/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +12 -3
    Yıl 2004, bahse konu kızın adı Şeyma olsun.
    Yaşım daha 18, şeyma ise 17. O yaşa kadar hiç kız arkadaşım olmamış adam akıllı. Liseden yeni mezun, dersaneye giden bir adamım. Üniversite sınavı tak gibi geçmiş, 100bine zor girmişim, şansımı bir daha deneyecem ama pek de ders çalışan bir tip değilim.
    Lisedeyken peşimde bir kız vardı. Tatar, gözleri çekik, biraz topluca bir kız. Bana platonik aşıktı ve bunu belli etmekten de hiç çekinmedi ben lise sonda o 2\'deyken. Bazı bazı sapıklık kıvdıbına bile geldi durumlar. Koridorda arkamda Allah\'sız diye bağırdığını hatırlıyorum. O zamanlar mesajlar 2 kontör, hergün en az 1 mesajım olurdu şeymadan.
    Gel zaman git zaman ben mezun oldum, sınava girdim ama şeyma halen peşimde. Birgün güzel bir mesaj atmış, içimden dedim ki "ulan areo, günah mk yeter lan, hiç yoktan bi mutlu et kızı", tamam dedim gel buluşalım. Şeyma önce afalladı sonra mesaj attı sonrasında ise aradı. Dalga mı geçiyorsun ciddi misin dedi bana, gayet ciddiyim, buluşalım dedim. Arkadan bir çığlık geldi sonra ne zaman dedi, yarın öğlen gibi buluşuruz dedim tamam dedi kapattı gülücüklü sesiyle...
    https://www.esenshop.com/...mistin-Gozyaslar-0b18.jpg
    ···
  2. 2.
    +7
    Ertesi gün oldu, çok da üstüne düşmedim, hazırlanmadım. Sadece mutlu olsun diye gidecektim yanına. Çıktım evden koyulduk yola. Buluşacağımız cafenin önüne 10-15 dk kadar önce geldim fakat ben gittiğimde çoktan orda olan ve beklemekten sıkılmış bir şeyma gördüm. Dedim saati yanlış mı anladın acaba, yoo dedi yeni geldim...
    Yeni gelmediği belliydi, en azından yarım saattir ordaydı. O gün ilk defa bir kızın elini tutmasam da ilk defa elimi tutup gözlerime bakarken içimi titreten bir kız oldu. Öyle tatlı bakıyordu ki hayran hayran gözlerini kocaman açıp, kendimi bir tak zannedecektim az daha. ilk buluşmamızdı, nasıl oldu ne oldu bilmiyorum bir anda öptü dudaklarımdan. Ayak parmak uçlarımın bile gıdıklandığını hatırlıyorum.
    O cafeden çıktığımızda ben de artık o yarı çekik gözlü tatar kızına aşıktım. Neredeyse 1.5 senedir yüzüne bakmadığım kızın ne kadar güzel olduğunu farkedip hayretler içerisinde bakıyordum. Yumuşacık elleri, pürüzsüz bir yüzü vardı. O kadar temizdi ki bebek cildi gibiydi...
    ···
  3. 3.
    +7
    Gel zaman git zaman içimde kelebekler uçmuyor, adeta toplu sex partisi yapıyorlar. O kadar mutluyum ki, öyle seviyorum ki tarifi imkansız. Her uzaktan gördüğümde koşup sarılasım geliyor, yanaklarını mıncıra mıncıra morartasım geliyor. Her gece geleceğin hayallerini kuruyorum, evlendiğimizi, çocuklarımızın neye benzeyeceği hayallerini kuruyorum. Ne kadar mutlu olacağımızı, ömrümüz boyunca hep aynı evin çatısında yaşadığımızı düşünüyorum.
    Çok güzel bir duyguydu. Aradan günler geçiyor daha da seviyordum, biraz daha süre geçiyor daha da daha seviyordum. Sonu yok gibiydi. O 1.5 senede istemememin sebebini anlayamayıp kendime kızıyordum. 2004 yazı her yazdan daha güzeldi, çünkü temmuz 5 den beri şeyma benim sevgilimdi.
    Hayatım boyunca bir daha bu kadar saf, bu kadar temiz sevemedim hiçkimseyi...
    ···
  4. 4.
    +7
    Aylardan eylül oldu. Kızım babası emniyette kıdemli bir polis. Emniyet lojmanlarında kalıyorlar. Bu kadar olumlu şeyin yanında tek bir olumsuzluk var o da mustafa diye birinin olması. Mustafa diye bir "kanka" sından bahsedip duruyor. Şeymaya mesajlar atıyor ilk zamanlar. Rahatsız oldum, siteden bir arkadaşı olduğunu, senelerdir aynı sitede olduklarından bahsetti. Çocukluk arkadaşıymış. Öyle deyince birşey demedim fakat bir süre sonra görüşmemesini sitedim. Önceleri olmaz dedi, aileler birbirini tanıyor ne derim ben dedi şimdi neriman teyzeye felan deyip olayı uzattı. Ben üzerine düştükçe durumun rengi değişmeye başladı. Olay bir süre sonra aslında mustafanın buna aşık olduğu ve bunu rahatsız ettiği yönüne evrildi.
    Bu durumdan ciddi manada rahatsız oldum ve mustafayla görüşmek istedim ama şeyma kesinlikle olmaz manyak mısın babası komiser onun dedi, başın yanar boşver ben artık görüşmeyecem dedi ve yanımda mustafaya seninle artık görüşmek istemiyorum diye mesaj atarak kendince konuyu kapattı.
    Tabii konu şeyma da kapandı, bende değil...
    ···
  5. 5.
    +5
    Benim kafamda hep bir mustafa belirsizliği oldu. Şeymanın mustafa konusu her açıldığındaki telaşı aklımdaydı. Birkaç kere farketmeden ifadesini de değiştirdi ufak da olsa. Aslında şeyma bayaa zeki bir kız, benimle bunları yaşarken aynı zamanda dil sınavında türkiyede ilk 100'e girmiş bir kız. Fakat işte, küçük hatalar ele verir insanı...
    Ben artık neredeyse hergün bastırmaya başladım mustafa konusunu. Eskisi gibi aşk böcekleri değildik, artık kavga etmeye başladık. Ben bir yana o bir yana gitmeye başladık. Küslükler, kırıcı laflar söylenmeye başladı. Benim içimde ise süreki uçurumdan düşme hissi gibi bir his vardı. Seziyorum, biliyorum ama ne yapmam lazım? Dedikleri doğruysa mustafayla karşılaşırda birbirimize girersek babası beni uçurur, 18'im de dolmuş, hayatım kararır. Ama ya hissettiğim gibi yalansa? O zaman ne olacak?...
    Öğrenmem lazımdı durumu, başka türlü geceleri uyuyabileceğim yoktu, başka bir çarem yoktu...
    ···
  6. 6.
    +5
    Aylardan ekim olmuştu...
    Ben şeymayı yolcu ettim şeymayı sitesinin yakınında. O da yürümeye başladı, site kapısına doğru. Sonra site kapısını geçti ilerlemeye devam etti. Beni görmedi, o kadar emindi ki siteye yaklaşmayacağımdan polis sitesi olduğu için, hiç arkasına bile bakmamıştı.
    Nereye gittiğini bilmiyorum ama şeyma köşeyi dönüp gözden kaybolunca sitenin girişine gittim. Nöbetçi polise mustafa burlarda mı diye sordum, sen kimsin dedi, arkadaşıyım dedim, evde dur arayayım dedi. Elim ayağım birbirine dolaştı, adam kulübedeki dahili telefondan aradı evlerini, kim diye sormuş olacak ki mustafa, areo dedim, hangi areo diye de sorunca nöbetçi de bana sordu, şeymanın arkadaşı areo, tamam deyip kapattı. Sitenin önünde bekliyorum, bir eleman geldi boy 1.90 felan, sur kapısı gibi. Hasgibtir dedim bu beni dümdüz eder, yumuşak konuşayım bari dedim.
    Selamün aleyküm dedim, eleman elimi sıkmadı, bana direk sen neden şeymaya sapıklık yapıyorsun dedi... !!!
    ···
  7. 7.
    +4
    Dedim kardeş bir saniye. Ben? Şeymaya sapıklık? Şaka mı yapıyorsun dedim? Şeyma benim 1.5 sene peşimde koştu okulda dedim ne sapıklığı? Bir sapık varsa şeyma bana yaptı da usta siz sevgili misiniz yoksa dedim yutkunarak.
    Değiliz dedi, ağustosta ayrıldık (yanımda mesaj attığı gün) ama seviyorum halen, sen de sapıklık yapıyormuşsun diye dedi bana.
    Dedim usta aynısını senin için de bana dedi inanır mısın? Siz ne kadar süre çıktınız dedim. Mayıs 15den ağustosa kadar işte dedi.
    Acı bi gülümseme attım, ben de temmuz 5den bugüne kadar kardeş dedim. Mustafa gözlerini büyüttü hasgibtir abi ya dedi, ben de yere bakarak hem de ne hasgibtir kardeş dedim. Hatta bir baktık ki ikimize de aynı bileklikten ve kolyeden almış şeymacığım...
    O sıra şeyma elinde market poşediyle karşıdan gelmeye başladı. Önce bizi farketmedi ama mustafayla beni yanyana görünce şok geçirdi. Önce bir duraksadı sonra yüzü tamamen yere paralel bir şekilde yanımıza geldi...
    ···
  8. 8.
    +3
    ilk sözü;
    Areo ben seni seviyorum oldu ve sustu.
    Üçümüzde sus pusuz. içimde öyle bir nefret var ki dağları yıkarım. Sen konuş mustafa istersen önce dedim. Tamam dedi, gitti yanına bunu senden beklemezdim kevaşe dedi ve kolye ile bilekliği yere attı üstüne bastı. Sonra geri geldi yanıma, bu kadar mı usta dedim bu kadar dedi. O kadar hafif geldi ki bana yaptığı komiğime gitti o an.
    Sıra bendeydi. O kadar çok sevmişim ki nefretim ondan büyük oldu. Parçalamak istiyorum her bir noktasını. Kemiklerini kırıp yakmak istiyorum benzinle. O derece bir nefret. Nasıl sonsuz sevdiysem aynen sonsoz nefret ediyorum şu an.
    Gittim yanına, çenesinin altından tuttum ve kaldırdım yüzünü tatlı tatlı. Bana baktı aşağıdan yavru kedi gibi, mustafa gibi birşey deyip çekip gidecem zannetti sanırım. Sağ elimle şamarı bir çaktım olduğu yerde 180 derece döndü, döndüğü gibi de siteye doğru kaçmaya başladı. Nöbetçi polis de gördü olanları ama umurumda değil artık.
    Kinim kendimden bile güçlü...
    ···
  9. 9.
    +3
    Mustafayla telefonlarımızı aldık evlere dağıldık. O geceyi ve ardından gelen birkaç günü hatırlıyorum. Allah'ım ben bunu haledecek ne yaptım diye duvarlara vura vura ağladığımı biliyorum. Ama hüzünden değil, sinirden, nefretten, kinden...
    Planlar yapmaya başladım. Ciddi ciddi planlar yapmaya başladım. Günlerce ne yapabileceğimi düşündüm. Öldürmek istiyordum hem de canını yaka yaka, işkenceyle, o bana numaradan bakan gözbebeklerine iğne sokmak istiyordum en çok. Tam bir cani olmaya başladım. Ama arada bir engel vardı, aramızdaki bu durum biliniyor ve bu kızın başına birşey gelirse pederi ilk benim başıma çöker.
    Ne yapmak lazım, nasıl yapmak lazım o zaman diye düşündüm. Günlerce düşündüm. Sonra en iyi yöntemi buldum; intihar etmesini sağlayacaktım...
    ···
  10. 10.
    +3
    Oturdum evdeki tüm pgiboloji kitaplarını araştırmaya başladım. O zamanlar internet yaygın değil, pdf kitap bulmak felan imkansızdı. Evdekiler yetmedi, şehir kütüphanesine gittim. Oradan bulabildiğim işe yarayacak tüm kitapları aldım. Kendi veresiyem 3 kitaptı, 2 arkadaşımı daha işin içine sokarak 8 kitap aldım toplamda. Neredeyse günde 1 kitap bitiriyordum. Aradan da neredeyse 2 hafta geçmişti. Kitapları okumuyor, ders çalışır gibi çalışıyordum, notlar alıyordum kendime. 4-5 kitap bittikten sonra yavaşça harekete geçmeye karar verdim.
    Şeymaya onunla görüşmek istediğimi söyledim ama nefret olarak değil, bu konuyu aşabileceğimizi düşündüğümü, ayrı kaldığımız süre zarfından sevdiğimi farkettiğimi, affetmeye hazır olduğumu, affetmenin bizi birbirimize daha çok bağlayacağını, böylesine büyük bir olaydan sonra affetmenin beni de rahatlatacağını söyledim.
    E tabii ki bunlar yalandı.
    Aslında benden duymak istediklerini söyledim. Aldatan ve vicdan azabı çeken bir karakterin en çok duymak istediği ve kendini karşısındakine teslim etmesini sağlayan cümlelerin bu olduğunu artık biliyordum...
    ···
  11. 11.
    +3
    Arkası yarın diyelim... Yoruldum... iyi sabahlar panpalarım, yarın devam ederim...
    ···
  12. 12.
    +5
    Devam edeyim mi?
    ···
  13. 13.
    +4
    Planı devreye koydum. Tam bir manyak gibi davranıyorum. Bir gün iyiyken diğer gün kötüyüm. Bazı cümleler kuruyorum dünyanın en mutlu kızı olurken 10 dk sonra bir anda çöküntüye uğratıyorum. Sürekli ileri geri oynuyorum kedinin fareyle oynaması gibi.
    Aklısıra benim büyüklük yaparak onu affettiğimi düşündüğünden ötürü iyice bana kendini bıraktı. Tamamen ellerimde artık. istediğimi yapabiliyorum, bildiğin oynuyorum kafasının içinde. Akşamları pgibiyatr kitaplarında okuduklarımı bildiğin ters mühendislik gibi iyileşme yerine kötüleşme amaçlı üzerinde kullanıyorum. Elini tutuyorum, gözlerine bakıyorum, sarılıyorum, öpüyorum ama yaparken nefret ediyorum ondan, içimden neler geçiyor neler. Tiksiniyorum.
    Yada tiksiniyor zannediyorum...
    ···
  14. 14.
    +5
    Şeymanın annesi ve babası boşanmış bir kızdı. Babası çenesine aldığı bir mermi sonucunda bir kısım konuşma yetisini kaybetmişti. Kızıyla hiç ilgilenmiyordu. Anne de polis fakat anne sürekli farklı farklı erkekleri aha senin cici baban deyip gösteren bir kadın. Ayrıca çok farklı şehirdeler, haftada bir kez ararsa arıyor annesi.
    Normalde zaten bir kızın bu duruma düşmesi de normal değildi. Bir erkeğin peşinden bağıracak kadar çirkin de değil kişiliksiz de değildi. Takıntılıydı. istiyordu, sevilmek istiyordu. Fakat bunu yanlış şekilde yapmıştı. Benimle çıktığı gün mustafayı bıraksaydı belki de onunla evliydim şu an. O zaman birşey demeye hakkım olmazdı.
    Bana kendini o kadar teslim etti ki kendimle çelişmeye başladım. Gerçekten seviyordu. Hem de çok seviyordu. Çünkü sevmeseydi o kadar pgibolojik şiddete maruz bırakmazdı kendini.
    Eskiden kavga ederdik, bağırışırdık ya, o yok artık. Ben ne dersem diyeyim susuyordu suçlu olduğu için. Seviyor, gidemiyor, sadece dinliyordu haksız olduğu için.
    Ben mi?
    Ben ise hem nefret ediyor, tiksiniyor, kin doluyor fakat gidemiyordum da. Ömrüm boyunca yanımda kalsın istiyor ama kalırsa bunu kendime yediremeyip ona hergün bu şekilde davranacağımı da biliyordum.
    Halen ölsün istiyordum, acı çeksin istiyordum.
    Ama öldüğünü düşününce de içim acıyordu.
    Tarifsiz bir duygu. Nerfet ve aşkın aynı anda yaşanması...
    ···
  15. 15.
    +5
    Ona karşı o kadar nefret doluyum ki anlatmamın imkanı yok. Bazen unutuyordum, yüzüne bakıp bakıp gülümsüyordum ama o an arkamdan "gene mi yiyeceksin boynuzu, aferin aferin aynen böyle devam gerzek!" diye bir ses geliyordu.
    O 3 aylık çıkmamızın intikamı o kadar uzadı ki ertesi yaz oldu. ikimiz de üniversite kazandık farklı şehirlerde. Fakat bu şehirler arası otobüsle 3 saatti yalnızca.
    Ben üniversiteye gitmenin sarhoşluğuyla hemen 3-5 tane kız buldum kendime. tek tek onlarla çıkıyor, Öpüşürken fotoğraflarımızı çekiyordum sonra ayrılıyordum. Amaç ne kadar çok kızla aldatırsam o kadar iyi. Hemen göndermiyorum fotoğrafları, sonradan toplu gönderecem. Ayrılmıyorum da şeymadan. Hergün ne kadar özlediğimi söylüyorum arada sonra gene ağzına sıçıyorum. iyice kafası kaydı. Bir gülüyor bir anda bağırmaya başlıyor sonra ağlayrak özür diliyor vb.
    istediğim kıvama gelmeye başladı.
    Majör depresyon.
    Son darbe olarak o aldatılma gününden beri olan herşeyin yalan olduğunu söyleyecek ve fotoğrafları yollayacaktım ki kafa iyice gitsin...
    ···
  16. 16.
    +5
    Bir gün haftasonu için o 3 saatlik yolu teperek yanına gittim. Kararlıydım, son darbeyi vuracaktım ona bugün. Direk yüzüne bakmak istiyordum, o surat ifadesini görmek istiyordum. O benim yüzüme bakamadı ama ben onun direk suratına bakıp gülecektim. Şamar atsın, bağırsın çağırsın dedim, ama o zevki tadacam. O yıkımı görecem gözlerimle dedim. O bana 1, ben ona 10 boynuz taktım diye zevkten dört köşeyim...
    Otobüste gidiyorken düşündüm, biz temmuz 2004de başladık, mustafa olayından sonra 2-3 haftalık bir aramız var, şimdi ise 2005 aralık neredeyse 2006 olmuş. 1.5 seneyi devirmişiz nerdeyse. Bunun 3 ayı gerçek 14 ayı benim intikamım. Uzun sürdü ama tam istediğim kıvamda dedim, bu gece istediğimi alırım ben dedim. içimde bir korku da var bir değişik ama aklımdaki ses "devam aynen böyle, çok iyi oldu, sen bunu başaracaksın" diyordu. Bildiğin 14 aydır olmadığım bir adam gibi davranmak beni de yormuştu. yarı şizofreni, yarı bipolar gibi davranıp karşımı yormaya çalışmaktan ben de yorulmuştum. Bugün ise ektiğimi biçecektim artık. Hepsi son bulacaktı, hem intikamı alacak, hem gibtirimi çekecektim. Mis gibi uyuyacaktım 1.5 senedir uyku girmeyen gözlerime bu gece huzur dolacaktı...
    ···
  17. 17.
    +5
    Otobüsten indim, karşımda hiç öyle kötü davranmıyormuşum, ağzına sıçmıyormuşum gibi, hergün sevgi dolu konuşuyormuşum gibi bir neşeyle beni karşıladı. Olduğu yerde zıplıyor, boynuma atlıyor deli gibi, yanaklarımdan öpüp öpüp duruyor, özleminden ölmüş resmen.
    Ben de kendimi kaptırdım o sıra, sarıldım öptüm, kokladım felan, ağzım kulaklarıma varıyor, tuttum elini sıkı sıkı gidiyoruz derken "lan bi saniye ne oluyor mk, bi kendine gel, gavat mısın züt!" dedim kendi kendime bir süre sonra. Elini bıraktım ve somurttum. Hoşgeldin major areo. Şeyma da o kadar alışmış ki hiçbişi demedi. Neden bıraktın demedi, somurtmama ses çıkarmadı. Ama o gün ilk defa korktum şeymadan. Elini bıraktıktan bir süre sonra gülerek birşeyler dedi, ben somurtarak cevap verdim bir anda kahkaha attı sonra sustu 1dk kadar sonra tekrar kahkaha attı durduk yere sonra bir baktım gözlerinden yaş süzülüyor. Ama kahkaha bildiğin korku filmindeki delilerin kahkahası. Yemin ediyorum o an korktum birşey demeye. Onu aldattığımı söylersem bulduğu birşeyle beni deşebilir diye düşündüm. Duygudurum bozukluğu hat safhada. işkencelerime dayanamıyor ama beni bırakamıyor da. Hem ağlıyor hem gülüyor. Çok korkunç birşeydi o an yüzünde gördüğüm. Dehşete kapıldım şeymayı o halde görünce.
    O zamana kadar farkındaydım ama o an ilk defa durumun bu kadar ciddiyetine vardım...
    ···
  18. 18.
    +4
    Akşama kadar ben olayın şokuyla biraz duraksadım. Kötü davranmaya korkmaya başladım. O kadar araştırmış o kadar okumuştum ki karşımdakini çok rahat analiz edebiliyordum artık. Şeyma artık resmen deli kategorisindeydi...
    Ordayken ağzından birşey kaçırdı. Bana hiç dememişti. Daha üninin ilk ayında bir kıza şiddet uygulamış, çok da küçük bir olaydan ötürü. 3 ay uzaklaştırma almış ama kimseye deme dedi bana. Kime diyeyim ki dedim. Babama felan deme dedi, babana nasıl diyeyim telefonu bile yok adamın dedim kahkaha attı gene dimi ya yoktur sende dedi, o zaman anneme deme dedi, tamam dedim ama annesinin de numarası yoktu bende.
    Peki bana neden demedin bu durumu dedim, beni bırakma diye demedim dedi. Sustum orda, artık yaptığı her hareketten sonra onu bırakacağım şüphesine kapılmış, bu korku kafasında öyle bir büyüklük yaratmış ki takıntı kıvdıbına gelmiş.
    Ne yapacağımı bilemedim. Ona onu aldattığımı söylemeye cesaret edemedim. Telefondan açıp gösterecektim fotoğrafları bildiğin korktum.
    O günün akşamı terminale gittik, ben otobüse binecektim. Artık normal davranıyordum o hallerinden korktuğum için ama şeyma o kadar gitmiş ki artık bende değildi.
    Otogarda oturduk otobüsü bekliyoruz, o sıra bir telefon geldi açtı bu, 20-30 sn konuştu. iyiyim sen nasılsın? Benim işim var sonra konuşuruz felan dedi kapattı. Kim dedim arayan ibrahim dedi liseden var ya, napıosun felan dedi iyi dedim kapattım işte dedi.
    Bir erkek adı duyan areo rahat durur mu? Kafamdaki sesler başladı;
    Demek liseden? Demek ibrahim? O da mı kankan? Aile dostunuzun oğlumu yoksa seni kevaşe? Mustafa da arıyor mu ara ara? Daha kim var Ahmet mehmet mahmut?...
    Şimdi gibtim belanı diyerek o içimdeki nefret alev aldı...
    ···
  19. 19.
    +4
    giberim lan bunun pgibopatlığını dedim kendi kendime, ne olacaksa olsun!
    Şeyma dedim, efemdim dedi. Sen beni aldattın ya dedim mustafayla, o an yüzü yere düştü tekrar, o günden beri senden nefret ediyorum, tiksiniyorum senden dedim, anında gözlerinden yaşlar düşmeye başladı ayak diplerine...
    Sen beni aldattın ya, ben de seni aldattım hem de kaç kere, bak fotoğraflara dedim, açtım telefondan gösterdim, sadece bir tanesine baktı göz ucuyla, diğerlerine de bak dedim, hayır gibisinden başını salladı yüzü halen yere bakarken, bak ulan dedim, bakacaksın dedim! Ama bakmadı.
    Yüzünü kaldır şeyma bana bak dedim, kaldırmadı, hiçbir şey demedi. Sadece hıçkırarak ağladı. Mumdan bir heykel gibiydi, hareketsiz, ifadesiz. Sadece arada hıçkırma sesi ile yere damlayan damlacıklar vardı.
    O an beni vurdu.
    Bir anda bana sarıldı, özür dilerim, çok özür dilerim, binlerce kez, milyonlarca kez özür dilerim. Ben hep seni sevdim, çok özür dilerim, sen de bir daha yapma olur mu? Bir daha başka bir kıza dokunma, dayanamıyorum, içim parçalanıyor yapma bir daha, ne olur yapma, ne olursun dedi...
    ···
  20. 20.
    +4
    Bu sefer mum olma sırası bendeydi...
    Olduğum yere eridim. Ciğerim alevler içinde kaldı. Ulan dedim, yapma bunu dedim yapma! Bana bunu yapma dedim içimden. Yutkundum birkaç kez, denedim aslında ağlamamayı ama durmadı ki...
    Birkaç damla süzüldü gözlerimden. Ben de sarılmışım, farketmedim bile sarılırken. Kollarım gitti onu sarmak için. Ulan dedim, ulan şeyma, benle çıktığın an ayrılsaydın ya, dıbına koyayım yapacağın işin, ayrılsaydın ya gerzek dedim içimden. Yüzüne birşey demeye mecalim yoktu. Aslında yüzüm de yoktu. Evet, haksızdı, yapmıştı birşeyler ama bunun karşılığı bu değildi. Çakıl taşı atana kaya fırlatmak, tüküreni suda boğmaktı benimki. Çok abartmıştım çok. Ya bırakacaktım yoluna gidecekti ya da gerçekten affedecektim. Böyle olmadı be areo dedim, olmadı böyle...
    ···