/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +12 -3
    Yıl 2004, bahse konu kızın adı Şeyma olsun.
    Yaşım daha 18, şeyma ise 17. O yaşa kadar hiç kız arkadaşım olmamış adam akıllı. Liseden yeni mezun, dersaneye giden bir adamım. Üniversite sınavı tak gibi geçmiş, 100bine zor girmişim, şansımı bir daha deneyecem ama pek de ders çalışan bir tip değilim.
    Lisedeyken peşimde bir kız vardı. Tatar, gözleri çekik, biraz topluca bir kız. Bana platonik aşıktı ve bunu belli etmekten de hiç çekinmedi ben lise sonda o 2\'deyken. Bazı bazı sapıklık kıvdıbına bile geldi durumlar. Koridorda arkamda Allah\'sız diye bağırdığını hatırlıyorum. O zamanlar mesajlar 2 kontör, hergün en az 1 mesajım olurdu şeymadan.
    Gel zaman git zaman ben mezun oldum, sınava girdim ama şeyma halen peşimde. Birgün güzel bir mesaj atmış, içimden dedim ki "ulan areo, günah mk yeter lan, hiç yoktan bi mutlu et kızı", tamam dedim gel buluşalım. Şeyma önce afalladı sonra mesaj attı sonrasında ise aradı. Dalga mı geçiyorsun ciddi misin dedi bana, gayet ciddiyim, buluşalım dedim. Arkadan bir çığlık geldi sonra ne zaman dedi, yarın öğlen gibi buluşuruz dedim tamam dedi kapattı gülücüklü sesiyle...
    https://www.esenshop.com/...mistin-Gozyaslar-0b18.jpg
    ···
  2. 2.
    +7
    Ertesi gün oldu, çok da üstüne düşmedim, hazırlanmadım. Sadece mutlu olsun diye gidecektim yanına. Çıktım evden koyulduk yola. Buluşacağımız cafenin önüne 10-15 dk kadar önce geldim fakat ben gittiğimde çoktan orda olan ve beklemekten sıkılmış bir şeyma gördüm. Dedim saati yanlış mı anladın acaba, yoo dedi yeni geldim...
    Yeni gelmediği belliydi, en azından yarım saattir ordaydı. O gün ilk defa bir kızın elini tutmasam da ilk defa elimi tutup gözlerime bakarken içimi titreten bir kız oldu. Öyle tatlı bakıyordu ki hayran hayran gözlerini kocaman açıp, kendimi bir tak zannedecektim az daha. ilk buluşmamızdı, nasıl oldu ne oldu bilmiyorum bir anda öptü dudaklarımdan. Ayak parmak uçlarımın bile gıdıklandığını hatırlıyorum.
    O cafeden çıktığımızda ben de artık o yarı çekik gözlü tatar kızına aşıktım. Neredeyse 1.5 senedir yüzüne bakmadığım kızın ne kadar güzel olduğunu farkedip hayretler içerisinde bakıyordum. Yumuşacık elleri, pürüzsüz bir yüzü vardı. O kadar temizdi ki bebek cildi gibiydi...
    ···
  3. 3.
    +7
    Aylardan eylül oldu. Kızım babası emniyette kıdemli bir polis. Emniyet lojmanlarında kalıyorlar. Bu kadar olumlu şeyin yanında tek bir olumsuzluk var o da mustafa diye birinin olması. Mustafa diye bir "kanka" sından bahsedip duruyor. Şeymaya mesajlar atıyor ilk zamanlar. Rahatsız oldum, siteden bir arkadaşı olduğunu, senelerdir aynı sitede olduklarından bahsetti. Çocukluk arkadaşıymış. Öyle deyince birşey demedim fakat bir süre sonra görüşmemesini sitedim. Önceleri olmaz dedi, aileler birbirini tanıyor ne derim ben dedi şimdi neriman teyzeye felan deyip olayı uzattı. Ben üzerine düştükçe durumun rengi değişmeye başladı. Olay bir süre sonra aslında mustafanın buna aşık olduğu ve bunu rahatsız ettiği yönüne evrildi.
    Bu durumdan ciddi manada rahatsız oldum ve mustafayla görüşmek istedim ama şeyma kesinlikle olmaz manyak mısın babası komiser onun dedi, başın yanar boşver ben artık görüşmeyecem dedi ve yanımda mustafaya seninle artık görüşmek istemiyorum diye mesaj atarak kendince konuyu kapattı.
    Tabii konu şeyma da kapandı, bende değil...
    ···
  4. 4.
    +7
    Gel zaman git zaman içimde kelebekler uçmuyor, adeta toplu sex partisi yapıyorlar. O kadar mutluyum ki, öyle seviyorum ki tarifi imkansız. Her uzaktan gördüğümde koşup sarılasım geliyor, yanaklarını mıncıra mıncıra morartasım geliyor. Her gece geleceğin hayallerini kuruyorum, evlendiğimizi, çocuklarımızın neye benzeyeceği hayallerini kuruyorum. Ne kadar mutlu olacağımızı, ömrümüz boyunca hep aynı evin çatısında yaşadığımızı düşünüyorum.
    Çok güzel bir duyguydu. Aradan günler geçiyor daha da seviyordum, biraz daha süre geçiyor daha da daha seviyordum. Sonu yok gibiydi. O 1.5 senede istemememin sebebini anlayamayıp kendime kızıyordum. 2004 yazı her yazdan daha güzeldi, çünkü temmuz 5 den beri şeyma benim sevgilimdi.
    Hayatım boyunca bir daha bu kadar saf, bu kadar temiz sevemedim hiçkimseyi...
    ···
  5. 5.
    +5
    Aylardan ekim olmuştu...
    Ben şeymayı yolcu ettim şeymayı sitesinin yakınında. O da yürümeye başladı, site kapısına doğru. Sonra site kapısını geçti ilerlemeye devam etti. Beni görmedi, o kadar emindi ki siteye yaklaşmayacağımdan polis sitesi olduğu için, hiç arkasına bile bakmamıştı.
    Nereye gittiğini bilmiyorum ama şeyma köşeyi dönüp gözden kaybolunca sitenin girişine gittim. Nöbetçi polise mustafa burlarda mı diye sordum, sen kimsin dedi, arkadaşıyım dedim, evde dur arayayım dedi. Elim ayağım birbirine dolaştı, adam kulübedeki dahili telefondan aradı evlerini, kim diye sormuş olacak ki mustafa, areo dedim, hangi areo diye de sorunca nöbetçi de bana sordu, şeymanın arkadaşı areo, tamam deyip kapattı. Sitenin önünde bekliyorum, bir eleman geldi boy 1.90 felan, sur kapısı gibi. Hasgibtir dedim bu beni dümdüz eder, yumuşak konuşayım bari dedim.
    Selamün aleyküm dedim, eleman elimi sıkmadı, bana direk sen neden şeymaya sapıklık yapıyorsun dedi... !!!
    ···
  6. 6.
    +5
    Bir gün haftasonu için o 3 saatlik yolu teperek yanına gittim. Kararlıydım, son darbeyi vuracaktım ona bugün. Direk yüzüne bakmak istiyordum, o surat ifadesini görmek istiyordum. O benim yüzüme bakamadı ama ben onun direk suratına bakıp gülecektim. Şamar atsın, bağırsın çağırsın dedim, ama o zevki tadacam. O yıkımı görecem gözlerimle dedim. O bana 1, ben ona 10 boynuz taktım diye zevkten dört köşeyim...
    Otobüste gidiyorken düşündüm, biz temmuz 2004de başladık, mustafa olayından sonra 2-3 haftalık bir aramız var, şimdi ise 2005 aralık neredeyse 2006 olmuş. 1.5 seneyi devirmişiz nerdeyse. Bunun 3 ayı gerçek 14 ayı benim intikamım. Uzun sürdü ama tam istediğim kıvamda dedim, bu gece istediğimi alırım ben dedim. içimde bir korku da var bir değişik ama aklımdaki ses "devam aynen böyle, çok iyi oldu, sen bunu başaracaksın" diyordu. Bildiğin 14 aydır olmadığım bir adam gibi davranmak beni de yormuştu. yarı şizofreni, yarı bipolar gibi davranıp karşımı yormaya çalışmaktan ben de yorulmuştum. Bugün ise ektiğimi biçecektim artık. Hepsi son bulacaktı, hem intikamı alacak, hem gibtirimi çekecektim. Mis gibi uyuyacaktım 1.5 senedir uyku girmeyen gözlerime bu gece huzur dolacaktı...
    ···
  7. 7.
    +5
    Şeymanın annesi ve babası boşanmış bir kızdı. Babası çenesine aldığı bir mermi sonucunda bir kısım konuşma yetisini kaybetmişti. Kızıyla hiç ilgilenmiyordu. Anne de polis fakat anne sürekli farklı farklı erkekleri aha senin cici baban deyip gösteren bir kadın. Ayrıca çok farklı şehirdeler, haftada bir kez ararsa arıyor annesi.
    Normalde zaten bir kızın bu duruma düşmesi de normal değildi. Bir erkeğin peşinden bağıracak kadar çirkin de değil kişiliksiz de değildi. Takıntılıydı. istiyordu, sevilmek istiyordu. Fakat bunu yanlış şekilde yapmıştı. Benimle çıktığı gün mustafayı bıraksaydı belki de onunla evliydim şu an. O zaman birşey demeye hakkım olmazdı.
    Bana kendini o kadar teslim etti ki kendimle çelişmeye başladım. Gerçekten seviyordu. Hem de çok seviyordu. Çünkü sevmeseydi o kadar pgibolojik şiddete maruz bırakmazdı kendini.
    Eskiden kavga ederdik, bağırışırdık ya, o yok artık. Ben ne dersem diyeyim susuyordu suçlu olduğu için. Seviyor, gidemiyor, sadece dinliyordu haksız olduğu için.
    Ben mi?
    Ben ise hem nefret ediyor, tiksiniyor, kin doluyor fakat gidemiyordum da. Ömrüm boyunca yanımda kalsın istiyor ama kalırsa bunu kendime yediremeyip ona hergün bu şekilde davranacağımı da biliyordum.
    Halen ölsün istiyordum, acı çeksin istiyordum.
    Ama öldüğünü düşününce de içim acıyordu.
    Tarifsiz bir duygu. Nerfet ve aşkın aynı anda yaşanması...
    ···
  8. 8.
    +5
    Devam edeyim mi?
    ···
  9. 9.
    +5
    Ona karşı o kadar nefret doluyum ki anlatmamın imkanı yok. Bazen unutuyordum, yüzüne bakıp bakıp gülümsüyordum ama o an arkamdan "gene mi yiyeceksin boynuzu, aferin aferin aynen böyle devam gerzek!" diye bir ses geliyordu.
    O 3 aylık çıkmamızın intikamı o kadar uzadı ki ertesi yaz oldu. ikimiz de üniversite kazandık farklı şehirlerde. Fakat bu şehirler arası otobüsle 3 saatti yalnızca.
    Ben üniversiteye gitmenin sarhoşluğuyla hemen 3-5 tane kız buldum kendime. tek tek onlarla çıkıyor, Öpüşürken fotoğraflarımızı çekiyordum sonra ayrılıyordum. Amaç ne kadar çok kızla aldatırsam o kadar iyi. Hemen göndermiyorum fotoğrafları, sonradan toplu gönderecem. Ayrılmıyorum da şeymadan. Hergün ne kadar özlediğimi söylüyorum arada sonra gene ağzına sıçıyorum. iyice kafası kaydı. Bir gülüyor bir anda bağırmaya başlıyor sonra ağlayrak özür diliyor vb.
    istediğim kıvama gelmeye başladı.
    Majör depresyon.
    Son darbe olarak o aldatılma gününden beri olan herşeyin yalan olduğunu söyleyecek ve fotoğrafları yollayacaktım ki kafa iyice gitsin...
    ···
  10. 10.
    +5
    Otobüsten indim, karşımda hiç öyle kötü davranmıyormuşum, ağzına sıçmıyormuşum gibi, hergün sevgi dolu konuşuyormuşum gibi bir neşeyle beni karşıladı. Olduğu yerde zıplıyor, boynuma atlıyor deli gibi, yanaklarımdan öpüp öpüp duruyor, özleminden ölmüş resmen.
    Ben de kendimi kaptırdım o sıra, sarıldım öptüm, kokladım felan, ağzım kulaklarıma varıyor, tuttum elini sıkı sıkı gidiyoruz derken "lan bi saniye ne oluyor mk, bi kendine gel, gavat mısın züt!" dedim kendi kendime bir süre sonra. Elini bıraktım ve somurttum. Hoşgeldin major areo. Şeyma da o kadar alışmış ki hiçbişi demedi. Neden bıraktın demedi, somurtmama ses çıkarmadı. Ama o gün ilk defa korktum şeymadan. Elini bıraktıktan bir süre sonra gülerek birşeyler dedi, ben somurtarak cevap verdim bir anda kahkaha attı sonra sustu 1dk kadar sonra tekrar kahkaha attı durduk yere sonra bir baktım gözlerinden yaş süzülüyor. Ama kahkaha bildiğin korku filmindeki delilerin kahkahası. Yemin ediyorum o an korktum birşey demeye. Onu aldattığımı söylersem bulduğu birşeyle beni deşebilir diye düşündüm. Duygudurum bozukluğu hat safhada. işkencelerime dayanamıyor ama beni bırakamıyor da. Hem ağlıyor hem gülüyor. Çok korkunç birşeydi o an yüzünde gördüğüm. Dehşete kapıldım şeymayı o halde görünce.
    O zamana kadar farkındaydım ama o an ilk defa durumun bu kadar ciddiyetine vardım...
    ···
  11. 11.
    +5
    Benim kafamda hep bir mustafa belirsizliği oldu. Şeymanın mustafa konusu her açıldığındaki telaşı aklımdaydı. Birkaç kere farketmeden ifadesini de değiştirdi ufak da olsa. Aslında şeyma bayaa zeki bir kız, benimle bunları yaşarken aynı zamanda dil sınavında türkiyede ilk 100'e girmiş bir kız. Fakat işte, küçük hatalar ele verir insanı...
    Ben artık neredeyse hergün bastırmaya başladım mustafa konusunu. Eskisi gibi aşk böcekleri değildik, artık kavga etmeye başladık. Ben bir yana o bir yana gitmeye başladık. Küslükler, kırıcı laflar söylenmeye başladı. Benim içimde ise süreki uçurumdan düşme hissi gibi bir his vardı. Seziyorum, biliyorum ama ne yapmam lazım? Dedikleri doğruysa mustafayla karşılaşırda birbirimize girersek babası beni uçurur, 18'im de dolmuş, hayatım kararır. Ama ya hissettiğim gibi yalansa? O zaman ne olacak?...
    Öğrenmem lazımdı durumu, başka türlü geceleri uyuyabileceğim yoktu, başka bir çarem yoktu...
    ···
  12. 12.
    +4
    Yıl 2019...
    Facebook profili halen açık, benimki de öyle. Profil resminde oğlumun resmi var. Halen bakıyor bana, halen takip ediyor. Bazen yanlışlıkla fotoğraflarımı, videolarımı beğeniyor. Sanırım sarhoş olduğunda bakıyor genelde ve beğendiğinin de farkına varmıyor. Senelerdir böyle. En son resimdeki gibi 22 ağustosta yanlışlıkla beğendi gene. Bu sefer mesaj attım, "beklenmedik bir hamle" diyerek. Facebooktan engelledi beni. Büyük ihtimal benden değil, kendisinden korktu. Çocuğu olan evli bir adamdım ben ve halen onda takıntı durumundayım sanırım.
    http://www.resimag.com/p1/99892ada89c.jpeg
    Güldüm, sadece güldüm. Artık çocuk değildim, artık bir babaydım. O eski areo öyle bir öldü ki, artık intikam diyene zütümle gülüyorum. intikam denilen şeyin ne kadar saçma, ne kadar gereksiz ve ne kadar ezikçe birşey olduğunu en iyi ben biliyorum. Sakın ha sakın benim gibi olmayın. Ben büyük bir yanlış yaptım, asla toparlanmayacak bir enkaz bıraktım arkamdan...
    Sonrasında çok dua ettim, Allah'ım, yaptıklarım için affet, ne olur çoluğumdan çocuğumdan çıkarma, ne varsa benden çıkar, ne gelirsen senden gelsin razıyım diyerek.
    Sonra ne mi oldu?
    Varan 1; (bkz: alopecia universalis hastasıyım); suratına bakılmayacak bir ucubeye döndüm.
    Varan 2; (bkz: böbrek taşı evreleri); dünyadaki en beter ağrıları defalarca çektim.
    Varan 3; (bkz: 33 yaşındaki dayınız olarak vasiyetimdir) artık ölmekten korkar duruma geldim, sağlık konusunda zütüm toparlanmıyor.
    Ama diyorum, iyiki oluyor, iyiki bana geliyor hepsi.
    Oğluma birşey olmasın da varsın benim canım gitsin.
    Seni de seviyorum halen şeyma. Belki aşk olarak değil ama sana yaptıklarımdan ötürü öbür tarafta yüzünü bu sefer yerden ayıramayacak olanın ben olduğunu biliyorum, sana karşı hep bir sevgim kalacak. Senden hiç özür dileyemedim ama dilemek istiyorum. inşallah samimi pişmanlığımı farkedersin.
    Bu arada, sagopa kajmer'in bir pesimistin gözyaşları cd sini vermiştin bana ya, onu ben tüm fotoğraflarımızla beraber yaktım intikam yemini eşliğinde. Tüm şarkıları aklımda, hepsi ezberimde, fotoğrafların da öyle. Onları yaksam da hepsi beynimde kazılı. Onlar orda yandı ama sonradan ben daha beter yandım. Bu közün kokusu ölene kadar burnumda tütecek.
    Kendine iyi bak...
    Areo Hotah.
    ···
  13. 13.
    +4
    Planı devreye koydum. Tam bir manyak gibi davranıyorum. Bir gün iyiyken diğer gün kötüyüm. Bazı cümleler kuruyorum dünyanın en mutlu kızı olurken 10 dk sonra bir anda çöküntüye uğratıyorum. Sürekli ileri geri oynuyorum kedinin fareyle oynaması gibi.
    Aklısıra benim büyüklük yaparak onu affettiğimi düşündüğünden ötürü iyice bana kendini bıraktı. Tamamen ellerimde artık. istediğimi yapabiliyorum, bildiğin oynuyorum kafasının içinde. Akşamları pgibiyatr kitaplarında okuduklarımı bildiğin ters mühendislik gibi iyileşme yerine kötüleşme amaçlı üzerinde kullanıyorum. Elini tutuyorum, gözlerine bakıyorum, sarılıyorum, öpüyorum ama yaparken nefret ediyorum ondan, içimden neler geçiyor neler. Tiksiniyorum.
    Yada tiksiniyor zannediyorum...
    ···
  14. 14.
    +4
    giberim lan bunun pgibopatlığını dedim kendi kendime, ne olacaksa olsun!
    Şeyma dedim, efemdim dedi. Sen beni aldattın ya dedim mustafayla, o an yüzü yere düştü tekrar, o günden beri senden nefret ediyorum, tiksiniyorum senden dedim, anında gözlerinden yaşlar düşmeye başladı ayak diplerine...
    Sen beni aldattın ya, ben de seni aldattım hem de kaç kere, bak fotoğraflara dedim, açtım telefondan gösterdim, sadece bir tanesine baktı göz ucuyla, diğerlerine de bak dedim, hayır gibisinden başını salladı yüzü halen yere bakarken, bak ulan dedim, bakacaksın dedim! Ama bakmadı.
    Yüzünü kaldır şeyma bana bak dedim, kaldırmadı, hiçbir şey demedi. Sadece hıçkırarak ağladı. Mumdan bir heykel gibiydi, hareketsiz, ifadesiz. Sadece arada hıçkırma sesi ile yere damlayan damlacıklar vardı.
    O an beni vurdu.
    Bir anda bana sarıldı, özür dilerim, çok özür dilerim, binlerce kez, milyonlarca kez özür dilerim. Ben hep seni sevdim, çok özür dilerim, sen de bir daha yapma olur mu? Bir daha başka bir kıza dokunma, dayanamıyorum, içim parçalanıyor yapma bir daha, ne olur yapma, ne olursun dedi...
    ···
  15. 15.
    +4
    Bu sefer mum olma sırası bendeydi...
    Olduğum yere eridim. Ciğerim alevler içinde kaldı. Ulan dedim, yapma bunu dedim yapma! Bana bunu yapma dedim içimden. Yutkundum birkaç kez, denedim aslında ağlamamayı ama durmadı ki...
    Birkaç damla süzüldü gözlerimden. Ben de sarılmışım, farketmedim bile sarılırken. Kollarım gitti onu sarmak için. Ulan dedim, ulan şeyma, benle çıktığın an ayrılsaydın ya, dıbına koyayım yapacağın işin, ayrılsaydın ya gerzek dedim içimden. Yüzüne birşey demeye mecalim yoktu. Aslında yüzüm de yoktu. Evet, haksızdı, yapmıştı birşeyler ama bunun karşılığı bu değildi. Çakıl taşı atana kaya fırlatmak, tüküreni suda boğmaktı benimki. Çok abartmıştım çok. Ya bırakacaktım yoluna gidecekti ya da gerçekten affedecektim. Böyle olmadı be areo dedim, olmadı böyle...
    ···
  16. 16.
    +4
    Akşama kadar ben olayın şokuyla biraz duraksadım. Kötü davranmaya korkmaya başladım. O kadar araştırmış o kadar okumuştum ki karşımdakini çok rahat analiz edebiliyordum artık. Şeyma artık resmen deli kategorisindeydi...
    Ordayken ağzından birşey kaçırdı. Bana hiç dememişti. Daha üninin ilk ayında bir kıza şiddet uygulamış, çok da küçük bir olaydan ötürü. 3 ay uzaklaştırma almış ama kimseye deme dedi bana. Kime diyeyim ki dedim. Babama felan deme dedi, babana nasıl diyeyim telefonu bile yok adamın dedim kahkaha attı gene dimi ya yoktur sende dedi, o zaman anneme deme dedi, tamam dedim ama annesinin de numarası yoktu bende.
    Peki bana neden demedin bu durumu dedim, beni bırakma diye demedim dedi. Sustum orda, artık yaptığı her hareketten sonra onu bırakacağım şüphesine kapılmış, bu korku kafasında öyle bir büyüklük yaratmış ki takıntı kıvdıbına gelmiş.
    Ne yapacağımı bilemedim. Ona onu aldattığımı söylemeye cesaret edemedim. Telefondan açıp gösterecektim fotoğrafları bildiğin korktum.
    O günün akşamı terminale gittik, ben otobüse binecektim. Artık normal davranıyordum o hallerinden korktuğum için ama şeyma o kadar gitmiş ki artık bende değildi.
    Otogarda oturduk otobüsü bekliyoruz, o sıra bir telefon geldi açtı bu, 20-30 sn konuştu. iyiyim sen nasılsın? Benim işim var sonra konuşuruz felan dedi kapattı. Kim dedim arayan ibrahim dedi liseden var ya, napıosun felan dedi iyi dedim kapattım işte dedi.
    Bir erkek adı duyan areo rahat durur mu? Kafamdaki sesler başladı;
    Demek liseden? Demek ibrahim? O da mı kankan? Aile dostunuzun oğlumu yoksa seni kevaşe? Mustafa da arıyor mu ara ara? Daha kim var Ahmet mehmet mahmut?...
    Şimdi gibtim belanı diyerek o içimdeki nefret alev aldı...
    ···
  17. 17.
    +4
    Saat 18:55, bıraktım şeymayı, otur dedim bir bankı göstererek, oturdu. Ben dışarı çıktım. Sanırım sigara içeceğimi sandı. Ben ise 19:00 otobüsüne bindim ona söylemeden.
    Saat 19:05, beni göremeyince aradı telefonla. Meşgule attım, tekrar aradı, gene attım. 3. kez arayınca açtım, nerdesin dedi, otobüsteyim gidiyorum dedim, ne otobüsü areo nerdesin dedi, otobüsteyim dedim, kendine iyi bak dedim, gitme dedi in o otobüsten ne olur in diye bağıra bağıra ağlamaya başladı. Otobüs nerde dedi, in ne olur dedi. Nefes alış verişlerinden koştuğunu anladım.
    Ben inmedim, yoluma devam ettim.
    Giderken herşey tersti. içimde huzur yoktu, aşırı bir rahatsızlık vardı. Gene kendimi duvarlara vurmak istiyordum ama bu sefer onun yüzünden değil, kendi yüzümden. Kendimden de nefret etmiştim.
    E şimdi ne olacaktı?...
    ···
  18. 18.
    +4
    Yurda vardığımda telefonu açtım. Onlarca mesaj vardı, 30-35 kere aramış, bilgilendirme mesajı geldi. Hiçbir mesaja cevap vermedim, hiç geri aramadım...
    Bırakmam gerektiğini anladım. Hem aşk, hem nefret aynı kesede durmuyordu. Hem kendimi hem şeymayı yakmıştım. Onun yaptığı bir yanlışı domino etkisiyle çok farklı yerlere taşımıştım.
    Ayrıca içim acıyordu, evet evet, acıyordu. Hem de o kadar çok ki anlatmanın tarifi yok. Yurda gittiğimde volta atmaya başladım koridorda, gece saat 1 civarı. Sağa dönüyordum sola dönüyordum, dayanamadım, bir sigara yaktım. Kamera vardı koridorda, gibimde miydi? Değildi.
    Sonra nöbetçi geldi yanıma, içerde sigara içmek yasak kardeş dedi, giberim lan yasağını dedim, yeter lan dedim bir anda bağırmaya ve etrafı kırıp dökmeye başladım. Durmuyordum, duramıyordum. Ölüyordum, nefes alamıyordum. Nefretimden duramıyor, aşkımdan geberiyordum.
    Hem ağlayıp hem sağa sola vurmaya devam ettim. Önce nöbetçi sonra diğer odalardan arkadaşlar çıktı, bugüne kadar hiç böyle birşey yapacak bir adam profili çizmemiştim, herkes şok içerisindeydi.
    Kendi kendime vuruyordum, ellerimi tutmaya çalışıyorlardı. O kadar kasıldım ki 3-4 kişi beni tutsa dahi onlar sanki beni tutmuyorlarmış gibi devam ediyordum. Tüm kaslarım kaskatı olmuştu.
    En sonunda oturdum, durdum, hıçkırarak ağlamaya başladım.
    Ne oldu oğlum ne bu halin birşey mi oldu birine, annene babana bierşey mi oldu dediler.
    O an ağzımdan çıktı;
    "Sevdiğim kız öldü bu akşam" dedim...
    Herkes sustu...
    ···
  19. 19.
    +4
    Her gece ağlıyordum. Odamdaki arkadaşlarım odaya girmiyorlardı gece ben sızıp uyuyana kadar. Beni yalnız bırakıyorlar, arada bir kapıdan dinliyorlardı birşey kırıp döküyor muyum diye sonra kantine gidiyorlardı. Okul felan zaten yalan oldu. Uyumuyorum, sürekli ağlıyorum.
    Ben ne zaman bu kadar sevdim dedim, ne zaman bu hale geldim, sensiz nefes alamıyorum şerefsiz dedim, neden yaptım bunları dedim, neden daha çok zarar verdin hem ona hem kendine dedim.
    Dinmiyordu, içimdeki dinmiyordu. Öyle bir acı yok. Hergün azalması gerekirken daha da çok artıyordu.
    Dayanamadım artık, bu şekilde dayanamam dedim, kabul et lan köpek dedim şeymasız olmuyor, yapamıyorsun, seviyorsun köpek gibi dedim.
    Aldım elime telefonu aradım.
    Telefona ulaşılmıyordu.
    Mesaj attım, telefonu açınca beni ara dedim.
    Cevap gelmedi. 1 gün, 2 gün, 3 gün derken 2 hafta geçti. Telefonu kapalıydı.
    Dedim istediğin oldu işte. Telefonunu değiştirmiş, rahat bırak kızı da vicdan azabınla geber git dedim kendime...
    ···
  20. 20.
    +4
    rez alalım, şu pm'lere de bak arada bir
    ···