/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 101.
    +2
    Rez aldım panpa
    ···
  2. 102.
    +5
    tekrardan hasretle çıkıştaki çalışmalara devam etmeye başladık. çalışıp müsait olduğu günler parka geçip muhabbet ediyorduk yine. artık farklı şeyler yapmak istiyordum ancak hasretin "akrabalar görür" korkusundan dolayı en fazla yapabildiğimiz şey buydu. ama gerçekten bir gün bile bu döngüden şikayetçi olmadım.

    çünkü onunla nerede olduğumuzun hiçbir önemi yoktu benim için. buz gibi havaları bir parkın köşesinde geçirdik ama umrumda olmadığı gibi çok mutluydum.

    fakat sevgili olma aşamasında artık sabrım tükenmeye başladı. 7 ay oldu ve halen ismini koymadığımız için daha sevdiğimi söyleyemedim, elini tutamadım, sarılamadım.

    en fazla ayrılırken yaklaşıp yanak yanağa tokuşturuyoduk. yine de niye bu kadar yavaş gidiyoruz diye hiç şikayetçi olmadım, acele etmedim ama artık o adımı atmam gerekiyordu. çünkü bu duyguları artık yaşamak istiyordum.

    hasrete bir gün parktayken "sana söylemem gereken bir şey var ama hazır mısın bilmiyorum" dedim. hasret tabi ne soracağımı anladı ama gülerek "henüz şu an hazır değilim sanırım" dedi. "tamam hazır olduğunda yine soracağım." dedim. "olur" dedi ve doğru zamanı beklemeye başladım...
    ···
  3. 103.
    +8
    "her yeni başlangıç bir başka başlangıcın sonundan doğar."

    15/04/2012

    aradan 1 hafta geçmiş ve artık sabrım kalmamıştı. bugün ne olursa olsun o teklifi yapacaktım. güzel şeyler hissediyordum. bir gün öncesinden güzelce tıraşımı olmuştum sabah en güzel kıyafetlerimi giyip saçlarıma fön çekip kokumu sıkıp dershaneye doğru yola çıktım.

    o gün ne dershaneye kadar yol geçti, ne de çıkışa kadar dersler. hasret de halimden tavırlarımdan o gün konuşacağımı anlamıştı ki çıkışa yakın, hasrete parkta bir konu konuşmak istediğimi söyledim yutkundu ve biraz dursaksadıktan sonra tamam dedi.

    ikimizin de çok heyecanlı olduğu her halimizden belliydi. parka gittik oturduk ve ellerini tutup direkt konuya girdim.

    ellerini tuttuğunda refleksle hafifçe geri çekmeye çalıştı ben tuttum, titremeye başladı. teklifi eden ben olmama rağmen bu kadar heyecanlı değildim. muhtemelen yine anksiyete bozukluğundan kaynaklıydı.

    ben: "hasret, ben kışın tam ortasında iken; sen bana bahar gibi geldin. ben, ekinlerden ümidimi kesmişken; sen bahçemdeki asla koparamayacağım en hoş kokan çiçek oldun.

    ben, daha güneş doğmaz derken; sen geceme umut veren ay ışığı oldun. ben düşlerle mücadele verirken, sen en güzel gerçeğim oldun...

    seni çok seviyorum ve sonsuza kadar seveceğim. bu saatten sonra da başkasını sevmeye takatim, niyetim yok.

    sen benim asla vazgeçemeyeceğim varım, anlamım ve hayatımın tek aşkısın. gel, hayallerimiz ortak olsun. gel, en güzel günler bizim olsun. gel, mutluluğumuz seninle olsun... ömrümün geri kalanında ben yalnızca seninle olmak istiyorum.

    seni çok seviyorum, seninle "biz" olalım mı?"

    dedim ve ikimiz de duraksadık. ya heyecandan ya da sözlerimin yaşattığı duygudan dolayı gözlerinin yavaş yavaş dolmaya başladığını ve daha çok titrediğini hissettim.

    sonrasında 30 saniye boyunca konuşamadı ve sesi titreyerek gülerek "hayır falan diyormuşum" dedi ve sonrasında "şaka şaka tabi ki olurum." dedi ve sonrasında sarıldık.

    sarıldığımız anda seni çok seviyorum dedim ve o da ben de seni seviyorum dedi...
    ···
  4. 104.
    +4
    haydeeeeeee rezleyelim devam.
    ···
  5. 105.
    +5
    "ilkler hiç unutulmaz; ilk gözyaşı, ilk koku, ilk başarı, ilk sevgi, ilk gözyaşı, dünyayla tanışmak.. kim bilir belki de bu yüzden dünyaya bu kadar bağlıyız."

    onun ilk ilişkisi, benim de gerçek anlamda ilk ilişkimdi.

    doğal olarak dışardan bakıldığında çok ergence gelen ama benim için dünyalar kadar anlam taşıyan bir cicim ayları yaşadık. şu an baktığım zaman hayatımda yaşadığım en mutlu zamanlar olabilir...

    evde tek kaldığı zamanlar telefonla konuşuyorduk saatlerce, dershane çıkışından önce sabahları da aynı parkta buluşup yanımıza yiyecek vs. alıp kahvaltı yapmaya başladık.

    halen farklı hiçbir şey yapamamıza rağmen hiçbir şikayetim yoktu.

    her buluştuğumuz sabah yeni bir şiir yazıp oturduğumuz kamelyanın üstüne koyuyordum ve gözlerinin içine bakarak o şiiri okuyordum, güne böyle başlıyorduk.

    "günaydın sevgilim, günaydın.
    güneş bugün senin için doğdu.
    gün aydınlandı gözlerinle,
    kışım, seninle bahar oldu.

    günaydın sevgilim, günaydın
    karanlıklar senin için aydın oldu.
    ne derdim kaldı ne tasam,
    gönlüm senle deva buldu."

    - 19.04.2012

    bu, hasrete sevgiliyken yazdığım ilk şiirdi...
    ···
  6. 106.
    +6
    şiirler, şarkılar, çiçekler, ona özel yazdığım besteler, pahalı hediyeler, gözlerine bakarken gözlerimden fışkıran aşk, sınırsız fedakarlık, sonsuz sadakat, görülmemiş masum bir aşk, parkta yediğimiz yemekleri bile en kaliteli yerlerden paket yaptırıyordum.

    öz kızım gibi seviyor düşünüyordum sanki. her hasta olduğunda zorla hastaneye göndermeye çorba ilaç vs. içirmeye çalışıyordum.

    utandığı ve henüz istemediği için yanağından bile öpmüyordum ilk başlarda. hiçbir konuda zorlamıyordum. sarılıp, saçlarını koklamakla yetiniyordum.

    akrabaları her an bir yerde görür diye parktan dışarı çıkıp farklı şeyler yapamıyorduk, yan yana yürüyemiyorduk ama olsun tek bir gün sesimi bile çıkartmadım.

    bir yandan her gün çalıştırıp, müziğe hazırlıyordum. sürekli yapamayacam diye ağlayıp bırakmak istiyordu teselli ediyordum motive edip zorluyordum.

    eğitimini, sağlığını, mutluluğunu, pgibolojisini, yediği içtiğine kadar her şeyini düşünüyordum.

    sıkıntılı bir aile hayatı vardı, ailesine inanılmaz derecede düşkünken, hiçbir zaman aile sevgisini tadamamıştı.

    sürekli oturup dertlerini dinleyip teselli ediyordum. yaşadığı sıkıntıyı %1 bile çözme ihtimalim varsa yerimde durmayıp hemen bir çözüm buluyordum.

    o yokken gördüğüm hiçbir kıza kafamı çevirip bakmıyordum bile. sanki ben hasret için yaşıyordum. onun için nefes alıyor, ondan başka hiçbir şeyi düşünemiyordum.

    sevgilisi, her şeyi, yeri geldiğinde annesi, yeri geldiğinde babası, yeri geldiğinde abisi, yeri geldiğinde dostu, oluyordum.

    bir insan daha fazla ne isteyebilirdi ki?..
    ···
  7. 107.
    +4
    Vay amk
    ···
  8. 108.
    +7
    müsait olmasam bile telefonlarını açıp saatlerimi sadece ona ayırıyordum. o, kursa giderken bile sabahları erken saatte uyanıp tek başına yürümesin diye gidişinde ve dönüşümde telefonda onunla konuşuyordum. ne giyimine kuşdıbına karışıyordum, ne de herhangi bir baskıda bulunuyordum.

    fakat ben bunları karşılık beklediğim için yapmasamda ister istemez bazı şeyleri de ondan görmek istiyordum. ona verdiğim sevginin çeyreğini hissettirse yeterdi bana.

    ancak zamanla günlük hayatta sanki sevgisinin kademe kademe düştüğünü hissetmeye başladım. cicim ayları yavaş yavaş biterken kavgalarımız başlamıştı.

    inanın kavgaların sebebi de ben değildim. söylediğim bir şeyi yanlış anlayıp trip atmaya soğuk konuşmaya başlıyordu ve sonrasında saatlerce tartışıyorduk.

    yine de pgibolojisine veriyordum, alttan almaya çalışıyordum, tahammül etmeye çalışıyordum.

    sevgisini gösterememesinin sebebini de utangaç olduğunu, sevgisini gösteremeyen bir yapısı olduğunu düşünerek görmezden geliyordum.

    bu şekilde ilişkimiz inişli çıkışlı devam ederken ikimiz için de artık bir gerçek çok yaklaşmıştı, üniversite sınavı...
    ···
  9. 109.
    +9
    sınava bir buçuk ay kala hasret bir gün bana kafasına bir şeyin takıldığını söyledi. ne olduğunu sorduğumda "ben aylardır keman hocamın beni neden bedava çalıştırdığını anlayamıyorum" dedi.

    taksitlerini ödemeye başladığımda normal arkadaştık ama şu an sevgiliydik ve artık gerçeği söylememin herhangi bir sorun olmayacağını düşünerek;

    "hasret, ilk tanıştığımız günden beri ben sana karşı hep güzel şeyler hissediyordum, herhangi bir keman kursuna gidemeyeceğini söylediğinde çok üzüldüm. senin için günlerce ücretsiz kurs araştırdım ama bulamadım sonrasında ne yapabilirim diye düşünürken keman kursundaki hocanla tanışıp konuşup anlaştım seni gönüllü çalıştırdığını söylemesini istedim. ben taksitlerini o zamandan beri düzenli ödüyorum ama artık zaten sevgiliyiz bunun aramızda lafı olmaz." dedim ve sonrasında kıyamet koptu.

    "inanamıyorum neden bana aylarca yalan söyledin, nasıl böyle bir şey yaparsın, sen de öğrencisin, ben kesinlikle o parayı sana geri ödeyeceğim, kabul etmiyorum böyle bir şeyi vs." demeye başladı.

    ben gururundan yaptığını düşünsemde bu kadar fazla tepki vermesine anlam veremedim hatta anlam verememeyi geç şoke oldum.

    sürekli sinirli sinirli konuşurken ben yine de kendini kötü hissetmesin diye "bak biz artık beraberiz bunların lafı olmaz aramızda yarın sen de olsan benim için aynı şeyi yaparsın, merak etme zor duruma düşmedim ve hoca da durumdan dolayı normal ücretten az almak istedi yani çok bir şey ödemiyorum zaten vs." diyerek güzelce durumu açıklamaya çalışıyordum ama o tartışmaya devam ediyordu...
    ···
  10. 110.
    +8
    rol kapmak gibi olmasın ama benim iliski de bunun aynisiydi amk... kıza kız istemeden sarilmadim, yanağından öpmedim, kızım gibi sevip üstüne düştüm. canım cicim aylarımız hayatımın prime dönemiydi... benim kız da seninki gibi utangaçtı aile baskısı vardı zart zurt, bide kız babam ya bizi görür ve benim masumiyetimi kaybettigimi dusunurse diyip ağlıyordu sanki kıza dokunuyorum amk... bir ilişkide erkek hiçbir zaman en çok seven taraf olmamalı, kazanılan taraf olmalı bunu bilirim bunu söylerim. şimdi hikayeyi okurken aklıma geldi. adam bunu kanıtlayacak cinsten şeyler yaşamış. hoş, kız tartışmayı arttırıp seni bunalttigi zamanlarda ondan ayrilsan oh be ayrıldık diyip mutlu olurdu ama en geç 1 ay içinde yaptığı hatanın farkına varıp geri dönerdi. bakalım öyle bir şey yaşanmış mı, merak ettim hikayenin devdıbını.
    ···
    1. 1.
      +1
      Benimki de aynı şekil reisim, sanırım bizim kalplerimiz bir ya *
      ···
  11. 111.
    +1
    sa rezerve
    ···
  12. 112.
    +1
    Rez panpa rez
    ···
  13. 113.
    +7
    saatlerce tartıştık, ben alttan almaya çalıştıkça artık yorulmuştum. tam sabrımın tükenmesine ramak kalmışken o da sakinleşti.

    son olarak yalan söylediğim için özür diledim ve öğrendiğini hocaya söylemeyip bundan sonraki taksitlerini bana kendisinin vereceğini söyledi kabul ettim ve nihayet tatlıya bağladık.

    daha sonrasında bu davranışımın aslında bir yandan hoşuna gittiğini itiraf etse de bir daha böyle iş çevirmememi istedi.

    bu arada sevgili olma sürecini anlatırken ygs detayını atladığımı fark ettim.

    konservatuar için ösysde bizim için önemli olan ygs puanıydı ama zaten 150 barajını geçmemiz yeterliydi.

    barajı her türlü geçerdim fakat dershaneye gitme sebebim ygsde ne kadar yüksek puan yaparsam yetenek sınavına o kadar avantajlı girecek olmamdı.

    keza nisanın başında ygsye girdik ve benim de hasretin de ygs oturumu fena geçmemişti.

    tabi her şeyden önemlisi yetenek sınavıydı. o yüzden benim için lys oturumu çok önemli değildi, ne olur ne olmaz diye girecektim.

    ben müziği kazanacağıma inandığım için lysyle işim yok diyip dershanedeki dersleri salmaya başlayıp full gitara yoğunlaştım.

    ama lysye çok az bir süre kalmıştı ve benim için o kadar önemli olmasada hasret için önemliydi.

    hasret en başından beri müziği kazanacağına nedensizce hiç inanmadı. o yüzden müziğe devam ederken farklı bir bölüm olma ihtimali için lysye de sürekli olarak çalışıyordu.

    bence lysye ayırması gerektiği süreyi kemanına ayırsa kazanma ihtimali yüksekti ama kendine güvenemiyordu. o yüzden lys oturumu onun için önemliydi.

    sınav yaklaşırken benim bir korkum vardı. ya hasret müziği kazanamazsa veya ben kazanamazsam sonucunda farklı şehirlere gitmek zorunda kalırsak?..
    ···
  14. 114.
    +8
    doğum günüme az kalmıştı, parkta oturduğumuz günlerden birinde hasrete doğum günlerinin benim için çok önemli olduğunu söylemiştim. çok merak ediyordum hasret acaba doğum günümde ne yapacaktı?

    nitekim beklediğimiz gün geldi ve dershaneden önce parkta kahvaltı için buluştuk. hasret unutmuş gibi davranıyordu ben de dolayısıyla çok üzüldüm. ilk defa bir gün doğum günümün farklı geçmesini istiyordum. tam ümidi kestim derken, hasret, kahvaltıdan sonra bir anda masaya ona sabahları yazdığım gibi bir kağıdı masaya koydu. kağıtta hayatımda ilk defa aldığım ve asla unutamayacağım şu sözler yazıyordu:

    "kalbinin güzelliği yüzüne yansıyan güzel insan;
    en zor zamanlarimda çıkageldin geceme ay, gündüzüme güneş gibi oldun.. seninle beraber olalı belki çok zaman geçmedi ama kısa sürede de olsa bir insana çok fazla bağlanabildiğimi hissetmiştim. senin o kadar güzel bir yüreğin vardı ki en çok o güzel yüreğini beğenmiştim. şuan çok fazla şey yapamıyoruz, beraber çok fazla vakit de geçiremiyoruz belki ama ben yinede her zaman senin yanındayım. ben eminim ki birgün rahat bir şekilde görüşebileceğimiz bir yerde olacağız ve çok eğlenceli, çok güzel zaman geçireceğimize inanıyorum. bir insana en güzel yakışan şeylerden biri merhamettir. sende de bu fazlasıyla var zaten. şimdiye kadar ne kadar zorluk yaşadığını tam olarak bilmesem de anlayabiliyorum ve görüyorum ki sen hayatımda gördüğüm en güçlü insanlardan birisin. bundan önceki hayatın zorlu geçmiş olsa bile bundan sonrası için umarım hayatında hep güzel şeyler, güzel insanlar olur. çünkü sen bunları çok hak ediyorsun. sana maddi bir hediye almadım manevi bir şey vermek istedim beğenir misin bilemiyorum ama senin için doğuştan kulağı olmayan bir çocuğun tedavisi için senin adına bağış yaptım. senin bestelerini dinleyebilecek ya da belki ileride kendi müziğini yapmak isteyebilecek bir çocuğu hayata kazandırmanin da senin için anlamlı bir hediye olabileceğini düşündüm. iyi ki doğdun x.. iyiki varsın sevgilim.. umarım nice sağlıklı, mutlu, umut dolu hep birlikte geçirebileceğimiz yıllarımiz olur.. seni çok seviyorum... doğum günün kutlu olsun... "

    okudum ve gözlerim doldu sonrasında çantasından hem bağış yaptığı çocuğun resmini hem de ufak bir pasta çıkardı ve üstüne mum dikip üfletti. hayatımda yaşadığım en güzel doğum günüydü. hayatım boyunca kendimi hiç bu kadar şanslı ve mutlu hissetmedim...

    bir insana daha güzel ve daha manevi nasıl bir hediye verilebilirdi ki? özellikle sevdiği kişi tarafından...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      ağlattı aq..
      ···
    2. 2.
      +2
      oha lan harbiden mükemmel bir hediye insanın kıskanası geliyor var mı harbiden böyle kaliteli insan gerçekse maşallah kardeşim
      ···
  15. 115.
    +3
    Çok güzel yazıyorsun ve sürükleyici, umarım yarım bırakmazsın panpa.
    ···
  16. 116.
    +3
    yeni partı bekliyoruz rez
    ···
  17. 117.
    +6
    sonrasında dayanamadım ve gözlerimden birkaç damla gözyaşı akarken hasrete sıkı sıkı sarılıp teşekkür ettim ve onu çok sevdiğimi söyledim.

    normal hayatta duygularını hiç belli edemeyen hasret, doğum günümde mutluluktan aylarca aklımı başımdan alabilecek bir jest yapmıştı benim için. 18/05/2012

    bu olaydan sonra hasrete zaten deliler gibi aşıkken iyice kendimi kaptırdım.

    sonrasında ilişkimiz sınava kadar çok güzel bir şekilde ilerledi. lys günü geldi ama benim tek hedefim müzik olduğu için herhangi bir önemi yoktu. hasret için öneminden bahsetmiştim.

    sınav bitti ve akşamında evde tek kalınca ağlayarak aradı beni.

    "sınavım istediğim gibi geçmedi, hiçbir şey kazanamayacağım, yine bir sene daha hazırlanmak zorunda kalacağım, müziği de başaramayacağım vs." diye ağlarken sözünü kesip "bir saniye canım lütfen beni dinler misin" dedim.

    "birincisi henüz sınav sonucu açıklanmadı, zor bir sınavdı ama herkese zordu, önce sıralamalarımız önemli. henüz hiçbir şey belli değil. ikincisi sen müziği kazanacaksın lütfen umutsuzluğu ve kendini üzmeyi bırak ve kalan zamanında kemanına iyice çalış." dedim.

    h: "yapamıyorum, aptalın tekiyim, kazanamayacağım."

    ben: ya bitanem neden aptal olasın, çalıştıktan sonra neden kazanamayasın, saçmalama artık lütfen gözünü seveyim."

    h: "iyi saçmalamam, ben kapatıyorum görüşürüz." dedi.

    sonrasında "lütfen üzme kendini bu şekilde, kendine inan, ben de yanındayım başarıcaz seni seviyorum" dedim. sonrasında tekrar görüşürüz dedi ve kapattık.

    hasretin hiç sevmediğim bir huyu vardı. bir şeye üzüldüğünde ya da sinir olduğunda suçlu benmişim gibi sinirini benden çıkarıyordu, tribini bana atıyordu.

    aslında benim için sorun o da değil, ne desem hiçbir şeyle ikna oluyordu. negatif bir insandı, mutlu olmak istemiyordu sanki. işin aksine en zor zamanlarımda bile hayata umutla bakan birisiydim ben.

    ve haklı olarak böyle davrandığında içten içe sinir oluyordum ama sınav gibi önemli günlerde tabi ki alttan alıyordum...
    ···
  18. 118.
    +8
    beyler hikaye ne olursa olsun yarım kalmayacak. hızlı da ilerlese yavaş da ilerlese bitecek. merak etmeyin sözlüğe yeni üye olmadım 10 senedir burdayım...
    ···
  19. 119.
    -5
    çok fazla betimleme var dıbına kodugum burası inci sözlük gibtir git ekşi sözlüğe
    ···
    1. 1.
      +2
      dedi oybirinci
      ···
      1. 1.
        -3
        önüncü nesildik silik yedik problem?
        ···
    2. 2.
      +3
      bütün trend gey temalı komik olmayan başlıklar olunca fazla geldi hikaye sözlüğe. yannanım seni burası inci sozluk'mus bak sen, sanki topluma mâl olmuş bir yer.
      ···
      1. 1.
        +1
        değil mi aq
        ···
  20. 120.
    +3
    Rezerve
    ···