.

    Benim aklımdan o an neler geçiyor biliyor musunuz? Ben kesin sıçtım, kesin tayfayla konuştuklarımızı duydu bu ve hesap soracak. Yusuf yusuf atıyorum ufaktan. Her neyse, kantine indik, Melike ve Ayhan bir masada oturuyorlar. Eda "Hadi gel şuraya geçelim" dedi ve onların yanına oturduk.

    A: Vaay Nitta naber ya hiç selam sabah yok küs müyüz
    N: Yok be olum fırsat mı var sanki zaten aynı sınıfta bile değiliz
    E: Ayhancım gelsene bir şeyler alalım bize
    A: Tamam olur geliyorum

    Ayhan ve Eda kalktılar sıraya girdiler, hepimiz soda istedik. Bu arada Ayhan ve Eda benim ilkokulda beraber okuduğum arkadaşlarım, Eda benimle aynı sınıfta Ayhan ise farklı bir sınıfta, keşke aynı sınıfa düşseydik.

    Ayhan ve Eda kalkar kalkmaz Melike konuşmaya başladı;

    M: Nitta dün için çok özür dilerim biraz üzgündüm umarım seni kırmamışımdır?
    N: Yok be ne kırması, neden üzgündün söyler misin çok özel değilse?
    M: Babam hastaydı da biraz, ondan üzgündüm
    N: Anladım, geçmiş olsun.
    M: Teşekkür ederim

    Eda ve Ayhan gelene kadar tenefüs bitti amk, neyse zil çaldı, zaten son dersti ve derste boş geçmişti neredeyse.
    ···
  7. 8.
    0
    Kimse okumaz pnp ben diyim
    ···
  8. 9.
    +5
    Son dersin zili çaldı, Melike yanıma geldi ve bana bir kâğıt verdi "Bunu evde oku lütfen" dedi ve gitti.

    Ne yazdığını merak ediyordum ama evde oku dediği için de açmak istemiyordum eve gidene kadar. Hiç kimseyi giblemeden eve doğru koşmaya başladım, nefes nefese eve girdim, odama geçtim ve kağıdı direkt açtım. Kağıtta yazan yazı şuydu "Ben senden hoşlanıyorum"

    Afalladım, adeta beynimden vurulmuşa döndüm o an. Şansıma da o gün Cuma idi ve Pazartesi'ye kadar onu görmeyecektim. Beynimden vurulma hissi geçtikten sonra şakadır ya amaan diyip kağıdı attım çöpe. Pazartesi günü okula gittiğimde Melike yoktu, gelmedi o gün okula, 4 veya 5. dersten sonra hatırlamıyorum birine sordum sınıftan, yakın olduğu kişilerden birine ve aldığım cevap tadımı kaçırmıştı "Babasını hastaneye mi kaldırmışlar ne olmuş"
    ···
  9. 10.
    +2
    Tabi onunla ilgili hiç bir şey bilmediğim için hangi hastanede olduğunu bilmiyordum ve yanına gidemiyordum. O dönemde cep telefonumuz yoktu, arayamıyorduk da. Melike koskoca 3 gün okula gelmedi, Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri onsuz geçti.
    Salı günü bizim iddia tayfasından biri Melike'yi sorduğunda farkında olmadan bağırıp "Beni yalnız bırak" dedim, tüm sınıf birden bana baktı ve ben ne olduğunu anladığımda pardon diyip sırama geri oturdum.

    Neden? Neden Melike'yi düşündüğümde veya ondan bahsedildiğinde kalbimin atışı hızlanıyordu ki? Abi çok saçma, neden?

    Perşembe günü okula gitmek istemedim, hasta numarası yaptım babam yemedi. Keyfim yoktu, Melike yoktu çünkü. Babamın zorlamasıyla o gün okula 1 ders geç gittim, tam teneffüs zamanında okula girmiştim ki duvar dibinde Eda ve Melike'yi gördüm. O nasıl bir sevinç bendeki? Hiç kimse, biri ne der ne olur diye düşünmeden koşa koşa gittim ve Melike'ye sarıldım. Eda'nın o an bana bakışını asla unutamıyorum, şu zamanki deyişle "Nabıyon sen dıbına koduğum" der gibi bakıyordu. Ağzımdan çıkan ilk kelime "iyi misin" oldu, biraz geri çekildim ve özür diledim aniden sarıldığım için.

    M: Ben iyiyim, teşekkür ederim. Babam rahatsızdı, onu hastaneye kaldırdık o yüzden gelemedim. Sarıldığın için de teşekkür ederim, kendimi iyi hissetmeme sebep oldun.

    Ben, o an bendeki, daha doğrusu içimdeki hissin tarifini asla yapamam.
    ···
  10. 11.
    +2
    Melike bana fısıldayarak kağıdı okuyup okumadığımı sordu, başımı sallayarak evet, okudum dedim. Gözleri parladı birden, şaka değil miydi o? diye düşündüm. Gerçek miydi acaba?

    Eda Melike'nin bana fısıldadığını görünce "Oo ben gideyim siz konuşun özel konuşacak şeyleriniz var belli ki" dedi ve sinsi bir gülümseme atarak ayrıldı yanımızdan. Tam o anda zil çaldı, Melikeyle beraber sınıfa gittik, benim sırtımda çanta tabii geç kaldım okula. Sınıfa Melike ile beraber girdiğimi gören iddia tayfasının yüzü düştü, benim kazandığımı düşünüyorlardı ve bu onlara adam başı 3 jetona patlayacaktı(Atari salonu).

    Geç kaldığım için en arkadan bir arkadaşı en öne, benim boş sırama almışlardı ve oturabileceğim tek yer Melike'nin yanıydı. Geçtim oturdum, dersi dinledik notumuzu aldık ve sınav zamanları söylendi o gün. Okul çıkışı anlaştık, 2şerli gruplar halinde sınavlara çalışacaktık tenefüslerde. Ben Melike ile çalışacaktım ve hala daha anlam veremediğim mutluluk vardı içimde.
    ···
  11. 12.
    +1
    Aradan geçen 1 hafta boyunca biz sürekli sınavlara çalıştık, yeri geldi okuldan sonra topluca parkta grup grup oturup çalışmalar yaptık, hafta sonları aynı şekilde. Kısacası sınavlara iyi hazırlandık, gülüp eğlenerek.

    Sınav haftasının ilk günü, yani Pazartesi gününün ilk tenefüsünde Ayhan yanıma geldin"Aga az konuşalım gelsene bi" iyi dedim tamam, Melikeye birazdan gelicem ben diyip çıktım dışarı.

    A: Ya aga, sen Melike'ye yakınsın, baya yakın arkadaşsınız
    N: Evet aga, hayırdır?
    A: Ya ben sana şey dicektim, bana ayarlasana onu?

    ???

    N: Nasıl yani?
    A: Ben Melike'den hoşlanıyorum, onu diyorum bana ayarlasanda biz sevgili olsak? Yardımcı olur musun?

    Ananı gibeyim, o an benim sinirlerim ilk kez bir tavan yaptı, ama o kadar sıkıyorum ki kendimi kıpkırmızı olmuşum, Ayhan dedi ki "iyi misin" hiç bir şey söylemeden girdim içeri, Ayhan kapıda bana bakıyor ne oldu buna der gibi, gittim sıraya oturdum ve Melike'nin elini tuttum.
    ···
  12. 13.
    +3
    Onun bunu gördüğünden eminim, çünkü elini tutmamla kapıdan ışınlanması bir oldu.
    Melikeye baktım, kıpkırmızı olmuş, kilitlenmiş kalmış öyle bana bakıyor. Gülümsedim ve "Ben de senden hoşlanıyorum, kağıtta yazanı okudum ve mutlu oldum" dedim. Kilitlenmesi yerini o kadar masum ve tatlı bir gülümsemeye bırakmıştı ki, anlatamam. Bir an aklıma bizim tayfa geldi "Ben kızı ayarladım da, arkadaşlarıma nasıl ihanet edicem? Sonuçta sözümüz var ciddi beraberlik olmayacak, daha sonra kıza söylenecek gerçek" dedim kendi kendime. Ama öte yandan, Melike'den sanırım gerçekten hoşlanıyordum ve galiba arkadaşlarımı satacaktım.
    ···
  13. 14.
    +1
    Sınav haftası bitti, gayet güzel sonuçlar çıkmıştı. Mükemmel olmasa da ona yakındı sınıfın ortalama sonucu, çalıştığımız konular, dersler meyvesini çok güzel vermişti. Tabi yaşımız 14 olduğu için o dönem el ele tutuşmuyorduk fazla Melike ile, sadece sıradayken sıra altından ahahaha tam ergenlik ya.

    Aradan öyle ya da böyle 1.5 ay geçti, bizim tayfadan Tuna geldi ve bana dedi ki "Hani ciddi sevgililik olmayacaktı? Ben gidip Melike'ye her şeyi anlatıcam sen oyun bozanlık yapıyorsun" ben kilitlendim kaldım, ne diyeceğimi şaşırdım sadece "Yapamazsın" dedim, sesimin tonundan bir şeyler anlamış olacak ki "Nitta, sen" diyebildi ne diyeceğini tahmin ettiğim için biraz yüksek sesle evet dedim sadece. Söylemedi. Gerçekten söylemedi, diğerlerine de söylettirmedi.
    ···
  14. 15.
    +2
    Kasım ayına geldiğimizde bir Cuma günü okul çıkışı Melike'nin babası gelmiş, kapıda bekliyordu. Tabii Melike yanına gidene kadar babası olduğunu bilmiyordu kimse, babası beni çağırdı yanına ve bana teşekkür etti Melike'nin derslerine çalışmasına yardımcı olduğum için. Kendine dikkat et dedi, Melike'yi bindirdi arabaya ve gittiler. El bile sallayamadım Melike'ye korkudan, babası amk, 14 yaşındayım giberdi valla.

    Aralık ayında Melike'nin doğum günü varmış, geçtikten sonra söyledi bize ve biz de ufak da olsa geçmiş doğum günü hediyeleri aldık ona, verdik sınıfta topluca ve kız çok sevinmişti buna.

    O sene sıra altından el ele tutuşa tutuşa, gizli saklı sevgilicilik oynarken bitti. Evet, gerçekten sevgilim olmuştu, zamanla birbirimize karşı olan konuşmalarımız değişmiş, her şey iyi gidiyordu. O senenin yaz tatilinde babasının kansere yakalandığını öğrendim, akciğer kanseri.
    ···
  15. 16.
    +3
    Melike'nin babası lise 2nin ortalarında hayatını kaybetti, Melike 2 hafta okula gelmedi. Ben tabi ders çalışmak için falan babamlarla gittiğim için, evini biliyordum. Ben artık dayanamadım 2 hafta sonrasında babama söyledim bunu, beni aldığı gibi evlerine gittik yine annem babam ve ben, o gün rapor almıştım okula gitmemek için. Melikenin ailesi ve benim ailem bizi çok yakın arkadaş olarak bildikleri için rahattık. Annesine Melike'nin nerede olduğunu sordum, odasında dedi ve yanına gitmem 2 saniye sürmedi. Odaya girdiğimde yan dönük uzanmış ağlıyordu, babasının ölümünün üstünden 2 hafta geçmişti ama hala çok üzgündü, babasıydı sonuçta. Beni görünce kalktı yerinden bana direkt sarıldı ve ağlamaya başladı.
    Ben de sarıldım ona, istemsizce ben de ağlamaya başlamıştım, tabii belli etmemeye çalışıyordum ama kalp atışını hissedebiliyordum o an. Bana söylediği şey şu oldu "Beni yalnız bırakma lütfen"
    ···
  16. 17.
    +3
    Benim yüzüm kapıya doğru dönüktü, kapı aralandı annesini gördüm, Melike kapıyı duyduğu halde "Bırakma lütfen" dedi fısıldayarak. Ben kaldım o halde, annesi gördü aha dedim sıçtık, içimden yalvarıyorum ne olur yanlış anlama ne olur öyle anlama diye, kafasını tamam der gibi salladı ve yavaşça kapıyı kapatıp gitti. Melike'yi aldım, yatağa oturttum, başını omzuma koydu biraz sakinleşmişti ama hala ağlamaklıydı.

    M: Teşekkür ederim.
    N: Ne için?
    M: Buraya geldiğin için, bana sarıldığın için, sana sarılmak o kadar iyi geldi ki.
    N: Annen gördü sarıldığımızı zaten. Umarım sorun çıkmaz.

    Melike gözleri dolu şekilde gülümsedi ve bana bakarak "Biliyor canım" dedi.

    N: Ne-neyi biliyor?
    M: Beraber olduğumuzu.
    N: Şaka yapmıyorsun değil mi?
    M: Ya şu an şaka yapacak halim var mı aptal

    Gerçekten şaka yapmıyordu amk, söylemiş annesine.

    N: Ee ne dedi peki?
    M: ilk başta kızdı biraz daha okulun başındasın ne sevgilisi bu diye, daha sonra seni anlattım, anlatınca sana ısınmış olmalı ki babam da biliyordu. Nitta, ben ailemden hiç bir şey saklamam. Bana söz vermeni istiyorum şimdi.
    N: Ne sözü?
    M: Beni asla bırakmayacağına dair, seni seviyorum

    O güne kadar beraberliğimiz oldu, ilk kez bana seni seviyorum dedi.

    N: Söz veriyorum, ne olursa olsun bırakmam seni.

    Bir kez daha sarıldı bana, iyice sakinleşmişti bu sefer ve yüzünde ufak ufak gülümseme beliriyordu.
    ···
  17. 18.
    +3
    Bir şekilde atlatmasına yardımcı oldum o günleri, lise 2yi de aynı tempoyla bitirdik diyebilirim, arada ufak tefek şeyler de oldu tabi Ayhanla olmadı değil ama çözüme kavuştu hepsi ve saldı.

    Lise 3e geçtik, son 1 senemiz kaldı artık iyice yoğunlaşmışız derslerimize hepimiz. Tabi arada çalışmayan dürzüler de vardı her sınıfta olduğu gibi. Bir gün Eda geldi yanımıza, nasıl gidiyor bakalım ilişkiniz diye sordu, gayet iyi gidiyordu ve bunu büyük mutlulukla söyledik. Ee hiç öpüştünüz mü diye sordu sinsi bir gülme ile, Melike ile birbirimize baktık, cevap hayırdı tabii ama Melike birden bire "Evet ama bu seni ilgilendirmez" dedi, Eda oo hadi bakalım dedi, ben Melike'ye wtf amk der gibi bakıyorum o an, göz kırptı bana güldü. Eda bu seni neden bu kadar ilgilendiriyor dedim, ee arkadaşım değil misin dedi, tamam arkadaşız ama özel hayatımız dedim, aman iyi be sormadım say dedi gitti sırasına oturdu. O gün kafama takıldı benim o "Hiç öpüştünüz mü" sorusu ve Melike'nin buna "Evet" demesi.
    ···
  18. 19.
    +4
    O gün okul çıkışı Melike "Bize gelsene yarım kalan konulara çalışıp bitirelim" dedi, iyi dedim tamam geleyim. Eve gidene kadar el ele tutuştuk, ara ara bana bakıp güldü. Anlam veremedim tabi buna.

    Eve girdik, direkt geçtik odasına, önce yemek yedik sonra başladık inek gibi konulara devam etmeye, o okuyor ben not alıyorum, ben okuyorum o not alıyor. Arada annesi gelip bir şey lazım mı diye soruyor, kurabiye yiyip çay içiyoruz falan. Ben konuyu okurken Melike bir an "Nitta" dedi, efendim dedim, kulağıma yaklaşıp "Öpsene beni" diye fısıldadı. Nasıl yani dedim, dudağımdan dedi. Ben donup kaldım baya bir süre, bunu fark etti "Bu seni düzeltir şimdi" dedi yaklaştı ve dudağıma bir öpücük kondurdu. Ben kıpkırmızı oldum, öyle diyor. O da oldu tabi, öper öpmez kafasını kitaba çevirmesi bir oldu, sanki hiç yaşanmamış gibi. Seni seviyorum dedim, ben de seni seviyorum diyip bir kez daha öptü beni. Bu sefer dokundurmadı, 10 saniye kadar öpüştük resmen.
    ···
  19. 20.
    +1
    Tam ayrıldığımız anda kapının açılıp annesinin gelmesi bir oldu, Melike aynen şunu söyledi elindeki kalemi yanağıma koyup "Dur bekle bak şimdi ne yapıcam" ama bir yandan gözlerindeki acaba gördü mü korkusunu görebiliyordum. Tamam her şeyi söyler de bunu söyleyemez amk.

    Annesi bizi o halde gördü ve kendini tutamayıp gülmeye başladı "Siz ders çalışmaya mı geldiniz resim yapmaya mı" dedi, güldük baya bir o arada Melike yanağıma cidden kalp çizdi tükenmez kalemle.

    Görmemişti ve gerçekten çok iyi kurtulmuştuk, belki de hayatımızdaki tüm şansımızı o gün o an harcamıştık.
    ···