/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 11.
    +2
    Günümüz

    Ofiste 4 dönüyorum resmen. Ben ne yaptım? Allah’ımmmmm! Çıldıracağım. Acaba hakkımda ne düşündü? Off. Salaklık ettim ya. inanılmaz salağım. Bu kadar salak olacak ne yaptım ben? Bilgisayarda boş boş takılırken omzuma biri dokundu. Arkamı döndüğümde Musa abiydi bu.

    Musa-“Bir Bine. Senin yemekte olman gerekmiyor muydu?”

    b-“Sorma abi. işi batırdım. Yolda bir kedi geldi, Pelinsu da kediyi sevmem için ısrar edince oradan ayrıldım.”

    Musa-“Eh be Bir Bine. Kaç kere konuştuk bunu? Hayvanların sana bir zararı yok. Neyinden korkuyorsun anlamıyorum ki. Bir pgibologa falan gözük de dedim sana. Keşke zamanında dinlesen şu abini.”

    b-“Ama eminim bundan sonra kesin pgibologa gideceğim. Bugün bana büyük bir ders oldu.”

    Musa-“Yemek yemediysen git yemek ye de gel. Akşama kadar aç kalma.”

    b-“Abi şu an hiç yemek yiyecek durumda değilim. Yaptığım aptallığımla yalnız kalmak istiyorum.”

    Musa-“Sen bilirsin. O zaman benim de bayağı işim vardı. Sonra konuşuruz.” Dedi ve işinin başına döndü. Off. Zaman yine geçmiyor. Acaba ne yaptılar? Acaba hakkımda ne konuşuyorlar? Bu bekleyişe dayanamıyorum. Ben yine masaya kafamı koydum ve bunları düşünüyordum. Yine biri omzuma dokundu.

    b-“Musa abi dediğim gibi…” derken omzuma dokunan Pelinsu’ymuş.

    Pelinsu-“Bir Bine, sana bir özür borçluyum. Kedilere alerjin olduğunu bilmiyordum. Sana onu yaklaştırıp sevmen için ısrar etmem kabacaydı. Özür dilerim. Alerjinin olduğunu önceden söylemeliydin. Ve alerjin yüzünden bütün hayvanlardan da korkmamalısın.” Lan Mert. Yine kurtardın lan beni.

    b-“Önemli değil. Benim önceden söyleyip oradan gitmemem lazımdı. Ben asıl özür dilerim.”

    Pelinsu-“iyi o zaman ödeştik. Pazartesi tekrar çıkacağız o zaman. Sen de geliyorsun bu sefer.”

    b-“Tamam. Gelirim.” Dedim ve o da yerine yürümeye başladı. Lan Mert. Her seferinde hayat kurtarıyorsun amk. Mert de yanıma geldi.

    Mert-“Sana şans yaratmaktan yoruldum kanka. Bugün evi toplamana yardım etmeye gelemeyeceğim.” Dedi ve ellerini sanki çok yazı yazmış da yorulmuş gibi sallamaya başladı.

    b-“Sen hayatımı kurtardın amk. Ben bir evi mi toparlayamayacağım? Toparlarım senin gelmene gerek yok.”

    Mert-“Ben de öyle düşünmüştüm kanka.” Dedi ve bilgisayarına döndü. Bu da güzel bir şey yapınca bu kadar ego yapmasa ne iyi olur.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 10.
    +3
    GEÇMiŞ

    Çayırda bir yerdeydik. Ablam, abimle beni arada buraya çay içmeye getirirdi. Sonra da oturur bizim sorunlarımızı dinlerdi. Bir kedi yaklaşınca ben korktum ve sandalyeye çıktım. Ablam ise kediyi kucağına aldı ve:

    Abla-“Neden korkuyorsun ki kediden? Sana bir zararı yok.”

    Abi-“Abla bırak ya. O her şeyden korkuyor.”

    b-“Hayır, korkmuyorum. Sadece hayvanlardan.”

    Abla-“Neden korkuyorsun peki?”

    b-“Çünkü onlar benden nefret ediyorlar.” Ablam şaşırmıştı. Abim ise alaycı moda geçmişti bile.

    Abi-“Tabi senden nefret ederler. Hanım evladı gibisin. Az güvenin olsa seni severlerdi.”

    Abla-“Sen bir sus Talat. Nefret ettiklerini nereden biliyorsun ki?”

    b-“Biliyorum işte. Bak kucağındaki kediye. Sadece senden yemek istemek için yanına geldi. Yoksa o da senden nefret ediyor.” Ablam gülümsedi ve kediyi yere bıraktıktan sonra yanıma geldi. Kafamı okşadı ve:

    Abla-“Onlar bizden nefret ediyor diye biz de onlardan nefret edemeyiz Bir Bine. Eğer biz de onlardan nefret edersek sevilecek kim kalacak?” Bu kadarını hatırlıyorum.
    ···
  3. 9.
    +1
    Dışarıya çıktık ve lokantaya yürümeye başladık. Herkes sohbet ediyor. Benim dışımda. Ben ise Pelinsu’ya öyle büyülenmiş gibi bakıyorum. Kız gerçekten çok güzel.

    Mert-“Senin adın neden Nejla, Necla değil?”

    Nejla-“TDK dan haberi olmayan bir asalak nüfus memuru olduğu için adım Nejla oldu. J ile yazmış ya. Kaç defa sorun yaşadım.”

    Pelinsu-“Keşke dava falan açsaydınız.”

    Nejla-“Babam uğraşmamış hiç. Hem artık alıştım yani değişmese de olur.”

    Mert-“Bir Bine, sen niye konuşmuyorsun?” Mert’in bu sözüyle kendime geldim.

    b-“Öyle dalmışım işte.”

    Pelinsu-“Senin ismin nereden geliyor? Yani çok garip bir isim.”

    b-“Benim ismimi rahmetli dedem koymuş. Kahvede iddiayı kaybetmiş ve bana bu ismi koydurmuş.”

    Nejla-“Senin durumun benden beter. Kahvede iddia kaybetti diye böyle isim mi konur? Annen baban bir şey demedi mi?”

    b-“Dedem hakkımı helal etmem, gözüm açık giderim diyince mecburen kabul ettiler.” O arada bir kedi üzerime doğru yürümeye başladı. Yavru bir kedi. Sevimli. Ama ben sevmem. Aman benden uzak dursun.

    Pelinsu-“Kusura bakma ama ailen biraz eski kafalıymış. Ayy. Kediye bak... ”

    b-“Kanka, kediyi alsana.”

    Nejla-“Kediden mi korkuyorsun?”

    b-“Hayvanlarla aram pek iyi değildir.”

    Pelinsu-“Aaa neden?” dedi ve eğilip kediyi kucağına aldı. “Bence sevimli, baksana şu tatlılığa. Bir sev.” O yaklaştırdıkça ben uzaklaşıyorum. Rezil oldum ya rezil. Bugün hayvanlar günü mü amk. Ofise kuş girer, dışarıda yavru kedi gelir…

    b-“Lütfen benden uzak tut.”

    Pelinsu-“Tamam tamam. Sen kaybedersin valla. Oyş. Yerim ben seni.” Dedi ve kediyi mıncıklamaya başladı. Rahatsız olmuş görünüyordu. Miyavlamaya başladı. Bana doğru hamle yapmaya çalışıyordu.

    Pelinsu-“Bak kedi de seni sevdi. Gel inat etme de sev şunu.”

    b-“Benim iştahım kaçtı, ben ofise geri dönüyorum.” Dedim ve geri dönmeye gittim.

    Mert-“Kanka, bekle.” Dese de dinlemedim. Tamam, Pelinsu’yu seviyorum ama hayvanlara karşı bir önyargım var. Neden bilmiyorum. Ne zaman bir hayvan görsem, sevimli bile olsa korkuyorum. içimi garip bir his kaplıyor. Oradan uzaklaşasım geliyor. Ve öyle de yapıyorum. Ama bu sefer yapmam pek iyi olmadı. Ne güzel Pelinsu ile aramda bir ilişki başlatabilecektim. Hayvanlardan nefret ediyorum. Bana beladan başka bir şey değiller. Ablam aklıma geldi şimdi. Yüzünü zar zor hatırlıyorum.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 8.
    +1
    Çığlığı basıp kaçmamak için kendimi zor tutuyorum. Pelinsu bana bakıyor. Kaçma… kaçma… Kuş tam yanıma gelecekti ve ben de kaçacaktım ki Mert kuşu havada yakaladı.

    Mert-“Bir güvercin demek. Sevmek ister misin kanka?” dedi ve bana doğru uzattı. Ben ise sandalyemle kendimi geriye ittim.

    b-“O hayvanı daha fazla bana yaklaştırma.” Hass. Pelinsu izliyordu amk. Ama ne yapayım? Hayvanlardan korkuyorum. Sevmiyorum değil tabi ki. Hayvanlar güzeldir, ama bana uzak oldukları zaman. Boşu boşuna kıza yanlış imaj çizdik. Salak Mert. Bir elinle iş yapıyorsun diğeriyle batırıyorsun amk.

    Mert-“Sen bilirsin kanka. O zaman dışarıya salıyorum.” Dedi ve pencereye yöneldi. Dışarıya bıraktı. Kuş tam geri girecekken camı kapattı. Zaten tek bir cam açıktı. Sanki inatla içeri girmeye çalışıyordu. Sonunda camın önüne kondu ve gözlerini bana dikti. Yani eminim gözlerini bana diktiğine. Ben de bilgisayarıma bakmaya başladım.

    Arada camın oraya bakıyorum ama kuş hala orada. Ve hala bana bakıyor. Belki Mert’e bakıyordur. Ayağa kalktım ve su almak için sebilin yanına gittim. Hass. Ciddi ciddi bana bakıyor. Ben nereye gitsem kafasını oraya çeviriyor. Neden ya? Tamam. Sakin ol. Benim kuruntum. Belki oraya yuva falan yapacaktır, ya da ne bileyim kokum falan dikkatini çekmiştir. Dünkü hediye parfümden kullandığımdan dolayıdır belki.

    Saat 12.15. Çok güzel. Bu kuş faslı sayesinde saatler su gibi geçti. Bazıları işi bıraktı bile. Ben ise sadece beklemeye başladım.

    Mert-“Kanka, bu güvercin seni dikizliyor galiba.”

    b-“Ben de anlamadım ki? Herhalde yeni parfümümden dolayı.”

    Mert-“Benim sana aldığım mı kanka?”

    b-“Senin aldığını çöpe attım. O ne pis bir kokuydu lan. Eşek ölüsü aroması mı var?”

    Mert-“Lan niye çöpe attın? Bana verseydin bari. Afrodizyaklıydı o.”

    b-“Sen ben yapacağın işi… Neyse. Hadi öğle yemeğine gidelim.”

    Mert-“Var ya yemin ediyorum bir daha sana bir şey almayacağım. O afrozdiyaklı parfüm olmadan Pelinsu’ya karşı hiç şansın yok. Bir yığın da para saydım.” Dedi ve ayağa kalkıp Pelinsu’nun yanına gitti. Mert ne dediyse Pelinsu gülmeye başladı. KISKANIYORUMMM!! Mert nasıl kızlarla bu kadar iyi iletişim kurabiliyor? Ve ben niye bu kadar yıkığım amk. Mert bana gel işareti yaptı. Yanlarında bir kız daha vardı. 1.67 boylarında bir kız. Pelinsu ise 1.80 boyunda. Ben 1.85 ve Mert de benimle aynı boyda. Yanına gittim ve beraber asansöre bindik. 0 a bastık ve beklemeye başladık.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 7.
    +1
    Saat 10.45. Bütün işlerim bitti. Ne yapacağım lan ben? Zaman geçmiyor. Musa abi de buraya yaklaşıyor. Bari söyleyeyim belki bana yeni bir iş verir.

    Musa-“Hayırdır Bir Bine. Neden boş boş duruyorsun?”

    b-“Bütün günün işini bitirdim. Abi bana iş vermen lazım. Şu an bilgisayar video birleştiriliyor ben de bekliyorum.”

    Musa-“Sen iyi misin? Normal biri bütün günde bitiremez bu işi. Hayırdır, önemli bir şey mi bekliyorsun?” Hemen anladı. Yaklaşmasını işaret ettim ve kulağına fısıldadım:

    b-“Pelinsu ile öğlenleyin yemeğe çıkacağız da.”

    Musa-“Anlaşıldı senin karın ağrın. Tamam. Şu an sana verecek bir işim yok. Zaten bilgisayarın şu an videoya uğraşıyor, iş olsa bile yapamazsın. Biraz takıl, ne bileyim başkalarına yardım et, ya da Mert gibi video falan izle.” Mert kulaklığını çıkarttı ve:

    Mert-“Hayırdır abi, bana mı seslendin?”

    Musa-“Hani diyorum Mert bey artık iş başına geçseniz diyorum.”

    Mert-“Abi, ben oradan bakınca 100. seviye boss’u gibi mi gözüküyorum? Veya Baron Nashor? Zaten işimi yapıyorum. Videonun ses ayarlarını hallediyordum.” Lan gerçekten de iş ile uğraşıyormuş. Musa abi bile şaşırdı.

    Musa-“Sende de bugün tuhaflık var, hayırdır?”

    Mert-“Aman abi. işi yapsam suç, yapmasam suç.”

    Musa-“Tamam, sen işini yap ta biz karışmayalım.” Birden bir çığlık sesi geldi. Bu ses Pelinsu’ya ait. Ve tabi ki birkaç tane daha kız çığlık atıyor. Musa abi hemen oraya doğru gitti ama çığlıklarının nedeni anlaşıldı. içeriye açık pencereden kuş girmiş. Musa abi de kuşu yakalamaya çalışmaya başladı. Beni görünce bana doğru uçmaya başladı. Hay amk. Neden ben?
    ···
  6. 6.
    +1
    Ahh. işte orada. Yine tam karşımda oturuyor. Pelinsu. (Laf etmeyin giberim. Az da modern isim kullanalım. (Aslında her isim özeldir ama yani genel olarak modern isim olarak geçiyor)) Kızıl saçları ile yine bilgisayarında. Sanki bütün ışık o kızıl saçları güzel göstermek için saçlarında birikiyor. Ve göz şöleni yaşatmak için etrafa dağılıyorlar. Tabi gerizekalı Mert de yanımdaki masada oturuyor.

    Mert-“Kanka 4 ay geçti hala şu Pelinsu’yu kendine ayarlayamadın. Ayarlayamadın değil konuşamadın bile. Sadece seni çağırıyor, bilgisayardaki işine yardım ediyorsun.”

    b-“Kapat lan çeneni. Zaten senin yüzünden boşu boşuna bir yığın masraf yaptım. Onların da acısını senden çıkaracağım.”

    Mert-“Aman be tamam. Ben de kızı öğle yemeğine davet etmiştim. Seni de davet edecektim. Ama istemiyorsun galiba…”

    b-“Sen ciddi misin lan? Vallaha mı lan?”

    Mert-“Sen beni ne sanıyorsun kardeşim. Ben kankamı satmam. Dünün telafisi olarak düşün bunu. Ama bu sefer kızla samimiyet kurman lazım. Bak bu büyük bir şans. Bunu da kaçırırsan…”

    b-“Kaçırmam lan. Çok saol be kanka.”

    Mert-“Neyse işine bak. Şimdi Musa abi bana kızacak yine.” işime odaklanırsam zaman hızlı geçer. Hemen öğle olsa keşke.
    ···
  7. 5.
    +1
    Off. Şu saate bak. Yarım saate işte olmam lazım. Bir reklam ajansında çalışıyorum. Yani genelde reklamların video editlerini ben yapıyorum. Onun haricinde patron veya şef nereye git derse oraya yardıma gidiyorum. Mert de iş arkadaşım. Arkadaş için fazla vurdumduymaz biri. Evimi çöp etti. iş çıkışında onu evime sürüklemezsem namerdim. Evi toplamamda yardım edecek. Ajansa girdim ve son anda asansöre yetiştim. 25 e tıkladım ve asansör yukarı yönde hareket etmeye başladı. Asansörün saçma müziğini dinledikten ve in binlerle geçen 20 dakikanın ardından 25. kata vardım. Aslında asansör bu kadar yoğun olmaz normalde ama tam işe geliş saatleri. Saatime baktım ve olamaz. 25 dakika geç kaldım. Patron fark etmeden yerime geçerim ama ekip şefim kesin fark edecek. Ve dediğim de oldu. Ekip şefim Musa bey arkamda belirdi:

    Musa-“Bir Bine. Hiç geç kalmazdın. Hem de bu kadar süre. Hayırdır bir sorun mu var?” Aslında çok babacan bir adam. Ama yine de ona karşı kendimi mahçup hissediyorum. işe girdiğim ilk zamanlar bana çok yardımı dokundu. Hatta kaç tane hatamı kapattı ve suçu kendi üstüne aldı bir bilseniz…

    b-“Kusura bakma abi. Şu Mert’e uydum Allah’ımdan buldum resmen.”

    Musa-“Tamam tamam. Sen sorun etme. Ben çıtlatmam patrona. Zaten ilk kez geç kalıyorsun galiba?”

    b-“Evet abi.”

    Musa-“Tamam. Sen işinin başına geç, şimdi bizim patron buralarda gözükür. Mert de geç kaldı zaten.”

    b-“Daha gelmedi mi o?”

    Musa-“iti an çomağı hazırla. Geldi işte.” Mert o kadar sese rağmen duydu bunu.

    Mert-“Ayıp oluyor abi ya. Ne itliğimi gördün de çomak hazırlıyorsun? Hem it demişken valla dışarıda bizim iş yerinin kapısının önünde bir metre pitbull var. Ödüm koptu yemin ediyorum. içeri koşa koşa girdim. Köpeği yeni mi aldılar? Temiz de duruyordu.”

    Musa-“Patronundur belki. Hem sen niye geç kaldın onu söyle bakayım?”

    Mert-“Dünkü Bir Bine’nin doğum günü partisinde çok içmişim abi sorma.”

    Musa-“Sen hep böyle geç kalıyorsun zaten. Bir daha geç kalırsan derdini patrona anlatırsın. Bu arada Bir Bine kusuruma bakma. Partine gelemedim.”

    b-“Abi iyi ki gelmemişsin boşver. Zaten parti berbattı. Hiç sana ve bana göre değil. Bu ilk ve sondu. Ve Mert. iş çıkışı benimle eve geliyorsun. Evi toparlayacağız.”

    Mert-“Ama kanka benim işim…”

    b-“işin mişin yok senin. Benimle eve geliyorsun ve evi toparlıyoruz. Anladın mı?”

    Mert-“Aman be. Tamam tamam. Toparlarız.”

    Musa-“Sohbetinizi bölmek istemem ama işe başlasanız diyorum.” Sitem eder biçimde söylemişti.

    b-“Tamam abi. Tekrar saol.” Dedim ve bilgisayarıma geçtim.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 4.
    +1
    BiR BiNE (Bu isim bir baş karakterde olmazsa olmaz)

    Ahh. Dün akşam çok fenaydı. O salak Mert’e uymamalıydım. “KANKA EViNDE DOĞUM GÜNÜ PARTiSi YAPALIM BAK SENiNKiNi DE GETiRECEĞiM. HEM KIZLAR BÖYLE ŞEYLERDEN HOŞLANIR” Kız gelmedi bile. Boşa bir yığın masraf yaptım. Ve evi enkaz içinde bırakıp gittiler. Ve onları toplayacak vaktim bile yok. işe geç kalacağım. Üstümü giyindim ve dış kapıya doğru yürümeye başladım. Kapının önündeki masanın üzerindeki fotoğraf yere düşmüş. inanamıyorum. Çerçevesi kırılmış. Galiba bugün sinirden bir yerleri tekmeleyeceğim. Ailemle ilgili tek hatıram bu fotoğraf.

    Ablam, ben, babam, annem ve abim. Güzel günlerdi. Ama ben o zamanlar çok küçüktüm. Fotoğrafta 2 yaşımdaydım. Abim 11 yaşında ve ablam da 16 yaşındaydı. Babam kalp krizi ile ben 4 yaşındayken vefat etti. Annem de ondan 1 hafta sonra uyanamadı. Ne talihsizlik ama. 7 yaşıma kadar ablam bize baktı fakat daha sonra kayboldu. Abim ise ben 16 yaşıma gelene kadar bana baktı ve daha sonra evlendi. Beni de yanına almak istedi lakin ben kabul etmedim. Abim bana bakarken zaten yeterince zorluk çekmişti. Ablam gittikten sonra hem okuyup hem çalıştı, ben de 14 yaşımda hem çalışıp hem okumaya başladım. Abim gittikten sonra bayağı zorlanmıştım ama geçinebiliyordum işte. Şimdi ise 23 yaşındayım. Abim ise 32 yaşında. Hala görüşürüz. Ve ben bu düşüncelere dalarak iş saatimden yemeye devam ediyorum. Hemen dışarı çıktım.
    ···
  9. 3.
    +1
    resim neden böyle küçük çıktı ki 1920 ye 1080 di oysaki. neyse yerimizi alalım madem
    ···
  10. 2.
    +2
    Ne oldu lan?
    ···
  11. 1.
    +8
    Hepinize merhabalar. Bugün de yeni bir hikaye ile karşınızdayım. Tüm hikayelerim için
    (bkz: bir bine bende binem hikaye serisi)

    Bu "Ti-an'nın Yükselişi" serisinin yan hikayesidir.

    Yukarıdaki resmi çizen kişi (bkz: mangalci ecderha) dır. Hikayeye başlamadan kendisine ayrıca teşekkür ediyorum.

    Başlayalım

    ---

    Hızlı hızlı koşuyorum. Yine sokak köpekleri peşimde. Lanet olsun. Kediler çevik olmasına çevik lakin ruhsal olarak hemen korkuyorlar. Aslında korkmakta haklılar da. Arkamdan kovalayan tasmasından kurtulmuş pitbull saolsun ruhsal dengemi koruyamıyorum. Arkasında da iki yaveri. En iyisi pitbull a geçmek. Odaklan. Yayı hisset. Nişan al. Ve oldu. Artık pitbull un zihnindeyim. Off. Kedi ile daha hızlı gideceğim yere varabilirdim. Ve ulaşmak istediğim kişi daha az korkardı. Şimdi ise önüne bir metrelik pitbull ile gitmem onu korkutacaktır. Hem de erkek. Bari dişi olsaydın. Dengemi zor sağlıyorum. Son zamanlarda çok fazla hayvanın vücudunda bulundum. Ama az kaldı. Ona ulaşmama az kaldı biliyorum. Kokusunu alabiliyorum. Çok nostaljik bir koku. Köpek olduğum için kokuları daha rahat alabiliyorum. Kokusunu takip etmeye başladım.
    ···