/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +10 -14
    en üst katta yaşlı ve tek başına yaşayan komşumuzun daha 6, 7 yaşlarımdayken ona yaptığım ev ziyaretlerinde yaşadığım olayları anlatan bir hikaye. dinleyecek varsa anlatacak saglam bir hikayem var...
    ···
  2. 2.
    +5
    akşam saat 10 suları. annem yemek yedirmeye çalışıyor, babam işten yeni gelmiş kardeşlerim henüz doğmamış. henüz altı yaşında ya var ya yokum. annem yemek yedirmeye çalışıyor. babam yorgun gelmiş eve.
    televizyon sesi, müzikler, saadettin teksoyun korkunç programı, karınca sesi. babam televizyonu karıştırıyor belli. toshiba bir televizyon. mutfağın kapısı açık. annem elinde kaşık ye oglum ye yavrum diyor, canım yemek istemiyor annem üsteliyor.
    yaşlı kadının evinden çıktığımda karnım ağrıyordu.
    evine girdiğimde buzdolabının üstüne koydugu sekerlerden vermisti ilk o bozamazdi. sonra mutfaga gecmistik. tavuk yapmıştı. kendi onune tavugun etlerini koyarken, yedigi kanatlarin kemiklerini onumdeki tabaga koyuyordu ve yememi bekliyordu.
    yemistim o kemikleri. hepsini degil ama dislerimle kopardiklarimi. nedenini bilmiyordum.
    ···
    1. 1.
      +2 -3
      anneni gibeyim
      ···
    2. 2.
      0
      karınca sesi mi ashshshajahhahs
      ···
      1. 1.
        +2
        Anneni karincalara gibtirdim.
        ···
  3. 3.
    +5
    korkuyordum ondan. ne anneme ne babama soyleyebiliyordum. hic soyleyemedimde. onun bana yaptiklarindan sonra benden kisa boylu cocuklari mahallenin yakinlarindaki tepeye goturup asagiya atiyordum. sonra onlarin aglamalarini ve yukariya cikmaya calismalarini izliyordum. hamam bocegi yedirmisti en son. hic zorlamiyordu beni ilk zamanlar. sonra beraber televizyon izliyorduk. bazen sutyenini ic camasirimin icine sokuyordu. anlamiyordum, ne yaptiginida bilmiyordum. sadece onun kotu biri oldugunu biliyordum, ama musaade ediyordum. bazen beni kiler olarak kullandigi odaya kilitleyip igiblari kapatiyordu. annemin seslendigini duyunca beni cikartiyor sonra beni kendi halime birakiyordu. bende eve gidiyordum
    ···
  4. 4.
    +4
    yüzbin liralık haşlığım vardı o zamanlar. babam sabah işe giderken verirdi onuda. babam para verecek diye erken uyanır, işten çıkmasını beklerdim. yüzbin liraya karbeyaz dondurmalar vardı. elli bin liraydı parmak dondurmada ama karbeyazı çok severdim ben. babam haşlık verip gitmişti yine. pek varlıklı bir aile değildik. anne ve babam için istanbul 7 senelik bir maceraydı o zamanlar. annemin yaptığı kekleri hatırlıyorum. kekin içinde hiç bir şey yoktu beyler. bir kuru üzüm bile koymuyordu annem. ama sıcak yiyince o keki ve yanında çayda olunca çok güzel geliyordu tadı bana.
    babam gidince annem dünden kalma mercimegi koymuştu önüme. bende bayat ekmekleri kucuk parcalara ayirip icine atar, yumusamasini bekler oyle yerdim. daha sonra kek yapmisti annem. televizyonun karsisinda rafet el romanin yeni cikan macera dolu amerika sarkisini dinleyip keki yiyordum. sonra bir golge hissettim uzerimde. sanki beni bekleyen bir ruh, bir cevher yahut hal vardi. disarida yasamam gereken, yapmam gereken seyler vardi sanki. bilmiyordum ama cikmaliydim sokaga. cocuklara iskence ettigim arsayi soluma alip yikari dogru cikmali, biraz yurumeliydim. oylede yaptim
    ···
    1. 1.
      -1
      üzdün ammmmmcık devam
      ···
      1. 1.
        0
        Ananda öyle derdi
        ···
  5. 5.
    +6
    yorgundum beyler. daha birinci sınifa bile gitmiyordum ama yorgundum. oyle ki bu yorgunluk tecrubelerimden ileri gelmiyordu aslinda. beni yoran once hislerim, sonra dusuncelerimdi. misal o zamanlar sunu dusunurdum. tek basima yaptigim yuruyuslerde yahut annem beni firina, markete gonderdigi zaman evime dogru baktigimda artik evimi goremezdim. evimi cevreleyen yollar, agaclar ve kasvetli binalar vardi. bende sunu dusunurdum o zamanlar. acaba ben gidince annem babam ve evim yok mu oluyordu. ben oraya gidince mi onlar var oluyordu. ve onlarin bu durumu bilip bana soylememe ihtimalini dusunurdum. bana varcilik oynuyor olabilirlerdi. zihinsel tecrubelerimden sonra su yargiya varmistim artik. boyle bir sey olsa bile bana asla olmadiklarini, benim onlari yarattigimi soylemeyeceklerdi. zekiydim beyler. cok zekiydim. anneme komsular, yasli teyzeler bu cocuk ileride cumhurbaskani olacak diyorlardi. o zaman zeki oldugumu dusunmuyordum elbette. ama buradan, oldugum yerden geriye dogru baktigimda o cocugun zeki biri oldugunu, yasitlarindan cok farkli oldugunu gorebiliyorum.
    insanlar iyi analiz eder beyler. insanlara sakin aptallarmis gibi bakmayin. cogu cok akillidir. o yasli teyzeler komsu ev kadinlari siradan olmadigimi nasil farkettiklerini dusundugumde ve sonradan edindigim tecrubelerlede bu yargiya rahatlikla varabiliyorum. insanlar aslinda iyi birer gozlemcidir. anlatimimin disinda nacizane bir sey soylemek istiyorum. Zekada manipule edilebilir. insanlari manipule etmekten korkmayin beyler. insanlarla cocuk gibi oynayabilirsiniz. yalniz birseyden korkun, kendinizide manipule edebilirsiniz, hemde istemeden. daha onumuzde zaman var. bunlari ara ara anlatirim size, acarimda.
    beni cagiran o ruha dogru yurumeye basladim bende. annemden izin alma gibi bir derdim yoktu. disariya cikmak istedigimde kapiyi acip cikabiliyordum. adimlarimi attim bende. ilk katta olan evimizden disari cikmak zor olmuyordu. yavasca dis kapiya geldim. merdivenlerden birer birer inip sokaga ciktim. yasli kadinin penceresine baktim. beyaz perdeler vardi pencerelerini kapayan. ama perdelerin arkasinda oldugunu ve beni gozledigini hissedebiliyordum.
    yavasca evde beni cagiran o ruha dogru yurudum, yasli kadin goremiyordu beni artik, benimde bir gozum kapanmisti sanki onun yakinindan uzaklasinca. onun varligiyla yeni kapilar aciliyordu zihnimde, yururken ilk onceleri bunu anlamistim. ondan daha da uzaklasinca kilitli kapilarim oldugunu farkediyordum. onun cevresinde oldugum icin kilitlenmis gibiydi hepsi. daha fazla yurudukce kilitler etkisizlesiyor, kapilar aciliyordu benligimde. yeni gozler kesfediyordum. yurumeye devam ettim.

    yasli kadin pesimde bir katil, yasli kadin ardindan kostugum sevgiliydi.

    uzaklasirken sokagimdan, acilan kapanan, kilitlenen kapilari dusunurken, ruh bana bu cumleyi fisildamisti.

    yasli kadin pesinde bir katil, yasli kadin ardindan kostugun bir sevgiliydi.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Harçlığa haşlık diyon aynen kanka çok zekisin. Milyonerde ilk soruda çıksa doğru yazılışı nedir diye 0 lirayla gibtir edecekler seni haberin yok.
      ···
  6. 6.
    +4
    lahmacuncuya dogru yurumeye basladim bende. buyuk bir dikdortgen seklinde olan arsayi soluma almistim ve yokus asagiya ilerliyordum. ileride solda lahmacuncu vardi, kapaliydi. gunduz vakti neden kapali oldugunu biliyordum beyler. komsular konusuyordu, cocuklar konusuyordu mahallenin ve evvelsi aksamda annem ve babamda konusmustu. kuryeyi uc milyon icin oldurmusler diyorlardi. motogiblet kuryesinden para isteyen serseriler adamin cebindeki uc milyonu almak icin bogazini kesmisler, gogsunden bicaklamislardi. dukkan sahibi bu aci haberin ardindan dukkanini gorunen o ki uzun bir sure icin kapatmisti.
    o civarda dolasmaktan korktugum icin eve dogru yurumeye basladim. ruhu bugun aramayacagim dedim kendi kendime ve 16 agustos 1999 gunu aksam bes sularinda eve vardim.
    ···
  7. 7.
    +2
    Kimse dinlemiyor gerek yok paylaşmaya o zaman
    ···
    1. 1.
      0
      Sabah okicam knk
      ···
    2. 2.
      +1 -1
      devam etsene la
      ···
      1. 1.
        0
        ANANIN AMINDA DEVAM EDiYOR ŞU AN.
        ···
    3. 3.
      +1
      Yarın devam edicem
      ···
    4. diğerleri 1
  8. 8.
    +1
    Yarın kaldıgim yerden devam edeceğim. Saatlerce yazmayı düşünüyorum. Iyi sabahlar
    ···
  9. 9.
    +3
    Evet beyler . Malumunuz o zamanları hatırlamak biraz çaba istiyor . O sebeple yarın yazmanın daha uygun olacağını düşündüm . Ama hikaye ki bunları tanrı şahidimdir yaşadım ve bugünkü benliğimi ve duygularımın - doğru tabir nesir bilemiyorum - renklerini , keskinliğini , biçimini oluşturan hayatımdaki temel yasanmisliklarimdi , onu sonuna kadar anlatmam için kendi uslubunuzla beni teşvik edişiniz beni uyumaya yakın son bir gayretle uzun bir entry yazmam konusunda ikna etti . Devam ediyorum ... bu gecenin son entrysi;
    ···
  10. 10.
    +4
    evet beyler artık yavaş yavaş konuya giriyorum.
    tarih : 16 agustos 1999
    yer : istanbul'da bir semt
    aksam 10 sulariydi hatirladigim. televizyonda birseyler izliyorduk ve babam henuz gelmemisti. elma ucuzdur turkiyede bilirsiniz, o yuzden bizim evde meyve olarak devamli elma yenirdi. annem yine elmalarin kabugunu soyup dilimlemis, kirmizi, yesil, sari ve turuncu akide sekerlerini kucuk bir kaseye koymustu. akide sekerlerini inceliyordum. onlarda icinde yasadigim topluluga, aileye ve kultur duzeyine ait izler vardi sanki. bazisi kendi icinde biraz eriyip kaynasmis, bazisinin bir tarafi ezilip kirilmis. cok canli renklilerdi ayni zamanda. renklerinin aksine hepsi hemen hemen ayni tattaydi.
    bir sey hatirladim simdi beyler, annem akide sekeri olmadigi zamanlar seker niyetine agzina kup seker atardi. mutluda olurdu kadincagiz. vay amk. bu ne simdi. icim acidi anneme beyler. malesef o zamanlar turkiyede yasayan insanlarin cogu gibi en temel zevklerden bile yoksunduk. annem seker bile alamiyordu bazen. cikolata demiyorum beyler, seker seker. ne kadar pahali olabilirdi ki.
    kapi caldi sonra, annem babamdir diye hizlica kapiyi acti. kapidaki ust komsumuzdu.
    annem yasli kadini eve buyur etti. neredeyse hic konusmamislardi ama yasli kadinda kendini sevdiren bir seyler olmaliydi ki annem buyur etti hemen kadini. ne annem nicin geldigini sordu, ne de o cevapladi.
    yasli kadin- huzursuzum kizim.
    annem- ne var teyze, niye huzursuzsun ?
    yasli kadin- gunes tutulduya evvelsi hani, hayirli degil bizim icin. yakinda hissediyorum.
    annem- ne yakinda teyze?
    yasli kadin- bugun uyumamakta fayda var. ola ki kotu birsey olur, kocana soylersin benide alsin.
    annem- kotu bir sey olursa sayet seni yalniz komayiz teyze, sen niye korktun simdi?
    yasli kadin- cok gunah islediler cok..
    annem- sen bosver boyle seyleri teyze, namazini kil, yemegini ye, evini sil. yalniz yasiyorsun, sana is cok vallaha.
    yasli kadin tebessum etmisti burada. konusurken anneme bakmadigi zamanlar gozleri beni ariyordu, biliyordum. artik ona karsi cekincem kalmamisti. neden bilmiyorum, ondan korkmuyordum.
    yaniliyordum beyler.
    fena yaniliyordum.
    ···
  11. 11.
    +5
    annem mutfaga cay koymaya gitmisti. yasli kadin ve ben salonda yalnizdik. yasli kadin eteginin altindan ciplak bacaklarini gostermeye basladi. o yasta bir kadinda olmayacak kadar puruzsuz ve beyaz bacaklari vardi. elini yavas bir manevrayla malum yerine dogru getirdi. isaret ve orta parmagini yan yana getirip kasarak, bas parmagiyla oksamaya ve bastirmaya basladi malum yerini. duzenli araliklarla yapiyordu bunu. yavas yavas etegini duzeltti ve aniden kalkip kapiya dogru yurumeye basladi. salondan cikarken arkasina donup bana dogru ifadesiz bir suratla bir kac saniye bakti. bense kipirdamiyordum. daha dogrusu mecalim yoktu.
    caylari beklemeden anneme veda etti, evine gitmesi gerektigini soyledi.
    annem hic orali olmadi ama televizyon izlemeye devam ederken ara ara daliyordu. babami merak ediyor diye dusunmeye calisiyordum ama biliyordum.
    yasli kadindi onu dusunduren.
    ···
  12. 12.
    +5
    gece 12 gibi uyumaya basladik. babam gelmemisti daha. babamin sehir disinda oldugu zamanlar annemle beraber uyurdum, o yuzden annemin yaninda uyumayi dusundum ama babamin eve gelecegini biliyordum. bu nedenle yatagimda uyumaya calisirken bu fikrimden cabuk vazgectim. sahi nerdeydi babam? ara sira ictiginden bugunde ictigini dusunup artik kesin olarak vazgectim annemin yanina gitmekten. annemin yanina gitmek istiyordum cunku cabucak uyuyordum onun yaninda. simdi dusundugumde buyuk ihtimalle kendimi guvende hossettigimden olabilir kanisina variyorum.
    uyuamadim beyler, belki iki saat gecti ama uyuyamadim. yasli kadinin uyumamamiz lazim dedigini animsadim o an. hic dusunmemistim o zamana kadar ama uyuyamamamda onunda etkisi olabilirdi.
    sahi kimdi bu yasli kadin?
    oturdugum semte 80li yillarin sonlarina dogru gelen bulgar gocmeni oldugundan baska ailemde bende, komsularda bir sey bilmiyordu. yalniz basina gelmis diyolardi onun icin. es, cocuk, akraba hic kimseyle baglantisi yoktu. daha dogrusu var miydi bu saydiklarim onuda bilmiyorduk. dikis makinesi vardi yasli kadinin. krem rengi dikis makinesi. tak, tak, tak, tak, dzı, dzı, dzı, dzı seslerini evindeyken hala hatirliyorum. cokca dikis dikerdi ama sattigini ne gormustum ne duymustum. calismiyorduda. geliride yoktu aslinda. belkide varlikli bir kadindi ama bilmiyorduk iste. disarida pek cikmazdi. acik kahverengi sepetini en ust kattan sallar, bakkalin ciragi sepetin icindeki listeyi doldurur, ipi ileri geri cekerek kadina haber verirdi. birbirlerine seslenmezlerdi yani. her seyleri otomatikti.
    yasli kadin farkliydi.
    yasli kadin garipti beyler.
    yasli kadin acimasizdi.
    yasli kadin ...
    ···
  13. 13.
    +4
    gece 1 e yaklaşmıştı sanırım . Daire şeklinde beyaz fonda siyah çerçeveli saat salonda 1 i gösteriyordu . Daha okula başlamamıştım. 1 ay sonra başlayacağımı söylemişti babam . Ama rakamlarla aram iyiydi . Su tekerlemeyi devamlı tekrar eder , zeki ve akıllı olduğumu hissettirmeyi severdim insanlara. Bir kere bir bir , iki kere iki dört, uc kere üç dokuz , dört kere dört on altı, beş kere beş 25 ... 10 a kadar devam ederdim bu tekerlemeye . Para saymayı da iyi bilirdim . Babamın işyerine gittiğimde babamın arkadaşlarının bana verdiği paraları saymaya bayılırdım. Sonra o paraları kosa kosa anneme verir , o da beyaz şekerli leblebilerden alır gün boyu yerdir. Ah annem ne çok özlüyorum şimdi seni . Ne çok canım acıyor bunları yazarken. Memlekete babamın dayaklarjndan kaçmak için teyzemlere gittiğimizde teyzem sana yol parası vermişti hani. Dayimlara gidecektik oradan bir on beş günde orada kalacaktık. O bir kac lira yol parasını otobüse vermeyip helva almıştın hani annecim . Çok severdin tatlıları. Sonra onu çantana koymuştum hani . Siyah boyası atmis pazar mali çantana. Sonra elimden tutup bana türlü hikayeler anlatıp dayimlara gitmiştikte gece döşekte ikimiz köyün koyuna uyurken ekmekle beraber yemiştik o helvayı. Kalın kalın kesiyordun çok mutluydun hatırladın mi anne . Ben hiç unutmadım. Yattığın yerde umarım cennetin tüm güzelliklerini yaşayıp tadını çıkarıyorsundur dunyasizligin. Çünkü bu dünya sana ve yavruna hiç iyi davranmadı annecim. Sen göremedin ama ben çalıştım kazandım anne . Şimdi burada olsan neler vermezdim sana . Neyse beyler dağıldım kusura bakmayın. Bu hikayeyi anlatırken ara ara böyle bedbin havaya girebilirim . Neyse devam ediyorum. Annem yatağında uyurken odamdaki karyoladan kalkmış sessiz ve karanlık salonda , salonun tam ortasında durup saate bakıyordum. Pgibolojim bozulmuştu beyler . Karanlıkta korkumla yüzleşmem gibi bir algıya kapılmıştım. Saat ve ben ve o karanlık salon bir şeylerle savaşmak için bir resim oluşturmuştuk sanki . O resim kötülüğe karşı içimizde varolan kötülügun sanki. Beni yenmeye çalışan o şeytan ruhların karşısına dikiliyordum. Savaşıyordum o salonda . Uzun bir süre ki karanlık bir odada 15 dakika ve 6 yaşında bir çocuk için o 15 dakika belki bir gün gibidir. Sanki asırlarca kalmışım ve yorgunluktan oluyormuşum gibi kendimi halinin uzerine atmis uyuyakalmistim.
    Büyük bir gürültüyle uyandım. Çatlayan duvar sesleri üst ve yan komşudan gelen çığlıklar , ağlayan çocuk sesleri . O sesler yaşadığım korkuya korku katıyordu. Yer yok inliyordu . Her şey ama her şey sağlı sollu yukarı asagi sallanıyor ve calkalaniyordu. Olduğum yede halida uzanırken babamın kollarında buldum kendimi . Babam beni kucaklamış annemi uyandirmis ve disari çıkarmıştı. Evimiz ilk katta olduğundan hemen çıkabilmiştik. Sersem gibiydim. Sarhoşluk bir çocuğa nasıl yakışmazsa biz yetişkinler küçük bir çocuğun sarhoşluğunu vicdanlarımıza nasıl anlatamazsak yaşadığım o sersemliği ve korkuyu bugün kendime öyle açıklayamiyorum. 6 yaşında bir çocuk böyle korkunç bir şey gormemeliydi. Yaşamamalıydı. Sokakta ınsanların sıra sıra dizildigini hatırlıyorum. Ve ay ışığının çok kuvvetli olduğunu. Sokak lambalarının elektrigi kesilmesine rağmen ınsanların yüzlerini ve vücudunu ayırt edebiliyordum . Deprem bitmişti. Ardinda kaos bırakarak . Ardından babamın binaya girip çıktigini hatırlıyorum . Sırtında yaşlı kadın vardı. Evden çıkmaya çalışırken ayağını kırmış ve aşağıya inememişti. Babam lider ruhlu bir insan olduğundan sonradan anlattığına göre aşağıda olmayan tek kişinin yaşlı kadın olduğunu anlamış, hiç bir şey düşünmeden yukarıya çıkıp yaşlı kadını almıştı. Yaşlı kadın sarı beyaz kaldırımların çürük taşlarına oturuyordu şimdi. Yaşlı kadın susuyordu .
    Herkes ağlarken ve yana yakıla etrafta koşuyorken yaşlı kadın susuyordu beyler .
    Babam dallardan 2 esit uzunlukta parca koparmış üzerindeki beyaz atletin lastiğinden yaşlı kadınin bileğini ayağıyla beraber ilkel bir yöntemle sabitlemiş, tüm bu işleri bittikten sonra annem ve benim yanıma gelmişti. Annemin kucagindaydim şimdi.
    Karşımızda yaşlı kadın sabit gözlerle bize bakarken annemin aklına bir kaç saat evvel yaşlı kadının söylediği sözler gelmiş olacak ki şimdi o da yaşlı kadına bakıyordu.
    Herkes bir şeyleri anlayıp kimse gerçeği göremiyordu.
    O gün o gerçeği görmüştüm.
    O gün onu anlamıştım.
    Geliyordu gelmekte olan .
    Deprem artcilariyla ınsanları çocuklara işkence yapmak için zütürdüğüm arsaya doğru çekerken, Yaşlı kadın kaldırımda gülümsüyordu.
    Tek ben görebiliyordum yaşlı kadını şimdi.
    Annem evimize doğru yaşlı gözlerle bakarken
    Insanlar şok içinde etrafa kosustururken
    Yaşlı kadın ve ben büyük bir maceraya başlıyorduk.
    O sonunu biliyordu .
    Bense sonumu..
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    +5
    Annem babam ve ben beyaz bir kartalın içinde ilerliyorduk şimdi . Gece saat 3 buçuk 4 suları olmaliydi vakit . Şöför babam mıydı yoksa bir arkadaşı mi bizi almıştı hatırlamıyorum şimdi. Sadece şoförün arkasında oturup pencereden dışarıya baktığımı hatırlıyorum. O zamanlar sokak lambalarının ışıkları beyazdı beyler. Sonralar sarı işığın ınsanları daha az etkilediğini anlayınca devlet sokak lambalarının ışıklarını sarıya çevirmişti . Hafızamı yokladigimda sokak lambalarinin yaydigi o beyaz ışığı hatırlıyorum. Arabanın penceresinden bakınca o beyaz işığın havada nasıl kırıldığını, etraftaki manzaranin görüntüsünü nasıl uzatıp kisalttigini , mideme tarifi mümkün olmayan bir kusma hissi verdigini unutamam . Yol akıyordu. Insanlar telaşlı ve donuktu. Telâşlarını hiç durmayan feryatlarindan donukluklarini hareket etmeyen bacaklarından anlayabilirdiniz. Sadece o an donukluk ve telaş bir bütün olarak yaşayabilirdi. Öyle anlar vardır ki iki zit duygu bir butun yaşayabilir, işte o iki haleti ruhiyenin o an dışında bir anda beraber var olduğunu hatırlamıyorum beyler . Kıyamet gibi bir şey olmalıydı. Bambaşka bir şey. Bir ceza da olabilirdi tanrinin verdiği. O şok halini 98 yılında henüz 5 yasindayken barış manço oldugu zaman kısa bir an için yaşadığımi hatırlıyorum . Çok kısa bir an için . Sokaktaki insanlarda ve kulağıma gelen seslerde bir bozukluk her zamanki tınısı kaybolmusluk vardı sanki . Barış manço ölmüş duydun mu , gerçekten mi . Bu sözler duyuluyor du sokaktan. Biz çocuklar susuyorduk. Anlıyorduk ama bos gözlerle susuyorduk . Şimdi ne alakak diyecek çoğu genç arkadaşım ama bilmez . O zamanlarım türkiyesinde bizim gibi çoğu insanın sahip olduğu tek şey televizyon ve teyiplerdi. Ve satın veya ödünç alabildiği kasetler . Işte barış manço o televizyonun en buyuk kahramanlarından biriydi. Bir kemal sunal ise iki barış mancoydu. Ve o gitmişti. Sanki babamız allahımiz olmuş gibiydi. O hissiyatı nasıl anlatabilirim sizlere bilemiyorum . O insanların anlık sarhoşluğunun ve buhranını nasıl tarif ederim bilemiyorum. Sevgiye ve kucaklanmaya çok ihtiyacı olan o mahallenin ınsanları barış mancoyu bir kutsal varlık sevgi meleği büyük bir anlayış büyük bir zihin bambaşka bir şey gibi görüyordu demek ki . Evet beyler tüm bu manzaralar ve ruhumda uyandırdığı ona benzer yankılarla beraber babamın işyerine gelmiştik. Isyerinin geniş çok geniş bir bahçesi vardı. Sanki ormanın içinde kurulmuş gibiydi . Oradaki banklara oturmuş biraz sonra uzanıp uyumaya başlamıştık annemle . Babam isyeri binasına doğru girip çıkıyor, şuan aklında hayalet gibi yaşayan o anın görüntüsünde babam netaş marka telefonuyla birileriyle konuşuyordu. Amcam olmalıydı arayan memleketten . Istanbul dışındaki herkes akrabalarına ulaşmaya çalışıyor telefon hatlarını kitliyordu. Amcam şanslı olacak ki babama ulaşabilmişti.
    O kaos içinde uyuyakalmistim bende .
    Cehennemin içinde uyumaya ilk o zaman başlamıştım.
    Zayıflığını ilk o zaman görmüştüm insanın.
    En büyük korkuları tecrübe edip
    En büyük acıları yaşayıp
    En büyük ayrılıklardan sonra
    Uyuyabildigini insanın
    Ilk o zaman anlamıştım,
    Ve dehşete kapılmıştım.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 15.
    +4
    Bir hafta kadar babamın işyerinde o bankın üzerinde annemle sefalet içinde yaşadığımızı hatırlıyorum . Benim melek annem , canım annem . Dünyanın en güzel kadını . Sen kralların saraylarında bir prenses belki de büyük bir tiyatronun sahnesinde başrol oyuncusu , üzerinde dünyanın en güzel,
    görenlerin çarpıldığı en güzel elbise olmalıydı, olmalıydın. Sen annem en güzel şeylere en ulaşılmaz şeylere layıktın. Mutluluk ve refah derin bir sevgi. Bunlar kucaklamaliydi seni . Canından çok sevdiğin yavrunla o bankta 1 hafta sefalet içinde kalmamaliydin. Düşünüyordum da anne şimdi o bankta tekrar biz o ama geri donseydik, herkesle her şeyle savaşır, yuzu bir biblonun ifadesi kadar cansız o ınsanları yataklarından zorla alır, seni yumuşak bir yatağa yatırırdım. Başucunda beklerdim uyudun mu diye. Saçlarını oksardim anne. En güzel kahvaltıyı hazırlardım sana sabah olunca. Ah anne .
    Bankta geçen bir haftadan sonra annem babam ve ben evimize geri dönmüştük. Insanlara evlerinize girmeyin diyorlardı ama babam bu tarz şeylere o kadar da ehemmiyet vermeyen bir insandı. Gireceğiz demişti bir şey olmaz . Girmiştik eve . Eve ilk girdiğimde dolapların birbiri üzerine yattığını, halilarin dalga şeklinde kıvrildigini hatırlıyorum. hala aklımda bir kac dakika önce yaşamışım gibi duran o resmi ise hiç unutamıyorum. Mutfakta buzdolabınin kapakları açılmış, buzdolabının içindeki karpuz yere düşmüş bir kaç parçaya ayrılmıştı. O karpuzun o hali öyle bir tesir etti ki bana , hayatın o tarafıyla ilk o zaman kucaklasmistim. Bizimle aynı zaman diliminde yasamayan bizden farklı çok büyük güçler vardı etrafimizda. Gece yatagimizda sabah okula veya ise giderken veya gözlerini kapatmış teslim ederken kendini sevdiğine. Sana uzanacak sana sevdiğin her şeye uyanabilip tesir edecek büyük güçlerin acımasız katillerin varlığını ilk o zaman resmetmiştim kafamda.
    Ortadan ikiye ayrılmış
    Parçaları etrafa yayılmış
    Siyah çekirdekleri bir irin gibi bize bakan
    Olması gerektiği gibi değil başka türlü yasayan
    Beyaz fayansin üzerinde yatan
    Yeşil siyah desenli o karpuz
    Ruhumda telafisi mümkün olmayan yaralar açmıştı.
    Hiç bir zaman o resmi aklımdan çıkaramadım
    Bugün bile .
    ···
  16. 16.
    +3
    Bir kaç gün sonra benim için her şey normale dönmeye başlamıştı . Evimizin karşısındaki arsada kızılay yardım çadırlarıyla ınsanları barındırıyordu şimdi. Evimizin onu artık bir panayır yeriydi. Insanlar caresiz insanlar korkmuştu. Bizim gibi bir elinin parmaklarını geçmeyecek insanlar dışında herkes çadırlarda yaşıyorlardı. Evleri olmuştu onlar için. Evleri yoktu artık. Evler onlara ihanet etmişti. Güvendikleri dağlara kar yağmıştı öyle hissediyordu insanlar . Başımı sokup isindigim kucağında büyük bir teslimiyet ve güvenle uyudugum o ev bana ihanet etmişti. Öyle düşünüyordu insanlar. Insanların yaşadıkları evlerle duygusal bağ kurduklarını anlamıştım. Gözlerine bakıyordum pencereden insanların. Hiç birisi ama hiç birisi etraftaki binalara bakmıyordu. Evlerin onlara öyle ihanet ettiğini dusunuyorlardi ki . Tam bir delilik haliydi. Yardım kamyonları vardı etrafta. Insanlar birbirlerine haber veriyorlardı. Ecevit gelecek ecevit gelecekmiş bugün diyorlardı birbirlerine . Hatırlamıyorum depremden kac gün sonraydi i gün. Ama 10 gün kadar olmuştu. Insanlar çadırlarında mülteci gibi yaşarken, büyük bir kalabalığın kargaşa sesinden başka havada hiç bir şey yoktu. Bir tane bulut bile göremiyordum. Annem pencereye ganima gelmis oğlum hadi koş ayakkabı dağıtıyorlarmis demişti sende al bir tane . Bende hayır anne alamam demiştim. Utanmistim. Alamazdım ki . Ayakkabım vardı benim . Ama annem fakirliğin o sarmalına girmiş çoktan tecrübe etmiş, bu fırsatı çocuğunun kaçırmaması gerektiğini düşünüyor, doğrunun bu olduğunu düşündüğünu israrlariyla bana hissettiriyordu. Bende tamam diyip evden çıktım. Bu sefer arsayı sağıma alıp 25 30 metre aşağıya yardım kamyonunu aramaya gittim . Ayağımda annemin terliği vardı. Yürümekte zorlaniyordum. Ayakkabılarımı giymeye üşenmiştim, ama Şimdi düşünüyorum da acaba annem mi giydirmisti . Tam hatırlamıyorum ama ben giymiştim evet . Dışarı çıkınca kapının önünde ne varsa onu giyerdim o zamanlar. Zaten amaç oynamak değil miydi eskiden . O alışkanlıkla gecirivermistim terlikleri .
    En az karpuz kadar untamadığım o anı yaşamak için yürüyordum.
    Kamyona ulaştığımda damperin üstünde bir adam etrafta çoğunlukla kadın ve cocuklar ellerini açmış bagiriyorlardi. Birbirlerini itip kimisi kucağında bebesiyle bir çift ayakkabı almak için savaşıyordu. Küçük olmanin verdiği ceviklikle en on sıraya bir kaç dakikada ulaşmış, adamdan ayakkabı istemiştim. Abi abi diye seslenerek . Adam bana bakmış ve öfkeli bir yüzle ve kalın bir sesle beni terslemişti. Igrenmisti sanki benden . O an ne dediğini tam hatırlamıyorum ama büyük bir utanç ve korkuyla oradan hemen ayrılmış eve gitmiş, salonda kanepede kendimi sarar gibi bacaklarımı karnıma çekmiş perdelere bakarken buldum kendimi.
    O an büyük muhasebeler içine girmiştim.
    Çok utanmış ve öfke duymuştum o adama . Benimde ihtiyacım vardı.
    Herkese üçer beşer ayakkabı verirken bana niye vermemişti. Azarlamıştı hor görmüştü.
    Ağladım sonra . Uzun uzun sessiz sessiz ağladım.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    +4
    Aradan haftalar geçmiş insanlar evlerine dönmeye başlamıştı. Enkazlar yavaş yavaş toplaniyor, çürümüş ceset kokusu her kaldırılan enkazın ardından havaya kesif bir konu bırakıyordu. Alışmıştık bizde. O sokağın insanları olan bizler hayatın yeni şekillenen günlük rutinine ayak uydurmaya çalışıyor, asık suratlarımızın yerini ufak tebessumlere terk etmeye uğraşıyorduk. Benim yaşıtım çocuklar duruma pek haiz değildi. Ama aileler çocuklarını sokaklardan yavaş yavaş çekmiş, televizyonda kimsesiz kalmış çocukları kaçıran şebekeler turediginden hatta bunun için yurtdışındaki çeşitli ülkelerden özel illegal gruplar geldiğinden bahsediyorlardı. O sebeple çocuk sayısı azalmıştı sokaklarda . Bense ailemin bana tanıdığı sınırsız dışarı çıkma özgürlügune kaldıgim yerden devam ediyor , yağmur yagdiktan sonra sokağın kaldırimla birleştiği yerde oluşan local cukurlarin içindeki şu birikintilerine yerde gezen karıncaları atıyor, âdeta arsanın ordaki küçük uçuruma attığım çocuklar gibi çok garip bir haz duyuyordum .
    Yine bir şu birikintisi yine elimde etrafta karıncalar vardı. Sokakta hiç oyun arkadaşım kalmadığı için karıncalar üzerinde deney yaparak günümü geciriyordum. Aniden bir bakisin beni takip ettiğini farkettim. Pencerelerin birinde kapalı perdelerin arkasında koltuğuna oturmuş beni görebilen biri olmalıydı. Bunu nasıl başarıyordu bilmiyordum ama yapabildiğini hissediyordum. Yaşlı kadının penceresine doğru bakmaya başlamıştım bende .
    Depremden sonra hiç dışarıya çıkmamıştı yaşlı kadın. Bakkalin çırağına bir kaç günde bir saldığı sepetini de göremiyordum uzun zamandır. Ne olmuştu yaşlı kadına.
    Beni derin bir merak duygusu almaya başladı sonra. Sonra şunu farkettiğimi hatırlıyorum. Yaşlı kadını ne zamandır görmüyordum veya düşünmüyordum. Aklıma bile gelmediğini farkettim uzun zamandır. Bana yaşattığı garip duyguların ve korkuların daha büyüğünü kendim dahil herkeste gördüğüm o deprem sonrasında sanırım buna vakit bulamamistim.
    Nereden bilebilirdim yaşlı kadının kafayı yediğini. O depremin ve sonrasında her şeyin daha kötü olacağını
    Bilemezdim.
    Ama olmuştu.
    Bana sadace anlatacak bir omuru yaşamayı nasip etmişti Tanrı.
    Kim bilir bu hikayeyi bitirebilirsem çok uzaklara doğru uzun zamandır yelken açma fikrimi yerine getirebilirim.
    Bitmeli bu hikaye.
    Yaşlı kadın bitmeli ve gitmeli zihnimden.
    Yeni yeni zihinlerde bu hikayeyi okuyan talihsiz insanlarda yaşamaya başlarken, benden silinecegini umut ediyorum artık.
    Laneti başkalarına devrederek kurtulmayı ümit ediyorum .
    Evet kötülük yapıyorum biliyorum .
    Yapacağım
    Ve kurtulacağım.
    Evet artık şimdi gerçek hikaye başlıyor
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    +4
    Beyler bugünlük daha fazla yazamayacağım işlerimden dolayı. Yarın kaldığımız yerden devam ederiz. Hikayeyi yazmak benim için sandığınızdan çok daha zor . Inanamazsiniz . Bu sebeple beni teşvik etmek için burdayiz veya rez şeklinde entryler girerseniz belki yarın kendimde uzunca bir paylaşayım yapmaya ve konunun özünü anlatmaya güç bulabilirim. Iyi akşamlar olsun
    ···
  19. 19.
    +2
    Bu entry 10 veya üstü favlanirsa devam edicem
    ···